Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : hum
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 3063
-
10-Yunus 2
min-hum : onlardan
-
10-Yunus 2
lehum : onlar için
-
10-Yunus 4
lehum : onlar için
-
10-Yunus 7
hum : onlar
-
10-Yunus 8
me'vâ-hum : onların varacakları yer
-
10-Yunus 9
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
10-Yunus 10
da'vâ-hum : onların duaları
-
10-Yunus 10
subhâne-ke allâhumme : Allah'ım Seni tenzih ederim
-
10-Yunus 10
ve tehiyyetu-hum : ve onların dilekleri, tehiyyatları (hayatları)
-
10-Yunus 10
da'vâ-hum : onların duaları
-
10-Yunus 11
isti'câle-hum : onların acele istemeleri
-
10-Yunus 11
ecelu-hum : ecelleri, zamanları
-
10-Yunus 13
ve câet-hum : ve onlara geldi
-
10-Yunus 13
rusulu-hum : onların resûlleri
-
10-Yunus 18
mâ lâ yedurru-hum : onlara zarar vermeyen şey
-
10-Yunus 18
ve lâ yenfeu-hum : ve onlara yarar, fayda, menfaat vermiyor
-
10-Yunus 19
beyne-hum : onların aralarında olan
-
10-Yunus 21
messet-hum : onlara isabet etti
-
10-Yunus 21
lehum : onların
-
10-Yunus 22
ve câe-hum el mevcu : ve onlara dalga geldi
-
10-Yunus 22
enne-hum : muhakkak onlar
-
10-Yunus 23
encâ-hum : onları kurtardı
-
10-Yunus 23
izâ hum : o zaman onlar
-
10-Yunus 24
enne-hum : onlar ..... olduklarını
-
10-Yunus 26
vucûhe-hum : onların yüzleri
-
10-Yunus 26
hum : onlar
-
10-Yunus 27
ve terheku-hum : ve onları kaplar, bürür
-
10-Yunus 27
mâ lehum : onlar için (onların) yoktur
-
10-Yunus 27
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
10-Yunus 27
hum : onlar
-
10-Yunus 28
nahsuru-hum : onları topladığımız
-
10-Yunus 28
beyne-hum : onlar arasını
-
10-Yunus 28
şurekâu-hum : onlarin şirk koştukları
-
10-Yunus 30
mevlâ-hum el hakkı : onların mevlâsı Hakk'tır
-
10-Yunus 30
an-hum : onlardan
-
10-Yunus 33
enne-hum : şüphesiz onlar
-
10-Yunus 36
ekseru-hum : onların çoğu
-
10-Yunus 40
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 40
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 42
ve min-hum : ve onlardan
-
10-Yunus 43
ve min-hum : ve onlardan (var)
-
10-Yunus 44
enfuse-hum : kendi nefslerine
-
10-Yunus 45
yahşuru-hum : onları toplar, toplayacak, haşredecek
-
10-Yunus 45
beyne-hum : onlar aralarında
-
10-Yunus 46
ellezî naıdu-hum : onlara vaadettiğimiz
-
10-Yunus 46
merciu-hum : onların dönüşleri
-
10-Yunus 47
resûlu-hum : onlara resûlleri
-
10-Yunus 47
beyne-hum : onların aralarında
-
10-Yunus 47
ve hum : ve onlar
-
10-Yunus 49
ecelu-hum : onların ecelleri
-
10-Yunus 54
beyne-hum : aralarında
-
10-Yunus 54
ve hum : ve onlar
-
10-Yunus 55
eksere-hum : onların çoğu
-
10-Yunus 60
eksere-hum : onların çoğu
-
10-Yunus 62
hum : onlar
-
10-Yunus 64
lehum el buşrâ : onlara müjde vardır
-
10-Yunus 65
kavlu-hum : onların sözleri
-
10-Yunus 66
hum : onlar
-
10-Yunus 70
merciu-hum : onların dönüşleri
-
10-Yunus 70
nuzîku-hum : onlara tattıracağız
-
10-Yunus 73
ve cealnâ-hum : ve onları kıldık (yaptık)
-
10-Yunus 74
fe câû-hum bi \n(câe) \n(câe bi) : o zaman onlara getirdiler \n: (geldi) \n: (getirdi)
-
10-Yunus 76
câe-humu el hakku : onlara hak geldi
-
10-Yunus 80
lehum : onlara
-
10-Yunus 83
en yeftine-hum : onları fitneye düşürmesi (onlara işkence etmesi)
-
10-Yunus 90
fe etbea-hum : böylece onları takip etti
-
10-Yunus 93
ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
10-Yunus 93
hattâ câe-hum el ilmu : onlara ilim gelinceye kadar
-
10-Yunus 93
beyne-hum : onların aralarında
-
10-Yunus 97
ve lev câet-hum : ve onlara gelse bile
-
10-Yunus 98
an hum : onlardan
-
10-Yunus 98
ve metta'nâ-hum : ve onları yararlandırdık, metalandırdık, geçimlerini sağladık
-
10-Yunus 99
kullu-hum : onların bütünü, hepsi
-
100-Âdiyât 11
rabbe-hum : onların Rabbi
-
104-Hümeze 1
humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
-
105-Fil 2
keyde-hum : onların tuzağı, hilesi
-
105-Fil 5
ceale-hum : onları kıldı, yaptı
-
106-Kureyş 4
at'ame-hum : onları doyurdu
-
106-Kureyş 4
ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
-
107-Mâ'ûn 5
hum : onlar
-
107-Mâ'ûn 6
hum : onlar
-
11-Hûd 5
inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
-
11-Hûd 5
sudûre-hum : göğüslerini
-
11-Hûd 5
siyâbe-hum : elbiselerini
-
11-Hûd 8
an-hum el azâbe : onlardan azabı
-
11-Hûd 8
an-hum : onlardan
-
11-Hûd 11
lehum : onlarındır, onlar için vardır
-
11-Hûd 15
a'mâle-hum : onların amellerini, yaptıklarını
-
11-Hûd 15
ve hum : ve onlar, onlara
-
11-Hûd 16
lehum : onlar için
-
11-Hûd 19
ve hum : ve onlar
-
11-Hûd 19
hum : onlar
-
11-Hûd 20
lehum : onlara
-
11-Hûd 20
lehum : onlara
-
11-Hûd 21
hasirû enfuse-hum : nefslerini hüsrana düşürdüler
-
11-Hûd 21
ve dalle an-hum : ve onlardan saptı, uzaklaştı (gitti)
-
11-Hûd 22
enne-hum : muhakkak onlar
-
11-Hûd 22
hum el ahserûne : onlar en çok hüsrana uğrayanlar
-
11-Hûd 23
hum : onlar
-
11-Hûd 27
hum : onlar
-
11-Hûd 29
inne-hum : muhakkak onlar
-
11-Hûd 30
taredtu-hum : onları ben uzaklaştırdım (kovdum)
-
11-Hûd 31
len yu'tiyehum allâhu : Allah onlara hiç vermeyecek
-
11-Hûd 37
inne-hum : muhakkak onlar
-
11-Hûd 43
ve hâle beyne-humâ : ve ikisinin arasına girdi
-
11-Hûd 48
se numettiu-hum : onları metalandıracağız, faydalandıracağız
-
11-Hûd 48
yemessu-hum : onlara dokunacak
-
11-Hûd 50
ehâ-hum : onların kardeşi
-
11-Hûd 58
ve necceynâ-hum : ve onları kurtardık
-
11-Hûd 60
rabbe-hum : Rab'lerini
-
11-Hûd 61
ehâ-hum : onların kardeşi
-
11-Hûd 68
rabbe-hum : Rab'lerini
-
11-Hûd 70
eydiye-hum : onların elleri
-
11-Hûd 70
nekire-hum : onları yadırgadı (ürktü)
-
11-Hûd 70
min-hum : onlardan (dolayı)
-
11-Hûd 76
ve inne-hum : ve muhakkak onlar, onlara
-
11-Hûd 81
esâbe-hum : onlara isabet etti
-
11-Hûd 81
mev'ıde-hum : onlara vaadedilen
-
11-Hûd 84
ehâ-hum : onların kardeşi
-
11-Hûd 85
eşyâe-hum : onların eşyaları (şeyleri), hakları
-
11-Hûd 98
evrede-hum : onları girdirdi (götürür, götürecek)
-
11-Hûd 101
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
11-Hûd 101
enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
-
11-Hûd 101
an-hum : onlardan, onlara
-
11-Hûd 101
âlihetu-hum : onların ilâhları
-
11-Hûd 101
zâdû-hum : onlara arttırdı
-
11-Hûd 105
min-hum : onlardan bir kısmı
-
11-Hûd 106
lehum : onlar
-
11-Hûd 109
âbâu-hum : onların ataları, babaları
-
11-Hûd 109
le muveffû-hum : elbette onlara ödeyen (vefa eden)
-
11-Hûd 109
nasîbe-hum : onların nasipleri
-
11-Hûd 110
beyne-hum : onların arasında
-
11-Hûd 110
ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
-
11-Hûd 111
le yuveffiyenne-hum : onlara mutlaka öder
-
11-Hûd 111
a'mâle-hum : onların amelleri
-
11-Hûd 116
min-hum : onlardan
-
11-Hûd 119
halaka-hum, : onları yarattı
-
12-Yusuf 4
reeytu-hum : onları gördüm
-
12-Yusuf 10
min-hum : onlardan
-
12-Yusuf 15
le tunebbienne-hum : mutlaka onlara haber vereceksin
-
12-Yusuf 15
ve hum : ve onlar
-
12-Yusuf 16
ebâ-hum : (onların) babaları
-
12-Yusuf 19
vâride-hum : sucularını
-
12-Yusuf 35
bedâle-hum : onlara zahir oldu, uygun göründü
-
12-Yusuf 36
ehadu-humâ : onlardan biri
-
12-Yusuf 37
ve hum : ve onlar
-
12-Yusuf 37
bi el âhireti-hum : kendi ahiretlerini
-
12-Yusuf 42
min humâ : ikisinden
-
12-Yusuf 45
min humâ : ikisinden
-
12-Yusuf 46
lealle-hum : umulur ki, belki onlar, böylece onlar
-
12-Yusuf 58
fe arefe-hum : hemen onları tanıdı
-
12-Yusuf 58
ve hum : ve onlar
-
12-Yusuf 59
cehheze-hum : onlara hazırladı
-
12-Yusuf 62
bidâate-hum : onların sermayeleri, erzak bedelleri
-
12-Yusuf 62
lealle-hum : umulur ki, belki onlar
-
12-Yusuf 62
lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
-
12-Yusuf 65
metâa-hum : metalarını, eşyalarını
-
12-Yusuf 65
bidâate-hum : onların sermayeleri, ana malları (erzak ile takas için götürdükleri mal)
-
12-Yusuf 66
mevsika-hum : sağlam söz, kesin sözlerini
-
12-Yusuf 68
emere-hum : onlara emretti
-
12-Yusuf 68
ebû-hum, : onların babaları
-
12-Yusuf 68
an-hum : onlardan
-
12-Yusuf 70
cehheze-hum : onları hazırladı
-
12-Yusuf 77
lehum : onlara
-
12-Yusuf 80
kebîru-hum : onların büyüğü
-
12-Yusuf 84
an-hum : onlardan
-
12-Yusuf 94
ebû-hum : onların babası
-
12-Yusuf 102
emre-hum : onların işleri
-
12-Yusuf 102
ve hum : ve onlar
-
12-Yusuf 104
ve mâ tes'elu-hum : ve onlardan istemiyorsun
-
12-Yusuf 105
ve hum an-hâ : ve onlar, ondan
-
12-Yusuf 106
ekseru-hum : onların çoğu
-
12-Yusuf 106
ve hum muşrikûne : ve onlar şirk koşanlardır (müşriklerdir)
-
12-Yusuf 107
en te'tiye-hum : onların gelmesi
-
12-Yusuf 107
te'tiyehumu es sâatu : o saatin (vaktin) onlara gelmesi
-
12-Yusuf 107
ve hum : ve onlar
-
12-Yusuf 110
enne-hum : kendilerinin olduğunu
-
12-Yusuf 110
câe-hum : onlara geldi
-
13-Ra'd 5
kavlu-hum : onların sözleri
-
13-Ra'd 5
hum fî-hâ : onlar orada
-
13-Ra'd 11
ve mâ lehum : ve onlar için yoktur
-
13-Ra'd 13
ve hum : ve onlar
-
13-Ra'd 14
lehum : onlara
-
13-Ra'd 15
ve zilâlu-hum : ve onların gölgeleri
-
13-Ra'd 18
lehum : onlara ait, onların
-
13-Ra'd 18
lehum : onlar için vardır
-
13-Ra'd 18
ve me'vâ-hum : ve onların barınacağı yer
-
13-Ra'd 21
rabbe-hum : onların Rab'leri
-
13-Ra'd 22
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
13-Ra'd 22
lehum : onlar için vardır
-
13-Ra'd 25
lehum el la'netu : lânet onlaradır
-
13-Ra'd 25
ve lehum : ve onlarındır, onlar için vardır
-
13-Ra'd 28
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
13-Ra'd 29
lehum : onlar için, onlara
-
13-Ra'd 30
ve hum yekfurûne : ve onlar inkâr ederler
-
13-Ra'd 31
tusîbu-hum : onlara isabet eder
-
13-Ra'd 32
ehaztu-hum : onları helâk ettim, aldım, yakaladım
-
13-Ra'd 33
semmû-hum : onları isimlendirin (onları isimleri ile davet edin)
-
13-Ra'd 33
mekru-hum : onların hileleri, tuzakları
-
13-Ra'd 34
lehum : onlar için vardır
-
13-Ra'd 34
ve mâ lehum : ve onlar için yoktur
-
13-Ra'd 36
âteynâ-hum : onlara verdik
-
13-Ra'd 37
ehvâe-hum : onların hevalarına (heveslerine)
-
13-Ra'd 38
lehum ezvâcen : onlara eşler
-
13-Ra'd 40
ellezî neidu-hum : onlara vaadettiğimizi
-
14-İbrahim 4
lehum : onlara
-
14-İbrahim 5
ve zekkir-hum : ve onlara hatırlat, onları zikrettir
-
14-İbrahim 9
lâ ya'lemu-hum : onları bilmez
-
14-İbrahim 9
câet-hum : onlara geldi
-
14-İbrahim 9
rusulu-hum : resûlleri
-
14-İbrahim 9
eydiye-hum : ellerini
-
14-İbrahim 10
rusulu-hum : onların resûlleri
-
14-İbrahim 11
lehum : onlara
-
14-İbrahim 11
rusulu-hum : onların resûlleri
-
14-İbrahim 13
rabbu-hum : Rab'leri
-
14-İbrahim 18
a'mâlu-hum : onların amelleri, yaptıkları
-
14-İbrahim 22
lehum : onlara vardır, onlar için vardır
-
14-İbrahim 23
tehıyyetu-hum : onların tahiyyeleri (temennileri, iltifatları, duaları, esenlik dilekleri)
-
14-İbrahim 25
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
-
14-İbrahim 28
kavme-hum : onların kavimleri
-
14-İbrahim 31
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
14-İbrahim 37
verzuk-hum : ve onları rızıklandır
-
14-İbrahim 37
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
-
14-İbrahim 42
yuahhiru-hum : onları tehir eder (erteler)
-
14-İbrahim 43
tarfu-hum, : onların bakışları
-
14-İbrahim 43
ve ef'idetu-hum : ve onların kalpleri
-
14-İbrahim 45
ellezîne zalemû enfuse-hum : nefslerine zulmeden kimseler
-
14-İbrahim 46
mekre-hum : onların hileleri, tuzakları
-
14-İbrahim 46
mekru-hum, : onların tuzakları, hileleri
-
14-İbrahim 46
mekru-hum : onların tuzakları, hileleri
-
14-İbrahim 50
serâbîlu-hum : onların gömlekleri
-
14-İbrahim 50
vucûhe-hum : onların yüzleri
-
15-Hicr 3
zer-hum : onları bırak, terket
-
15-Hicr 25
yahşuru-hum : onları haşreder (huzurunda toplar)
-
15-Hicr 30
kullu-hum : onların hepsi
-
15-Hicr 39
lehum : onlara
-
15-Hicr 39
ve le ugviyenne-hum : ve mutlaka onları azdıracağım
-
15-Hicr 40
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 43
mev'ıdu-hum : onlara vaadedilen yer
-
15-Hicr 44
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 48
lâ yemessu-hum : onlara dokunmaz
-
15-Hicr 48
hum : onlar
-
15-Hicr 51
ve nebbi'hum : ve onlara haber ver
-
15-Hicr 59
le muneccû-hum : mutlaka onları kurtaracağız
-
15-Hicr 65
edbâre-hum : onların arkasından
-
15-Hicr 72
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
15-Hicr 73
ehazethum : onları aldı, yakaladı
-
15-Hicr 79
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 79
ve inne-humâ : ve muhakkak her ikisi
-
15-Hicr 81
ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
-
15-Hicr 83
ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
-
15-Hicr 84
an-hum : onlardan, onlara
-
15-Hicr 85
ve mâ beyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
-
15-Hicr 88
min-hum : onlardan
-
15-Hicr 92
le nes'elenne-hum : elbette, onlara mutlaka soracağız
-
16-Nahl 16
hum : onlar
-
16-Nahl 20
ve hum : ve onlar
-
16-Nahl 22
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
16-Nahl 22
ve hum : ve onlar
-
16-Nahl 24
lehum : onlara
-
16-Nahl 25
evzâre-hum : onların kendi yükleri, kendi günahları
-
16-Nahl 25
yudıllûne-hum : onları saptırırlar (dalâlette bırakırlar)
-
16-Nahl 26
bunyâne-hum : onların binaları
-
16-Nahl 26
ve etâ-hum : ve onlara geldi
-
16-Nahl 28
teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
-
16-Nahl 31
lehum : onlar için vardır
-
16-Nahl 32
teteveffâ-hum : onları vefat ettirir
-
16-Nahl 33
en te'tiye-hum : onlara gelmesi
-
16-Nahl 33
ve mâ zaleme-hum allâhu : ve Allah onlara zulmetmedi
-
16-Nahl 33
enfuse-hum : onların (kendi) nefsleri
-
16-Nahl 34
fe esâbe-hum : artık, böylece onlara isabet etti (ulaştı)
-
16-Nahl 36
fe min-hum : artık onlardan
-
16-Nahl 36
ve min-hum : ve onlardan
-
16-Nahl 37
hudâ-hum : onların hidayeti
-
16-Nahl 37
lehum : onlara, onlar için
-
16-Nahl 39
lehum : onlara
-
16-Nahl 39
enne-hum : muhakkak onların olduğunu
-
16-Nahl 41
li nubevvienne-hum : onlara mutlaka hazırlamamız, ağırlamamız, yerleştirmemiz için
-
16-Nahl 44
ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
-
16-Nahl 45
ye'tiye-hum : onlara gelir
-
16-Nahl 46
ye'huze-hum : onları alır, yakalar
-
16-Nahl 46
mâ hum : onlar değillerdir
-
16-Nahl 47
ye'huze-hum : onları alır, yakalar
-
16-Nahl 48
ve hum : ve onlar (olarak)
-
16-Nahl 49
ve hum : ve onlar
-
16-Nahl 50
rabbe-hum : Rab'lerinden
-
16-Nahl 55
âteynâ-hum : onlara verdik
-
16-Nahl 56
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
16-Nahl 57
ve lehum : ve onlarındır (kendilerinindir)
-
16-Nahl 58
ehadu-hum : onlardan birisi
-
16-Nahl 61
yuahhıru-hum : onları tehir eder (erteler)
-
16-Nahl 61
ecelu-hum : onların ecelleri (onlar için tayin edilmiş olan zaman)
-
16-Nahl 62
elsinetu-hum : onların dilleri
-
16-Nahl 62
lehum el husnâ : en güzeli onların, onlara ait
-
16-Nahl 62
lehum en nâre : ateş onlar içindir, onlarındır
-
16-Nahl 62
ve enne-hum : ve muhakkak onlar
-
16-Nahl 63
lehum : onlara
-
16-Nahl 63
a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
-
16-Nahl 63
veliyyu-hum : onların velîsi, dostu
-
16-Nahl 63
ve lehum : ve onlar için vardır, onlarındır
-
16-Nahl 64
lehum : onlar, onlara
-
16-Nahl 71
alâ mâ meleket eymâne-hum \n(meleke) : onların ellerinin altında olanlara \n: (sahip oldu)
-
16-Nahl 71
eymâne-hum : onların elleri
-
16-Nahl 71
fe hum : oysa, halbuki onlar
-
16-Nahl 72
hum : onlar
-
16-Nahl 73
lehum : onlara, onlar için
-
16-Nahl 75
ekseru-hum : onların çoğu
-
16-Nahl 76
ehadu-humâ : ikisinden biri
-
16-Nahl 83
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
16-Nahl 84
ve lâ hum yusta'tebûne \n(a'tebe) : ve rızanın oluşması için, onlardan özür (mazeret) beyan etmeleri istenmez \n: (gönlünü aldı, razı etti)
-
16-Nahl 85
an-hum : onlardan
-
16-Nahl 85
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez (yüzüne bakılmaz)
-
16-Nahl 86
şurekâe-hum : onların ortakları (şerikleri)
-
16-Nahl 87
an-hum : onlardan (uzaklaşarak)
-
16-Nahl 88
zidnâ-hum : onlara arttırdık
-
16-Nahl 96
ecre-hum : onların ecirleri (bedelleri), ücretleri
-
16-Nahl 97
ve le necziyenne-hum : ve mutlaka, ellbette onlara karşılığını vereceğiz, mükâfatlandıracağız
-
16-Nahl 97
ecre-hum : onların ecrini, bedelini
-
16-Nahl 100
hum : onlar
-
16-Nahl 101
ekseru-hum : onların çoğu
-
16-Nahl 103
enne-hum : onların olduğunu
-
16-Nahl 104
ve lehum : ve onlar için vardır
-
16-Nahl 105
hum el kâzibûne : onlar yalancılardır
-
16-Nahl 106
ve lehum : ve onların vardır, onlar için vardır
-
16-Nahl 107
bi enne-hum : onların olmalarından dolayı, sebebiyle
-
16-Nahl 108
hum el gâfilûne : onlar gâfil olanlardır
-
16-Nahl 109
enne-hum : onların olduğuna
-
16-Nahl 109
hum el hâsirûne : onlar hüsranda olanlardır
-
16-Nahl 111
ve hum : ve onlar
-
16-Nahl 113
câe-hum : onlara geldi
-
16-Nahl 113
min-hum : onlardan, onların içinden
-
16-Nahl 113
fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
-
16-Nahl 113
ve hum zâlimûne : ve onlar zalimler dir
-
16-Nahl 117
ve lehum : ve onlar içindir
-
16-Nahl 118
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
16-Nahl 118
enfuse-hum : onların nefsleri (kendi nefsleri)
-
16-Nahl 124
beyne-hum : onların arasında
-
16-Nahl 125
ve câdil-hum : ve onlarla mücâdele et
-
16-Nahl 128
hum : onlar
-
17-İsrâ 5
ûlâ-humâ : ikisinden birincisi
-
17-İsrâ 9
lehum : onlar için
-
17-İsrâ 10
lehum : onlar için, onlara
-
17-İsrâ 19
sa'yu-hum : onların çabası, onların çalışması
-
17-İsrâ 21
ba'da-hum : onların bir kısmını
-
17-İsrâ 23
ehadu-humâ : ikisinden birisi
-
17-İsrâ 23
ev kilâ-humâ : veya her ikisi
-
17-İsrâ 23
lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
-
17-İsrâ 23
ve lâ tenher-humâ : ve ikisini azarlama, bağırma, kaba davranma
-
17-İsrâ 23
lehumâ : onlara (ikisine), o ikisine
-
17-İsrâ 24
lehumâ : onlara, o ikisine
-
17-İsrâ 24
rabbirhamhumâ : Rabbim, ikisine de rahmet et
-
17-İsrâ 28
an-hum : onlardan
-
17-İsrâ 28
lehum : onlara
-
17-İsrâ 31
nerzuku-hum : onları rızıklandırırız
-
17-İsrâ 31
katle-hum : onların öldürülmesi
-
17-İsrâ 41
ve mâ yezîdu-hum : ve onlara artırmadı
-
17-İsrâ 44
tesbîha-hum : onların tesbihlerini
-
17-İsrâ 47
ve iz hum necvâ : ve onlar fısıldaştılar, gizli gizli konuştular
-
17-İsrâ 51
ruûse-hum : onların başları, başlarını
-
17-İsrâ 53
beyne-hum : onların araları, aralarında
-
17-İsrâ 57
eyyu-hum : onların hangisi
-
17-İsrâ 60
ve nuhavvifu-hum : ve onları korkutuyoruz
-
17-İsrâ 60
fe mâ yezîdu-hum : artık onların arttırmıyor
-
17-İsrâ 63
min-hum : onlardan
-
17-İsrâ 64
min-hum : onlardan
-
17-İsrâ 64
ve şârik-hum : ve onlara ortak ol
-
17-İsrâ 64
vaid-hum, : onlara vaadet
-
17-İsrâ 64
ve mâ yaidu-hum : ve onlara vaadettiği şeyler
-
17-İsrâ 70
ve hamelnâ-hum : ve onları taşıdık
-
17-İsrâ 70
ve razaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
17-İsrâ 70
ve faddalnâ-hum : ve onları üstün kıldık
-
17-İsrâ 71
kitâbe-hum : onların kitapları
-
17-İsrâ 88
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
17-İsrâ 94
hum : onlara
-
17-İsrâ 97
lehum : onlar, onlar için
-
17-İsrâ 97
ve nahşuru-hum : ve onları haşrederiz, toplarız
-
17-İsrâ 97
me'vâ-hum : onların barınağı, kalacağı yeri
-
17-İsrâ 97
zidnâ-hum : onlara artırırırz
-
17-İsrâ 98
