Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : men
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 1670
-
10-Yunus 2
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 4
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 5
menâzile : menziller, yörüngeler
-
10-Yunus 9
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ölmeden önce ulaşmayı dileyen) kimseler
-
10-Yunus 12
ev kâimen : veya ayakta iken
-
10-Yunus 17
fe men : artık, kim
-
10-Yunus 17
mimmen ifterâ : iftira edenden
-
10-Yunus 25
men yeşâu : dilediği kişi
-
10-Yunus 27
muzlimen : bir karanlık
-
10-Yunus 31
men : kim
-
10-Yunus 31
emmen (em men) : veya kim
-
10-Yunus 31
ve men : ve kim
-
10-Yunus 31
ve men : ve kim
-
10-Yunus 34
men : kim
-
10-Yunus 35
men yehdî : hidayete erdiren kimse (ulaştıran kimse)
-
10-Yunus 35
e fe men : öyleyse ..... kimse mi
-
10-Yunus 35
em men : yoksa kim, kimse, kişi
-
10-Yunus 38
men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimse(leri)
-
10-Yunus 40
men yu'minu : îmân eden, mü'min olan kimseler
-
10-Yunus 40
men : kimseler
-
10-Yunus 42
men : kimseler (var)
-
10-Yunus 43
men yanzuru : bakan kimseler
-
10-Yunus 51
âmentum : âmenû oldunuz
-
10-Yunus 59
harâmen : haram
-
10-Yunus 63
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
10-Yunus 66
men : kimse, kim
-
10-Yunus 66
ve men : ve kimse, kim
-
10-Yunus 73
ve men : ve kim, kimse(ler)
-
10-Yunus 75
kavmen : bir kavim
-
10-Yunus 83
mâ âmene : âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
-
10-Yunus 84
âmentum : îmân ettiniz, âmenû oldunuz (olan lar) (ölmeden önce Allah'a ulaş mayı dilediniz)
-
10-Yunus 90
âmentu : îmân ettim
-
10-Yunus 90
ellezî âmenet : ki ona îmân etti (inandı)
-
10-Yunus 92
li men : o kimseler için
-
10-Yunus 92
halfe-ke \n(li men halfe-ke) : senden sonra, senin arkanda \n: (senden sonraki nesl'e)
-
10-Yunus 98
âmenet : îmân etti, âmenû oldu
-
10-Yunus 98
âmenû : âmenû oldular
-
10-Yunus 99
le âmene : elbette îmân ederdi
-
10-Yunus 99
men : o kimseler
-
10-Yunus 103
ellezine âmenû : âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
10-Yunus 107
men yeşâu : kimi dilerse, dilediği kimse
-
10-Yunus 108
fe men ihtedâ : kim hidayete erdiyse
-
10-Yunus 108
ve men dalle : ve kim dalâlette olduysa
-
101-Kâria 5
el menfuşi : etrafa saçılmış
-
101-Kâria 6
men : kim
-
101-Kâria 8
men : kim
-
103-Asr 3
âmenû : âmenû oldular
-
106-Kureyş 4
ve âmene-hum : ve onları emin kıldı
-
11-Hûd 3
musemmen : belirlenmiş
-
11-Hûd 13
men isteta'tum : gücünüzün yettiği kimseyi (kimseleri)
-
11-Hûd 15
men : kim
-
11-Hûd 17
e fe men : artık (o) kimse mi
-
11-Hûd 17
imâmen : bir imam, bir rehber (önder) olarak
-
11-Hûd 17
ve men : ve kimse
-
11-Hûd 18
ve men : ve kim
-
11-Hûd 18
mimmen (min men) ifterâ : iftira edenden
-
11-Hûd 23
âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
-
11-Hûd 29
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen (âmenû olan) kimseler
-
11-Hûd 29
kavmen : bir kavim
-
11-Hûd 30
men : kim
-
11-Hûd 36
men : kimse
-
11-Hûd 36
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
11-Hûd 39
men : kimse(leri)
-
11-Hûd 40
men : kimse
-
11-Hûd 40
ve men : ve kimse
-
11-Hûd 40
