Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : erâ
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 351
-
10-Yunus 4
şerâbun : bir içki, içecek bir şey
-
10-Yunus 17
mimmen ifterâ : iftira edenden
-
10-Yunus 37
en yufterâ : uydurulmuş
-
10-Yunus 38
yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu mu
-
101-Kâria 4
ke el ferâşi : kelebekler, pervaneler gibi
-
11-Hûd 13
yekûlûne ifterâ-hu : onu uydurdu diyorlar
-
11-Hûd 18
mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
-
11-Hûd 27
mâ nerâ-ke : biz, seni görmüyoruz
-
11-Hûd 27
ve mâ nerâ-ke : ve görmüyoruz seni
-
11-Hûd 27
erâzilu-nâ : bizden aşağı (fakir, zayıf ve aciz)
-
11-Hûd 27
ve mâ nerâ : ve biz görmüyoruz
-
11-Hûd 29
erâ-kum : sizi görüyorum
-
11-Hûd 35
ifterâhu : onu uydurdu
-
11-Hûd 54
ı'terâ-ke : sana isabet etti, çarptı
-
11-Hûd 71
ve min verâi : ve arkasından
-
11-Hûd 84
erâ-kum : sizi görüyorum
-
11-Hûd 91
le nerâ-ke : cidden seni görüyoruz
-
11-Hûd 92
verâe-kum : arkanıza
-
12-Yusuf 20
derâhime : dirhemler
-
12-Yusuf 21
ellezî işterâ-hu : onu satın alan kişi
-
12-Yusuf 25
men erâde : isteyen kimse
-
12-Yusuf 30
le nerâ-hâ : onu görüyoruz
-
12-Yusuf 36
erâ-nî : beni, kendimi görüyorum
-
12-Yusuf 36
erâ-nî : görüyorum
-
12-Yusuf 36
nerâ-ke : seni görüyoruz
-
12-Yusuf 43
erâ : görüyorum
-
12-Yusuf 78
nerâ-ke : seni görüyoruz
-
12-Yusuf 81
seraka : hırsızlık yaptı
-
12-Yusuf 111
yufterâ : uydurulur
-
13-Ra'd 3
es semerâti : ürünler, meyveler
-
13-Ra'd 11
erâde allâhu : Allah diler
-
13-Ra'd 21
mâ emerallâhu (emre allâhu) : Allah'ın emrettiği şeyi
-
14-İbrahim 16
min verâi-hi : onun arkasında, ardında
-
14-İbrahim 17
ve min verâi-hi : ve onun arkasından
-
14-İbrahim 32
min es semerâti : ürünlerden
-
14-İbrahim 37
min es semerâti : ürünlerden
-
14-İbrahim 50
serâbîlu-hum : onların gömlekleri
-
15-Hicr 18
isteraka : hırsızlık yaptı (gaybî bilgileri çalmak istedi)
-
16-Nahl 11
ve min kulli es semerâti : ve meyvelerin (ürünlerin) her türlüsünden
-
16-Nahl 13
zerae : yoktan varedip, çoğalttı
-
16-Nahl 67
ve min semerâtin : ve meyvelerden
-
16-Nahl 69
min kulli es semerâti : meyvelerin, ürünlerin, çiçeklerin hepsinden
-
16-Nahl 81
serâbîle \n(sirbâl) : gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir giysiler) \n: (gömlek)
-
16-Nahl 81
ve serâbîle : ve gömlekler, zırhlar (savaşta korunmak için yapılan demir) giysiler)
-
17-İsrâ 19
erâde el âhırete : ahireti istedi
-
17-İsrâ 37
merehan (merah) : gururlanarak, azametle (aşırı sevinç, gurur)
-
17-İsrâ 103
erâde : istedi, diledi
-
18-Kehf 15
mimmenifterâ : iftira eden kimseden
-
18-Kehf 31
alel erâiki (alâ el erâiki) : tahtlar üzerinde, üzerine
-
18-Kehf 79