cezâu-hum : onların cezası
-
17-İsrâ 98
bi enne-hum : onların olması dolayısıyla, sebebiyle
-
17-İsrâ 99
misle-hum : onların benzerini, bir mislini daha
-
17-İsrâ 99
lehum : onlara, onlar için
-
17-İsrâ 101
iz câe-hum : onlara gelmişti
-
17-İsrâ 103
en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
-
17-İsrâ 109
ve yezîdu-hum : ve onların artıyor
-
18-Kehf 2
lehum : onlar için
-
18-Kehf 5
lehum : onların
-
18-Kehf 7
li nebluve-hum : onları imtihan etmemiz için
-
18-Kehf 7
eyyu-hum : onların hangisi
-
18-Kehf 12
beasnâ-hum : onları uyandırdık, dirilttik
-
18-Kehf 13
nebe'e-hum : onların haberlerini
-
18-Kehf 13
inne-hum : muhakkak onlar
-
18-Kehf 13
ve zidnâ-hum : ve onlara artırdık
-
18-Kehf 16
ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
-
18-Kehf 17
takrıdu-hum : onların kenarlarından, yanlarından geçer
-
18-Kehf 17
ve hum : ve onlar
-
18-Kehf 18
ve tahsebu-hum : ve onları sanırsın
-
18-Kehf 18
ve hum rukûdun : ve onlar uykudadır
-
18-Kehf 18
ve nukallibu-hum : ve onları çeviririz, döndürürüz
-
18-Kehf 18
ve kelbu-hum : ve onların köpeği (Ashabı Kehf'in köpeği)
-
18-Kehf 18
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 18
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 19
beasnâ-hum : onları dirilttik, uyandırdık
-
18-Kehf 19
beyne-hum, : aralarında
-
18-Kehf 19
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 20
inne-hum : muhakkak onlar
-
18-Kehf 21
beyne-hum : onlar aralarında
-
18-Kehf 21
emre-hum : onların işleri, durumu
-
18-Kehf 21
rabbu-hum : onların Rabbi
-
18-Kehf 22
râbiu-hum : onların dördüncüsü
-
18-Kehf 22
kelbu-hum : onların köpeği
-
18-Kehf 22
sâdisu-hum : onların altıncısı
-
18-Kehf 22
kelbu-hum : onların köpeği
-
18-Kehf 22
ve sâminu-hum : ve onların sekizincisi
-
18-Kehf 22
kelbu-hum : onların köpeği
-
18-Kehf 22
mâ ya'lemu-hum : onları bilmezler
-
18-Kehf 22
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 26
lehum : onların
-
18-Kehf 28
rabbe-hum : onların Rabbi
-
18-Kehf 28
an-hum : onlardan
-
18-Kehf 31
lehum : onlara, onlar için vardır
-
18-Kehf 32
lehum : onlara, onlar için vardır
-
18-Kehf 32
ve hafefnâ-humâ : ve ikisini kuşattık
-
18-Kehf 32
beyne-humâ : ikisinin arasında
-
18-Kehf 33
hılâle-humâ : ikisinin arasından
-
18-Kehf 45
lehum : onlara
-
18-Kehf 47
ve haşernâ-hum : ve onları haşrettik (topladık)
-
18-Kehf 47
min-hum : onlardan
-
18-Kehf 50
ve hum : ve onlar
-
18-Kehf 51
mâ eşhedtu-hum : onları şahit tutmadım
-
18-Kehf 52
deav-hum : onları davet ettiler
-
18-Kehf 52
lehum : onlara
-
18-Kehf 52
beyne-hum : onların aralarını
-
18-Kehf 53
enne-hum : kendilerinin olduğunu
-
18-Kehf 55
iz câe-hum : onlara geldiği zaman
-
18-Kehf 55
rabbe-hum : onların Rab'leri
-
18-Kehf 55
en te'tiye-hum : onlara gelmesi
-
18-Kehf 55
ye'tiye-hum : onlara gelir
-
18-Kehf 57
ted'u-hum : onları davet edersin
-
18-Kehf 58
yuâhızu-hum : onları muaheze eder, sorgular
-
18-Kehf 58
lehum : onlar için, onlara
-
18-Kehf 58
lehum : onlar için, onlara (vardır)
-
18-Kehf 59
ehleknâ-hum : onları helâk ettik
-
18-Kehf 61
hûte-humâ : ikisinin balığı
-
18-Kehf 77
en yudayyifû humâ : ikisini misafir etmek
-
18-Kehf 79
verâe-hum : onların arkasında
-
18-Kehf 80
en yurhika-humâ : onları (o ikisini küfre ve tuğyana) sürüklemek
-
18-Kehf 81
en yubdile-humâ : onlara (o ikisi için) değiştirmesi
-
18-Kehf 81
rabbu-humâ : onların (o ikisinin) Rab'leri
-
18-Kehf 82
lehumâ : ikisinin, ikisine ait
-
18-Kehf 82
ebû-humâ : ikisinin babası
-
18-Kehf 82
eşudde-humâ : onların en kuvvetli çağı, gençlik çağı
-
18-Kehf 82
kenze-humâ : ikisinin definesi
-
18-Kehf 90
lehum : onlar için, onlara
-
18-Kehf 94
beyne-nâ ve beyne-hum : onlarla bizim aramız
-
18-Kehf 95
beyne-kum ve beyne-hum : onlarla sizin aranıza
-
18-Kehf 99
ba'da-hum \n(ba'da-hum fî ba'dın) : onların bir kısmını \n: (birbirlerine)
-
18-Kehf 99
cema'nâ-hum : onları topladık
-
18-Kehf 101
a'yunu-hum : onların gözleri
-
18-Kehf 104
sa'yu-hum : onların çalışmaları, amelleri
-
18-Kehf 104
ve hum : ve onlar
-
18-Kehf 104
enne-hum : olduğunu
-
18-Kehf 105
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
18-Kehf 105
lehum : onlar için, onlara
-
18-Kehf 106
cezâu-hum : onların cezası
-
18-Kehf 107
lehum : onlar için, onlara
-
19-Meryem 39
ve enzir-hum : ve onları uyar
-
19-Meryem 39
ve hum : ve onlar
-
19-Meryem 39
ve hum : ve onlar
-
19-Meryem 49
lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
-
19-Meryem 50
lehum : onlara
-
19-Meryem 50
lehum : onlara
-
19-Meryem 62
ve lehum : ve onlar için, onlara, onların vardır
-
19-Meryem 62
rızku-hum : onların rızıkları
-
19-Meryem 65
ve mâ beyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
-
19-Meryem 68
le nahşurenne-hum : biz onları mutlaka haşredeceğiz
-
19-Meryem 68
le nuhdıranne-hum : onları hazır bulunduracağız, hazır kılacağız
-
19-Meryem 69
eyyu-hum : onların hangisi
-
19-Meryem 70
hum : onlar
-
19-Meryem 74
kable-hum : onlardan önce
-
19-Meryem 74
hum : onlar
-
19-Meryem 81
lehum : onlar için, onlara
-
19-Meryem 83
teuzzu-hum : onları kışkırtıyorlar
-
19-Meryem 84
lehum : onlar için
-
19-Meryem 94
ahsâ-hum : onları hesap etti, tespit etti
-
19-Meryem 94
ve adde-hum : ve onları saydı
-
19-Meryem 95
ve kullu-hum : ve onların hepsi, tümü
-
19-Meryem 96
lehum er rahmânu : Rahmân onlar için
-
19-Meryem 98
kable-hum : onlardan önce
-
19-Meryem 98
min-hum : onlardan
-
19-Meryem 98
lehum : onları, onların
-
2-Bakara 3
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
2-Bakara 4
hum : onlar
-
2-Bakara 5
hum : onlar
-
2-Bakara 6
enzerte-hum : onları uyardın
-
2-Bakara 6
lem tunzir-hum : onları uyarmadın
-
2-Bakara 7
lehum : onlarındır, onlar için vardır
-
2-Bakara 8
hum : onlar
-
2-Bakara 9
enfuse-hum : kendileri
-
2-Bakara 10
hum : onlar, onlara, onların
-
2-Bakara 10
lehum : onlar için vardır, onlara vardır
-
2-Bakara 11
kîle lehum : onlara ..... denildi
-
2-Bakara 12
inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
-
2-Bakara 12
hum : onlar
-
2-Bakara 13
lehum : onlara
-
2-Bakara 13
inne-hum : hiç şüphesiz onlar, muhakkak ki onlar
-
2-Bakara 13
hum : onlar
-
2-Bakara 15
yemuddu-hum : onlara mühlet verir
-
2-Bakara 16
ticâretu-hum : onların ticareti
-
2-Bakara 17
meselu-hum : onların misali, onların durumu
-
2-Bakara 17
tereke-hum : ve onları terketti, bıraktı
-
2-Bakara 18
fe hum : artık onlar
-
2-Bakara 19
esâbia-hum : onların parmakları, parmakları
-
2-Bakara 20
ebsâre-hum : onların gözleri
-
2-Bakara 20
lehum : onlar, onları
-
2-Bakara 25
lehum cennâtin : onlar için cennetler vardır
-
2-Bakara 25
ve lehum : ve onlar için (vardır)
-
2-Bakara 25
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 27
hum-(u) : onlar
-
2-Bakara 31
arada-hum : onlara arz etti
-
2-Bakara 33
enbi'-hum : onlara haber ver, bildir
-
2-Bakara 33
enbee-hum : onlara haber verdi, bildirdi
-
2-Bakara 36
ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
-
2-Bakara 36
ahrece-humâ : onları (ikisini) çıkardı
-
2-Bakara 38
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 39
hum fî-hâ : onlar orada
-
2-Bakara 46
enne-hum : onların ..... olduğunu
-
2-Bakara 46
ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu
-
2-Bakara 48
ve lâ hum yunsarûne : ve onlara yardım olunmaz
-
2-Bakara 57
enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
-
2-Bakara 59
lehum : onlara
-
2-Bakara 60
meşrebe-hum : onların içeceği yer, kendi içecekleri yer
-
2-Bakara 61
enne-hum : onların olduğu
-
2-Bakara 62
lehum : onlar için, onların
-
2-Bakara 62
ecru-hum : ecirleri, mükâfatları
-
2-Bakara 62
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 65
lehum : onlara
-
2-Bakara 75
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 75
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 76
ba'duhum ilâ ba'din : onların bazıları diğerlerine, birbirlerine
-
2-Bakara 76
e tuhaddisûne-hum : onlara anlatıyor musunuz, haber mi
-
2-Bakara 78
ve min-hum : ve onlardan (onların bir kısmı)
-
2-Bakara 78
ve in hum illâ : ve onlar sadece
-
2-Bakara 79
lehum : onlara
-
2-Bakara 79
lehum : onlara
-
2-Bakara 81
hum : onlar
-
2-Bakara 82
hum : onlar
-
2-Bakara 85
tufâdû-hum : onları fidye karşılığı değiştirirsiniz
-
2-Bakara 85
ihrâcu-hum : onların çıkarılması
-
2-Bakara 86
an-hum : onlardan
-
2-Bakara 86
ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
-
2-Bakara 88
leane-hum allâhu : Allah onları lânetledi
-
2-Bakara 89
câe-hum : onlara geldi
-
2-Bakara 89
mea-hum : onların yanında
-
2-Bakara 89
câe-hum : onlara geldi
-
2-Bakara 90
enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
-
2-Bakara 91
kîle lehum : onlara denildi
-
2-Bakara 91
mea-hum : onların yanında
-
2-Bakara 96
ve le tecidenne-hum : ve mutlaka onları bulursun
-
2-Bakara 96
ehadu-hum : onların herbiri
-
2-Bakara 100
ekseru-hum : onların çoğu
-
2-Bakara 101
câe-hum : onlara geldi
-
2-Bakara 101
mea-hum : onlarla beraber, onların yanında
-
2-Bakara 101
enne-hum : onların olduğu
-
2-Bakara 102
min-humâ : onlardan (o ikisinden)
-
2-Bakara 102
hum : onlar
-
2-Bakara 102
mâ yadurru-hum : onlar zarar veren şeyler
-
2-Bakara 102
ve lâ yenfeu-hum : ve onlara fayda veren şeyler
-
2-Bakara 102
enfuse-hum : onlar nefslerini, kendi kendilerini
-
2-Bakara 103
enne-hum : onların olması
-
2-Bakara 109
lehum : onlar için, onlara
-
2-Bakara 111
emâniyyu-hum : onların emaniyyesi, zan ve kuruntusu
-
2-Bakara 112
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 113
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 113
beyne-hum : onların araları
-
2-Bakara 114
lehum : onlar için
-
2-Bakara 114
lehum : onlar için vardır
-
2-Bakara 114
ve lehum : ve onlar için vardır
-
2-Bakara 118
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
2-Bakara 120
millete-hum : onların dîni
-
2-Bakara 120
ehvâe-hum : onların nefslerinin istekleri, hevaları
-
2-Bakara 121
âteynâ-hum : biz onlara verdik
-
2-Bakara 121
fe ulâike hum el hâsirûne : işte
-
2-Bakara 123
ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
-
2-Bakara 126
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 129
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
2-Bakara 129
ve yuallimu-hum : ve onlara öğretir
-
2-Bakara 136
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 137
hum : onlar
-
2-Bakara 137
se yekfî-ke-hum : onlara karşı sana kâfidir
-
2-Bakara 142
mâ vellâ-hum : onları çeviren nedir
-
2-Bakara 145
kıblete-hum : onların kıblesi
-
2-Bakara 145
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
2-Bakara 145
ehvâe-hum : onların hevaları, nefslerinin arzuları, istekleri
-
2-Bakara 146
âteynâ-hum : onlara verdik, getirdik
-
2-Bakara 146
ebnâe-hum : oğullarını
-
2-Bakara 146
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 146
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 150
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 150
lâ tahşev-hum : onlardan korkmayın
-
2-Bakara 156
esâbet-hum : onlara isabet etti
-
2-Bakara 157
hum : onlar
-
2-Bakara 159
yel'anu-humu allâhu : Allah onlara lânet eder
-
2-Bakara 159
ve yel'anu-humu : ve onlara lânet eder
-
2-Bakara 161
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 162
an-hum : onlardan
-
2-Bakara 162
lâ hum yunzarûne : onlara bakılmaz
-
2-Bakara 165
yuhıbbûne-hum : onları severler
-
2-Bakara 167
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 167
a'mâle-hum : onların amelleri
-
2-Bakara 167
hum : onlar
-
2-Bakara 170
lehum : onlara
-
2-Bakara 170
âbâu-hum : onların babaları, ataları
-
2-Bakara 171
hum : onlar
-
2-Bakara 174
ve lâ yukellimu-hum(u) : ve onlarla konuşmaz
-
2-Bakara 174
ve lehum : ve onlar için, onlara (vardır)
-
2-Bakara 175
asbere-hum : onları sabırlı yaptı
-
2-Bakara 177
hum(u) el muttekûne : onlar muttakiler, takva sahipleri
-
2-Bakara 182
beyne-hum : onların arası
-
2-Bakara 186
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
2-Bakara 187
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
2-Bakara 191
ve uktulû-hum : ve onları öldürün
-
2-Bakara 191
sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız,
-
2-Bakara 191
ve ahricû-hum : ve onları çıkarın
-
2-Bakara 191
ve lâ tukâtilû-hum : ve onları katletmeyin, onlarla savaşmayın, onları öldürmeyin
-
2-Bakara 191
fe uktulû-hum : o zaman, o taktirde, onları öldürün
-
2-Bakara 193
ve kâtilû-hum : ve onlarla savaşın
-
2-Bakara 201
ve min-hum : ve onlardan
-
2-Bakara 202
lehum : onların vardır
-
2-Bakara 210
en ye'tiye-hum(u) : onlara gelmesi
-
2-Bakara 211
âteynâ-hum : onlara verdik
-
2-Bakara 212
fevka-hum : onların üstünde (onlardan üstün)
-
2-Bakara 213
mea-hum : onlarla birlikte, beraber, yanında
-
2-Bakara 213
mâ câet-hum : onlara gelen şey
-
2-Bakara 213
beyne-hum : kendi aralarında
-
2-Bakara 214
messet-hum : onlara dokundu, isabet etti, başına geldi
-
2-Bakara 217
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
2-Bakara 217
hum : onlar
-
2-Bakara 219
ve ismu-humâ : ve onların (o ikisinin) günahları
-
2-Bakara 220
lehum : onları
-
2-Bakara 220
ve in tuhâlitû-hum : ve eğer onlara karışırsanız, katılırsanız
-
2-Bakara 221
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
2-Bakara 229
hum(u) ez zâlimûne : onlar zalimler, haksızlık edenler
-
2-Bakara 232
beyne-hum : onlar aralarında, kendi aralarında
-
2-Bakara 233
min humâ : (onların) ikisinden
-
2-Bakara 243
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 243
lehum : onlara
-
2-Bakara 243
ahyâ-hum : onları diriltti
-
2-Bakara 246
lehum(u) : onların
-
2-Bakara 246
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 247
lehum : onlara
-
2-Bakara 247
nebiyyu-hum : onların peygamberi
-
2-Bakara 248
lehum : onlara
-
2-Bakara 248
nebiyyu-hum : onların peygamberi
-
2-Bakara 249
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 249
enne-hum : onların ..... olduğunu
-
2-Bakara 251
hezemû-hum : onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
-
2-Bakara 251
bâ'da-hum : onların bir kısmı
-
2-Bakara 253
ba'da-hum : onların bir kısmı
-
2-Bakara 253
min-hum : onlardan
-
2-Bakara 253
ba'da-hum : onların bir kısmı
-
2-Bakara 253
mâ câet-hum : onlara gelen şey
-
2-Bakara 253
fe min-hum : artık onlardan, o zaman onlardan
-
2-Bakara 253
ve min-hum : ve onlardan
-
2-Bakara 254
hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdir
-
2-Bakara 255
ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarında olan şeyler
-
2-Bakara 255
hıfzu-humâ : onları (o ikisini) koruma, muhafaza etme
-
2-Bakara 257
yuhricu-hum : onları çıkarır
-
2-Bakara 257
evliyâu-hum : onların dostları
-
2-Bakara 257
yuhricûne-hum : onları çıkarırlar
-
2-Bakara 257
hum : onlar
-
2-Bakara 261
emvâle-hum : kendi mallarını
-
2-Bakara 262
emvâle-hum : kendi mallarını
-
2-Bakara 262
lehum : onlara
-
2-Bakara 262
ecru-hum : onların mükâfatları
-
2-Bakara 262
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 265
emvâle-hum : kendi malları
-
2-Bakara 272
hudâ-hum : onların hidayete ermesi
-
2-Bakara 273
yahsebu-hum(u) : onları sanır, onları zanneder 9 - el câhilu
-
2-Bakara 273
ta'rifu-hum : onlar tanırsın
-
2-Bakara 273
bi sîmâ-hum : onların yüzleri ile, yüzlerinden
-
2-Bakara 274
emvâle-hum : kendi mallarını
-
2-Bakara 274
lehum : onlar için vardır
-
2-Bakara 274
ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
2-Bakara 274
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 275
bi enne-hum : onların ..... olması sebebi ile
-
2-Bakara 275
hum : onlar
-
2-Bakara 277
lehum : onlar için, onların vardır
-
2-Bakara 277
ecru-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
2-Bakara 277
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 281
ve hum : ve onlar
-
2-Bakara 282
ıhdâ-humâ : ikisinden birisi, onlardan birisi
-
2-Bakara 282
ıhdâ-huma : ikisinden birisi, onlardan birisi
-
20-Tâ-Hâ 6
ve mâ beyne-humâ : ve ikisinin arasında olan şeyler
-
20-Tâ-Hâ 47
ve lâ tuazzib-hum : ve onlara azap etme
-
20-Tâ-Hâ 61
lehum : onlara, onlar için
-
20-Tâ-Hâ 62
emre-hum : işlerini
-
20-Tâ-Hâ 62
beyne-hum : aralarında
-
20-Tâ-Hâ 66
hıbâlu-hum : onların ipleri
-
20-Tâ-Hâ 66
ve ısıyyu-hum : ve onların asaları
-
20-Tâ-Hâ 75
lehum : onlar için vardır
-
20-Tâ-Hâ 77
lehum : onlar için, onlara
-
20-Tâ-Hâ 78
etbea-hum : onlara tâbî oldu, onları takip etti
-
20-Tâ-Hâ 78
gaşiye-hum : onları kapladı
-
20-Tâ-Hâ 78
mâ gaşiye-hum : onları (nasıl) kapladı, (öyle bir) kapladı ki
-
20-Tâ-Hâ 84
hum : onlar
-
20-Tâ-Hâ 85
ve edalle-hum : ve onları dalâlete düşürdü
-
20-Tâ-Hâ 87
hummil-nâ : bize yüklendi
-
20-Tâ-Hâ 88
lehum : onlar için, onlara
-
20-Tâ-Hâ 89
lehum : onların, onlara
-
20-Tâ-Hâ 90
lehum : onlara
-
20-Tâ-Hâ 92
iz reeyte-hum : onları gördüğün zaman
-
20-Tâ-Hâ 101
lehum : onlar için
-
20-Tâ-Hâ 103
beyne-hum : kendi aralarında
-
20-Tâ-Hâ 104
emselu-hum : onlara emsal olan (en iyi örnek olan, üstün olan)
-
20-Tâ-Hâ 110
ve mâ halfe-hum : ve onların arkasındakileri
-
20-Tâ-Hâ 113
lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
-
20-Tâ-Hâ 113
lehum zikren : onlar için zikir, hatırlatma, öğüt, ibret
-
20-Tâ-Hâ 121
lehumâ : ikisinin
-
20-Tâ-Hâ 121
sev'âtu-humâ : ikisinin avret yerleri, ayıp yerleri
-
20-Tâ-Hâ 128
lehum : onlar
-
20-Tâ-Hâ 128
kable-hum : onlardan önce
-
20-Tâ-Hâ 131
min-hum : onlardan
-
20-Tâ-Hâ 131
li neftine-hum : onları fitne (imtihan) etmek için, denemek için
-
20-Tâ-Hâ 134
ehleknâ-hum : onları helâk ettik
-
21-Enbiyâ 1
hisâbu-hum : onların hesabı, hesap vermesi, hesaba çekilmesi
-
21-Enbiyâ 1
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 2
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 3
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
21-Enbiyâ 6
kable-hum : onlardan önce
-
21-Enbiyâ 6
e fe hum : o zaman, öyleyse onlar mı
-
21-Enbiyâ 8
ve mâ cealnâ-hum : ve biz onları kılmadık
-
21-Enbiyâ 9
sadaknâ-hum : onlara sadık kaldık
-
21-Enbiyâ 9
fe enceynâ-hum : böylece onları kurtardık
-
21-Enbiyâ 12
hum : onlar
-
21-Enbiyâ 15
da'vâ-hum : onların davaları, duaları
-
21-Enbiyâ 15
hum : onlar
-
21-Enbiyâ 16
beyne-humâ : onların ikisinin arasında
-
21-Enbiyâ 21
hum : onlar
-
21-Enbiyâ 23
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 24
ekseru-hum : onların çoğu
-
21-Enbiyâ 24
fe hum : böylece onlar
-
21-Enbiyâ 27
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 28
halfe-hum : onların arkası
-
21-Enbiyâ 28
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 29
min-hum : onlardan
-
21-Enbiyâ 30
fe fetaknâ-huma : sonra biz ikisini ayırdık
-
21-Enbiyâ 31
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
21-Enbiyâ 32
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 34
humul hâlidûne : halidin, ebedî, ölümsüz
-
21-Enbiyâ 36
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 36
hum kâfirûne : onlar inkâr edenler, kâfirler
-
21-Enbiyâ 39
ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
-
21-Enbiyâ 40
tebhetu-hum \n(behete) : onları dehşette bırakacak (onlar dehşete kapılacak) \n: (dehşete kapıldı)