âmene : âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı, mülâki olmayı diledi)
-
11-Hûd 40
ve mâ âmene : ve âmenû olmadı
-
11-Hûd 43
men rahime : rahmet ettiği kimse(ler)
-
11-Hûd 48
mimmen (min men) : olan kimselerden
-
11-Hûd 57
kavmen : bir kavim
-
11-Hûd 58
âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
11-Hûd 63
fe men : o zaman kim
-
11-Hûd 66
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
11-Hûd 69
selâmen : selâm
-
11-Hûd 82
mendûdin : dizilip hazırlanmış, istif edilmiş (veya ardarda gelen)
-
11-Hûd 89
lâ yecrimenne-kum : sakın olmasın, size isabet etmesin
-
11-Hûd 93
men : kim, kime
-
11-Hûd 93
ve men : ve kim
-
11-Hûd 94
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
11-Hûd 103
li men hâfe : korkan kimse için
-
11-Hûd 109
gayre menkûsin : eksiltmeksizin (tenkis etmeksizin)
-
11-Hûd 112
ve men : ve o kimseler
-
11-Hûd 116
mimmen (min men) enceynâ : kurtardıklarımızdan
-
11-Hûd 119
men rahime : rahmet ettiği kimseler
-
12-Yusuf 9
kavmen : bir kavim, toplum, topluluk
-
12-Yusuf 11
lâ te'men-nâ alâ : bize emniyet etmiyorsun, bize güvenmiyorsun (bizden emin değilsin)
-
12-Yusuf 20
bi semenin : bir fiyat ile
-
12-Yusuf 22
hukmen : hüküm (hakimiyet, hüküm sahibi olma yetkisi, hikmet)
-
12-Yusuf 22
ve ilmen : ve ilim
-
12-Yusuf 25
men erâde : isteyen kimse
-
12-Yusuf 56
men neşâu : dilediğimiz kimseye
-
12-Yusuf 57
âmenû : âmenû olan, (yaşarken) Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
12-Yusuf 64
hel âmenu-kum : size güvenir miyim, size inanır mıyım, sizden emin olur muyum
-
12-Yusuf 72
ve li men câe bi-hi : ve kim onu getirirse
-
12-Yusuf 75
men vucide : kimde bulunursa
-
12-Yusuf 76
men neşâu : dilediğimiz kimseye
-
12-Yusuf 79
men vecednâ : bulduğumuz kimse
-
12-Yusuf 90
menne allâhu : Allah ni'metlendirdi (ni'met verdi)
-
12-Yusuf 90
men yettekı : kim takva sahibi olursa
-
12-Yusuf 101
muslimen : müslüman olarak (teslim olan)
-
12-Yusuf 108
ve men ittebea-nî : ve bana tâbî olan kimseler
-
12-Yusuf 110
men : kimse(ler)
-
13-Ra'd 2
musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
-
13-Ra'd 10
men eserre : gizleyen kimse
-
13-Ra'd 10
ve men cehere : ve alenen, açıkça (cehren) söyleyen kimse
-
13-Ra'd 10
ve men : ve kimse, kim
-
13-Ra'd 13
men yeşâu : dilediği kimse
-
13-Ra'd 15
men fî es semâvâti : semalarda olanlar
-
13-Ra'd 16
men : kim
-
13-Ra'd 19
fe men : artık kim
-
13-Ra'd 19
men huve : o kimse
-
13-Ra'd 23
ve men : ve kim
-
13-Ra'd 26
li men yeşâu : dilediği kimseye
-
13-Ra'd 27
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
13-Ra'd 27
men enâbe : dönen, yönelen kimse
-
13-Ra'd 28
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 29
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 31
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
13-Ra'd 33
e fe men : artık kim, ...mi
-
13-Ra'd 33
ve men yudlili allâhu : ve Allah kimi saptırırsa
-
13-Ra'd 36
men yunkiru : inkâr eden kimseler
-
13-Ra'd 37
hukmen : bir hüküm olarak
-
13-Ra'd 42
li men : kimin
-
13-Ra'd 43
ve men : ve kim, kimse
-
14-İbrahim 4
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
14-İbrahim 4
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