eradtu : ben istedim
-
18-Kehf 79
verâe-hum : onların arkasında
-
18-Kehf 82
fe erâde : bu sebeple diledi, istedi
-
18-Kehf 99
ve teraknâ : ve biz terkettik, bıraktık
-
19-Meryem 5
min verâî : benim arkamdan, benden sonra
-
19-Meryem 26
terayinne : görürsün
-
2-Bakara 26
erâde : diledi
-
2-Bakara 27
emera : emretti
-
2-Bakara 55
nerâ : biz görürüz
-
2-Bakara 86
eşteravu : satın aldılar
-
2-Bakara 90
işterav : sattılar, satın aldılar
-
2-Bakara 91
bi mâ verâe-hu : onun arkasındaki şeyi
-
2-Bakara 101
verâe : arka
-
2-Bakara 102
men işterâ-hu : onu satın alan kimseler
-
2-Bakara 126
min es semerâti : meyvelerden
-
2-Bakara 144
nerâ : görüyoruz
-
2-Bakara 155
ve es semerâti : ve semereler, ürünler
-
2-Bakara 158
ı'temera : ziyaret yaptı, umre yaptı, Beytullah'ı ziyaret etti
-
2-Bakara 165
ve lev yerâ : ve keşke görselerdi (bilselerdi)
-
2-Bakara 165
iz yeravne : gördüklerinde, gördükleri zaman
-
2-Bakara 167
haserâtin : hasara uğrayan
-
2-Bakara 175
işteravû : satın aldılar
-
2-Bakara 196
mâ isteysera : kolay gelen şey 9 - min el hedyi
-
2-Bakara 196
isteysera : kolayına gelen
-
2-Bakara 226
terabbusu : beklerler
-
2-Bakara 228
yeterabbasne : dururlar, beklerler
-
2-Bakara 228
in erâdû : eğer isterlerse
-
2-Bakara 230
en yeterâceâ : dönmeleri
-
2-Bakara 232
izâ terâdav : razı oldukları taktirde
-
2-Bakara 233
erâde : istedi
-
2-Bakara 233
in erâdâ : eğer ikisi isterlerse
-
2-Bakara 233
terâdın : rıza alınarak, razı olarak
-
2-Bakara 233
ve in eradtum : ve eğer isterseniz
-
2-Bakara 234
yeterabbasne : dururlar, beklerler
-
2-Bakara 243
e lem tera : görmedin mi
-
2-Bakara 246
e lem tera ilâ : görmedin mi
-
2-Bakara 248
terake : terketti, bıraktı
-
2-Bakara 249
men igterafe : avuçlayan kimse
-
2-Bakara 250
ve lemmâ berazû : ve karşısına çıktıkları zaman
-
2-Bakara 258
e lem tera ilâ : ... a bakmadın mı, görmedin mi
-
2-Bakara 259
ve şerâbi-ke : ve içeceğin
-
2-Bakara 264
terake-hu : onu terketti, onu bıraktı
-
2-Bakara 266
fe ıhterakat : böylece yaktı
-
20-Tâ-Hâ 6
ve mâ tahte es serâ : ve nemli toprağın altında olan şeyler
-
20-Tâ-Hâ 46
ve erâ : ve görürüm
-
20-Tâ-Hâ 61
men ifterâ : iftira eden
-
20-Tâ-Hâ 107
lâ terâ : göremezsin, görmezsin
-
20-Tâ-Hâ 135
terabbesû : bekleyin
-
21-Enbiyâ 5
ifterâ-hu : onu uydurdu
-
21-Enbiyâ 70
ve erâdû : ve istediler
-
21-Enbiyâ 97
vakterabe (ve ıkterabe) : ve yaklaştı
-
21-Enbiyâ 99
mâ veradû-hâ : ona girmediler
-
22-Hac 2
teravne-hâ : onu görürsünüz
-
22-Hac 2
ve terâ : ve görürsün
-
22-Hac 5
ve terâ el arda : ve arzı (yeryüzünü) görürsün
-
22-Hac 18
e lem tera : görmedin mi (görmüyor musun)
-
22-Hac 22
erâdû : istediler
-
23-Mü'minûn 7