-
21-Enbiyâ 40
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, bakılmayacak
-
21-Enbiyâ 41
min-hum : onlardan
-
21-Enbiyâ 42
hum : onlar
-
21-Enbiyâ 43
lehum : onların vardır
-
21-Enbiyâ 43
temneu-hum : onları men eden
-
21-Enbiyâ 43
ve lâ hum : ve onlar değildir
-
21-Enbiyâ 44
ve âbâe-hum : ve onların babaları, ataları
-
21-Enbiyâ 44
e fe hum : öyleyse, hâlâ onlar mı
-
21-Enbiyâ 46
messet-hum : onlara dokundu
-
21-Enbiyâ 49
rabbe-hum : onların Rabbi
-
21-Enbiyâ 49
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 58
fe ceale-hum : böylece onları kıldı (yaptı)
-
21-Enbiyâ 58
lehum : onlar, onların
-
21-Enbiyâ 58
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
21-Enbiyâ 60
yezkuru-hum : onları zikrediyor
-
21-Enbiyâ 61
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
-
21-Enbiyâ 63
kebîru-hum : onların büyüğü
-
21-Enbiyâ 63
fes'elûhum (fe es'elû-hum) : haydi onlara sorun
-
21-Enbiyâ 70
hum : onlar
-
21-Enbiyâ 73
ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
-
21-Enbiyâ 74
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 77
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 77
agraknâ-hum : onları boğduk
-
21-Enbiyâ 82
lehum : onlar için
-
21-Enbiyâ 84
ve misle-hum : ve bir misli (daha)
-
21-Enbiyâ 84
mea-hum : onlarla beraber
-
21-Enbiyâ 86
ve edhalnâ-hum : ve onları dahil ettik
-
21-Enbiyâ 86
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 90
inne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 93
emre-hum : onların emirleri
-
21-Enbiyâ 93
beyne-hum : onlar aralarında
-
21-Enbiyâ 95
enne-hum : muhakkak onlar
-
21-Enbiyâ 96
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 100
lehum : onlar
-
21-Enbiyâ 100
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 101
lehum : onlar, onlara
-
21-Enbiyâ 102
ve hum : ve onlar
-
21-Enbiyâ 102
enfusu-hum : onların nefsleri
-
21-Enbiyâ 103
lâ yahzunu-hum : onları mahzun etmez
-
21-Enbiyâ 103
ve tetelakkâ-hum : ve onları karşılarlar
-
22-Hac 2
ve mâ hum bi : ve onlar değiller
-
22-Hac 17
beyne-hum : onların araları
-
22-Hac 19
lehum : onlara, onlar için
-
22-Hac 19
ruûsi-hum : onların başları
-
22-Hac 21
ve lehum : ve onlar için (vardır)
-
22-Hac 23
ve libâsu-hum : ve onların elbiseleri
-
22-Hac 28
lehum : onlar için (vardır)
-
22-Hac 28
rezaka-hum : onlara rızık verdi
-
22-Hac 29
tefese-hum : kirlerini
-
22-Hac 29
nuzûra-hum : nezirlerini, adaklarını
-
22-Hac 34
mâ razaka-hum : onları rızıklandırdığı şey(ler)
-
22-Hac 35
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 35
mâ esâbe-hum : onlara isabet eden şeyler, musîbetler
-
22-Hac 35
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
22-Hac 37
luhûmu-hâ (lahm) : onların etleri (et)
-
22-Hac 39
bi enne-hum : onların olması sebebiyle
-
22-Hac 40
ba'da-hum bi ba'dın : onları birbirleriyle
-
22-Hac 41
mekkennâ-hum : onlara imkân verdik
-
22-Hac 42
kable-hum : onlardan önce
-
22-Hac 44
ehaztu-hum : onları aldım, yakaladım
-
22-Hac 46
lehum : onların
-
22-Hac 50
lehum magfiretun : onlar için mağfiret
-
22-Hac 53
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 54
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
22-Hac 55
te'tiye-hum : onlara gelir
-
22-Hac 55
ye'tiye-hum : onlara gelir
-
22-Hac 56
beyne-hum : onların arasında
-
22-Hac 57
lehum : onlar için, onlara (vardır)
-
22-Hac 58
le yerzukanne-hum : mutlaka onları rızıklandıracaktır
-
22-Hac 59
le yudhılenne-hum : muhakkak onları dahil edecektir, girdirecektir
-
22-Hac 67
hum : onlar
-
22-Hac 71
lehum : onların
-
22-Hac 73
yeslub-hum \n(selebe) : onlardan (bir şey) kapıp kaçar \n: (kapıp kaçtı)
-
22-Hac 76
ve mâ halfe-hum : ve onların arkalarındaki şeyi
-
23-Mü'minûn 2
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 3
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 4
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 5
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 6
eymânu-hum : onların elleri
-
23-Mü'minûn 6
fe inne-hum : o taktirde muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 7
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 8
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 9
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 10
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 11
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 27
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 27
inne-hum : muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 32
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 33
ve etrafnâ-hum : ve biz onlara refah verdik
-
23-Mü'minûn 41
fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
-
23-Mü'minûn 41
fe cealnâ-hum : o zaman onları kıldık
-
23-Mü'minûn 44
ba'dahum ba'dan : onların bir kısmını bir kısmına, birbirine
-
23-Mü'minûn 44
ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
-
23-Mü'minûn 47
ve kavmu-humâ : ve ikisinin kavmi
-
23-Mü'minûn 48
kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
-
23-Mü'minûn 49
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
23-Mü'minûn 50
ve âveynâ-humâ : ve ikisini barındırdık, yerleştirdik
-
23-Mü'minûn 53
emre-hum : onların emirleri, emirlerini
-
23-Mü'minûn 53
beyne-hum : aralarında
-
23-Mü'minûn 54
zer-hum : onları bırak, terket
-
23-Mü'minûn 55
numiddu-hum : onları destekleriz, onlara yardım ederiz
-
23-Mü'minûn 56
lehum : onlar için, onlara
-
23-Mü'minûn 57
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 58
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 59
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 60
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
23-Mü'minûn 60
enne-hum : muhakkak ki onlar, onlar ..... olduğundan
-
23-Mü'minûn 61
ve hum : ve onlar
-
23-Mü'minûn 62
ve hum : ve onlar
-
23-Mü'minûn 63
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
23-Mü'minûn 63
ve lehum : ve onların (vardır)
-
23-Mü'minûn 63
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 64
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 68
câe-hum : onlara geldi
-
23-Mü'minûn 68
âbâe-hum : onların babaları, ataları
-
23-Mü'minûn 69
resûle-hum : onların resûlü
-
23-Mü'minûn 69
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 70
câe-hum : onlara geldi
-
23-Mü'minûn 70
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
23-Mü'minûn 71
ehvâe-hum : onların hevaları
-
23-Mü'minûn 71
eteynâ-hum : onlara getirdik
-
23-Mü'minûn 71
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 72
tes'elu-hum : onlardan istiyorsun
-
23-Mü'minûn 73
le ted'û-hum : mutlaka onları davet ediyorsun
-
23-Mü'minûn 75
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 76
ehaznâ-hum : biz onları yakaladık
-
23-Mü'minûn 77
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 90
eteynâ-hum : biz onlara getirdik
-
23-Mü'minûn 90
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
23-Mü'minûn 91
ba'du-hum alâ ba'dın : onların bir kısmı bir kısmına
-
23-Mü'minûn 95
neidu-hum : onlara vaadediyoruz
-
23-Mü'minûn 99
ehade-hum : onlardan biri
-
23-Mü'minûn 101
beyne-hum : onların aralarında
-
23-Mü'minûn 102
hum : onlar
-
23-Mü'minûn 103
enfuse-hum : onların nefsleri
-
23-Mü'minûn 104
vucûhe-hum : onların yüzleri
-
23-Mü'minûn 104
ve hum : ve onlar
-
23-Mü'minûn 110
fettehaztumû-hum : böylece onları edindiniz
-
23-Mü'minûn 110
min-hum : onlardan
-
23-Mü'minûn 111
cezeytu-hum : onların mükâfatları, karşılığı
-
23-Mü'minûn 111
enne-hum : muhakkak ki onlar
-
23-Mü'minûn 111
hum : onlar
-
24-Nûr 2
min-humâ : ikisinden
-
24-Nûr 2
azâbe-humâ : ikisinin azabı
-
24-Nûr 4
feclidûhum (fe iclidû-hum) : o zaman, o taktirde onlara celde vurun
-
24-Nûr 4
lehum : onların
-
24-Nûr 4
hum : onlar
-
24-Nûr 6
ezvâce-hum : onların eşleri
-
24-Nûr 6
lehum : onların
-
24-Nûr 6
enfusu-hum : onların kendileri
-
24-Nûr 11
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 11
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 13
hum el kâzibûne : onlar yalancılar
-
24-Nûr 19
lehum : onların, onlar için vardır
-
24-Nûr 23
ve lehum : ve onlar için, vardır
-
24-Nûr 24
elsinetu-hum : onların dilleri
-
24-Nûr 24
ve erculu-hum : ve onların ayakları
-
24-Nûr 25
dîne-hum : onların dînlerini, bedelini, karşılığını
-
24-Nûr 26
lehum : onlar için vardır
-
24-Nûr 30
furûce-hum : ırzlarını
-
24-Nûr 30
lehum : onlar için
-
24-Nûr 31
bi humuri-hinne : (onların) örtüleri
-
24-Nûr 33
yugniyehumullâhu : Allah onları gani (zengin) kılar
-
24-Nûr 33
kâtibû-hum : onlarla mukatebe yapın
-
24-Nûr 33
ve âtû-hum : ve onlara verin
-
24-Nûr 38
li yecziye-hum : onlara karşılığını vermesi için
-
24-Nûr 38
ve yezîde-hum : ve onlara arttırır
-
24-Nûr 39
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
24-Nûr 45
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 45
ve min-hum : ve onlardan
-
24-Nûr 45
ve min-hum : ve onlardan
-
24-Nûr 47
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 48
beyne-hum : onların arasında
-
24-Nûr 48
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 49
lehum : onların, onlar için
-
24-Nûr 50
hum : onlar
-
24-Nûr 51
beyne-hum : onların aralarında
-
24-Nûr 51
hum : onlar
-
24-Nûr 52
hum : onlar
-
24-Nûr 53
emerte-hum : sen onlara emrettin
-
24-Nûr 54
hummile : yüklendi, yükletildi
-
24-Nûr 54
hummiltum : size yüklendi, size yükletildi
-
24-Nûr 55
le yestahlifenne-hum : onları mutlaka halife tayin edecek
-
24-Nûr 55
lehum : onlara, onlar için
-
24-Nûr 55
dîne-hum : onların dîni
-
24-Nûr 55
lehum : onlar için, onlara
-
24-Nûr 55
ve le yubeddilenne-hum : ve onlara mutlaka çevirecek
-
24-Nûr 55
hum : onlar
-
24-Nûr 62
min-hum : onlardan
-
24-Nûr 62
lehum : onlar için
-
24-Nûr 63
en tusîbe-hum : onlara isabet etmesi
-
24-Nûr 63
yusîbe-hum : onlara isabet eder
-
24-Nûr 64
fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
-
25-Furkan 3
ve hum : ve onlar
-
25-Furkan 12
raet-hum : onları gördü
-
25-Furkan 15
lehum : onlar için, onlara
-
25-Furkan 16
lehum : onlar için
-
25-Furkan 17
yahşuru-hum : onları haşredecek, toplayacak
-
25-Furkan 17
hum : onlar
-
25-Furkan 18
metta'te-hum : onları metalandırdın, yararlandırdın
-
25-Furkan 18
ve âbâe-hum : ve onların babaları
-
25-Furkan 20
inne-hum : muhakkak onlar
-
25-Furkan 36
demmernâ-hum : onları helâk ettik, yok ettik
-
25-Furkan 37
agraknâ-hum : onları boğduk
-
25-Furkan 37
ve cealnâ-hum : ve onları kıldık
-
25-Furkan 44
eksere-hum : onların çoğu
-
25-Furkan 44
hum : onlar
-
25-Furkan 44
hum : onlar
-
25-Furkan 50
beyne-hum : onların arasında
-
25-Furkan 52
ve câhid-hum : ve onlarla cihad et, savaş
-
25-Furkan 53
beyne-humâ : ikisinin arası
-
25-Furkan 55
lâ yenfeu-hum : onlar fayda vermez
-
25-Furkan 55
ve lâ yadurru-hum : ve zarar vermez
-
25-Furkan 59
ve mâ beynehumâ : ve ikisi arasındaki şeyler
-
25-Furkan 60
lehum : onlara
-
25-Furkan 60
ve zâde-hum : ve onlara arttırdı
-
25-Furkan 63
hâtabe-hum : onlara hitap etti
-
26-Şuarâ 4
a'nâku-hum : onların boyunları
-
26-Şuarâ 8
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 14
ve lehum : ve onlar için, onlar
-
26-Şuarâ 24
beyne-humâ : ikisi arasında
-
26-Şuarâ 28
beyne-humâ : ikisi arasında
-
26-Şuarâ 40
hum : onlar
-
26-Şuarâ 43
lehum : onlara
-
26-Şuarâ 44
hıbâle-hum : onların ipleri
-
26-Şuarâ 44
ve ısıyye-hum : ve onların asaları
-
26-Şuarâ 55
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
26-Şuarâ 57
ahracnâ-hum : biz onları çıkardık
-
26-Şuarâ 60
etbeû-hum : onlara tâbî oldular, onların peşine düştüler
-
26-Şuarâ 67
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 77
inne-hum : muhakkak onlar
-
26-Şuarâ 92
lehum : onlara
-
26-Şuarâ 94
hum : onlar
-
26-Şuarâ 96
ve hum : ve onlar
-
26-Şuarâ 103
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 106
lehum : onlara
-
26-Şuarâ 106
ehû-hum : onların kardeşi
-
26-Şuarâ 113
in hısâbu-hum : muhakkak onların hesabı
-
26-Şuarâ 118
ve beyne-hum : ve onların arası
-
26-Şuarâ 121
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 124
lehum : onlara
-
26-Şuarâ 124
ehû-hum : onların kardeşi
-
26-Şuarâ 139
ehleknâ-hum : onları helak ettik
-
26-Şuarâ 139
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 142
lehum : onlar için, onlara
-
26-Şuarâ 142
ehû-hum : onların kardeşi
-
26-Şuarâ 158
ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
-
26-Şuarâ 158
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 161
lehum : onlar için, onlara
-
26-Şuarâ 161
ehû-hum : onların kardeşi
-
26-Şuarâ 174
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 177
lehum : onlar için, onlara
-
26-Şuarâ 183
eşyâe-hum : onların şeyleri
-
26-Şuarâ 189
ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
-
26-Şuarâ 190
ekseru-hum : onların çoğu
-
26-Şuarâ 197
lehum : onlara, onlar için
-
26-Şuarâ 202
ye'tîye-hum : onlara gelecek, gelir
-
26-Şuarâ 202
ve hum : ve onlar
-
26-Şuarâ 205
metta'nâ-hum : onları metalandırdık, yararlandırdık
-
26-Şuarâ 206
câe-hum : onlar geldi
-
26-Şuarâ 207
mâ agnâ an-hum : onlara fayda vermez
-
26-Şuarâ 211
lehum : onlara
-
26-Şuarâ 212
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
26-Şuarâ 223
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
26-Şuarâ 224
yettebiu-hum : onlara tâbî olurlar
-
26-Şuarâ 225
enne-hum : onların ..... olduğunu
-
26-Şuarâ 226
ve enne-hum : ve onların ..... olduğunu, muhakkak ki onlar
-
27-Neml 3
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 3
hum yûkınûne : onlar yakîn (sahibi) olarak inanırlar
-
27-Neml 4
lehum : onlar için, onlara
-
27-Neml 4
a'mâle-hum : onların amelleri, amelleri
-
27-Neml 4
hum : onlar
-
27-Neml 5
lehum : onlar için vardır
-
27-Neml 5
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 5
hum : onlar
-
27-Neml 12
inne-hum : muhakkak onlar
-
27-Neml 13
câet-hum : onlara geldi
-
27-Neml 14
enfusu-hum : kendileri, nefsleri
-
27-Neml 17
hum : onlar
-
27-Neml 18
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 23
temliku-hum : onlara melik olan, hükümdarlık yapan
-
27-Neml 24
lehum : onlara
-
27-Neml 24
a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
-
27-Neml 24
sadde-hum : onları men etti, alıkoydu
-
27-Neml 24
hum : onlar
-
27-Neml 28
an-hum : onlardan
-
27-Neml 37
ne'tiyenne-hum : onlara geleceğiz, geliriz
-
27-Neml 37
lehum : onlar
-
27-Neml 37
nuhricenne-hum : onları sürüp çıkaracağız
-
27-Neml 37
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 45
ehâ-hum : onların kardeşi
-
27-Neml 45
hum : onlar
-
27-Neml 50
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 51
demmernâ-hum : onları yok ettik
-
27-Neml 51
ve kavme-hum : ve onların kavmi
-
27-Neml 52
buyûtu-hum : onların evleri
-
27-Neml 56
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
27-Neml 60
bel hum : hayır onlar
-
27-Neml 61
ekseru-hum : onların çoğu
-
27-Neml 66
ilmu-hum : onların ilmi
-
27-Neml 66
hum : onlar
-
27-Neml 66
hum min-hâ : onlar ondan
-
27-Neml 73
eksere-hum : onların çoğu
-
27-Neml 74
sudûru-hum : onların südurları, göğüsleri
-
27-Neml 76
hum : onlar
-
27-Neml 78
beyne-hum : onların arasında
-
27-Neml 81
hum : onlar
-
27-Neml 82
lehum : onlar için, onlara
-
27-Neml 82
tukellimu-hum : onlara söyleyecek (konuşacak)
-
27-Neml 83
hum : onlar
-
27-Neml 85
hum : onlar
-
27-Neml 89
ve hum : ve onlar
-
27-Neml 90
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
28-Kasas 4
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 4
ebnâe-hum : onların çocukları, oğulları
-
28-Kasas 4
nisâe-hum : onların kadınları, kızları
-
28-Kasas 5
ve nec'ale-hum : ve onları kılarız
-
28-Kasas 5
ve nec'ale-hum : ve onları kılarız
-
28-Kasas 6
lehum : onları
-
28-Kasas 6
ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
-
28-Kasas 6
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 8
lehum : onlar için, onlara
-
28-Kasas 8
ve cunûde-humâ : ve ikisinin ordusu
-
28-Kasas 9
ve hum : ve onlar
-
28-Kasas 11
ve hum : ve onlar
-
28-Kasas 12
ve hum : ve onlar
-
28-Kasas 13
eksere-hum : onların çoğu
-
28-Kasas 19
lehumâ : ikisi
-
28-Kasas 24
lehumâ : onların ikisi
-
28-Kasas 25
ıhdâ-humâ : (kızların) ikisinden biri
-
28-Kasas 26
ıhdâ-humâ : (kızların) ikisinden biri
-
28-Kasas 32
inne-hum : muhakkak onlar
-
28-Kasas 33
min-hum : onlardan
-
28-Kasas 36
câe-hum : onlara geldi
-
28-Kasas 39
enne-hum : onlar olduğunu
-
28-Kasas 40
fe nebeznâ-hum : böylece onları attık
-
28-Kasas 41
ve cealnâ-hum : ve biz onları kıldık
-
28-Kasas 42
ve etba'nâ-hum : ve biz onlara tâbî kıldık, arkalarından ulaştırdık
-
28-Kasas 42
hum : onlar
-
28-Kasas 43
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
-
28-Kasas 46
mâ etâ-hum : onlara gelmedi
-
28-Kasas 46
lealle-hum : umulur ki onlar
-
28-Kasas 47
en tusîbe-hum : onlara isabet ettiğinde
-
28-Kasas 48
câe-hum : onlara geldi
-
28-Kasas 49
min humâ : ikisinden
-
28-Kasas 50
ehvâe-hum, : onların hevesleri, hevaları
-
28-Kasas 51
lehum : onlara
-
28-Kasas 51
lealle-hum : umulur ki onlar
-
28-Kasas 52
âteynâ-hum : onlara verdik
-
28-Kasas 52
hum : onlar
-
28-Kasas 54
ecre-hum : onların ecirleri, ücretleri
-
28-Kasas 54
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
28-Kasas 57
lehum : onları
-
28-Kasas 57
eksere-hum : onların çoğu
-
28-Kasas 58
mesâkinu-hum : onların meskenleri
-
28-Kasas 63
agveynâ-hum : onları azdırdık
-
28-Kasas 64
deav-hum : onları çağırdılar
-
28-Kasas 64
lehum : onlara
-
28-Kasas 64
enne-hum : onların olduğu
-
28-Kasas 66
hum : onlar
-
28-Kasas 68
lehum : onlar, onlar için
-
28-Kasas 69
sudûru-hum : onların sineleri
-
28-Kasas 75
an-hum : onlardan
-
29-Ankebût 2
ve hum : ve onlar
-
29-Ankebût 7
an-hum : onlardan
-
29-Ankebût 7
necziyenne-hum : onları mutlaka mükâfatlandıracağız
-
29-Ankebût 8
lâ tutı'humâ : o ikisine itaat etme
-
29-Ankebût 9
nudhılenne-hum : onları mutlaka dahil edeceğiz
-
29-Ankebût 12
ve mâ hum : ve onlar değil
-
29-Ankebût 12
min hatâyâ-hum : onların hatalarından
-
29-Ankebût 12
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
29-Ankebût 13
eskâle-hum : onların yükleri, günahları
-
29-Ankebût 14
ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
-
29-Ankebût 14
ve hum : ve onlar
-
29-Ankebût 23
lehum : onlar için vardır
-
29-Ankebût 36
ehâ-hum : onların kardeşi
-
29-Ankebût 37
ehazet-hum : onları aldı, yakaladı
-
29-Ankebût 38
lehum : onlara
-
29-Ankebût 38
a'mâle-hum : onların amelleri, yaptıkları
-
29-Ankebût 38
sadde-hum : onları alıkoydu
-
29-Ankebût 39
câe-hum : onlara geldi
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 40
li yazlime-hum : onlara zulmeden
-
29-Ankebût 40
enfuse-hum : onların nefsleri, kendi nefsleri
-
29-Ankebût 46
min-hum : onlardan
-
29-Ankebût 47
hum : onlar, onlara
-
29-Ankebût 52
hum el hâsirûne : hüsrana uğrayanlar
-
29-Ankebût 53
câe-hum : onlara geldi
-
29-Ankebût 53
ve le ye'tiyenne-hum : ve mutlaka onlara gelecek
-
29-Ankebût 53
ve hum : ve onlar
-
29-Ankebût 55
yagşâ-hum : onları örtecek, kaplayacak
-
29-Ankebût 58
le nubevvienne-hum : mutlaka onları mutlaka yerleştireceğiz