14-İbrahim 8
ve men : ve kimse
-
14-İbrahim 10
musemmen : belirli
-
14-İbrahim 11
men yeşâu : dilediği kimse
-
14-İbrahim 14
li men : kimse için
-
14-İbrahim 23
âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 27
ellezîne âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 31
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
14-İbrahim 36
fe men : artık kim
-
14-İbrahim 36
ve men : ve kim
-
15-Hicr 18
men : kim
-
15-Hicr 20
ve men : ve kimse, kimseler
-
15-Hicr 42
men ittebea-ke : sana uyan, sana tâbî olan kimse
-
15-Hicr 52
selâmen : selâm (olsun)
-
15-Hicr 56
ve men : ve kim
-
16-Nahl 2
men yeşâu : dilediği kimse(ler)
-
16-Nahl 5
ve menâfiu : ve menfaatler, faydalar
-
16-Nahl 14
lahmen : et
-
16-Nahl 17
men : kimse
-
16-Nahl 17
men : kimse
-
16-Nahl 36
men : kim, kimi
-
16-Nahl 36
men : kim, kimi
-
16-Nahl 37
men : kimse
-
16-Nahl 38
men yemûtu : ölen kimseyi
-
16-Nahl 61
musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
-
16-Nahl 70
men yureddu : geri döndürülen kimse (kim geri döndürülürse)
-
16-Nahl 75
ve men : ve kimse, kim
-
16-Nahl 76
ve men : ve kimse, kişi
-
16-Nahl 93
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
16-Nahl 93
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
16-Nahl 95
semenen : bir bedel, değer
-
16-Nahl 97
men : kim
-
16-Nahl 99
âmenû : âmenû olanlar (âmenû oldular)
-
16-Nahl 102
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
16-Nahl 106
men kefere : kim inkâr ederse
-
16-Nahl 106
men ukrihe : kim zorlanırsa, mecbur edilirse
-
16-Nahl 106
men şereha : kim açarsa, şerhederse
-
16-Nahl 115
fe men idturra : artık kim mecbur kalırsa, darda kalırsa
-
16-Nahl 125
bi men : kimseyi, kişiyi
-
17-İsrâ 3
men hamelnâ : taşıdığımız kimse
-
17-İsrâ 10
elîmen : elîm, acı
-
17-İsrâ 13
menşûren : neşredilmiş olarak
-
17-İsrâ 15
men ihtedâ : kim hidayete erdiyse (ererse)
-
17-İsrâ 15
ve men dalle : ve kim dalâlette ise
-
17-İsrâ 18
men : kim
-
17-İsrâ 18
li men nurîdu : istediğimiz kimseye
-
17-İsrâ 18
mezmûmen : ayıplanmış, kınanmış, zemmedilmiş
-
17-İsrâ 19
ve men : ve kim
-
17-İsrâ 22
mezmûmen : kınanmış, zemmedilmiş olarak
-
17-İsrâ 23
kerîmen : güzel, hoş, kerim
-
17-İsrâ 29
melûmen : kınanmış
-
17-İsrâ 30
li men yeşâu : dilediği kimse için, dilediğine
-
17-İsrâ 33
ve men : ve kim
-
17-İsrâ 33
mazlûmen : mazlum, zulmedilen (haksızlığa uğrayan)
-
17-İsrâ 33
mensûren : yardım gören
-
17-İsrâ 39
melûmen : kınanmış olarak
-
17-İsrâ 40
azîmen : (çok) büyük
-
17-İsrâ 44
ve men fîhinne : ve içindekiler, onlarda bulunan kimseler
-
17-İsrâ 44
halîmen : halim
-
17-İsrâ 49
izâmen : kemik
-
17-İsrâ 51
men : kim
-
17-İsrâ 55
bi men : kimseyi
-
17-İsrâ 59
ve mâ menea-nâ : ve bizi engellemedi, bize mani olmadı
-
17-İsrâ 61
li men halakte : halkettiğin, yarattığın kimseye
-
17-İsrâ 63
fe men : artık kim
-
17-İsrâ 64
men isteta'te : kime güç yetirirsen
-
17-İsrâ 66
rahîmen : merhametli, rahmet eden, rahmet nuru gönderen
-
17-İsrâ 67
men ted'ûne : çağırdığınız, davet ettiğiniz, dua ettikleriniz
-
17-İsrâ 70
mimmen(min men) halaknâ : yarattıklarımızdan
-
17-İsrâ 71
men : kim, kimse
-
17-İsrâ 72
ve men : ve kim
-
17-İsrâ 77
men : kimse, kim