verâe zâlike : bunun arkasında, bunun ötesinde
-
23-Mü'minûn 25
terabbasû : bekleyin, gözetim altında tutun
-
23-Mü'minûn 38
raculunifterâ (raculun ifterâ) : iftira eden bir adam
-
23-Mü'minûn 100
ve min verâi-him : ve onların arkalarından
-
24-Nûr 31
zahera : zahir oldu
-
24-Nûr 33
in eradne : eğer istedilerse (isterlerse)
-
24-Nûr 35
min şeceratin : ağaçtan
-
24-Nûr 39
ke serâbin : serap gibidir
-
24-Nûr 40
lem yeked yerâ-hâ : neredeyse onu göremez
-
24-Nûr 41
e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
-
24-Nûr 43
e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
-
24-Nûr 43
fe tera : böylece görürsün
-
25-Furkan 2
kaddera-hu : ona takdir etti
-
25-Furkan 4
ifterâ-hu : onu uydurdu
-
25-Furkan 21
nerâ : görürüz
-
25-Furkan 53
merace : serbest bıraktı
-
25-Furkan 62
erâde : istedi
-
25-Furkan 62
erâde : istedi
-
26-Şuarâ 21
fe ferartu : o zaman kaçtım
-
26-Şuarâ 61
terâe : görüyorlar
-
26-Şuarâ 85
min veraseti : varislerden
-
26-Şuarâ 201
yeravu : görürler
-
26-Şuarâ 218
yerâ-ke : seni görür
-
26-Şuarâ 225
e lem tera : görmüyor musun, görmedin mi
-
27-Neml 20
lâ erâ : görmüyorum
-
27-Neml 88
ve terâ : ve görürsün
-
28-Kasas 12
el merâdıa : süt anneler
-
28-Kasas 16
gafera lehu : onu bağışladı
-
28-Kasas 18
yeterakkabu : gözetleyerek, gözleyerek
-
28-Kasas 19
erâde : istedi
-
28-Kasas 21
yeterakkabu : gözetleyerek, gözleyerek
-
28-Kasas 30
min eş şecerati : ağaçtan
-
28-Kasas 48
tezâhera : yardımlaştı, arka çıktı, destekledi
-
28-Kasas 57
semerâtu : ürünler
-
29-Ankebût 68
ifterâ : iftira etti
-
3-Âl-i İmrân 13
yeravne-hum : onları görüyor
-
3-Âl-i İmrân 23
e lem tera : görmedin mi
-
3-Âl-i İmrân 94
ifterâ : iftira etti
-
3-Âl-i İmrân 152
mâ erâ-kum : size gösterdiği şey
-
3-Âl-i İmrân 177
eşteravu : satın aldılar
-
3-Âl-i İmrân 187
verâe zuhûrihim : sırtlarının arkasına
-
3-Âl-i İmrân 187
ve eşterav bi-hî : ve onu sattılar
-
30-Rûm 9
eksera : daha çok
-
30-Rûm 48
terâ : görürsün
-
31-Lokman 18
merahan : böbürlenerek
-
32-Secde 3
ifterâ-hu : onu uydurdu
-
32-Secde 12
terâ : görürsün
-
32-Secde 20
erâdû : istediler
-
33-Ahzâb 17
erâde : istedi, diledi
-
33-Ahzâb 17
erâde : istedi, diledi
-
33-Ahzâb 21
ve zekerallâhe (zekere allâhe) : ve Allah'ı zikretti
-
33-Ahzâb 28
serâhan : bırakma
-
33-Ahzâb 49
serâhan : bırakarak, bırakış
-
33-Ahzâb 50
in erâde : eğer isterse
-
33-Ahzâb 53
min verâi : arkasından
-
33-Ahzâb 67
ve kuberâe-nâ : ve büyüklerimiz
-
34-Sebe 8
efterâ : iftira etti, uyduruyor
-
34-Sebe 31
terâ : görürsün
-
34-Sebe 51
ve lev terâ : ve şâyet görsen
-
35-Fâtır 8
haserâtin : hasretler, hüzünler
-
35-Fâtır 12
şerâbu-hu : onun içimi
-
35-Fâtır 12
ve terâ : ve görürsün
-
35-Fâtır 27