-
29-Ankebût 61
seelte-hum : onlara sordun
-
29-Ankebût 63
seelte-hum : onlara sordun
-
29-Ankebût 63
ekseru-hum : onların çoğu
-
29-Ankebût 65
neccâ-hum : onları kurtardı
-
29-Ankebût 65
hum : onlar
-
29-Ankebût 66
âteynâ-hum : onlara verdik
-
29-Ankebût 69
nehdiyenne-hum : onları mutlaka ulaştırırız
-
3-Âl-i İmrân 4
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 10
an-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 10
emvâlu-hum : onların malları
-
3-Âl-i İmrân 10
evlâdu-hum : ve onların evlâtları
-
3-Âl-i İmrân 10
hum : onlar
-
3-Âl-i İmrân 11
fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
-
3-Âl-i İmrân 13
yeravne-hum : onları görüyor
-
3-Âl-i İmrân 19
mâ câe-hum : onlara gelen şey
-
3-Âl-i İmrân 19
beyne-hum : kendi aralarında
-
3-Âl-i İmrân 21
fe beşşir-hum : artık onları müjdele
-
3-Âl-i İmrân 22
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
3-Âl-i İmrân 22
ve mâ lehum : ve onlar için yoktur
-
3-Âl-i İmrân 23
beyne-hum : kendi aralarında
-
3-Âl-i İmrân 23
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 23
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 24
bi enne-hum : sebebiyle
-
3-Âl-i İmrân 24
ve garra-hum : ve onları, kendilerini aldattı
-
3-Âl-i İmrân 25
izâ cema'nâ-hum : onları topladığımız zaman
-
3-Âl-i İmrân 25
ve hum : ve onlara
-
3-Âl-i İmrân 26
allâhumme : Allah'ım
-
3-Âl-i İmrân 28
min-hum tukâten : onlardan korunmak
-
3-Âl-i İmrân 44
eklâme-hum : kalemleri
-
3-Âl-i İmrân 44
eyyu-hum : onların hangisi
-
3-Âl-i İmrân 52
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 56
fe uazzibu-hum : o taktirde onlara azap edeceğim
-
3-Âl-i İmrân 56
ve mâ lehum : ve onlar için, onların yoktur
-
3-Âl-i İmrân 57
ucûre-hum : onların ecirleri, mükâfaatları
-
3-Âl-i İmrân 69
illâ enfuse-hum : kendilerinden başkasını
-
3-Âl-i İmrân 72
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
3-Âl-i İmrân 75
ve minhum : ve onlardan
-
3-Âl-i İmrân 75
bi ennehum : hiç şüphesiz onların
-
3-Âl-i İmrân 75
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 77
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 77
ve lâ yukellimu-hum : ve onlarla konuşmayacak,
-
3-Âl-i İmrân 77
ve lehum : ve onlar için
-
3-Âl-i İmrân 78
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 78
elsinete-hum : dillerini
-
3-Âl-i İmrân 78
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 82
hum el fâsikûne : onlar fâsıklar, fıska düşenler
-
3-Âl-i İmrân 84
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 86
ve câe-hum : ve onlara geldi
-
3-Âl-i İmrân 87
cezâu-hum : onların cezası
-
3-Âl-i İmrân 88
an-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 88
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara nazar edilmez, bakılmaz
-
3-Âl-i İmrân 90
tevbetu-hum : onların tövbeleri
-
3-Âl-i İmrân 90
hum ed dâllûne : onlar dalâlette olanlardır
-
3-Âl-i İmrân 91
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 91
lehum : onlar için vardır
-
3-Âl-i İmrân 91
ve mâ lehum : ve onlar için yoktur
-
3-Âl-i İmrân 94
hum ez zâlimûne : onlar zalimlerdi
-
3-Âl-i İmrân 104
hum el muflihûne : onlar, kurtuluşa, felâha erenler
-
3-Âl-i İmrân 105
mâ câe-hum : onlara gelen şey
-
3-Âl-i İmrân 105
lehum : onlar için vardır
-
3-Âl-i İmrân 106
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
3-Âl-i İmrân 107
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
3-Âl-i İmrân 107
hum fî-hâ : onlar, onun içinde
-
3-Âl-i İmrân 110
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 110
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 110
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
3-Âl-i İmrân 112
bi enne-hum : onların ... olmaları
-
3-Âl-i İmrân 113
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 116
hum : onlar, onlara
-
3-Âl-i İmrân 116
emvâlu-hum : onların malları
-
3-Âl-i İmrân 116
ve lâ evlâdu-hum : ve evlâtları ... olmaz
-
3-Âl-i İmrân 116
hum fî-hâ : onlar orada
-
3-Âl-i İmrân 117
enfuse-hum : kendi kendilerine
-
3-Âl-i İmrân 117
ve mâ zaleme-hum : ve onlara zulmetmedi
-
3-Âl-i İmrân 117
enfuse-hum : kendi kendilerine, kendilerine
-
3-Âl-i İmrân 118
sudûru-hum : onların göğüsleri, sineleri
-
3-Âl-i İmrân 119
tuhıbbûne-hum : onları seversiniz
-
3-Âl-i İmrân 120
tesû'-hum : onları hüzünlendirir
-
3-Âl-i İmrân 120
keydu-hum : onların hileleri
-
3-Âl-i İmrân 122
veliyyu-humâ : o ikisinin (onların) dostu
-
3-Âl-i İmrân 127
ev yekbite-hum : veya onları perişan etmek
-
3-Âl-i İmrân 128
ev yuazzibe-hum : veya onları azap eder
-
3-Âl-i İmrân 128
fe inne-hum : oysa onlar, muhakkak
-
3-Âl-i İmrân 135
enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
-
3-Âl-i İmrân 135
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 136
cezâu-hum : onların cezası, karşılığ?, mükâfatı
-
3-Âl-i İmrân 146
asâbe-hum : onlara isabet etti
-
3-Âl-i İmrân 147
kavle-hum : onların sözleri
-
3-Âl-i İmrân 148
fe âtâ-humu allâhu : böylece Allah onlara verdi
-
3-Âl-i İmrân 151
ve me'vâ-humu : ve onların sığınağı, barınağı
-
3-Âl-i İmrân 152
iz tehussûne-hum : onları perişan edip öldürüyordunuz
-
3-Âl-i İmrân 152
anhum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 154
kad ehemmet-hum : onlar kendilerine ehemmiyet vermişlerdi, önemsemişti
-
3-Âl-i İmrân 154
enfusu-hum : kendilerini, canlarını
-
3-Âl-i İmrân 155
istezelle-hum : onları zillete düşürmek istedi
-
3-Âl-i İmrân 155
an-hum : onları
-
3-Âl-i İmrân 159
lehum : onlar için, onlara
-
3-Âl-i İmrân 159
an-hum : onları
-
3-Âl-i İmrân 159
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 159
ve şâvir-hum : ve onlarla muşavere et, onlara danış
-
3-Âl-i İmrân 161
ve hum : ve onlar
-
3-Âl-i İmrân 163
hum : onlar
-
3-Âl-i İmrân 164
ve yuallimu-hum : ve onlara öğretir
-
3-Âl-i İmrân 167
lehum : onlara
-
3-Âl-i İmrân 167
hum li el kufri : onlar, küfre, küfür için
-
3-Âl-i İmrân 167
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 170
âtâ hum(u) allâhu : Allah'ın onlara verdiği
-
3-Âl-i İmrân 170
ve lâ hum : ve onlar değildir, olmazlar
-
3-Âl-i İmrân 172
mâ asâbe-hum : onlara isabet eden şey
-
3-Âl-i İmrân 172
min-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 173
lehum : onlara, onlar için
-
3-Âl-i İmrân 173
fe ahşev-hum : artık onlardan korkun
-
3-Âl-i İmrân 173
fe zâde-hum : o zaman onların arttı
-
3-Âl-i İmrân 174
lem yemses-hum : onlara dokunmadı
-
3-Âl-i İmrân 175
fe lâ tehâfû-hum : artık onlardan korkmayın
-
3-Âl-i İmrân 176
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 176
lehum : onlar için, onlara
-
3-Âl-i İmrân 176
ve lehum : ve onlar için vardır
-
3-Âl-i İmrân 177
ve lehum : ve onlar için vardır
-
3-Âl-i İmrân 178
lehum : onlar için, onlara
-
3-Âl-i İmrân 178
lehum : onlar için, onlara
-
3-Âl-i İmrân 178
ve lehum : ve onlar için, onlara vardır
-
3-Âl-i İmrân 180
bi mâ âtâ-humu allâhu : Allah'ın onlara verdiği şeyler
-
3-Âl-i İmrân 180
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 180
lehum : onlar için
-
3-Âl-i İmrân 181
ve katle-hum : ve onların öldürmelerini
-
3-Âl-i İmrân 183
kateltumû-hum : onları öldürdünüz
-
3-Âl-i İmrân 188
fe lâ tahsebe- enne-hum : bu yüzden, artık sakın sanma ki onlar
-
3-Âl-i İmrân 188
ve lehum : ve onlara, onlar için vardır
-
3-Âl-i İmrân 195
lehum : onlara, onlar için
-
3-Âl-i İmrân 195
rabbu-hum : onların Rabbi
-
3-Âl-i İmrân 195
an-hum : onlardan
-
3-Âl-i İmrân 195
ve le udhılenne-hum : ve onları mutlaka sokacağım
-
3-Âl-i İmrân 197
me'vâ-hum : onların varacakları, barınacakları yer
-
3-Âl-i İmrân 198
rabbe-hum : Rab'lerine
-
3-Âl-i İmrân 198
lehum : onlar için, onlara
-
3-Âl-i İmrân 199
lehum : onlar için, onlara, onların
-
3-Âl-i İmrân 199
ecru-hum : onların karşılıkları, mükâfatları
-
30-Rûm 3
ve hum : ve onlar
-
30-Rûm 7
ve hum : ve onlar
-
30-Rûm 7
hum : onlar
-
30-Rûm 8
beyne-humâ : ikisinin arasında
-
30-Rûm 9
min-hum : onlardan
-
30-Rûm 9
ve câet-hum : ve onlara geldi
-
30-Rûm 9
rusulu-hum : onların resûlleri
-
30-Rûm 9
yazlime-hum : onlara zulmediyor
-
30-Rûm 9
enfuse-hum : kendi nefsleri
-
30-Rûm 13
lehum : onların
-
30-Rûm 15
hum : onlar
-
30-Rûm 28
tehâfûne-hum : onlardan korkarsınız, çekinirsiniz
-
30-Rûm 29
ehvâe-hum : onların hevaları, hevesleri
-
30-Rûm 29
lehum : onlar için, onların
-
30-Rûm 32
dîne-hum : onların dîni
-
30-Rûm 33
rabbe-hum : Rab'lerine
-
30-Rûm 33
izâ ezâka-hum : onlara tattırdığı zaman
-
30-Rûm 33
min-hum : onlardan
-
30-Rûm 34
âteynâ-hum : onlara verdik
-
30-Rûm 36
tusıb-hum : onlara isabet eder
-
30-Rûm 36
hum : onlar
-
30-Rûm 38
hum : onlar
-
30-Rûm 39
hum : onlar
-
30-Rûm 41
li yuzîka-hum : onlara tattırmak için
-
30-Rûm 41
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
30-Rûm 42
ekseru-hum : onların çoğu
-
30-Rûm 47
câû-hum bi : onlara getirdiler
-
30-Rûm 48
hum : onlar
-
30-Rûm 53
fe hum : böylece onlar, işte onlar
-
30-Rûm 57
ma'ziratu-hum : onların mazeretleri
-
30-Rûm 57
hum : onlar
-
30-Rûm 58
ci'te-hum bi : onlara getirdin
-
31-Lokman 4
ve hum : ve onlar
-
31-Lokman 4
hum : onlar
-
31-Lokman 5
hum : onlar
-
31-Lokman 6
lehum : onlar için
-
31-Lokman 8
lehum : onlar için
-
31-Lokman 15
lâ tutı'-humâ : onlara (o ikisine) itaat etme
-
31-Lokman 15
ve sâhib-humâ : ve ikisini sahip ol
-
31-Lokman 21
lehum : onlara
-
31-Lokman 21
yed'û-hum : onları çağırıyor
-
31-Lokman 23
merciu-hum : onların dönüşü
-
31-Lokman 23
nunebbiu-hum : onlara haber vereceğiz
-
31-Lokman 24
numettiu-hum : onları metalandırırız
-
31-Lokman 24
nadtarru-hum : onları maruz bırakırız
-
31-Lokman 25
seelte-hum : onlara sordun
-
31-Lokman 25
ekseru-hum : onların çoğu
-
31-Lokman 32
gaşiye-hum : onları sardı
-
31-Lokman 32
neccâ-hum : onları kurtardık
-
31-Lokman 32
min-hum : onlardan
-
32-Secde 3
mâ etâ-hum : onlara gelmedi
-
32-Secde 3
lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
-
32-Secde 4
ve mâ beyne-humâ : ve ikisi arasındaki şeyler
-
32-Secde 10
hum : onlar
-
32-Secde 15
ve hum : ve onlar
-
32-Secde 16
cunûbu-hum : (onların) yanları
-
32-Secde 16
rabbe-hum : Rab'lerine
-
32-Secde 16
razaknâ-hum : onları rızıklandırdığımız
-
32-Secde 17
lehum : onlar için
-
32-Secde 19
lehum : onlar için (vardır)
-
32-Secde 20
fe me'vâ-hum : onların barınma yeri, varacağı yer
-
32-Secde 20
lehum : onlara
-
32-Secde 21
nuzîkanne-hum : onlara tattıracağız
-
32-Secde 21
lealle-hum : umulur ki onlar
-
32-Secde 24
min-hum : onlardan
-
32-Secde 25
beyne-hum : onların aralarında
-
32-Secde 26
lehum : onları
-
32-Secde 27
en'âmu-hum : onların hayvanları
-
32-Secde 27
ve enfusu-hum : ve kendileri
-
32-Secde 29
îmânu-hum : onların îmânları
-
32-Secde 29
ve lâ hum yunzarûne : ve onlara bakılmaz, süre tanınmaz
-
32-Secde 30
anhum : onlardan
-
32-Secde 30
inne-hum : muhakkak onlar
-
33-Ahzâb 5
ud'û-hum : onları çağırın
-
33-Ahzâb 5
âbâe-hum : onların babalarını
-
33-Ahzâb 6
ummehâtu-hum : onların anneleri
-
33-Ahzâb 6
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
33-Ahzâb 6
ba'du-hum bi ba'dın : birbirlerine
-
33-Ahzâb 7
mîsâka-hum : onların misakleri
-
33-Ahzâb 7
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 13
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 13
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 17
lehum : onlar için
-
33-Ahzâb 19
raeyte-hum : onları gördün
-
33-Ahzâb 19
a'yunu-hum : onların gözleri
-
33-Ahzâb 19
a'mâle-hum : onların amellerini
-
33-Ahzâb 20
enne-hum : onların olduğu
-
33-Ahzâb 22
ve mâ zâde-hum : ve onlara artırmadı
-
33-Ahzâb 23
min-hum : onlardan
-
33-Ahzâb 23
ve min-hum : ve onlardan
-
33-Ahzâb 26
zâherû-hum : onlara arka çıktılar, yardım ettiler
-
33-Ahzâb 26
kulûbi-hum : onların kalpleri
-
33-Ahzâb 27
arda-hum : onların toprakları
-
33-Ahzâb 27
ve diyâre-hum : ve onların yurtları (ülkeleri)
-
33-Ahzâb 27
ve emvâle-hum : ve onların malları
-
33-Ahzâb 35
furûce-hum : onların ırzları, ırzları, namusları
-
33-Ahzâb 35
lehum : onlar için, onlara
-
33-Ahzâb 36
lehum : onlar için
-
33-Ahzâb 44
tehiyyetu-hum : onların tehıyyeti (karşılanma mükâfatı)
-
33-Ahzâb 44
lehum : onlar için, onlara
-
33-Ahzâb 47
lehum : onlar için
-
33-Ahzâb 48
ezâ-hum : onların eziyetleri
-
33-Ahzâb 49
tallaktumû-hunne \n(hunne) \n(hum) : onları boşarsınız \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için)
-
33-Ahzâb 50
ucûre-hunne \n(hunne) \n(hum) : onların ücretleri \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için)
-
33-Ahzâb 50
ve mâ meleket eymânu-hum : ve onların elleri altında olan
-
33-Ahzâb 57
leane-hum allâhu : Allah onlara lânet etti
-
33-Ahzâb 57
lehum : onlar için
-
33-Ahzâb 64
lehum : onlar için, onlara
-
33-Ahzâb 66
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
33-Ahzâb 68
ve el'an-hum : ve onlara lânet et
-
34-Sebe 4
lehum : onlar için vardır
-
34-Sebe 5
lehum : onlar için
-
34-Sebe 9
ve mâ halfe-hum : ve arkalarında olan şey
-
34-Sebe 12
min-hum : onlardan
-
34-Sebe 14
mâ delle-hum : onlara delâlet (delillik) etmedi, ortaya çıkarmadı
-
34-Sebe 16
ve beddelnâ-hum : ve onlara tebdil ettik, dönüştürdük
-
34-Sebe 17
cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
-
34-Sebe 18
beyne-hum : onların arasında
-
34-Sebe 19
enfuse-hum : kendi nefslerine
-
34-Sebe 19
cealnâ-hum : onları kıldık
-
34-Sebe 19
ve mezzaknâ-hum : ve onları parçaladık, dağıttık
-
34-Sebe 22
lehum : onların
-
34-Sebe 22
min-hum : onlardan
-
34-Sebe 31
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
34-Sebe 37
lehum : onlar için, onlar için vardır
-
34-Sebe 37
ve hum : ve onlar
-
34-Sebe 40
yahşuru-hum : onları toplayacak
-
34-Sebe 41
ekseru-hum : onların çoğu
-
34-Sebe 43
câe-hum : onlar geldi
-
34-Sebe 44
mâ âteynâ-hum : biz onlara vermedik
-
34-Sebe 45
mâ âteynâ-hum : onlara verdiklerimiz
-
34-Sebe 52
lehum : onlar, onların
-
34-Sebe 54
beyne-hum : onların arasına
-
34-Sebe 54
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
35-Fâtır 7
lehum : onlara, onlar için vardır
-
35-Fâtır 7
lehum : onlara, onlar için vardır
-
35-Fâtır 10
lehum : onlara, onlar için vardır
-
35-Fâtır 14
ted'û-hum : onlara dua edersiniz
-
35-Fâtır 18
rabbe-hum : onların Rabbi, Rab'leri
-
35-Fâtır 25
câet-hum ... (bi) : onlara getirdiler
-
35-Fâtır 25
rusulu-hum : onların resûlleri
-
35-Fâtır 27
ve humrun : ve kırmızılık, kırmızı
-
35-Fâtır 29
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
35-Fâtır 30
yuveffîye-hum : onlara vefa edilir, ödenir
-
35-Fâtır 30
ucûre-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
35-Fâtır 30
ve yezîde-hum : ve onlara artırır
-
35-Fâtır 32
fe min-hum : böylece onlardan
-
35-Fâtır 32
ve min-hum : ve onlardan
-
35-Fâtır 32
ve min-hum : ve onlardan
-
35-Fâtır 33
ve li bâsu-hum : ve onların elbiseleri
-
35-Fâtır 36
lehum : onların, onlar için vardır
-
35-Fâtır 36
an-hum : onlardan
-
35-Fâtır 37
ve hum : ve onlar
-
35-Fâtır 39
kufru-hum : onların küfrü
-
35-Fâtır 39
kufru-hum : onların küfürleri
-
35-Fâtır 40
lehum : onların vardır
-
35-Fâtır 40
âteynâ-hum : onlara verdik
-
35-Fâtır 40
hum : onlar
-
35-Fâtır 40
ba'du-hum ba'dan : onların bir kısmı bir kısmına, birbirlerine
-
35-Fâtır 41
emseke-humâ : o ikisini tutar
-
35-Fâtır 42
câe-hum : onlara geldi
-
35-Fâtır 42
câe-hum : onlara geldi
-
35-Fâtır 42
mâ zâde-hum : onlara artırmadı
-
35-Fâtır 44
min-hum : onlardan
-
35-Fâtır 45
yûahhıru-hum : onları tehir eder, erteler
-
35-Fâtır 45
ecelu-hum : onların eceli, onların zamanının sonu
-
36-Yâsin 6
âbâu-hum : onların babaları
-
36-Yâsin 6
hum : onlar
-
36-Yâsin 7
hum : onlar
-
36-Yâsin 8
fe hum : böylece onlar
-
36-Yâsin 9
fe agşeynâ-hum : böylece, artık onları perdeledik, örttük, kuşattık
-
36-Yâsin 9
fe hum lâ yubsırûne : böylece, artık onlar görmezler
-
36-Yâsin 10
enzerte-hum : onları uyardın
-
36-Yâsin 10
lem tunzir-hum : onları uyarmadın
-
36-Yâsin 12
ve âsâre-hum : ve onların eserleri
-
36-Yâsin 13
lehum : onlara
-
36-Yâsin 14
kezzebû-humâ : ikisini tekzip ettiler, yalanladılar
-
36-Yâsin 21
ve hum : ve onlar
-
36-Yâsin 23
şefâatu-hum : onların şefaati
-
36-Yâsin 29
hum hâmidûne : onlar sönenler, sönen kimseler
-
36-Yâsin 31
kable-hum : onlardan önce
-
36-Yâsin 31
enne-hum : muhakkak ki onlar
-
36-Yâsin 33
lehum : onlar için
-
36-Yâsin 37
lehum : onlar için, onlara
-
36-Yâsin 37
hum : onlar
-
36-Yâsin 41
lehum : onlar için
-
36-Yâsin 41
zurriyyete-hum : onların zürriyeti
-
36-Yâsin 42
lehum : onlar için
-
36-Yâsin 43
nugrık-hum : onları boğarız, garkederiz
-
36-Yâsin 43
lehum : onlar için, onlara
-
36-Yâsin 43
ve lâ hum yunkazûne : ve onlar kurtarılmazlar
-
36-Yâsin 45
lehum : onlara
-
36-Yâsin 47
lehum : onlara
-
36-Yâsin 49
te'huzu-hum : onları alır, yakalar
-
36-Yâsin 49
ve hum : ve onlar
-
36-Yâsin 51
hum : onlar
-
36-Yâsin 53
hum : onlar
-
36-Yâsin 56
hum : onlar
-
36-Yâsin 56
ve ezvâcu-hum : ve onların eşleri
-
36-Yâsin 57
lehum : onlar için vardır
-
36-Yâsin 57
ve lehum : ve onlar için
-
36-Yâsin 65
erculu-hum : onların ayakları
-
36-Yâsin 67
le mesahnâ-hum : elbette onları değiştirdik
-
36-Yâsin 71
lehum : onlara, onlar için
-
36-Yâsin 71
hum : onlar
-
36-Yâsin 72
lehum : onlara, onlar için
-
36-Yâsin 72
rakûbu-hum : onların binekleri
-
36-Yâsin 73
ve lehum : ve onlar için
-
36-Yâsin 74
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar ümit ederek
-
36-Yâsin 75
nasra-hum : onlara yardım
-
36-Yâsin 75
ve hum : ve onlar
-
36-Yâsin 75
lehum : onlar için
-
36-Yâsin 76
kavlu-hum : onların sözü, sözleri
-
36-Yâsin 81
misle-hum : onların benzeri, aynısı, eşi
-
37-Sâffât 5
ve mâ beyne-humâ : ve ikisi arasındakiler
-
37-Sâffât 9
ve lehum : ve onlar için, onlar için vardır
-
37-Sâffât 11
e hum : onlar mı
-
37-Sâffât 11
halaknâ-hum : onları halkettik, yarattık
-
37-Sâffât 19
fe izâ hum : işte o zaman onlar
-
37-Sâffât 22
ve ezvâce-hum : ve onlara eş olanlar, yardımcı olanlar
-
37-Sâffât 23
fehdû-hum : artık onları hidayet edin, ulaştırın
-
37-Sâffât 24
vakıfû-hum : ve onları durdurun, tevkif edin, tutuklayın
-
37-Sâffât 24
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 26
hum : onlar
-
37-Sâffât 27
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine yönelip
-
37-Sâffât 33
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 35
Inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 35
lehum : onlara
-
37-Sâffât 41
lehum : onlar için vardır
-
37-Sâffât 42
ve hum : ve onlar
-
37-Sâffât 47
ve lâ hum : ve onlar olmaz
-
37-Sâffât 48
ve inde-hum : ve onların yanında (vardır)
-
37-Sâffât 50
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
37-Sâffât 51
min-hum : onlardan
-
37-Sâffât 66
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 67
lehum : onlar için, onlar için vardır
-
37-Sâffât 68
mercia-hum : onların dönecekleri yer, dönüşleri
-
37-Sâffât 69
inne-hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 69
âbâe-hum : onların ataları, babaları
-
37-Sâffât 70
hum : onlar
-
37-Sâffât 71
kable-hum : onlardan önce
-
37-Sâffât 77
hum : onlar
-
37-Sâffât 98
hum : onları
-
37-Sâffât 115
ve necceynâ-humâ : ve ikisini kurtardık