-
17-İsrâ 79
makâmen : makam
-
17-İsrâ 84
bi men : kim, kimin
-
17-İsrâ 94
menea : men etti, engelledi
-
17-İsrâ 97
ve men : ve kim, kimi
-
17-İsrâ 97
ve men : ve kim, kimi
-
17-İsrâ 97
ve bukmen : ve dilsiz olarak
-
17-İsrâ 97
ve summen : ve sağır olarak
-
17-İsrâ 98
izâmen : kemik
-
17-İsrâ 103
ve men mea-hu : ve beraberindekiler
-
18-Kehf 2
kayyimen : kayyum olarak, kıyâmete kadar devam ederek
-
18-Kehf 13
âmenû : âmenû oldular, inandılar
-
18-Kehf 15
fe men : o zaman kim
-
18-Kehf 15
mimmenifterâ : iftira eden kimseden
-
18-Kehf 17
men : kim
-
18-Kehf 17
ve men : ve kim, kimi
-
18-Kehf 19
yevmen : bir gün
-
18-Kehf 19
taâmen : yiyecek
-
18-Kehf 22
recmen : taşlayarak
-
18-Kehf 28
men : kimse
-
18-Kehf 29
fe men şâe : bundan sonra dileyen kimse
-
18-Kehf 29
ve men şâe : ve dileyen kimse
-
18-Kehf 30
âmenû : âmenû oldular, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
-
18-Kehf 30
men : kimse
-
18-Kehf 45
heşîmen : kuruyup, ufalanır
-
18-Kehf 55
ve mâ menea : ve men eden şey
-
18-Kehf 57
ve men azlemu : ve daha zalim kimdir
-
18-Kehf 57
mimmen (min men) : o kimseden
-
18-Kehf 65
ilmen : bir ilim
-
18-Kehf 74
gulâmen : (erkek) çocuk
-
18-Kehf 81
ruhmen : merhamet (açısından)
-
18-Kehf 86
kavmen : bir kavim, topluluk
-
18-Kehf 87
men zaleme : kim zulmederse
-
18-Kehf 88
men âmene : kim âmenû olursa (kim ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dilerse)
-
18-Kehf 93
kavmen : bir kavim
-
18-Kehf 95
redmen : çok sağlam engel
-
18-Kehf 107
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
18-Kehf 110
fe men : artık kim
-
19-Meryem 19
gulâmen : bir erkek çocuk
-
19-Meryem 23
mensiyyen : unutulan
-
19-Meryem 26
savmen : oruç (konuşmama orucu)
-
19-Meryem 29
men kâne : olan kimse
-
19-Meryem 40
ve men aleyhâ : ve onun üzerinde olan kimseler (kişiler)
-
19-Meryem 46
le ercumenne-ke : mutlaka seni taşlarım
-
19-Meryem 52
el eymeni : sağ taraf
-
19-Meryem 58
ve mimmen (min men) : ve kimselerden, kişilerden
-
19-Meryem 58
ve mimmen : ve kimselerden, kişilerden
-
19-Meryem 60
men tâbe : tövbe eden kimse
-
19-Meryem 60
ve âmene : ve âmenû oldu
-
19-Meryem 62
selâmen : selâm
-
19-Meryem 63
men kâne : olan kimse
-
19-Meryem 71
hatmen : hüküm, yapılmasına karar verme
-
19-Meryem 73
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara
-
19-Meryem 73
makâmen : makam
-
19-Meryem 75
men : kim
-
19-Meryem 75
men : kim
-
19-Meryem 87
illâ men : ancak kim, kişi, kimse
-
19-Meryem 93
men : kim, kimse
-
19-Meryem 96
âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
19-Meryem 97
bi-hî kavmen : onunla bir kavmi
-
2-Bakara 8
men : kimse, kişi
-
2-Bakara 8
âmennâ : biz îmân ettik
-
2-Bakara 9
âmenû : îmân ettiler
-
2-Bakara 13
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
2-Bakara 13
âmene : îmân etti, âmenû oldu
-
2-Bakara 14
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
2-Bakara 14
âmennâ : biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk
-
2-Bakara 25
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
2-Bakara 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
2-Bakara 30
men : kimse, kişi (birisi)
-
2-Bakara 38
fe men : o zaman kim
-
2-Bakara 41