semerâtin : ürünler, meyveler
-
36-Yâsin 56
alâ el erâiki : tahtlar üzerinde
-
36-Yâsin 77
ve lem yera : ve görmüyorlar, görmediler
-
36-Yâsin 82
izâ erâde : irade ettiği, dilediği zaman
-
37-Sâffât 91
ferâga ilâ : ile ilgilendi
-
37-Sâffât 93
ferâga : ilgilendi, boşalttı, devirdi
-
37-Sâffât 98
fe erâdû : bunun üzerine istediler, sonra istediler
-
37-Sâffât 102
erâ : gördüm
-
37-Sâffât 102
terâ : görüyorsun
-
38-Sâd 42
ve şerâbun : ve içecek, içilecek şey
-
38-Sâd 51
ve şerâbin : ve içecek
-
38-Sâd 62
lâ nerâ : görmüyoruz
-
39-Zümer 4
erâde : istedi, diledi
-
39-Zümer 21
terâ-hu : onu görürsün
-
39-Zümer 38
erâde-niye : benim için diledi
-
39-Zümer 38
erâde-nî : benim için diledi
-
39-Zümer 58
terâ : görürsün
-
39-Zümer 60
terâ : görürsün
-
39-Zümer 71
zumeran : zümre zümre
-
39-Zümer 73
zumeran : zümre, zümre
-
39-Zümer 75
ve terâ : ve görürsün
-
4-Nisâ 7
terake : geriye bıraktı
-
4-Nisâ 7
terake : geriye bıraktı
-
4-Nisâ 9
lev terakû : eğer bırakmış olsalardı
-
4-Nisâ 11
mâ terake : bırakılan şey, mal, miras
-
4-Nisâ 11
terake : terk etti, bıraktı
-
4-Nisâ 12
mâ terake : bırakılan şeyler
-
4-Nisâ 12
terakne : bıraktı
-
4-Nisâ 12
teraktum : siz bıraktınız
-
4-Nisâ 12
teraktum : siz bıraktınız
-
4-Nisâ 12
eksera : daha çok
-
4-Nisâ 20
eradtum : siz istediniz
-
4-Nisâ 24
mâ verâe zâlikum : bunların arkasında, dışında olanlar
-
4-Nisâ 24
terâdaytum : razı oldunuz (anlaştınız)
-
4-Nisâ 29
an terâdın : rızanız, razı olmanız
-
4-Nisâ 33
terake : bıraktı
-
4-Nisâ 48
ifterâ : iftira etti
-
4-Nisâ 49
e lem tera : görmedin mi?
-
4-Nisâ 51
e lem tera : görmedin mi?
-
4-Nisâ 60
lem tera : sen görmedin
-
4-Nisâ 62
eradnâ : biz istedik
-
4-Nisâ 64
Vestagfera (ve istagfera) : ve istiğfar etti, tövbe etti, mağfiret diledi
-
4-Nisâ 65
şecera : çekiştiler
-
4-Nisâ 77
lem tera : görmedin
-
4-Nisâ 81
izâ berazû : ayrıldıkları zaman
-
4-Nisâ 96
deracâtin : dereceler
-
4-Nisâ 105
erâka : sana gösterdi
-
4-Nisâ 114
emera : emretti
-
4-Nisâ 141
yeterabbesûne : gözlüyorlar
-
4-Nisâ 176
terake : terketti, bıraktı
-
4-Nisâ 176
terake : bıraktı
-
40-Mü'min 29
mâ erâ : benim gördüğüm şey, benim görüşüm
-
41-Fussilet 39
terâ : görürsün
-
41-Fussilet 47
semerâtin : ürünler, meyveler
-
42-Şûrâ 21
şeraû : şeriat kıldılar
-
42-Şûrâ 22
terâ : görürsün
-
42-Şûrâ 24
ifterâ : iftira attı, uydurdu
-
42-Şûrâ 44
ve terâ : ve görürsün
-
42-Şûrâ 45
ve terâ-hum : ve onları görürsün
-
42-Şûrâ 51
min verâi : arkasından
-
43-Zuhruf 26
berâun : uzak, ayrı
-
45-Câsiye 10
min verâi-him : onların arkalarından
-
45-Câsiye 21
icterahû : yaptılar, işlediler
-
45-Câsiye 28
ve terâ : ve görürsün
-
46-Ahkaf 8
ifterâ-hu : onu uydurdu
-
46-Ahkaf 23