-
37-Sâffât 115
ve kavme-humâ : ve ikisinin kavmi
-
37-Sâffât 116
ve nasarnâ-hum : ve onlara yardım ettik
-
37-Sâffât 116
hum : onlar
-
37-Sâffât 117
ve âteynâ-humâ : ve ikisine verdik
-
37-Sâffât 118
ve hedeynâ-humâ : ve o ikisini hidayet ettik, ulaştırdık
-
37-Sâffât 122
inne-humâ : muhakkak ki ikisi
-
37-Sâffât 127
inne hum : muhakkak onlar
-
37-Sâffât 148
metta'nâ-hum : onları yararlandırdık
-
37-Sâffât 149
ve lehum : ve onların
-
37-Sâffât 150
ve hum : ve onlar
-
37-Sâffât 151
inne-hum : muhakkak, mutlaka onlar
-
37-Sâffât 152
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
37-Sâffât 158
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
37-Sâffât 172
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
37-Sâffât 172
hum : onlar
-
37-Sâffât 173
hum : onlar
-
37-Sâffât 174
an-hum : onlardan
-
37-Sâffât 175
ve ebsir-hum : ve onlara bak, gözle
-
37-Sâffât 178
an-hum : onlardan
-
38-Sâd 4
en câe-hum : onlara gelmesi
-
38-Sâd 4
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 6
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 8
hum : onlar
-
38-Sâd 9
inde-hum : onların yanında
-
38-Sâd 10
lehum : onlara, onlar için, onların
-
38-Sâd 10
beyne-humâ : ikisi arasında
-
38-Sâd 12
kable-hum : onlardan önce
-
38-Sâd 22
min-hum : onlardan
-
38-Sâd 24
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
38-Sâd 24
hum : onlar
-
38-Sâd 26
lehum : onlar için ..... vardır
-
38-Sâd 27
beyne-humâ : ikisi arasında
-
38-Sâd 43
ve misle-hum : ve onların misli kadar
-
38-Sâd 43
mea-hum : onlarla beraber
-
38-Sâd 46
ahlasnâ-hum : ihlâs sahibi kıldık, onları
-
38-Sâd 47
ve inne-hum : ve gerçekten, muhakkak onlar
-
38-Sâd 50
lehum : onlar için
-
38-Sâd 52
ve ınde-hum : ve yanlarında vardır
-
38-Sâd 59
inne-hum : şüphesiz, muhakkak onlar
-
38-Sâd 62
neuddu-hum : onları addediyoruz, sayıyoruz
-
38-Sâd 63
ettehaznâ-hum : onları ittihaz ettik, onları ..... edindik
-
38-Sâd 63
an-hum : onlardan
-
38-Sâd 66
ve mâ beyne-humâ : ve ikisi arasında olanlar
-
38-Sâd 73
kullu-hum : onların hepsi
-
38-Sâd 82
ugviyenne-hum : onları azdıracağım
-
38-Sâd 83
min hum : onlardan
-
38-Sâd 85
min-hum : onlardan
-
39-Zümer 3
mâ na'budu-hum : onlara tapmıyoruz, kulluk etmiyoruz
-
39-Zümer 3
beyne-hum : onların arasında
-
39-Zümer 3
hum : onlar
-
39-Zümer 10
ecre-hum : onların ecirleri, mükâfatları, yaptıklarının karşılığı
-
39-Zümer 15
enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
-
39-Zümer 16
lehum : onlar için, onların vardır
-
39-Zümer 17
lehum : onlar için, onlara vardır
-
39-Zümer 18
hedâhumullâhu (hedâ-hum allâhu) : Allah onları hidayete erdirdi
-
39-Zümer 18
hum : onlar
-
39-Zümer 20
rabbe-hum : onların Rab'leri
-
39-Zümer 20
lehum : onlar için, onlara vardır
-
39-Zümer 22
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
39-Zümer 23
rabbe-hum : onların Rabbi
-
39-Zümer 23
culûdu-hum : onların ciltleri, derileri
-
39-Zümer 23
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
39-Zümer 25
etâ-hum(u) : onlara geldi
-
39-Zümer 26
ezâka-hum(u) : onlara tattırdı
-
39-Zümer 27
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
39-Zümer 28
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
39-Zümer 29
ekseru-hum : onların çoğu
-
39-Zümer 30
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
39-Zümer 33
hum(u) : onlar
-
39-Zümer 34
lehum : onlar için
-
39-Zümer 35
an-hum : onlardan
-
39-Zümer 35
ve yecziye-hum : ve onları mükâfatlandırır
-
39-Zümer 35
ecre-hum : onların ecirleri
-
39-Zümer 38
seelte-hum : onlara sordun
-
39-Zümer 45
hum yestebşirûne : onlar neşelenip sevinirler
-
39-Zümer 46
allâhumme : Allah'ım
-
39-Zümer 47
lehum : onlara
-
39-Zümer 48
lehum : onlara
-
39-Zümer 49
eksere-hum : onların çoğu
-
39-Zümer 50
an-hum : onlardan, onlara
-
39-Zümer 51
esâbe-hum : onlara isabet etti
-
39-Zümer 51
se yusîbu-hum : onlara isabet edecek
-
39-Zümer 51
ve mâ-hum : ve onlar değiller
-
39-Zümer 60
vucûhu-hum : onların yüzleri
-
39-Zümer 61
lâ yemessu-hum : onlara dokunmaz
-
39-Zümer 61
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
39-Zümer 63
hum : onlar
-
39-Zümer 68
hum : onlar
-
39-Zümer 69
beyne-hum : onların arasında
-
39-Zümer 69
ve hum : ve onlar
-
39-Zümer 71
lehum : onlara
-
39-Zümer 73
rabbe-hum : onların Rabbi
-
39-Zümer 73
lehum : onlara
-
39-Zümer 75
beyne-hum : onların aralarında
-
4-Nisâ 1
min-humâ : onlardan
-
4-Nisâ 2
emvâle-hum : onların mallarını
-
4-Nisâ 2
emvâle-hum : onların mallarını
-
4-Nisâ 5
ve urzukû-hum : onları rızıklandırın
-
4-Nisâ 5
ve eksû-hum : ve onları giydirin
-
4-Nisâ 5
lehum : onlar için, onlara
-
4-Nisâ 6
min-hum : onlardan, onlarda
-
4-Nisâ 6
emvâle-hum : onların mallarını
-
4-Nisâ 6
ileyhim emvâle-hum : onlara mallarını
-
4-Nisâ 8
fe urzukû-hum : o taktirde onları rızıklandırın
-
4-Nisâ 8
lehum : onlara
-
4-Nisâ 11
min humâ : ikisinden
-
4-Nisâ 11
eyyu-hum : onların hangisi
-
4-Nisâ 12
min humâ : ikisinden
-
4-Nisâ 12
fe hum : o zaman onlar
-
4-Nisâ 16
fe âzû-humâ : o taktirde artık ikisine eza edin
-
4-Nisâ 16
an-humâ : ikisinden
-
4-Nisâ 18
ehade- hum : onların birine, kendilerine
-
4-Nisâ 18
ve hum : ve onlar
-
4-Nisâ 18
lehum : onlar için, onlara
-
4-Nisâ 33
fe âtû-hum : artık onlara verin
-
4-Nisâ 33
nasîbe-hum : onların nasipleri, payları
-
4-Nisâ 34
ba'da-hum : onların bir kısmı, bazıları
-
4-Nisâ 35
beyne-humâ : onların ikisinin arası
-
4-Nisâ 37
âtâ-hum(u) : onlara verdi, kendilerine verdi
-
4-Nisâ 38
emvâle-hum : onların malları, kendi malları, malları
-
4-Nisâ 39
razaka-hum(u) : onları rızıklandırdı
-
4-Nisâ 46
enne-hum : onların....olması
-
4-Nisâ 46
lehum : onlar için, kendileri için
-
4-Nisâ 46
leane-hum(u) : onları lânetledi
-
4-Nisâ 47
nel'ane-hum : onlara lânet ederiz
-
4-Nisâ 49
enfuse-hum : kendi nefslerini, kendilerini
-
4-Nisâ 52
leane-hum(u) : onlara lânet etti
-
4-Nisâ 53
lehum : onların var
-
4-Nisâ 54
âtâ-hum(u) : onlara verdi
-
4-Nisâ 54
ve âteynâ-hum : ve biz onlara verdik
-
4-Nisâ 55
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 55
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 56
culûdu-hum : onların derileri
-
4-Nisâ 56
beddelnâ-hum : onları değiştirdik
-
4-Nisâ 57
se nudhılu-hum : yakında onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 57
lehum : onlar için vardır
-
4-Nisâ 57
ve nudhılu- hum : ve onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 60
enne-hum : kendilerinin ... olduğunu
-
4-Nisâ 60
en yudılle-hum : onları dalâlete düşürmek, saptırmak
-
4-Nisâ 61
lehum : onlara
-
4-Nisâ 62
esâbet-hum : onlara isabet etti
-
4-Nisâ 63
an-hum : onlardan
-
4-Nisâ 63
vaız-hum : onlara vaaz et, öğüt ver, nasihat et
-
4-Nisâ 63
lehum : onlara
-
4-Nisâ 64
enne-hum : onların ... olması
-
4-Nisâ 64
enfuse-hum : onların nefsleri, nefsleri, kendileri
-
4-Nisâ 64
lehum : onlar için
-
4-Nisâ 65
beyne-hum : kendi aralarında
-
4-Nisâ 66
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 66
enne-hum : onların ... olması
-
4-Nisâ 66
lehum : onlar için, kendileri için
-
4-Nisâ 67
le âteynâ-hum : elbette, mutlaka onlara verdik
-
4-Nisâ 68
hedeynâ-hum : onları hidayet erdirdik, ....'a hidayet ettik, ilettik
-
4-Nisâ 72
mea-hum : onlarla beraber, birlikte
-
4-Nisâ 73
mea-hum : onlarla birlikte, beraber
-
4-Nisâ 77
lehum : onlara, kendilerine
-
4-Nisâ 77
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 78
tusıb-hum : onlara isabet etti
-
4-Nisâ 78
tusıb-hum : onlara isabet etti
-
4-Nisâ 81
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 81
an-hum : onlardan
-
4-Nisâ 83
izâ câe-hum : onlara geldiği zaman
-
4-Nisâ 83
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
4-Nisâ 83
min-hum : onlardan, onların arasından
-
4-Nisâ 88
erkese-hum : onları tersine çevirdi, küfre döndürdü
-
4-Nisâ 89
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 89
huzû-hum : onları tutun, yakalayın
-
4-Nisâ 89
ve uktulû-hum : ve onları öldürün
-
4-Nisâ 89
vecedtumû-hum : onları buldunuz
-
4-Nisâ 89
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 90
ve beyne-hum : ve onlar arasında
-
4-Nisâ 90
sudûru-hum : göğüsleri
-
4-Nisâ 90
kavme-hum : onların kavimleri, kendi kavimleri
-
4-Nisâ 90
le selleta-hum : elbette onları musallat etti
-
4-Nisâ 91
kavme-hum : kendi kavimlerinden
-
4-Nisâ 91
eydiye-hum : onların elleri, ellerini
-
4-Nisâ 91
huzû-hum : onları alın, yakalayın
-
4-Nisâ 91
ve ıktulû-hum : ve onları öldürün
-
4-Nisâ 91
sekıftumû-hum : onları buldunuz, yakaladınız
-
4-Nisâ 92
ve beyne-hum : ve onların arasında
-
4-Nisâ 97
teveffâ-hum : onları vefat ettirir, öldürür
-
4-Nisâ 97
me'vâ-hum : onların varacakları, gidecekleri yer
-
4-Nisâ 99
hum : onlar
-
4-Nisâ 102
lehum : onlara
-
4-Nisâ 102
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 102
eslihate-hum : kendi silâhlarını
-
4-Nisâ 102
hızra-hum : kendilerini koruma tedbirleri
-
4-Nisâ 102
ve eslihate-hum : ve kendi silâhlarını
-
4-Nisâ 104
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
4-Nisâ 107
enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
-
4-Nisâ 108
mea-hum : onlarla beraber
-
4-Nisâ 109
hum : onlar
-
4-Nisâ 113
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 113
enfuse-hum : nefsleri, kendileri
-
4-Nisâ 114
min necvâ-hum : onların gizli konuşmalarından
-
4-Nisâ 119
ve le udillenne-hum : ve mutlakla onları dalâlette bırakacağım
-
4-Nisâ 119
ve le umenniyenne-hum : ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
-
4-Nisâ 119
ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
-
4-Nisâ 119
ve le âmuranne-hum : ve mutlaka onlara emredeceğim
-
4-Nisâ 120
yeıdu-hum : onlara vaad eder
-
4-Nisâ 120
mâ yeıdu-hum(u) : onlara vaad etmez
-
4-Nisâ 121
me'vâ-hum : onların sığınacağı, barınacağı yer
-
4-Nisâ 122
se nudhilu-hum : onları dahil edeceğiz, koyacağız
-
4-Nisâ 128
beyne-humâ : onların ikisinin arası
-
4-Nisâ 137
lehum : onlar, onları
-
4-Nisâ 137
li yehdiye-hum : onları hidayet etmesi
-
4-Nisâ 138
lehum : onlar için
-
4-Nisâ 139
inde-hum : onların yanında
-
4-Nisâ 140
mea-hum : onlarla beraber
-
4-Nisâ 140
mislu-hum : onlar gibi
-
4-Nisâ 142
hâdiu-hum : onlara hile yapan
-
4-Nisâ 145
lehum : onlara, onlar için
-
4-Nisâ 146
dîne-hum : onların dînleri, dînleri
-
4-Nisâ 151
hum : onlar
-
4-Nisâ 152
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 152
ucûra-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
4-Nisâ 153
ehazet-hum : onları yakaladı, helâk etti
-
4-Nisâ 153
câet-hum : onlara geldi
-
4-Nisâ 154
fevka-hum : onların üstüne
-
4-Nisâ 154
lehum : onlara
-
4-Nisâ 154
lehum : onlara
-
4-Nisâ 154
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 155
mîsâka-hum : onların misâkları
-
4-Nisâ 157
lehum : onlara
-
4-Nisâ 157
lehum : onların
-
4-Nisâ 160
lehum : onlara, kendilerine
-
4-Nisâ 161
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 162
min-hum : onlardan
-
4-Nisâ 164
kasasnâ-hum : onları kıssa ettik, anlattık
-
4-Nisâ 164
lem naksus-hum : onları kıssa etmedik, anlatmadık
-
4-Nisâ 168
lehum : onları
-
4-Nisâ 168
lâ li yehdiye-hum : onları hidayet edecek değil
-
4-Nisâ 172
se yahşuru-hum : onları yakında haşr edecek, toplayacak
-
4-Nisâ 173
ucûra-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
4-Nisâ 173
ve yezîdu-hum : ve onlara ziyade yapar, arttırır, daha çok verir
-
4-Nisâ 173
yuazzibu-hum : onlara azap edilir
-
4-Nisâ 173
lehum : onlar için, kendileri için
-
4-Nisâ 175
se yudhılu-hum : onları dahil edecek, koyacak
-
4-Nisâ 176
lehumâ : o ikisinindir (iki kadının)
-
40-Mü'min 4
tekallubu-hum : onların dönüp dolaşması
-
40-Mü'min 5
kable-hum : onlardan önce
-
40-Mü'min 5
ehaztu-hum : ve onları yakaladım
-
40-Mü'min 6
enne-hum : onların olduğu
-
40-Mü'min 8
ve edhil-hum : ve onları dahil et
-
40-Mü'min 8
vaadte-hum : sen onlara vaadettin
-
40-Mü'min 16
hum : onlar
-
40-Mü'min 16
hum : onlar
-
40-Mü'min 18
ve enzir-hum : ve onları uyar
-
40-Mü'min 21
kânû-hum : onlar idiler
-
40-Mü'min 21
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 21
ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
-
40-Mü'min 21
ve mâ kâne lehum : ve onlar için olmadı
-
40-Mü'min 22
bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
-
40-Mü'min 22
rusulu-hum : onların resûlleri
-
40-Mü'min 22
ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
-
40-Mü'min 25
câe-hum : onlara geldi
-
40-Mü'min 25
nisâe-hum : onların kadınları
-
40-Mü'min 35
etâ-hum : onlara geldi
-
40-Mü'min 43
hum : onlar
-
40-Mü'min 52
ma'ziretu-hum : onların mazeretleri, özürleri
-
40-Mü'min 52
ve lehumullâ'netu (lehum el lâ'netu) : ve lânet onlar içindir
-
40-Mü'min 52
ve lehum : ve onlara, onların
-
40-Mü'min 56
etâ-hum : onlara geldi
-
40-Mü'min 56
mâ hum : onlar değil
-
40-Mü'min 73
lehum : onlara
-
40-Mü'min 77
neıdu-hum : onlara vaadediyoruz
-
40-Mü'min 78
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 78
ve min-hum : ve onlardan
-
40-Mü'min 82
min-hum : onlardan
-
40-Mü'min 82
an-hum : onlardan
-
40-Mü'min 83
câet-hum : onlara geldi
-
40-Mü'min 83
rusulu-hum : onların resûlleri
-
40-Mü'min 83
inde-hum : yanlarında
-
40-Mü'min 85
yenfeu-hum : onlara fayda, yarar sağlar
-
40-Mü'min 85
îmânu-hum : onların îmânı
-
41-Fussilet 4
ekseru-hum : onların çoğu
-
41-Fussilet 4
hum : onlar
-
41-Fussilet 7
ve hum : ve onlar
-
41-Fussilet 7
hum : onlar
-
41-Fussilet 8
lehum : onlar için
-
41-Fussilet 14
câet-hum : onlara geldi
-
41-Fussilet 15
halaka-hum : onları yarattı
-
41-Fussilet 15
min-hum : onlardan
-
41-Fussilet 16
nuzîka-hum : onlara tattırırız
-
41-Fussilet 16
ve hum : ve onlar
-
41-Fussilet 17
hedeynâ-hum : onları hidayete erdirdik
-
41-Fussilet 17
ehazet-hum : onları yakaladı
-
41-Fussilet 19
hum : onlar
-
41-Fussilet 20
sem'u-hum : onların işitmeleri, kulakları
-
41-Fussilet 20
ve ebsâru-hum : ve onların gözleri
-
41-Fussilet 20
ve culûdu-hum : ve onların derileri
-
41-Fussilet 24
lehum : onlar için
-
41-Fussilet 24
mâ-hum : onlar değillerdir
-
41-Fussilet 25
lehum : onlara, onlar için
-
41-Fussilet 25
lehum : onlara, onlar için
-
41-Fussilet 25
halfe-hum : arkalarında
-
41-Fussilet 25
inne-hum : muhakkak onlar
-
41-Fussilet 27
necziyenne-hum : onları mutlaka cezalandıracağız
-
41-Fussilet 28
lehum : onlara, onlar için
-
41-Fussilet 29
nec'al-humâ : onları yaparız
-
41-Fussilet 38
ve hum : ve onlar
-
41-Fussilet 41
câe-hum : onlara geldi
-
41-Fussilet 45
beyne-hum : onların arasında
-
41-Fussilet 45
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
41-Fussilet 48
an-hum : onlardan
-
41-Fussilet 48
lehum : onlar için
-
41-Fussilet 50
nuzîkanne-hum : onlara mutlaka tattıracağız
-
41-Fussilet 53
lehum : onlara
-
41-Fussilet 54
inne-hum : muhakkak, gerçekten onlar
-
42-Şûrâ 8
ceale-hum : onları kıldı, yaptı
-
42-Şûrâ 8
lehum : onlar için, onlara
-
42-Şûrâ 13
mâ ted'û-hum : onları davet ettiğin şey
-
42-Şûrâ 14
mâ câe-hum : onlara gelen şey
-
42-Şûrâ 14
beyne-hum : onların arasında, aralarında
-
42-Şûrâ 14
beyne-hum : onların arasında
-
42-Şûrâ 15
ehvâe-hum : onların hevesleri
-
42-Şûrâ 16
huccetu-hum : onların huccetleri, delilleri
-
42-Şûrâ 16
ve lehum : ve onları, ve onlar için vardır
-
42-Şûrâ 21
lehum : onlara, onlar için
-
42-Şûrâ 21
lehum : onlara
-
42-Şûrâ 21
beyne-hum : onların arasında
-
42-Şûrâ 21
lehum : onlara, onlar için
-
42-Şûrâ 22
lehum : onlara, onlar için
-
42-Şûrâ 26
ve yezîdu-hum : ve onlara artır
-
42-Şûrâ 26
lehum : onlar içindir
-
42-Şûrâ 35
mâ lehum : onlar için yoktur
-
42-Şûrâ 37
hum : onlar
-
42-Şûrâ 38
ve emru-hum : ve onların işleri
-
42-Şûrâ 38
beyne-hum : aralarında
-
42-Şûrâ 38
rezaknâ-hum : onları rızıklandırdık
-
42-Şûrâ 39
esâbe-hum : onlara isabet etti
-
42-Şûrâ 39
hum : onlar
-
42-Şûrâ 42
lehum : onlar için vardır
-
42-Şûrâ 45
ve terâ-hum : ve onları görürsün
-
42-Şûrâ 45
enfuse-hum : kendileri
-
42-Şûrâ 46
lehum : onlar için, onların
-
42-Şûrâ 46
yensurûne-hum : onlara yardım eder
-
42-Şûrâ 48
tusib-hum : onlara isabet eder
-
42-Şûrâ 50
yuzevvicu-hum : onları çift, ikili yapar
-
43-Zuhruf 8
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 9
seelte-hum : sen onlara sordun
-
43-Zuhruf 17
ehadu-hum : onlardan birisi
-
43-Zuhruf 19
hum : onlar
-
43-Zuhruf 19
halka-hum : onlari yarattı
-
43-Zuhruf 19
şehâdetu-hum : onların şehadetleri, şahitlikleri
-
43-Zuhruf 20
mâ abednâ-hum : biz onlara tapmazdık
-
43-Zuhruf 20
mâ lehum : onların yoktur
-
43-Zuhruf 20
hum : onlar
-
43-Zuhruf 21
âteynâ-hum : biz onlara verdik
-
43-Zuhruf 21
hum : onlar
-
43-Zuhruf 25
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 28
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
43-Zuhruf 29
ve âbâe-hum : ve onların babaları, ataları
-
43-Zuhruf 29
câe-hum(u) : onlara geldi
-
43-Zuhruf 30
câe-hum : onlara geldi
-
43-Zuhruf 32
hum : onlar
-
43-Zuhruf 32
beyne-hum : onların arasında
-
43-Zuhruf 32
maîşete-hum : onların maişetleri, geçimleri
-
43-Zuhruf 32
ba'da-hum : onların bir kısmını
-
43-Zuhruf 32
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
43-Zuhruf 37
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
43-Zuhruf 37
yasuddûne-hum : onları alıkoyarlar
-
43-Zuhruf 37
enne-hum : onların olduğu
-
43-Zuhruf 41
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 42
vaadnâ-hum : onlara vaadettik
-
43-Zuhruf 47
câe-hum : onlara geldi
-
43-Zuhruf 47
izâ-hum : o zaman onlar
-
43-Zuhruf 48
ve ehaznâ-hum : ve biz onları aldık, yakaladık
-
43-Zuhruf 48
lealle-hum : umulur ki, böylece belki onlar
-
43-Zuhruf 50
an hum(u) : onlardan
-
43-Zuhruf 50
izâ hum : o zaman onlar
-
43-Zuhruf 54
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
43-Zuhruf 55
min-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 55
agraknâ-hum : onları boğduk
-
43-Zuhruf 56
cealnâ-hum : onları kıldık
-
43-Zuhruf 58
bel hum : hayır onlar
-
43-Zuhruf 66
en te'tiye-hum : onlara gelmesi
-
43-Zuhruf 66
ve hum : ve onlar
-
43-Zuhruf 67
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
43-Zuhruf 75
an-hum : onlardan
-
43-Zuhruf 75
ve hum : ve onlar
-
43-Zuhruf 76
ve mâ zalemnâ-hum : ve biz onlara zulmetmedik
-
43-Zuhruf 76
hum : onlar
-
43-Zuhruf 80
sırre-hum : onların sırları
-
43-Zuhruf 80
ve necvâ-hum : ve onların fısıltıları, gizli konuşmaları
-
43-Zuhruf 83
zer-hum : onları bırak
-
43-Zuhruf 83
hum : onlar
-
43-Zuhruf 85
beyne-humâ : ikisi arasında
-
43-Zuhruf 86
ve hum : ve onlar
-
43-Zuhruf 87
seelte-hum : onlara sordum
-
43-Zuhruf 87
halaka-hum : onları yarattı
-
43-Zuhruf 89
an-hum : onlardan
-
44-Duhân 7
beyne-humâ : ikisi arasında
-
44-Duhân 9
hum : onlar
-
44-Duhân 13
lehum : onlar, onlar için
-
44-Duhân 13
câe-hum : onlara geldi
-
44-Duhân 17
kable-hum : onlardan önce
-
44-Duhân 17
ve câe-hum : ve onlara geldi
-
44-Duhân 24
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
44-Duhân 32
ihternâ-hum : onları seçtik, üstün kıldık
-
44-Duhân 33
ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
-
44-Duhân 37
hum : onlar
-
44-Duhân 37