semenen : bedel, ücret
-
2-Bakara 48
yevmen : gün
-
2-Bakara 57
el menne : kudret helvası
-
2-Bakara 62
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
2-Bakara 62
men : kim, kimse(ler)
-
2-Bakara 62
âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı
-
2-Bakara 76
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 76
âmennâ : biz âmenû olduk, îmân ettik
-
2-Bakara 79
semenen : bedel, ücret
-
2-Bakara 80
eyyâmen : günler
-
2-Bakara 81
men : kimse
-
2-Bakara 82
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 85
men : kişi, kimse
-
2-Bakara 90
alâ men yeşâu : dilediği kimseye
-
2-Bakara 94
fe temennevû : o zaman temenni edin
-
2-Bakara 95
yetemennev-hu : onu temenni etmezler
-
2-Bakara 97
men : kim
-
2-Bakara 98
men : kimse, kim
-
2-Bakara 102
men işterâ-hu : onu satın alan kimseler
-
2-Bakara 103
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 104
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 105
men yeşâu : dilediği kişi
-
2-Bakara 108
ve men : ve kim
-
2-Bakara 111
men : kimse, kişi
-
2-Bakara 112
men : kimse, kişi
-
2-Bakara 114
ve men : ve bir kimse, kişi
-
2-Bakara 114
mimmen (min men) : ondan
-
2-Bakara 114
menea : men etti, engelledi
-
2-Bakara 121
ve men yekfur : ve kim inkâr eder
-
2-Bakara 123
yevmen : gün
-
2-Bakara 124
imâmen : imam, önder
-
2-Bakara 126
men : kim
-
2-Bakara 126
âmene : îmân etti
-
2-Bakara 126
ve men : ve kimse, kim
-
2-Bakara 128
menâsike-nâ : menasiklerimizi, yapacaklarımızı, uymamız gereken kurallarımızı
-
2-Bakara 130
ve men : ve kim
-
2-Bakara 130
men : kim
-
2-Bakara 136
âmennâ : biz îmân ettik
-
2-Bakara 137
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 137
mâ âmentum : sizin îmân ettiğiniz şey
-
2-Bakara 138
ve men : ve kim
-
2-Bakara 140
ve men azlemu : ve kim daha zalim
-
2-Bakara 140
mimmen (min men) : o kimseden
-
2-Bakara 142
men : kimse, kişi
-
2-Bakara 143
men : kim
-
2-Bakara 143
mimmen (min men) : o kimse(ler)den, ondan (onlardan)
-
2-Bakara 153
âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
2-Bakara 154
men : kişi, kimse
-
2-Bakara 158
men : kim
-
2-Bakara 158
ve men : ve kim
-
2-Bakara 165
men : kim, kimse
-
2-Bakara 165
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
2-Bakara 172
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
-
2-Bakara 173
fe men : artık, fakat, ama kim
-
2-Bakara 174
semenen : bedel, ücret, değer
-
2-Bakara 177
men : kim
-
2-Bakara 177
âmene : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti
-
2-Bakara 178
âmenû : âmenû oldular
-
2-Bakara 178
fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
-
2-Bakara 178
fe men : fakat, o taktirde, artık, o zaman kim
-
2-Bakara 181
fe men : o zaman, artık, o taktirde kim
-
2-Bakara 182
men : kim ise
-
2-Bakara 182
ismen : günah işleyerek, günaha girerek
-
2-Bakara 183
âmenû : âmenû oldular
-
2-Bakara 184
eyyâmen : günler
-
2-Bakara 184
fe men : fakat kim
-
2-Bakara 184
fe men : artık kim
-
2-Bakara 185
men : kim
-
2-Bakara 185
ve men : ve kim
-
2-Bakara 189
menittekâ (men ittekâ) : kişi takva sahibi olur
-
2-Bakara 194
fe men : o zaman, o halde kim ise
-
2-Bakara 196
fe men : fakat kim
-
2-Bakara 196