erâ-kum : sizi görüyor
-
47-Muhammed 10
demmerallâhu : Allah'ın dumura uğrattığı, helâk ettiği
-
47-Muhammed 15
es semerâti : ürünler, meyveler
-
48-Fetih 11
erâde : irade etti, diledi
-
48-Fetih 11
erâde : irade etti, diledi
-
48-Fetih 29
terâ-hum : onları görürsün
-
49-Hucurât 4
min verâi : arkasından
-
5-Mâide 6
ilâ el merâfikı : dirseklere kadar
-
5-Mâide 12
isney aşera : on iki
-
5-Mâide 17
in erâde : eğer dilerse, isterse
-
5-Mâide 52
terâ : görürsün
-
5-Mâide 62
ve terâ kesîran : ve çoğunu görürsün
-
5-Mâide 80
terâ : görürsün
-
5-Mâide 83
terâ : görürsün
-
52-Tûr 30
neterabbesu : gözlüyoruz, bekliyoruz
-
52-Tûr 31
terabbesû : gözleyin, bekleyin
-
52-Tûr 31
min el muterabbisîne : gözetleyenlerden, bekleyenlerden
-
53-Necm 12
mâ yerâ : gördüğü şey
-
53-Necm 35
yerâ : görüyor
-
54-Kamer 7
cerâdun : çekirgeler
-
54-Kamer 43
berâetun : bir beraat mı var
-
57-Hadid 12
terâ : görürsün
-
57-Hadid 13
verâe-kum : arkanıza
-
57-Hadid 20
fe terâ-hu : o zaman onu görür
-
59-Haşr 14
min verâi : arkasından
-
6-En'âm 21
ifterâ : iftira etti
-
6-En'âm 27
ve lev terâ : ve görsen (görseydin)
-
6-En'âm 30
ve lev terâ : ve görsen (görseydin)
-
6-En'âm 60
mâ cerahtum : kazandığınız şeyler
-
6-En'âm 74
erâ-ke : seni görüyorum
-
6-En'âm 93
mim men ifterâ : iftira eden kimseden
-
6-En'âm 93
terâ : görürsün
-
6-En'âm 93
fî gamerâti el mevti : ölümün şiddetinde
-
6-En'âm 94
verâe zuhûri-kum : (sizin) arkanızda
-
6-En'âm 94
ve mâ nerâ : ve görmüyoruz
-
6-En'âm 99
muterâkiben : üst üste olan
-
6-En'âm 144
mimmenifterâ \n(min men ifterâ) : iftira eden kimseden
-
61-Saf 7
ifterâ : uydurdu
-
66-Tahrim 4
tezâherâ : yardımlaşırsanız
-
67-Mülk 3
mâ terâ : göremezsin
-
67-Mülk 3
terâ : görüyorsun
-
69-Hâkka 7
terâ : görürsün
-
69-Hâkka 8
terâ : görürsün, görüyor musun
-
7-A'râf 27
yerâ-kum : sizleri görür
-
7-A'râf 37
mimmen ifterâ : iftira eden kimseden
-
7-A'râf 57
min kulli es semerâti : bütün ürünlerden
-
7-A'râf 60
le nerâ-ke : gerçekten seni görüyoruz
-
7-A'râf 66
le nerâ-ke : mutlaka, gerçekten seni görüyoruz
-
7-A'râf 130
min es semerâti : ürünlerden
-
7-A'râf 133
ve el cerâde : ve çekirgeler (çekirge afeti)
-
7-A'râf 143
len terâ-nî : beni asla göremezsin
-
7-A'râf 143
sevfe terâ-nî : sen beni göreceksin
-
7-A'râf 198
ve terâ-hum : ve onları görürsün
-
70-Meâric 7
ve nerâ-hu : ve biz onu görüyoruz
-
70-Meâric 17
men edbera : arkasını dönen kimse
-
70-Meâric 31
verâe : arkası
-
71-Nuh 15
e lem terav : görmüyor musunuz
-
71-Nuh 16
el kamera : kamer, ay
-
72-Cin 10
erâde : diledi
-
72-Cin 12
heraben : kaçarak
-
74-Müddessir 23
edbera : arkasını döndü
-
74-Müddessir 23
ve istekbera : ve büyüklük tasladı, kibirlendi.