ehleknâ-hum : biz onları helâk ettik
-
44-Duhân 37
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
44-Duhân 38
beyne-humâ : onların arasındakiler
-
44-Duhân 39
mâ halaknâ-humâ : biz o ikisini yaratmadık
-
44-Duhân 39
eksere-hum : onların çoğu
-
44-Duhân 40
mîkâtu-hum : onların belirlenmiş vakti
-
44-Duhân 41
hum : onlar
-
44-Duhân 54
ve zevvecnâ-hum : ve onları evlendirdik
-
44-Duhân 56
ve vekâ-hum : ve onları korudu
-
44-Duhân 58
lealle-hum : umulur ki onlar
-
44-Duhân 59
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
45-Câsiye 9
lehum : onlar için
-
45-Câsiye 10
an-hum : onlardan, onlara
-
45-Câsiye 10
ve lehum : ve onlar için vardır
-
45-Câsiye 11
lehum : onlar için vardır
-
45-Câsiye 16
ve rezaknâ-hum : ve onları rızıklandırdık
-
45-Câsiye 16
ve faddalnâ-hum : ve onları üstün kıldık
-
45-Câsiye 17
ve âteynâ-hum : ve onlara verdik
-
45-Câsiye 17
mâ câe-hum : onlara gelen şey
-
45-Câsiye 17
beyne-hum : onların aralarında
-
45-Câsiye 17
beyne-hum : onların aralarında
-
45-Câsiye 19
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
45-Câsiye 19
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
45-Câsiye 19
ba'din \n(ba'du-hum ba'din) : bir kısmı \n: (onların bir kısmı - bir kısmına, birbirlerine)
-
45-Câsiye 21
en nec'ale-hum : onları kılarız
-
45-Câsiye 21
mahyâ-hum : onların hayatları
-
45-Câsiye 21
ve memâtu-hum, : ve onların ölümleri
-
45-Câsiye 22
ve hum : ve onlar
-
45-Câsiye 24
ve mâ lehum : ve onların yoktur
-
45-Câsiye 24
hum : onlar
-
45-Câsiye 25
huccete-hum : onların hüccetleri, delilleri, iddiaları
-
45-Câsiye 30
yudhılu-hum : onları dahil eder, koyar
-
45-Câsiye 30
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
45-Câsiye 33
lehum : onlar için, onlara
-
45-Câsiye 35
hum : onlar
-
46-Ahkaf 3
beyne-humâ : ikisi arasında
-
46-Ahkaf 4
lehum : onların
-
46-Ahkaf 5
ve hum : ve onlar
-
46-Ahkaf 6
lehum : onlara
-
46-Ahkaf 7
lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
-
46-Ahkaf 13
ve lâ hum : ve onlar olmayacak
-
46-Ahkaf 16
an hum : onlardan
-
46-Ahkaf 17
ve humâ : ve o ikisi
-
46-Ahkaf 18
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
46-Ahkaf 19
ve li yuveffiye-hum : ve onlara ödensin, eda edilsin
-
46-Ahkaf 19
a'mâle-hum : onların amelleri
-
46-Ahkaf 19
ve hum : ve onlar
-
46-Ahkaf 25
mesâkinu-hum : onların meskenleri
-
46-Ahkaf 26
mekkennâ-hum : onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik
-
46-Ahkaf 26
lehum : onlara
-
46-Ahkaf 26
an-hum : onlardan
-
46-Ahkaf 26
sem'u-hum : onların işitme hassası
-
46-Ahkaf 26
ve lâ ebsâru-hum : ve ne de görme hassası
-
46-Ahkaf 26
ve lâ ef'idetu-hum : ve ne de fuad hassası
-
46-Ahkaf 27
lealle-hum : umulur ki onlar
-
46-Ahkaf 28
nasare humullezînettehazû : onlara yardım etseydi, o edindikleri
-
46-Ahkaf 28
an hum : onlardan
-
46-Ahkaf 28
ifku-hum : onların en büyük yalanları
-
46-Ahkaf 35
lehum : onlar için
-
46-Ahkaf 35
ke ennehum : gibidir muhakkak ki onlar
-
47-Muhammed 1
a'mâle-hum : onların amelleri
-
47-Muhammed 2
an-hum : onlardan
-
47-Muhammed 2
bâle-hum : onların halleri
-
47-Muhammed 3
emsâle-hum : onların misâlleri, kendi durumları
-
47-Muhammed 4
eshantumû-hum : onları güçsüz, zayıf bıraktınız
-
47-Muhammed 4
min-hum : onlardan
-
47-Muhammed 4
a'mâle-hum : onların amelleri
-
47-Muhammed 5
bâle-hum : onların hallerini
-
47-Muhammed 6
ve yudhılu-hum : ve onları dahil edecek
-
47-Muhammed 6
lehum : onlara
-
47-Muhammed 8
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 8
a'mâle-hum : onların amelleri
-
47-Muhammed 9
bi enne-hum : muhakkak ki onlar
-
47-Muhammed 9
a'mâle-hum : onların amellerini
-
47-Muhammed 11
lehum : onlara
-
47-Muhammed 12
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 13
ehleknâ-hum : onları helâk ettik
-
47-Muhammed 13
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 14
ehvâe-hum : kendi hevaları
-
47-Muhammed 15
ve lehum : ve onlar için
-
47-Muhammed 15
em'âe-hum : onların bağırsakları
-
47-Muhammed 16
ve min-hum : ve onlardan
-
47-Muhammed 16
ehvâe-hum : kendi hevalarına, heveslerine
-
47-Muhammed 17
zâde-hum : onların artırmıştır
-
47-Muhammed 17
ve âtâ-hum : ve onlara verdi
-
47-Muhammed 17
takvâ-hum : onların takvalarını
-
47-Muhammed 18
en te'tiye-hum : onlara gelmesi
-
47-Muhammed 18
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 18
câet-hum : onlara geldi
-
47-Muhammed 18
zikrâ-hum : onlara hatırlatma
-
47-Muhammed 20
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 21
lehum : onlar için
-
47-Muhammed 23
leane-hum allâhu : Allah onları (kendilerini) lânetledi
-
47-Muhammed 23
esamme-hum : onların işitme hassalarını sağır yaptı
-
47-Muhammed 23
ebsâre-hum : onların basar (görme) hassalarını
-
47-Muhammed 25
lehum : onlara
-
47-Muhammed 25
lehum : onları
-
47-Muhammed 25
lehum : onları
-
47-Muhammed 26
bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
-
47-Muhammed 26
isrâre-hum : onların sırları, gizledikleri
-
47-Muhammed 27
teveffet-hum : onları vefat ettirdiler, öldürdüler
-
47-Muhammed 27
vucûhe-hum : onların yüzleri
-
47-Muhammed 27
ve edbâre-hum : ve onların arkaları, sırtları
-
47-Muhammed 28
bi ennehum : onların ... olmaları sebebiyle
-
47-Muhammed 28
a'mâle-hum : onların amelleri
-
47-Muhammed 29
adgâne-hum : onların gizli kinleri
-
47-Muhammed 30
ereynâ-ke-hum : onları sana gösterdik
-
47-Muhammed 30
arefte-hum : onları tanıdın
-
47-Muhammed 30
bi sîmâ-hum : simalarıyla, simalarından
-
47-Muhammed 30
ve le ta'rifenne-hum : ve onları mutlaka tanırsın
-
47-Muhammed 32
lehum : onlara
-
47-Muhammed 32
a'mâle-hum : onların amelleri
-
47-Muhammed 34
ve hum : ve onlar
-
47-Muhammed 34
lehum : onları
-
48-Fetih 5
an-hum : onlardan
-
48-Fetih 6
leane-hum : onları lânetledi
-
48-Fetih 6
eadde lehum : onlara, onlar için hazırladı
-
48-Fetih 16
tukâtilûne-hum : onlarla savaşırsınız, onları öldürürsünüz
-
48-Fetih 18
ve esâbe-hum : ve onlara isabet ettirdi, verdi, nasip etti
-
48-Fetih 24
eydiye-hum : onların elleri
-
48-Fetih 24
an-hum : onlardan
-
48-Fetih 25
hum : onlar
-
48-Fetih 25
lem ta'lemû-hum : onları henüz bilmiyorsunuz
-
48-Fetih 25
en tetaû-hum : onları helâk etmeniz
-
48-Fetih 25
min-hum : onlardan
-
48-Fetih 25
min-hum : onlardan
-
48-Fetih 26
ve elzeme-hum : ve onlara elzem oldu
-
48-Fetih 29
beyne-hum : kendi aralarında
-
48-Fetih 29
terâ-hum : onları görürsün
-
48-Fetih 29
sîmâ-hum : onların nişaneleri, alâmetleri
-
48-Fetih 29
meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
-
48-Fetih 29
meselu-hum : onların örneği, durumu, özelliği
-
48-Fetih 29
min-hum : onlardan
-
49-Hucurât 3
asvâte-hum : seslerini
-
49-Hucurât 3
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
49-Hucurât 3
le-hum : onlar için
-
49-Hucurât 4
ekseru-hum : onların çoğu
-
49-Hucurât 5
enne-hum : onların olması
-
49-Hucurât 5
lehum : onlar için
-
49-Hucurât 7
hum : onlar
-
49-Hucurât 9
beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
-
49-Hucurât 9
ihdâ-humâ : ikisinden biri
-
49-Hucurât 9
beyne-humâ : onların aralarını, o ikisinin arasını
-
49-Hucurât 11
min-hum : onlardan
-
49-Hucurât 11
hum(u) : onlar
-
49-Hucurât 15
hum : onlar
-
5-Mâide 3
fe lâ tahşev-hum : artık onlardan korkmayın
-
5-Mâide 4
mâ zâ uhılle lehum : onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
-
5-Mâide 5
hıllun lehum : onlara helâl
-
5-Mâide 9
lehum magfiratun : onlar için bir mağfiret vardır. (günahları sevaba çevrilir)
-
5-Mâide 11
eydiye-hum : onların elleri, ellerini
-
5-Mâide 11
eydiye-hum : onların elleri, ellerini
-
5-Mâide 12
min-hum(u) : onlardan
-
5-Mâide 12
ve azzertumû-hum : ve onlara yardım ettiniz
-
5-Mâide 13
mîsâka-hum : onların misâkları, misâklarını
-
5-Mâide 13
leannâ-hum : onları lanetledik
-
5-Mâide 13
kulûbe-hum : onların kalplerini
-
5-Mâide 13
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 13
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 13
fa'fu an-hum : yine de onları affet
-
5-Mâide 14
mîsâka-hum : onların mîsâkları
-
5-Mâide 14
beyne-hum(u) : onların aralarına
-
5-Mâide 14
yunebbiu-hum(u) : onlara haber verecek
-
5-Mâide 16
ve yuhricu-hum : ve onları çıkartır
-
5-Mâide 17
ve mâ beyne-humâ : ve bu ikisinin arasındaki şeyler
-
5-Mâide 18
ve mâ beyne-humâ : ve ikisinin arasındakiler
-
5-Mâide 32
ve lekad câet-hum : ve andolsun ki onlara geldi
-
5-Mâide 32
min-hum : onlardan, onların
-
5-Mâide 33
ve erculu-hum : ve ayaklarının
-
5-Mâide 33
zâlike lehum : bu onların
-
5-Mâide 33
ve lehum fî el âhırati : ve onlar için âhirette vardır
-
5-Mâide 36
lev enne lehum : eğer onların olsa
-
5-Mâide 36
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 36
ve lehum : ve onlar için vardır
-
5-Mâide 37
ve mâ hum : ve onlar değiller
-
5-Mâide 37
ve lehum : ve onlar için vardır
-
5-Mâide 38
eydiye humâ : ikisinin ellerini
-
5-Mâide 41
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
5-Mâide 41
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
5-Mâide 41
lehum fî ed dunyâ : onlar için dünyada vardır
-
5-Mâide 41
ve lehum fî el âhıreti : ve onlara ahirette vardır
-
5-Mâide 42
beyne-hum : onların aralarında
-
5-Mâide 42
ev a'rıd an-hum : veya onlardan yüz çevir
-
5-Mâide 42
ve in tu'rıd an-hum : ve eğer onlardan yüz çevirirsen
-
5-Mâide 42
beyne-hum bi el kısti : aralarında adalet ile
-
5-Mâide 43
ve inde-hum(u) : ve onların yanında var
-
5-Mâide 44
fe ulâike hum(u) : o taktirde, işte onlar, onlar
-
5-Mâide 45
hum(u) : onlar
-
5-Mâide 47
hum(u) : onlar
-
5-Mâide 48
fahkum (fe uhkum) beyne-hum : artık onların arasında hükmet
-
5-Mâide 48
ehvâe-hum : onların hevesleri, hevaları, nefslerinin istekleri
-
5-Mâide 49
beyne-hum : onların aralarında
-
5-Mâide 49
ehvâe-hum : onların hevâları, hevesleri, nefislerinin istekleri
-
5-Mâide 49
ve ıhzer-hum : ve onlardan sakın
-
5-Mâide 49
en yusîbe-hum : onlara isabet ettirmek (musibete uğratmak)
-
5-Mâide 51
ba'du-hum : onların bazısı
-
5-Mâide 51
ba'dın (ba'du-hum...ba'dın) : bazısı (birbirinin)
-
5-Mâide 51
yetevelle-hum : onlara dönerse
-
5-Mâide 51
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 53
inne-hum : muhakkak ki onlar, kendileri
-
5-Mâide 53
habitat a'mâlu-hum : onların amelleri boşa gitti
-
5-Mâide 54
yuhıbbu-hum : onları sever
-
5-Mâide 55
ve hum : ve onlar
-
5-Mâide 56
hum(u) el gâlibûne : onlar gâlip olanlardır
-
5-Mâide 58
bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
-
5-Mâide 60
ve ceale min-hum(u) : ve onlardan kıldı, yaptı
-
5-Mâide 61
ve hum : ve onlar
-
5-Mâide 62
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 63
lev lâ yenhâ-hum(u) : onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
-
5-Mâide 64
kesîran min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 64
beyne-hum(u) : onların arasına
-
5-Mâide 65
an-hum seyyiâti-him : onlardan günahlarını
-
5-Mâide 65
ve le edhalnâ-hum : ve elbette onları, dahil ettik koyduk
-
5-Mâide 66
ve lev enne-hum : ve eğer onlar ...olsaydı
-
5-Mâide 66
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 66
ve kesîrun min-hum : ve onlardan birçoğu
-
5-Mâide 68
kesîren min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 69
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
-
5-Mâide 70
kullemâ câe-hum : onlara her gelişinde
-
5-Mâide 70
lâ tehvâ enfusu-hum : onların nefislerinin hevalarına uymayan
-
5-Mâide 71
kesîrun min-hum : onlardan bir çoğu
-
5-Mâide 73
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 75
nubeyyinu lehum(u) : onlara açıkça anlatıyoruz, açıklıyoruz
-
5-Mâide 80
kesîran min-hum : onlardan bir çoğunu
-
5-Mâide 80
kaddemet lehum : onlar için, kendileri için taktim etti
-
5-Mâide 80
enfusu-hum : nefislerinin
-
5-Mâide 80
hum : onlar
-
5-Mâide 81
mâ ettehazû-hum : onları edinmezler
-
5-Mâide 81
kesîren min-hum : onlardan çoğu
-
5-Mâide 82
akrabe-hum : onların en yakın
-
5-Mâide 82
min-hum kıssîsîne : onlardan keşişler
-
5-Mâide 82
ve enne-hum : ve onların olması
-
5-Mâide 83
a'yune-hum : onların gözleri
-
5-Mâide 85
fe esâbe-hum(u) : böylece onlara verdi, ihsan etti
-
5-Mâide 89
ev kisvetu-hum : veya onları giydirme (onların giysileri)
-
5-Mâide 103
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
5-Mâide 104
ve izâ kîle lehum : ve onlara denildiği zaman
-
5-Mâide 104
âbâu-hum : onların babaları, ataları
-
5-Mâide 106
tahbisûne humâ : iki kişiyi alıkoyun
-
5-Mâide 107
enne-humâ : iki kişinin ... olduğu
-
5-Mâide 107
makâme humâ : o ikisinin yerine
-
5-Mâide 110
iz ci'te-hum bi : onlara getirdiğin zaman
-
5-Mâide 110
min-hum : onlardan
-
5-Mâide 114
allâhumme : ey Allâh'ım (cc.)
-
5-Mâide 117
mâ kultu lehum : onlara söylemedim
-
5-Mâide 118
in tuazzib-hum : eğer onlara azap edersen
-
5-Mâide 118
fe inne-hum : artık muhakkak ki onlar
-
5-Mâide 118
ve in tagfir lehum : ve eğer onları bağışlarsan (mağfiret edesen)
-
5-Mâide 119
sıdku-hum : onların sadâkatları, doğrulukları
-
5-Mâide 119
lehum cennâtun : onlara, onlar için cennetler vardır
-
5-Mâide 119
an-hum : onlardan
-
50-Kaf 2
en câe-hum : onlara gelmesi
-
50-Kaf 2
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
50-Kaf 4
min-hum : onlardan
-
50-Kaf 5
câe-hum : onlara geldi, kendilerine geldi
-
50-Kaf 5
hum : onlar
-
50-Kaf 6
fevka-hum : onların üzerlerinde
-
50-Kaf 12
kable-hum : onlardan önce
-
50-Kaf 15
hum : onlar
-
50-Kaf 35
lehum : onların, onlar için (vardır)
-
50-Kaf 36
kable-hum : bunlardan önce
-
50-Kaf 36
hum : onlar
-
50-Kaf 36
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
50-Kaf 38
beyne-humâ : ikisi arasında
-
50-Kaf 44
an-hum : onlardan
-
51-Zâriyât 11
ellezîne hum : ki onlar
-
51-Zâriyât 13
hum : onlar
-
51-Zâriyât 16
mâ âtâ-hum : onlara verdiği şeyi
-
51-Zâriyât 16
rabbu-hum : Rab'lerinin
-
51-Zâriyât 16
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
51-Zâriyât 18
ve bi el eshâri-hum : ve onların seher vakitleri (seher vakitlerinde)
-
51-Zâriyât 28
min-hum : onlardan
-
51-Zâriyât 40
nebeznâ-hum : onları attık
-
51-Zâriyât 43
lehum : onlara
-
51-Zâriyât 44
ehazet-hum : onları aldı
-
51-Zâriyât 44
ve hum yanzurûne : ve onlar bakıyorlar
-
51-Zâriyât 46
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
51-Zâriyât 53
hum : onlar
-
51-Zâriyât 54
anhum : onlardan
-
51-Zâriyât 57
min-hum : onlardan
-
52-Tûr 12
hum : onlar
-
52-Tûr 18
âtâ-hum : onlara verdi
-
52-Tûr 18
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
52-Tûr 18
ve vekâ-hum : ve onları korudu
-
52-Tûr 18
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
52-Tûr 20
ve zevvecnâ-hum : biz onları evlendirdik
-
52-Tûr 21
ve ittebeat-hum : ve onlara tâbî oldular
-
52-Tûr 21
zurriyyetu-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
-
52-Tûr 21
zurriyyete-hum : onların zürriyetleri, nesilleri, soyları
-
52-Tûr 21
ve mâ eletnâ-hum : ve onlardan eksiltmedik
-
52-Tûr 22
ve emdednâ-hum : ve onlara imdat ettik, uzattık, sunduk, verdik
-
52-Tûr 24
lehum : onlara ait, kendilerine ait
-
52-Tûr 24
ke enne-hum : sanki onlar
-
52-Tûr 25
ba'du-hum alâ ba'dın : birbirlerine
-
52-Tûr 32
te'muru-hum : onlara emrediyor, kendilerine emrediyor
-
52-Tûr 32
ahlâmu-hum : onların akılları
-
52-Tûr 32
hum : onlar
-
52-Tûr 35
hum(u) : onlar
-
52-Tûr 37
inde-hum : onların yanında
-
52-Tûr 37
hum(u) : onlar
-
52-Tûr 38
lehum : onların var
-
52-Tûr 38
mustemiu-hum : onları dinleyenler
-
52-Tûr 40
tes'elu-hum : onlardan istiyorsun
-
52-Tûr 40
hum : onlar
-
52-Tûr 41
indehum(u) : onların yanında
-
52-Tûr 41
hum : onlar
-
52-Tûr 42
hum(u) : onlar
-
52-Tûr 43
lehum : onların var
-
52-Tûr 45
zer-hum : onları bırak, terket
-
52-Tûr 45
yevme-hum : onların günü
-
52-Tûr 46
hum : onlara, kendilerine
-
52-Tûr 46
keydu-hum : onların hileli, tuzakları
-
52-Tûr 46
ve lâ hum yunsarûne : ve onlar yardım olunmazlar
-
52-Tûr 47
eksere-hum : onların çoğu
-
53-Necm 23
câe-hum : onlara geldi
-
53-Necm 26
şefâatu-hum : onların şefaatleri
-
53-Necm 28
lehum : onların
-
53-Necm 30
mebleguhum : onların erişebildikleri
-
53-Necm 52
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
53-Necm 52
hum : onlar
-
54-Kamer 3
ehvâe-hum : kendi nefslerine (hevalarına)
-
54-Kamer 4
câe-hum : onlara geldi
-
54-Kamer 6
an-hum : onlardan
-
54-Kamer 7
ebsâru-hum : onların gözleri
-
54-Kamer 7
keenne-hum : sanki onlar gibi
-
54-Kamer 9
kable-hum : onlardan önce
-
54-Kamer 20
keenne-hum : sanki onlar gibi
-
54-Kamer 27
lehum : onlar için, onlara
-
54-Kamer 27
fe irtekib-hum : artık onları gözle, bekle
-
54-Kamer 28
ve nebbi' hum : ve onlara haber ver
-
54-Kamer 28
beyne-hum : onların arasında
-
54-Kamer 29
sâhibe-hum : arkadaşlarını
-
54-Kamer 34
necceynâ-hum : ve onları kurtardık
-
54-Kamer 36
enzere-hum : onları uyardı
-
54-Kamer 37
a'yune-hum : onların gözleri
-
54-Kamer 38
sabbeha-hum : onlara bir sabah vakti ..... oldu
-
54-Kamer 42
ehaznâ-hum : onları aldık, yakaladık
-
54-Kamer 46
mev'ıdu-hum : onlara vaadedilen
-
55-Rahmân 20
beyne-humâ : ikisi arasında vardır
-
55-Rahmân 22
min-humâ : ikisinden
-
55-Rahmân 41
bi-sîmâ-hum : simalarından
-
55-Rahmân 56
kable-hum : onlardan önce
-
55-Rahmân 74
kablehum : onlardan önce
-
56-Vâkıa 45
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
56-Vâkıa 56
nuzulu-hum : onların ziyafeti, ağırlanması
-
57-Hadid 7
lehum : onlar için vardır
-
57-Hadid 12
nûru-hum : onların nurları
-
57-Hadid 13
beyne-hum : onların aralarına
-
57-Hadid 14
yunâdûne-hum : onlara seslenilir (onlara seslenirler)
-
57-Hadid 16
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
57-Hadid 16
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
57-Hadid 16
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 18
lehum : onlara
-
57-Hadid 18
ve lehum : ve onlar için vardır
-
57-Hadid 19
hum : onlar
-
57-Hadid 19
lehum : onların vardır
-
57-Hadid 19
ecru-hum : onların ecirleri
-
57-Hadid 19
ve nûru-hum : ve onların nurları
-
57-Hadid 25
mea--hum : onlarla beraber
-
57-Hadid 26
min-hum : ondan
-
57-Hadid 26
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 27
min-hum : onlardan
-
57-Hadid 27
ecre-hum : onların ecirleri, mükâfatları
-
57-Hadid 27
min-hum : onlardan
-
58-Mücâdele 2
ummehâtu-hum : onların anneleri
-
58-Mücâdele 2
veledne-hum : onları doğurdu
-
58-Mücâdele 2
ve inne-hum : ve muhakkak ki onlar
-
58-Mücâdele 6
yeb'asu-hum : onları diriltecek
-
58-Mücâdele 6
yunebbiu-hum : onlara haber verecek
-
58-Mücâdele 7
râbiu-hum : onların dördüncüsü
-
58-Mücâdele 7
sâdisu-hum : onların altıncısı
-
58-Mücâdele 7
mea-hum : onlarla beraber
-
58-Mücâdele 7
yunebbiu-hum : onlara haber verecek
-
58-Mücâdele 8
hasbu-hum : onlara yeter
-
58-Mücâdele 14
hum : onlar
-
58-Mücâdele 14
min-hum : onlardan
-
58-Mücâdele 14
ve hum : ve onlar
-
58-Mücâdele 15
lehum : onlara, onlar için
-
58-Mücâdele 15
inne-hum : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 16
eymâne-hum : kendi yeminlerini
-
58-Mücâdele 16
lehum : onlar için vardır
-
58-Mücâdele 17
hum : onlara
-
58-Mücâdele 17
emvâlu-hum : onların malları
-
58-Mücâdele 17