fe men : o taktirde, o zaman kim
-
2-Bakara 196
men : kim, kimse, kişi
-
2-Bakara 196
li men : kimse(ler) için
-
2-Bakara 197
men : kim, kimse
-
2-Bakara 200
menâsike-kum : hacca ait ibadetleriniz
-
2-Bakara 200
men : kimse(ler), kim, kimi
-
2-Bakara 201
men yekûlu : kim derse
-
2-Bakara 203
men : kim
-
2-Bakara 203
ve men : ve kim
-
2-Bakara 203
men : kimse(ler)
-
2-Bakara 204
men : kim, kimse(ler), kişi(ler)
-
2-Bakara 207
men : kim, kişi, kimse(ler)
-
2-Bakara 208
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
-
2-Bakara 211
ve men : ve kim
-
2-Bakara 212
âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
-
2-Bakara 212
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
2-Bakara 213
âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
-
2-Bakara 213
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
2-Bakara 214
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
2-Bakara 217
ve men : ve kim
-
2-Bakara 218
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
-
2-Bakara 219
ve menâfiu : ve menfaat, faydalar
-
2-Bakara 229
ve men : ve kim
-
2-Bakara 231
ve men : ve kim
-
2-Bakara 232
men : kim, kimse
-
2-Bakara 233
li men : kimse için
-
2-Bakara 245
men : kim
-
2-Bakara 247
men yeşâu : dilediği kimse
-
2-Bakara 249
men : kim
-
2-Bakara 249
ve men : ve kim
-
2-Bakara 249
men igterafe : avuçlayan kimse
-
2-Bakara 249
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
2-Bakara 253
men : kim, kimi
-
2-Bakara 253
men âmene : kimi îmân etti, Allah'a ulaşmayı diledi
-
2-Bakara 253
men kefere : kimi inkâr etti
-
2-Bakara 254
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
2-Bakara 255
men zâ : kim sahiptir (yetkiye sahiptir)
-
2-Bakara 256
men : kim
-
2-Bakara 257
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
-
2-Bakara 259
yevmen : bir gün
-
2-Bakara 259
lahmen : et
-
2-Bakara 261
li men : kişi için, o kimseye
-
2-Bakara 262
mennen : minnet etirerek
-
2-Bakara 264
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
-
2-Bakara 264
bi el menni : minnet ile (başa kakarak)
-
2-Bakara 267
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
-
2-Bakara 269
men : kişi, kimse
-
2-Bakara 269
ve men yu'te : ve kime verilir(se)
-
2-Bakara 272
men : kimse
-
2-Bakara 275
men : kim
-
2-Bakara 275
ve men : ve kim
-
2-Bakara 277
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
2-Bakara 278
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
2-Bakara 281
yevmen : bir gün
-
2-Bakara 282
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
-
2-Bakara 282
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
2-Bakara 282
mimmen (min men) : o kimselerden, onlardan
-
2-Bakara 283
ve men : ve kim
-
2-Bakara 284
li-men : kimseyi
-
2-Bakara 284
men : kim, kimse
-
2-Bakara 285
âmene : îmân etti, inandı
-
2-Bakara 285
âmene : îmân etti, inandı
-
20-Tâ-Hâ 3
li men : kimseye
-
20-Tâ-Hâ 4
mimmen (min men) : kimse tarafından
-
20-Tâ-Hâ 16
men lâ yu'minu : inanmayan kimse
-
20-Tâ-Hâ 37
menennâ : lütufta bulunduk (ni'met verdik)
-
20-Tâ-Hâ 40
men yekfulu-hu : ona kefil olacak kimse
-
20-Tâ-Hâ 47
alâ men ittebea : tâbî olanlara
-
20-Tâ-Hâ 48
men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