-
74-Müddessir 31
erâde : murad etti, diledi
-
74-Müddessir 33
iz edbera : arkasına döndüğü, dönüp gittiği an
-
75-Kıyamet 26
et terâkiye : köprücük kemiği
-
76-İnsan 13
el erâiki : tahtlar
-
76-İnsan 13
lâ yeravne : görmezler
-
76-İnsan 27
verâe-hum : arkalarına
-
77-Mürselât 32
bi şerarin : kıvılcımlar
-
78-Nebe 20
serâben : serap, hayal
-
78-Nebe 24
şerâben : içecek
-
79-Nâziât 20
erâ-hu : ona gösterdi
-
79-Nâziât 36
yerâ : görecek
-
8-Enfâl 4
deracâtun : dereceler (vardır)
-
8-Enfâl 43
erâke-hum : onları sana gösterdi
-
8-Enfâl 48
terâet el fietâni : iki topluluk (birbirini) gördü
-
8-Enfâl 48
erâ : görüyorum
-
8-Enfâl 50
ve lev terâ : ve görseydin
-
80-Abese 12
zekera-hu : onu zikretti, öğüt aldı
-
80-Abese 14
mutahheratin : mutahhar kılınmış olan, temiz olan
-
80-Abese 15
seferatin : sefir, elçi (kâtip)
-
80-Abese 16
beraratin : birr sahipleri, hayır ve takva sahibi olanlar, sadık, dürüst olanlar
-
80-Abese 17
ekfera-hu : o çok nankör
-
80-Abese 19
kaddera-hu : ona kader tayin etti, gelişimini programladı ve ömür tayin etti
-
80-Abese 20
yessera-hu : ona kolaylaştırdı
-
80-Abese 21
akbera-hu : onu kabire koydurdu
-
80-Abese 22
enşera-hu : onu diriltti
-
80-Abese 23
emera-hu : ona emretti
-
80-Abese 40
gaberatun : toz bürünmüş, tozlu, toza toprağa bulanmış
-
80-Abese 41
kateratun : kara, karanlık
-
80-Abese 42
el feceratu : facir
-
83-Mutaffifin 23
el erâiki : tahtlar
-
83-Mutaffifin 35
el erâiki : tahtlar
-
84-İnşikak 10
verâe : arka
-
85-Bürûc 20
verâi-him : onların arkası
-
86-Târık 7
ve et terâibu : ve göğüs kemikleri, göğüs kafesi
-
86-Târık 9
es serâiru : sırlar, gizli şeyler
-
88-Ğâşiye 16
ve zerâbiyyu : ve süslü, kıymetli yaygılar, halılar
-
9-Tevbe 1
berâetun : bir beraattir, bir uyarı, bir ihtar (saldırmazlığın sona ermesi için)
-
9-Tevbe 24
fe terabbesû : artık bekleyin, gözetleyin
-
9-Tevbe 36
inde allâhi isnâ aşera : Allah'ın katında on iki
-
9-Tevbe 45
yeteraddedûne : tereddüt ederler, bocalarlar
-
9-Tevbe 46
erâdû el hurûce : çıkmak istediler
-
9-Tevbe 52
hel terabbesûne : bekliyor musunuz, ... mı bekliyorsunuz
-
9-Tevbe 52
neterabbesu : bekliyoruz
-
9-Tevbe 52
fe terabbasû : artık bekleyin
-
9-Tevbe 52
muterabbisûne : bekleyenler
-
9-Tevbe 94
ve se yerâ allâhu : ve Allah görecek
-
9-Tevbe 98
ve yeterabbesu : ve bekler
-
9-Tevbe 105
fe se yerâ allâhu : o zaman, halbuki Allah görecek
-
9-Tevbe 111
inne allâhe işterâ : muhakkak ki Allah satın aldı
-
9-Tevbe 127
hel yerâ-kum : sizi gören var mı
-
90-Beled 7
en lem yera-hû : onu görmeyeceğini, görmediğini
-
94-İnşirâh 7
feragte : sen boş kaldın (meşguliyetin bitti)
-
96-Alak 12
emera : emretti
-
96-Alak 14
yerâ : görüyor
-
99-Zilzâl 7
yera-hu : onu görür
-
99-Zilzâl 8
yera-hu : onu görür