evlâdu-hum : onların çocukları
-
58-Mücâdele 17
hum : onlar
-
58-Mücâdele 18
yeb'asu-hum(u) : onları diriltecek
-
58-Mücâdele 18
enne-hum : kendilerinin ..... olduğunu
-
58-Mücâdele 18
inne-hum : muhakkak onlar
-
58-Mücâdele 18
hum(u) : onlar
-
58-Mücâdele 19
ensâ-hum : unutturmuştur onlara
-
58-Mücâdele 19
hum(u) : onlar
-
58-Mücâdele 22
âbâe-hum : onların babaları
-
58-Mücâdele 22
ebnâe-hum : onların oğulları
-
58-Mücâdele 22
ihvâne-hum : onların kardeşleri
-
58-Mücâdele 22
aşîrete-hum : onların aşiretten
-
58-Mücâdele 22
ve eyyede-hum : ve onları destekledi
-
58-Mücâdele 22
ve yudhilu-hum : ve dahil eder, dahil edecek
-
58-Mücâdele 22
an-hum : onlardan
-
58-Mücâdele 22
hum(u) el muflihûne : onlar felâha erenler, kurtuluşa erenler
-
59-Haşr 2
enne-hum : onların ..... olduğu
-
59-Haşr 2
mâniatu-hum : onların manisi, engeli, koruyucusu
-
59-Haşr 2
husûnu-hum : onların kaleleri
-
59-Haşr 2
etâ-hum(u) : onlara geldi
-
59-Haşr 2
buyûte-hum : onların evleri, kendi evleri
-
59-Haşr 3
azzebe-hum : onları azaplandırırdı, azap ederdi
-
59-Haşr 3
lehum : onlara, onlar için vardır
-
59-Haşr 4
bi enne-hum : onların ..... olması sebebiyle
-
59-Haşr 6
min-hum : onlardan
-
59-Haşr 8
hum(u) es sâdikûne : onlar sadık olanlar, sadıklar
-
59-Haşr 9
hum(u) : onlar
-
59-Haşr 11
inne-hum : muhakkak ki onlar, gerçekten onlar
-
59-Haşr 12
mea-hum : onlarla beraber
-
59-Haşr 12
lâ yansurûne-hum : onlara yardım etmezler
-
59-Haşr 12
nasarû-hum : onlara yardım ettiler
-
59-Haşr 13
bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
-
59-Haşr 14
be'su-hum : onların çarpışmaları
-
59-Haşr 14
beyne-hum : kendi aralarında
-
59-Haşr 14
tahsebu-hum : sen onları sanırsın, zannedersin
-
59-Haşr 14
ve kulûbu-hum : ve onların kalpleri
-
59-Haşr 14
bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
-
59-Haşr 15
lehum : onlar için vardır
-
59-Haşr 17
âkibete-humâ : onların akıbetleri
-
59-Haşr 17
enne-humâ : onların ikisinin olduğu, olması
-
59-Haşr 19
ensâ-hum : onlara unutturdu
-
59-Haşr 19
enfuse-hum : onların nefslerini, kendi nefslerini, kendilerini
-
59-Haşr 19
hum(u) : onlar
-
59-Haşr 20
hum(u) : onlar
-
59-Haşr 21
lealle-hum : umulur ki onlar
-
6-En'âm 5
lemmâ câe-hum : onlara geldiği zaman
-
6-En'âm 6
mekkennâ-hum : onları yerleştirdik
-
6-En'âm 6
fe ehleknâ-hum : fakat onları helâk ettik
-
6-En'âm 10
min-hum : onlardan, onları
-
6-En'âm 12
enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
-
6-En'âm 12
fe hum : işte onlar
-
6-En'âm 20
âteynâ-hum : onlara verdik
-
6-En'âm 20
ebnâe-hum : kendi oğulları
-
6-En'âm 20
enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
-
6-En'âm 20
ve fe hum : ve artık onlar
-
6-En'âm 22
nahşuru-hum : onları haşredeceğiz
-
6-En'âm 23
fitnetu-hum : onların fitnesi
-
6-En'âm 24
an-hum : onlardan
-
6-En'âm 25
ve min-hum : ve onlardan
-
6-En'âm 26
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 26
enfuse-hum : kendi nefsleri, kendileri
-
6-En'âm 28
bedâ lehum : onlara açıklandı
-
6-En'âm 28
ve inne-hum : ve muhakkak onlar
-
6-En'âm 31
izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
-
6-En'âm 31
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 31
evzâre-hum : (onların) yükleri, (kendi ağırlıkları, günahları)
-
6-En'âm 33
fe inne- hum : fakat, muhakkak ki onlar
-
6-En'âm 34
etâ-hum : onlara geldi
-
6-En'âm 35
i'râdu-hum : onların yüz çevirmeleri
-
6-En'âm 35
fe te'tiye-hum bi : böylece, o zaman onlara getir
-
6-En'âm 35
le cemea-hum : elbette onları toplar
-
6-En'âm 36
yeb'asu-hum : onları diriltir
-
6-En'âm 37
eksere-hum : onların çoğu
-
6-En'âm 42
fe ehaznâ-hum : o zaman Biz onları yakaladık, uğrattık
-
6-En'âm 42
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
6-En'âm 43
iz câe-hum : onlara geldiği zaman
-
6-En'âm 43
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
6-En'âm 43
lehum : onlara
-
6-En'âm 44
ehaznâ-hum : onları yakaladık (aldık)
-
6-En'âm 44
fe izâ-hum : artık, o zaman onlar
-
6-En'âm 46
summe hum : sonra onlar
-
6-En'âm 48
ve lâ hum : ve onlar olmazlar
-
6-En'âm 49
yemessu-hum : onlara dokunacak
-
6-En'âm 51
leyse lehum : onların yoktur
-
6-En'âm 51
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
6-En'âm 52
rabbe-hum : Rab'lerine
-
6-En'âm 52
fe tatrude-hum : artık onları kovarsan
-
6-En'âm 53
ba'da-hum : onların bazısını
-
6-En'âm 53
bi ba'din \nba'da-hum bi ba'din : bazıları ile \n: onları birbirleri ile
-
6-En'âm 61
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 62
mevlâ-hum : onların mevlâsı, velîsi, dostu
-
6-En'âm 65
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
6-En'âm 68
an-hum : onlardan
-
6-En'âm 69
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
6-En'âm 70
dîne-hum : onların dini, kendilerinin dînini, kendi dînleri
-
6-En'âm 70
garret-hum : onları aldattı
-
6-En'âm 70
lehum : onlar için vardır
-
6-En'âm 82
îmane-hum : îmânlarını
-
6-En'âm 82
lehum el emnu : onlar emindirler
-
6-En'âm 82
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 87
ve ictebeynâ-hum : ve onları seçtik
-
6-En'âm 87
ve hedeynâ-hum : ve onları hidayet ettik, ulaştırdık
-
6-En'âm 88
an-hum : onlardan
-
6-En'âm 89
âteynâ-hum el kitâbe : onlara, kendilerine kitap verdik
-
6-En'âm 90
fe bi hudâyu-hum ıktedih : öyleyse onların hidayetine tâbî ol
-
6-En'âm 91
zer-hum : onları bırak
-
6-En'âm 92
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 94
enne-hum : onların olduğunu
-
6-En'âm 100
ve halaka-hum : ve onları yarattı
-
6-En'âm 108
amele-hum : onların amellerini
-
6-En'âm 108
merciu-hum : onların dönüşleri
-
6-En'âm 108
fe yunebbiu-hum : o zaman onlara haber verecek
-
6-En'âm 109
câet-hum : onlara geldi
-
6-En'âm 110
ef'idete-hum : onların fuad hassaları (nefslerinin kalbinin idrak hassaları)
-
6-En'âm 110
ve ebsâre-hum : ve onların basiretleri, kalp gözünün görme hassaları
-
6-En'âm 110
ve nezeru-hum : ve onları terkederiz
-
6-En'âm 111
ve kelleme-hum : ve onlarla konuştu
-
6-En'âm 111
eksere-hum : onların çoğu
-
6-En'âm 112
ba'du-hum : onlardan bazısı
-
6-En'âm 112
ilâ ba'dın \n(ba'du-hum ilâ ba'dın) : bazısına \n: (birbirlerine)
-
6-En'âm 112
fe zer-hum : öyleyse onları terket (bırak)
-
6-En'âm 113
mâ hum mukterifûne : onların kazandıkları şey(ler)
-
6-En'âm 114
âteynâ-hum : onlara verdik
-
6-En'âm 116
hum illâ : onlar ancak
-
6-En'âm 121
eta'tumû-hum : onlara itaat edersiniz
-
6-En'âm 124
câet-hum : onlara geldi
-
6-En'âm 127
lehum : onlar için vardır, onlarındır
-
6-En'âm 127
veliyyu-hum : onların velîsi, dostu
-
6-En'âm 128
yahşuru-hum : onları toplar
-
6-En'âm 128
evliyau-hum : onların dostları
-
6-En'âm 130
ve garret-hum : ve onları aldattı
-
6-En'âm 130
enne-hum : onların ... olduklarına, kendilerinin ...olduğuna
-
6-En'âm 137
şurekâu-hum : onların ortakları
-
6-En'âm 137
li yurdû-hum : onları helâk etmek için
-
6-En'âm 137
dîne-hum : onların dîni, kendilerinin dîni
-
6-En'âm 137
fe zer-hum : artık onları bırak, terket
-
6-En'âm 139
fe hum : o taktirde onlar
-
6-En'âm 139
vasfe-hum : onların vasıflandırmaları, nitelendirmeleri
-
6-En'âm 140
evlâde-hum : kendi evlâtlarını
-
6-En'âm 140
rezaka-hum allâhu : Allah onları rızıklandırdı
-
6-En'âm 146
şuhûme-humâ : o ikisinin iç yağları
-
6-En'âm 146
zuhûru-humâ : o ikisinin sırtları
-
6-En'âm 146
cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
-
6-En'âm 150
mea-hum : onlarla beraber
-
6-En'âm 150
ve hum : ve onlar
-
6-En'âm 151
ve iyyâ-hum : ve onları da yalnız (biz)
-
6-En'âm 154
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
6-En'âm 157
min-hum : onlardan
-
6-En'âm 158
en te'tiye-hum : onlara gelmesi
-
6-En'âm 159
dîne-hum : onların dîni, kendi dînlerini
-
6-En'âm 159
min-hum : onlardan
-
6-En'âm 159
emru-hum : onların işi
-
6-En'âm 159
yunebbiu-hum : onlara haber verecek
-
6-En'âm 160
ve hum : ve onlar
-
60-Mümtehine 2
eydiye-hum : onların elleri, elleri
-
60-Mümtehine 2
ve elsinete-hum : ve onların dilleri, dilleri
-
60-Mümtehine 7
min-hum : onlardan
-
60-Mümtehine 8
en teberrû-hum : onlara iyilik yapmanız
-
60-Mümtehine 9
en tevellev-hum : onlara dönmeniz, dost olmanız
-
60-Mümtehine 9
yetevelle-hum : onlara dönerse, severse, dost edinirse
-
60-Mümtehine 9
hum(u) : onlar
-
60-Mümtehine 10
lehum : onlar (erkekler), onlara (erkeklere)
-
60-Mümtehine 10
hum : onlar (erkekler)
-
60-Mümtehine 10
ve âtû-hum : ve onlara verin
-
60-Mümtehine 11
ezvâcu-hum : onların eşleri, eşleri
-
61-Saf 4
keenne-hum : onlar sanki ..... gibi
-
61-Saf 5
kulûbe-hum : onların kalpleri
-
61-Saf 6
câe-hum bi : onlara getirdi
-
62-Cum'a 2
min-hum : onlardan, kendilerinden
-
62-Cum'a 2
ve yuallimu-hum(u) : ve onlara öğretir
-
62-Cum'a 3
min-hum : onlardan
-
62-Cum'a 5
hummilû : yüklendi (yüklenildi)
-
63-Münâfikûn 2
eymâne-hum : kendi yeminleri
-
63-Münâfikûn 2
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
63-Münâfikûn 3
bi enne-hum : onların ..... olmaları sebebiyle
-
63-Münâfikûn 3
hum : onlar
-
63-Münâfikûn 4
raeyte-hum : onları gördün
-
63-Münâfikûn 4
ecsâmu-hum : onların cisimleri, bedenleri, vücut yapıları
-
63-Münâfikûn 4
keenne-hum : sanki onlar gibi
-
63-Münâfikûn 4
hum(u) : onlar
-
63-Münâfikûn 4
fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
-
63-Münâfikûn 4
kâtele-hum(u) : onları öldürsün, helâk etsin, kahretsin
-
63-Münâfikûn 5
lehum : onlara
-
63-Münâfikûn 5
ruûse-hum : onların başları, başlarını
-
63-Münâfikûn 5
ve raeyte-hum : ve sen onları gördün
-
63-Münâfikûn 5
ve hum : ve onlar
-
63-Münâfikûn 6
lehum : onlar için
-
63-Münâfikûn 6
lehum : onlar için
-
63-Münâfikûn 6
lehum : onlara, onları
-
63-Münâfikûn 7
hum(u) ellezîne : onlar ki
-
63-Münâfikûn 9
hum(u) el hâsirûne : hüsranda olanlar
-
64-Teğabün 5
ve lehum : ve onlar için vardır
-
64-Teğabün 6
rusulu-hum : onların resûlleri
-
64-Teğabün 14
fe ahzerû-hum : artık onlardan sakının
-
64-Teğabün 16
hum(u) el muflihûne : onlar felâha erenlerdir
-
65-Talâk 10
lehum : onlara, onlar için
-
66-Tahrim 6
emere-hum : onlara emretti
-
66-Tahrim 8
nûru-hum : onların nurları
-
66-Tahrim 9
ve me'vâ-hum : ve onların barınacağı yer, sığınacağı yer
-
66-Tahrim 10
hânetâ humâ : ikisi hainlik etti, ihanet etti
-
66-Tahrim 10
an-humâ : onlardan (ikisinden)
-
67-Mülk 5
lehum : onlar için
-
67-Mülk 8
seele-hum : onlara sordu
-
67-Mülk 12
rabbe-hum : Rab'lerine
-
67-Mülk 12
lehum : onlar için, onlara vardır
-
67-Mülk 19
fevka-hum : onların üstünde
-
68-Kalem 17
belevnâ-hum : onları belâya uğrattık
-
68-Kalem 19
ve hum nâimûne : ve onlar uyuyorlar
-
68-Kalem 23
hum : onlar
-
68-Kalem 28
evsatu-hum : onların en makul düşüneni (aklı başında olanı)
-
68-Kalem 30
ba'du-hum : onların bazısı
-
68-Kalem 30
(ba'du-hum alâ ba'din) : birbirlerine
-
68-Kalem 40
hum : onlara
-
68-Kalem 40
eyyu-hum : onların hangisi
-
68-Kalem 41
lehum : onların var
-
68-Kalem 43
ebsâru-hum : onların bakışları, gözleri
-
68-Kalem 43
terheku-hum : onları kaplar, bürür
-
68-Kalem 43
ve hum : ve onlar
-
68-Kalem 44
se-nestedricu-hum : tedricen (derece derece), yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız
-
68-Kalem 45
lehum : onlara
-
68-Kalem 46
tes'elu-hum : sen onlardan istiyorsun
-
68-Kalem 46
hum : onlar
-
68-Kalem 47
hum(u) : onlar
-
68-Kalem 47
hum : onlar
-
69-Hâkka 7
enne-hum : onların olduğunu
-
69-Hâkka 8
lehum : onların, onlara ait
-
69-Hâkka 10
ehaze-hum : onları yakaladı
-
69-Hâkka 14
ve humilet(i) : ve taşındı, kaldırıldı
-
69-Hâkka 17
fevka-hum : onların üstünde, üstlerinde
-
7-A'râf 4
hum : onlar
-
7-A'râf 5
dâ'vâ-hum : onların duaları, yalvarmaları
-
7-A'râf 5
câe-hum : onlara geldi
-
7-A'râf 8
hum el muflihûne : onlar felâha erenlerdir
-
7-A'râf 9
enfuse-hum : onların nefsleri, kendileri
-
7-A'râf 16
lehum : onlar, onlara, onlara karşı
-
7-A'râf 17
le âtiyenne-hum : mutlaka onlara geleceğim
-
7-A'râf 17
eksere-hum : onların çoğu
-
7-A'râf 18
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 20
lehum eş şeytânu : şeytan onlara
-
7-A'râf 20
lehumâ : o ikisinin, onların
-
7-A'râf 20
an-humâ : o ikisinden, (kendilerinden)
-
7-A'râf 21
kâseme-humâ : ikisine yemin etti
-
7-A'râf 22
humâ : ikisi
-
7-A'râf 22
lehumâ : kendilerine (ikisine)
-
7-A'râf 22
sev'âtu-humâ : ayıp yerleri (ikisinin)
-
7-A'râf 22
ve nâdâ-huma : ve ikisine seslendi
-
7-A'râf 22
rabbu-humâ : ikisinin Rabbi
-
7-A'râf 26
lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
-
7-A'râf 27
an-humâ : ikisinden, onlardan
-
7-A'râf 27
libâse-humâ : ikisinin elbiselerini
-
7-A'râf 27
li yuriye-humâ : ikisine göstermek için, onlara görünmesi için
-
7-A'râf 27
lâ terevne-hum : onları göremezsiniz
-
7-A'râf 30
inne-hum ettehazû eş şeyâtîne : muhakkak ki onlar şeytanı ... edindiler
-
7-A'râf 30
enne-hum : onların olduğunu, kendilerinin olduğunu
-
7-A'râf 34
ecelu-hum : onların ecelleri (takdir edilen zaman dolunca)
-
7-A'râf 35
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
7-A'râf 36
hum : onlar
-
7-A'râf 37
yenâlu-hum : onlara nail olur, erişir, ulaşır
-
7-A'râf 37
nasîbu-hum : onların nasipleri, payları
-
7-A'râf 37
izâ câet-hum : onlara geldiği zaman
-
7-A'râf 37
yeteveffevne-hum : onların vefat ettirir
-
7-A'râf 37
enne-hum : kendilerinin ... olduğuna
-
7-A'râf 38
uhrâ-hum : onların sonrakileri
-
7-A'râf 38
li ûlâ-hum : onların öncekileri için
-
7-A'râf 39
ûlâ-hum : onların evvelkileri
-
7-A'râf 39
li uhrâ-hum : onların sonrakilere
-
7-A'râf 40
lehum : onlara
-
7-A'râf 41
lehum : onlar için vardır
-
7-A'râf 42
hum : onlar
-
7-A'râf 44
beyne-hum : onların arasında
-
7-A'râf 45
hum : onlar
-
7-A'râf 46
ve beyne-humâ : ve ikisi arasında (vardır)
-
7-A'râf 46
bi sîmâ-hum : onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden
-
7-A'râf 46
ve hum : ve onlar
-
7-A'râf 47
ebsâru-hum : onların bakışları
-
7-A'râf 48
ya'rifûne-hum : onları tanırlar
-
7-A'râf 48
bi sîmâ-hum : onları simaları ile, simalarından, yüzlerinden
-
7-A'râf 49
lâ yenâlu-hum allâhu : Allah onlara ulaşmaz
-
7-A'râf 50
harrame-humâ : o ikisini haram kıldı (yasakladı)
-
7-A'râf 51
dîne-hum : onların dîni (kendilerinin dini, kendi dinleri)
-
7-A'râf 51
garrat-hum : onları aldattı
-
7-A'râf 51
nensâ-hum : onları unuturuz
-
7-A'râf 52
ci'nâ-hum bi : onlara getirdik
-
7-A'râf 53
enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
-
7-A'râf 53
an-hum : onlardan
-
7-A'râf 64
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 65
ehâ-hum : onların kardeşi
-
7-A'râf 73
ehâ-hum : onların kardeşi
-
7-A'râf 75
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 78
ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
-
7-A'râf 79
an-hum : onlardan
-
7-A'râf 82
ahricû-hum : onları çıkarın
-
7-A'râf 82
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
7-A'râf 85
ehâ-hum : onların kardeşi
-
7-A'râf 85
eşyâe-hum : onların eşyaları (sahip oldukları şeyler)
-
7-A'râf 91
fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
-
7-A'râf 92
kânû hum : onlar oldular
-
7-A'râf 93
an-hum : onlardan
-
7-A'râf 94
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
7-A'râf 95
fe ehaz-nâ-hum : böylece onları aldık, yakaladık, yok ettik
-
7-A'râf 95
ve hum : ve onlar
-
7-A'râf 96
fe ehaz-nâ-hum : böylece biz onları aldık, yakaladık (cezalandırdık)
-
7-A'râf 97
en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
-
7-A'râf 97
ve hum : ve onlar
-
7-A'râf 98
en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
-
7-A'râf 98
ve hum : ve onlar
-
7-A'râf 100
esab-nâ-hum : onlara musibet isabet ettirdik, cezalandırdık
-
7-A'râf 100
fe hum : böylece, artık onlar
-
7-A'râf 101
câet-hum : onlara geldi
-
7-A'râf 101
rusulu-hum : resûlleri
-
7-A'râf 102
eksere-hum : onların çoğu
-
7-A'râf 116
ve isterhebû-hum : ve onları korkuttular
-
7-A'râf 127
ebnâe-hum : onların oğulları
-
7-A'râf 127
nisâe-hum : onların kadınları
-
7-A'râf 127
fevka-hum : onların üstünde
-
7-A'râf 130
lealle-hum : umulur ki onlar, böylece onlar
-
7-A'râf 131
câet-hum el hasenetu : onlara hasene, iyilik geldi
-
7-A'râf 131
tusib-hum : onlara isabet eder
-
7-A'râf 131
tâiru-hum : onların uğursuzluğu
-
7-A'râf 131
eksere-hum : onların çoğu
-
7-A'râf 135
an-hum er ricze : onlardan azabı
-
7-A'râf 135
hum : onlar
-
7-A'râf 135
hum : onlar
-
7-A'râf 136
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 136
fe agrak-nâ-hum : böylece onları boğduk
-
7-A'râf 136
bi-enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
-
7-A'râf 138
lehum : onların, onlara ait
-
7-A'râf 138
kemâ lehum : onlarda olduğu gibi
-
7-A'râf 139
hum : onlar
-
7-A'râf 146
bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle
-
7-A'râf 147
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
7-A'râf 148
lâ yukellimu-hum : onlarla konuşmuyor
-
7-A'râf 149
enne-hum : (kendilerinin), ... olduğunu
-
7-A'râf 152
se yenâlu-hum : onlar nail olacaklar, uğrayacaklar
-
7-A'râf 154
hum : onlar
-
7-A'râf 155
ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
-
7-A'râf 155
ehlekte-hum : onları helâk ettin
-
7-A'râf 156
hum : onlar
-
7-A'râf 157
inde-hum : yanlarında
-
7-A'râf 157
ye'muru-hum : onlara emreder
-
7-A'râf 157
ve yenhâ-hum : ve onlara yasaklar, onları nehyeder
-
7-A'râf 157
lehum et tayyibâti : onlara temiz ve güzel olanları
-
7-A'râf 157
an-hum : onlardan
-
7-A'râf 157
ısra-hum : onların ağırlığını, zorluklarını, yüklerini
-
7-A'râf 157
hum el muflihûne : onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir
-
7-A'râf 160
katta'nâ-hum : ve biz onları ayırdık
-
7-A'râf 160
meşrabe-hum : onların (kendilerinin) içeceği yer
-
7-A'râf 160
enfuse-hum : kendi nefslerine (kendilerine)
-
7-A'râf 161
ve iz kîle lehum : ve onlara ... denilmişti
-
7-A'râf 162
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 162
lehum : onlara
-
7-A'râf 163
ves'el-hum : ve onlara sor
-
7-A'râf 163
hîtânu-hum : balıkları
-
7-A'râf 163
neblû-hum : onları imtihan ediyoruz
-
7-A'râf 164
min-hum : onlardan
-
7-A'râf 164
allâhu muhliku-hum : Allah'ın onları (kendilerini) helâk edeceği kimseler
-
7-A'râf 164
muazzibu-hum : onlara (kendilerine) azab edeceği kimseler
-
7-A'râf 164
ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
-
7-A'râf 166
lehum : onlara
-
7-A'râf 167
yesûmu-hum : onları zorlayacak, yapacak
-
7-A'râf 168
ve katta'nâ-hum : ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
-
7-A'râf 168
min hum es sâlihûne : onlardan (bir kısmı) salihler
-
7-A'râf 168
ve min-hum : ve onlardan (bir kısmı)
-
7-A'râf 168
ve belev-nâ-hum : ve biz onları imtihan ettik
-
7-A'râf 168
lealle-hum : umulur ki, böylece onlar
-
7-A'râf 171
fevka-hum : onların üstüne
-
7-A'râf 172
zurriyyete-hum : onların zürriyetlerini
-
7-A'râf 172
ve eşhede-hum : ve onları şahit tuttu
-
7-A'râf 174
ve lealle-hum : ve umulur ki, böylece onlar
-
7-A'râf 176
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
7-A'râf 177
ve enfuse-hum : ve nefslerine, kendilerine
-
7-A'râf 178
hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlardır (nefslerini hüsrana düşürenlerdir).
-
7-A'râf 179
lehum : onların vardır
-
7-A'râf 179
ve lehum : ve onların vardır
-
7-A'râf 179
ve lehum : ve onların vardır
-
7-A'râf 179
bel hum : hayır onlar, hatta onlar
-
7-A'râf 179
hum el gâfilûne : onlar gâfil olanlar, gâfiller
-
7-A'râf 182
se nestedricu-hum : onların derecelerini yavaş yavaş azaltacağız
-
7-A'râf 183
lehum : onlara
-
7-A'râf 185
ecelu-hum : onların ecelleri
-
7-A'râf 186
ve yezeru-hum : ve onları bırakır, terkeder
-
7-A'râf 189
rabbe-humâ : ikisinin Rabbi
-
7-A'râf 190
âtâ-humâ : ikisine verdi
-
7-A'râf 190
âtâ-humâ : ikisine verdi
-
7-A'râf 191
ve hum : ve onlar kendileri
-
7-A'râf 192
lehum : onlara
-
7-A'râf 192
enfuse-hum : onlar nefslerine (kendilerine)
-
7-A'râf 193
ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
-
7-A'râf 193
e deavtumû-hum : onları davet mi ettiniz, çağırdınız mı
-
7-A'râf 194
fed'û-hum (fe ud'û-hum) : öyleyse onları çağırın
-
7-A'râf 195
e lehum : onların var mı
-
7-A'râf 195
em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
-
7-A'râf 195
em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
-
7-A'râf 195
em lehum : veya, ya da, yoksa onların var mı
-
7-A'râf 197
enfuse-hum : nefslerine, kendilerine
-
7-A'râf 198
ve in ted'û-hum : ve eğer onları çağırırsanız
-
7-A'râf 198
ve terâ-hum : ve onları görürsün
-
7-A'râf 198
ve hum : ve onlar
-
7-A'râf 201
izâ messe-hum : onlara dokunduğu zaman
-
7-A'râf 201
fe izâ-hum : işte o zaman onlar
-
7-A'râf 202
ve ihvânu-hum : ve onların kardeşleri
-
7-A'râf 202
yemuddûne-hum : onları sürüklerler (uzatırlar, çekerler)
-
70-Meâric 6
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
70-Meâric 11
yubassarûne-hum : birbirlerine gösterilirler
-
70-Meâric 23
ellezîne hum : onlar olanlardır
-
70-Meâric 27
hum : onlar
-
70-Meâric 29
hum : onlar
-
70-Meâric 30
eymânu-hum : onların elleri
-
70-Meâric 30
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
70-Meâric 31
hum(u) el âdûne : onlar haddi aşmış olanlar
-
70-Meâric 32
hum : onlar
-
70-Meâric 33
hum : onlar
-
70-Meâric 34
hum : onlar
-
70-Meâric 38
min-hum : onlardan
-
70-Meâric 39
halaknâ-hum : onları yarattık
-
70-Meâric 41
min-hum : onlardan
-
70-Meâric 42
fe zer-hum : artık onları terket
-
70-Meâric 42
hum(u) : onlar
-
70-Meâric 43
ke enne-hum : sanki onlar ..... gibi
-
70-Meâric 44
ebsâru-hum : onların bakışları
-
70-Meâric 44
terheku-hum : onları kaplar
-
71-Nuh 1
en ye'tiye-hum : onlara gelmesi
-
71-Nuh 6
lem yezid-hum : onlara arttırmadı
-
71-Nuh 7
deavtu-hum : onları davet ettim
-
71-Nuh 7
lehum : onları
-
71-Nuh 7
esâbia-hum : parmaklarını
-
71-Nuh 7
siyâbe-hum : kendi elbiseleri
-
71-Nuh 8
deavtu-hum : onları davet ettim
-
71-Nuh 9
lehum : onlara
-
71-Nuh 9
lehum : onlara
-
71-Nuh 21
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
71-Nuh 25
lehum : onlar için, kendileri için
-
71-Nuh 27
in tezer-hum : eğer onları bırakırsan
-
72-Cin 6
zâdû-hum : onların artırdılar
-
72-Cin 7
ve enne-hum : ve onlar ..... olduğunu
-
72-Cin 10
rabbu-hum : Rab'leri
-
72-Cin 16
eskaynâ-hum : onları suladık
-
72-Cin 17
neftine-hum : onları deneriz, imtihan ederiz
-
73-Müzzemmil 10
ve uhcur-hum : ve onlardan hicret et, ayrıl
-
73-Müzzemmil 11
ve mehil-hum : ve onlara mehil ver, mühlet ver, süre tanı
-
74-Müddessir 31
ıddete-hum : onların sayısı
-
74-Müddessir 48
mâ tenfeu-hum : onlara fayda sağlamaz
-
74-Müddessir 49
lehum : onlara
-
74-Müddessir 50
keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
-
74-Müddessir 50
humurun : yabanî merkepler (yaban eşekleri)
-
74-Müddessir 52
min-hum : onlardan (onların)
-
76-İnsan 11
vakâ-hum(u) allâhu : Allah onları korudu
-
76-İnsan 11
ve lakkâ-hum : ve onları kavuşturdu
-
76-İnsan 12
ve cezâ-hum : ve onlara karşılığını verdi, onları mükâfatlandırdı
-
76-İnsan 19
izâ raeyte-hum : onları gördüğün zaman
-
76-İnsan 19
hasibte-hum : onları sanırsın
-
76-İnsan 21
âliye-hum : onların üstleri
-
76-İnsan 21
ve sekâ-hum : ve onlara içecek sundu
-
76-İnsan 21
rabbu-hum : onların Rabbi, Rab'leri
-
76-İnsan 24
min-hum : onlardan
-
76-İnsan 27
verâe-hum : arkalarına
-
76-İnsan 28
halaknâ-hum : onları yarattık
-
76-İnsan 28
esre-hum : onların bağları
-
76-İnsan 28
emsâle-hum : onların emsalleri, benzerleri
-
76-İnsan 31
lehum : onlar için
-
77-Mürselât 17
nutbiu-hum(u) : onlara tâbî kılarız
-
77-Mürselât 36
lehum : onlara
-
77-Mürselât 48
lehum(u) : onlara
-
78-Nebe 3
hum : onlar
-
78-Nebe 27
innehum : muhakkak ki onlar
-
78-Nebe 37
beyne-humâ : ikisi arasında bulunanlar
-
79-Nâziât 14
hum : onlar
-
79-Nâziât 46
keenne-hum : sanki onlar ..... gibi
-
8-Enfâl 2
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
8-Enfâl 2
zâdet-hum : onların artırdı
-
8-Enfâl 3
razaknâ-hum : onları rızıklandırdık (rızık olarak verdik)
-
8-Enfâl 4
hum : onlar
-
8-Enfâl 4
lehum : onlar için, onların
-
8-Enfâl 6
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 12
min-hum : onlardan, onların
-
8-Enfâl 13
bi enne-hum : onların olmaları sebebiyle
-
8-Enfâl 15
fe lâ tuvellûhum(u) el edbâra : artık onlara arkanızı dönmeyin (kaçmayın)
-
8-Enfâl 17
fe lem taktulû-hum : oysa, halbuki onları siz öldürmediniz
-
8-Enfâl 17
katele-hum : onları öldürdü
-
8-Enfâl 21
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 23
le esmea-hum : elbette, mutlaka onlara işittirirdi
-
8-Enfâl 23
esmea-hum : onlara işittirdi
-
8-Enfâl 23
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 32
kâlû allâhumme : onlar 'Allah'ım' dediler
-
8-Enfâl 33
li yuazzibe-hum : onları azaplandıracak
-
8-Enfâl 33
muazzibe-hum : onlara azap veren, azaplandıran
-
8-Enfâl 33
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 34
ve mâ lehum : ve niçin, neden onlar
-
8-Enfâl 34
yuazzibe-hum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
8-Enfâl 34
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 34
eksere-hum : onların çoğu
-
8-Enfâl 35
salâtu-hum : onların ibadetleri
-
8-Enfâl 36
emvâle-hum : mallarını
-
8-Enfâl 37
hum el hâsirûne : onlar hüsrana uğrayanlar
-
8-Enfâl 38
yugfer lehum : onlar mağfiret edilir
-
8-Enfâl 39
ve kâtilû-hum : ve onlarla savaşın
-
8-Enfâl 41
humuse-hu : onun beşte biri
-
8-Enfâl 42
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 43
yurîke-hum allâhu : Allah sana onları gösteriyor
-
8-Enfâl 43
erâke-hum : onları sana gösterdi
-
8-Enfâl 44
yurîkumû-hum : onları size gösteriyor
-
8-Enfâl 48
lehum eş şeytânu : onlara şeytan
-
8-Enfâl 48
a'mâle-hum : amellerini, yaptıklarını
-
8-Enfâl 49
dînu-hum : onların dîni, kendilerinin dîni
-
8-Enfâl 50
vucûhe-hum : onların yüzlerine
-
8-Enfâl 50
ve edbâra-hum : ve onların arkalarına
-
8-Enfâl 52
fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
-
8-Enfâl 54
fe ehlek-nâ-hum : böylece biz onları helâk ettik
-
8-Enfâl 55
fe hum : artık onlar
-
8-Enfâl 56
min-hum : onlardan
-
8-Enfâl 56
ahde-hum : ahdlerini, akidlerini, sözleşmelerini
-
8-Enfâl 56
ve hum : ve onlar
-
8-Enfâl 57
teskafenne-hum : onları yakalarsın
-
8-Enfâl 57
halfe-hum : onların arkalarında
-
8-Enfâl 57
lealle-hum : böylece onlar
-
8-Enfâl 59
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
8-Enfâl 60
lehum : onlar için
-
8-Enfâl 60
lâ ta'lemûne-hum : siz onları bilmezsiniz
-
8-Enfâl 60
ya'lemu-hum : onları bilir
-
8-Enfâl 63
beyne-hum : onların arasını
-
8-Enfâl 65
bi enne-hum : onların, ... olmalarından dolayı
-
8-Enfâl 71
min-hum : onlardan
-
8-Enfâl 72
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
8-Enfâl 72
ba'dın \n(ba'du-hum ba'dın) : bir kısmı \n: (birbirlerinin)
-
8-Enfâl 72
ve beyne-hum : ve onların arasında
-
8-Enfâl 73
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
8-Enfâl 74
hum el mu'minûne : onlar mü'minlerdir
-
8-Enfâl 74
lehum : onlara, onlar için vardır
-
8-Enfâl 75
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
8-Enfâl 75
bi ba'dın \n(ba'du-hum bi ba'dın) : bir kısmına \n: (birbirlerine)
-
80-Abese 37
min hum : onlardan, onların
-
80-Abese 42
hum(u) : onlar
-
82-İnfitâr 16
hum : onlar
-
83-Mutaffifin 3
kâlû-hum : onlara ölçerek sattılar
-
83-Mutaffifin 3
vezenû-hum : onlara tarttılar
-
83-Mutaffifin 4
enne-hum : onlar ..... olacaklarını
-
83-Mutaffifin 15
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
83-Mutaffifin 16
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
83-Mutaffifin 32
reev-hum : onları gördüler
-
84-İnşikak 20
lehum : onlara
-
84-İnşikak 24
fe beşşir-hum : artık onları müjdele
-
84-İnşikak 25
lehum : onlar için vardır
-
85-Bürûc 6
hum : onlar
-
85-Bürûc 7
ve hum : ve onlar
-
85-Bürûc 8
min-hum : onlardan
-
85-Bürûc 10
lehum : onlar için vardır
-
85-Bürûc 10
ve lehum : ve onlar için vardır
-
85-Bürûc 11
lehum : onlar için vardır
-
86-Târık 15
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
86-Târık 17
emhil-hum : onlara süre tanı (kendi hallerine bırak)
-
88-Ğâşiye 6
lehum : onların
-
88-Ğâşiye 25
iyâbe-hum : onların dönüşü
-
88-Ğâşiye 26
hisâbe-hum : onların hesapları
-
9-Tevbe 4
ahde-hum : onların ahdi
-
9-Tevbe 5
vecedtumû-hum : onlara rastladınız, buldunuz
-
9-Tevbe 5
ve huzû-hum : ve onları alın, yakalayın
-
9-Tevbe 5
vahsurû-hum (ve uhsurû-hum) : ve onları kuşatın, muhasara edin
-
9-Tevbe 5
lehum : onların
-
9-Tevbe 5
sebîle-hum : onların yolu
-
9-Tevbe 6
bi enne-hum : onların, ..... olması sebebiyle, dolayısıyla
-
9-Tevbe 7
lehum : onlara, onlar için
-
9-Tevbe 8
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 8
ve ekseru-hum : ve onların çoğu
-
9-Tevbe 9
inne-hum : muhakkak onlar
-
9-Tevbe 10
hum : onlar
-
9-Tevbe 12
eymâne-hum : yeminlerini
-
9-Tevbe 12
inne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 12
lehum : onların
-
9-Tevbe 12
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
9-Tevbe 13
eymâne-hum : yeminlerini
-
9-Tevbe 13
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 13
e tahşevne-hum : onlardan korkuyor musunuz
-
9-Tevbe 14
kâtilû-hum : onlarla savaşın
-
9-Tevbe 14
yuazzibhum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
9-Tevbe 17
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
9-Tevbe 17
hum : onlar
-
9-Tevbe 20
hum el fâizûne : onlar kurtuluşa erenler
-
9-Tevbe 21
yubeşşiru-hum : onları müjdeler
-
9-Tevbe 21
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
9-Tevbe 21
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 23
yetevelle-hum : onlara döner
-
9-Tevbe 23
humu ez zâlimûne : onlar zalimler
-
9-Tevbe 29
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 30
kavlu-hum : onların söyledikleri
-
9-Tevbe 30
kâtele-hum allâhu : Allah onları öldürsün (kahretsin)
-
9-Tevbe 31
ahbâra-hum : onların âlimleri, din adamları
-
9-Tevbe 31
ve ruhbâne-hum : ve onların rahipleri
-
9-Tevbe 34
beşşir-hum : onları müjdele, haber ver
-
9-Tevbe 35
cibâhu-hum : onların alınları
-
9-Tevbe 35
ve cunûbu-hum : ve onların yanları, böğürleri
-
9-Tevbe 35
ve zuhûru-hum : ve onların sırtları, arkaları
-
9-Tevbe 37
lehum : onlara
-
9-Tevbe 40
humâ : ikisi
-
9-Tevbe 42
enfuse-hum : nefslerini, kendilerini
-
9-Tevbe 42
inne-hum : muhakkak ki onlar
-
9-Tevbe 43
lehum : onlara
-
9-Tevbe 45
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 45
fe hum : o zaman, artık onlar
-
9-Tevbe 46
inbiâse-hum : onların tutumu, davranışları
-
9-Tevbe 46
fe sebbeta-hum : böylece onları alıkoydu
-
9-Tevbe 47
lehum : onları
-
9-Tevbe 48
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 49
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 50
tesu'-hum : onları üzer
-
9-Tevbe 50
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 54
menea-hum : onları men eden
-
9-Tevbe 54
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 54
nefekâtu-hum : onların infâkleri
-
9-Tevbe 54
enne-hum : onların olmaları sebebiyle, çünkü onlar
-
9-Tevbe 54
ve hum : onlar
-
9-Tevbe 54
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 55
emvâlu-hum : onların malları
-
9-Tevbe 55
ve lâ evlâdu-hum : ve onların evlâtları ... olmasın
-
9-Tevbe 55
li yuazzibe-hum : onları azaplandırmayı
-
9-Tevbe 55
enfusu-hum : onların nefsleri, canları
-
9-Tevbe 55
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 56
inne-hum : onların, ...olduğuna, muhakkak ki onlar
-
9-Tevbe 56
hum : onlar
-
9-Tevbe 56
ve lâkinne-hum : ve lâkin, fakat onlar
-
9-Tevbe 57
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 58
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 58
hum : onlar
-
9-Tevbe 59
enne-hum : gerçekten onlar
-
9-Tevbe 59
mâ âtâ-hum allâhu : Allah'ın onlara verdiği şey
-
9-Tevbe 60
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 61
ve min hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 61
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 64
tunebbiu-hum : onlara haber verir
-
9-Tevbe 65
seelte-hum : onlara sordun
-
9-Tevbe 66
bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle, olmalarından dolayı
-
9-Tevbe 67
ba'du-hum : onların bazısı, bir kısmı
-
9-Tevbe 67
min ba'din \n(ba'du-hum min ba'din) : bir kısmından \n: (birbirinden)
-
9-Tevbe 67
eydiye-hum : onların elleri, ellerini
-
9-Tevbe 67
fe nesiye-hum : böylece (o da) onları unuttu
-
9-Tevbe 67
hum el fâsikûne : onlar fasıklardır
-
9-Tevbe 68
hasbu-hum : onlara kâfi, yeter
-
9-Tevbe 68
ve leane-hum allâhu : ve Allah onları lânetledi, onlara lanet etti
-
9-Tevbe 68
ve lehum : ve onlar için (vardır)
-
9-Tevbe 69
a'mâlu-hum : onların amelleri
-
9-Tevbe 69
hum el hâsirûne : onlar hüsrana düşenlerdir, uğrayanlardır
-
9-Tevbe 70
etet-hum : onlara getirdi
-
9-Tevbe 70
rusulu-hum : onların (kendi) resûlleri
-
9-Tevbe 70
li yazlime-hum : onlara zulmediyor
-
9-Tevbe 70
enfuse-hum : onlar nefslerine, kendilerine
-
9-Tevbe 71
ba'du-hum : onların bir kısmı
-
9-Tevbe 71
ba'din (ba'du-hum... ba'din) : bir kısmı (birbiriyle)
-
9-Tevbe 71
se yerhamu-hum allâhu : Allah onlara rahmet edecek
-
9-Tevbe 73
ve me'vâ-hum : ve onların barındıkları yer, sığınacakları yer
-
9-Tevbe 74
en agnâ-hum allâhu \n(gâni) : Allah'ın onları zenginleştirmesi \n: (zengin)
-
9-Tevbe 74
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 74
yuazzib-hum allâhu : Allah onları azaplandırır
-
9-Tevbe 74
ve mâ lehum : onların yoktur
-
9-Tevbe 75
ve min-hum : ve onlardan
-
9-Tevbe 76
âtâ-hum : onlara verdi
-
9-Tevbe 76
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 77
a'kabe-hum : onların akıbeti, işlerinin sonucu, yaptıklarının sonucu
-
9-Tevbe 78
sırre-hum : onların sırlarını
-
9-Tevbe 78
ve necvâ-hum : ve onların fısıldaşmalarını
-
9-Tevbe 79
illâ cuhde-hum : cehdlerinden, emek ve çabalarından, gayretlerinden başka
-
9-Tevbe 79
min-hum : onlardan, onlarla
-
9-Tevbe 79
min-hum : onlardan, onlarla
-
9-Tevbe 79
ve lehum : ve onlar için, onlara vardır
-
9-Tevbe 80
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 80
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 80
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 80
lehum : onları
-
9-Tevbe 80
bi enne-hum : onların ... olması sebebiyle
-
9-Tevbe 83
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 84
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 84
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 84
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 85
emvâlu-hum : onların malları
-
9-Tevbe 85
ve evlâdu-hum : ve onların evlâtları
-
9-Tevbe 85
en yuazzibe-hum : onlara azap etmek
-
9-Tevbe 85
enfusu-hum : onların nefsleri
-
9-Tevbe 85
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 86
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 87
fe hum : böylece onlar
-
9-Tevbe 88
lehum el hayrâtu : (bütün) hayırlar onlarındır
-
9-Tevbe 88
hum el muflihûne : onlar felâha (kurtuluşa) erenlerdir
-
9-Tevbe 89
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 90
lehum : onlara
-
9-Tevbe 90
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 92
li tahmile-hum : onları taşıman, bindirip sevketmen için
-
9-Tevbe 92
ve a'yunu-hum : ve onların gözleri
-
9-Tevbe 93
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 93
fe hum : böylece onlar
-
9-Tevbe 95
an-hum : onlardan
-
9-Tevbe 95
an-hum : onlardan
-
9-Tevbe 95
inne-hum : muhakkak ki onlar, çünkü onlar
-
9-Tevbe 95
ve mevâ-hum : ve onların barınacağı yer
-
9-Tevbe 96
an-hum : onlardan
-
9-Tevbe 96
an-hum : onlardan
-
9-Tevbe 99
lehum : onlar için, onlara
-
9-Tevbe 99
se yudhılu-hum allâhu : Allah onları dahil edecek
-
9-Tevbe 100
ve ellezîne ettebeû-hum : ve onlara tâbî kimseler
-
9-Tevbe 100
an-hum : onlardan
-
9-Tevbe 100
lehum : onlar için, onlara
-
9-Tevbe 101
lâ ta'lemu-hum : onları sen bilmezsin
-
9-Tevbe 101
na'lemu-hum : onları biz biliriz
-
9-Tevbe 101
se nuazzibu-hum : onları azaplandıracağız
-
9-Tevbe 103
tutahhiru-hum : onları temizle
-
9-Tevbe 103
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 106
yuazzibu-hum : onları azaplandırır
-
9-Tevbe 107
inne-hum : onların ... olduğu
-
9-Tevbe 110
bunyânu-hum ellezî : onların binası ki onu
-
9-Tevbe 110
kulûbu-hum : onların kalpleri
-
9-Tevbe 111
enfuse-hum : onların nefslerini
-
9-Tevbe 111
ve emvâle-hum : ve onların mallarını
-
9-Tevbe 111
lehum : onlara, onlar için
-
9-Tevbe 113
lehum : onlar için
-
9-Tevbe 113
enne-hum : muhakkak onlar, çünkü onlar, onların, ... olduğu
-
9-Tevbe 115
iz hedâ-hum : onları hidayete erdirdiği zaman
-
9-Tevbe 115
lehum : onlara
-
9-Tevbe 117
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 118
enfusu-hum : nefsleri
-
9-Tevbe 120
havle-hum : onların etraflarında, çevresinde
-
9-Tevbe 120
bi enne-hum : onların olması sebebiyle, çünkü onlara
-
9-Tevbe 120
lâ yusîbu-hum : onlara isabet etmesi yoktur (ki)
-
9-Tevbe 120
lehum : onlara
-
9-Tevbe 121
lehum : onlara, onlar için, onların üzerine
-
9-Tevbe 121
lî yeczîye-hum allâhu : Allah'ın onları cezalandırması, mükâfatlandırması için \n(cezalandırma; negatif veya pozitif karşılık verme)
-
9-Tevbe 122
min-hum : onlardan
-
9-Tevbe 122
kavme-hum : kavimlerini
-
9-Tevbe 122
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
-
9-Tevbe 124
min-hum men : onlardan birisi
-
9-Tevbe 124
fe zâdet-hum : o zaman, fakat, böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 124
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 125
fe zâdet-hum : böylece onların arttırdı
-
9-Tevbe 125
ve hum : ve onlar
-
9-Tevbe 126
enne-hum : onların, ... olduğunu, olduklarını
-
9-Tevbe 126
ve lâ hum : ve onlar yapmıyorlar
-
9-Tevbe 127
ba'du-hum : onların bazıları
-
9-Tevbe 127
ilâ ba'din \n(ba'du-hum ilâ ba'din) : bazısına \n: (onlar birbirlerine)
-
9-Tevbe 127
kulûbe-hum : onların kalplerini
-
9-Tevbe 127
bi enne-hum : onların ... olmaları sebebiyle
-
90-Beled 19
hum : onlar
-
91-Şems 13
lehum : onlara
-
91-Şems 14
rabbu-hum : onların Rab'leri
-
95-Tin 6
lehum : onlar için vardır
-
98-Beyyine 1
hum(u) : onlara
-
98-Beyyine 4
hum(u) : onlara, kendilerine
-
98-Beyyine 6
hum : onlar
-
98-Beyyine 7
hum : onlar
-
98-Beyyine 8
cezâu-hum : onların karşılığı, mükâfatı
-
98-Beyyine 8
an-hum : onlardan
-
99-Zilzâl 6
a'mâle-hum : onların amelleri