-
20-Tâ-Hâ 49
men : kim
-
20-Tâ-Hâ 61
men ifterâ : iftira eden
-
20-Tâ-Hâ 64
men ista'lâ : üstünlük sağlayan (alâ olan)
-
20-Tâ-Hâ 65
men elkâ : atan kimse
-
20-Tâ-Hâ 70
âmennâ : biz îmân ettik
-
20-Tâ-Hâ 71
âmentum : inandınız mı, îmân mı ettiniz
-
20-Tâ-Hâ 73
âmennâ : (biz) îmân ettik
-
20-Tâ-Hâ 74
men ye'ti : kim gelirse
-
20-Tâ-Hâ 74
mucrimen : suçlu olarak
-
20-Tâ-Hâ 75
ve men : ve kim
-
20-Tâ-Hâ 76
men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
-
20-Tâ-Hâ 80
el eymene : sağ taraf
-
20-Tâ-Hâ 80
el menne : kudret helvası
-
20-Tâ-Hâ 81
ve men yahlil : ve kime inerse
-
20-Tâ-Hâ 82
li men : kimse için
-
20-Tâ-Hâ 82
ve âmene : ve âmenû oldu (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı diledi) ve kalbine îmân yazılıp mü'min oldu
-
20-Tâ-Hâ 92
mâ menea-ke : seni ne men etti, sana mani olan nedir
-
20-Tâ-Hâ 98
ilmen : ilim olarak
-
20-Tâ-Hâ 100
men : kim
-
20-Tâ-Hâ 104
yevmen : bir gün
-
20-Tâ-Hâ 109
men ezine : izin verdiği kimse
-
20-Tâ-Hâ 110
ılmen : ilim olarak, ilimle
-
20-Tâ-Hâ 111
men hamele : yüklenen kimse
-
20-Tâ-Hâ 111
zulmen : zulüm
-
20-Tâ-Hâ 112
ve men : ve kim
-
20-Tâ-Hâ 112
zulmen : zulüm, haksızlık edilmek
-
20-Tâ-Hâ 112
hadmen : haksızlık yapılması, hakedilenin azaltılması, eksiltilmesi hadım edilmesi
-
20-Tâ-Hâ 114
ılmen : ilim
-
20-Tâ-Hâ 115
azmen : azîmli
-
20-Tâ-Hâ 123
men ittebea : kim tâbî olursa
-
20-Tâ-Hâ 124
ve men : ve kim
-
20-Tâ-Hâ 127
men esrefe : kim israf ederse, israf eden kimse
-
20-Tâ-Hâ 129
lizâmen : elzem, lüzumlu
-
20-Tâ-Hâ 129
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
20-Tâ-Hâ 135
men : kim, kimse
-
20-Tâ-Hâ 135
ve men : ve kim
-
21-Enbiyâ 6
mâ âmenet : îmân etmedi
-
21-Enbiyâ 9
ve men : ve kimse, kişi
-
21-Enbiyâ 11
kavmen : bir kavim
-
21-Enbiyâ 19
men : kimseler, kişiler
-
21-Enbiyâ 19
ve men : ve kimseler, kişiler
-
21-Enbiyâ 24
men : kimselerin, kişilerin
-
21-Enbiyâ 24
men : kimselerin, kişilerin
-
21-Enbiyâ 28
li men irtedâ : rızaya ermiş kimse(ler)
-
21-Enbiyâ 29
ve men : ve kim
-
21-Enbiyâ 42
men : kim
-
21-Enbiyâ 59
men : kim
-
21-Enbiyâ 69
ve selâmen : ve selâmet (zararsız)
-
21-Enbiyâ 74
hukmen : hikmet
-
21-Enbiyâ 74
ve ılmen : ve ilim
-
21-Enbiyâ 79
hukmen : hüküm, hikmet
-
21-Enbiyâ 79
ve ılmen : ve ilim
-
21-Enbiyâ 82
men yegûsûne : (denizde) dalgıçlık yapanlar
-
21-Enbiyâ 94
fe men : o halde kim
-
22-Hac 3
men : kim, kimse(ler) (vardır)
-
22-Hac 4
men : kim
-
22-Hac 5
musemmen : belirlenmiş (isimlendirilmiş)
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 5
ve min-kum men : ve sizden bir kısmınız
-
22-Hac 7
men : kim, kimse(ler)
-
22-Hac 8
men : kim, kimse(ler)
-
22-Hac 11
men : kim, kimse(ler)
-
22-Hac 13
le men : gerçekten (o) kimse(ler)
-
22-Hac 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
22-Hac 15
men : kim
-
22-Hac 16
men yurîdu : dilediği kimseyi, dilediğini
-
22-Hac 17
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
22-Hac 18
men : kim, kimse
-
22-Hac 18
ve men fî el ardı : ve yeryüzünde
-
22-Hac 18
ve men : ve kim, kimse
-
22-Hac 23
âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
22-Hac 25
ve men yurid : ve kim ister(se), isteyen kimse(ler)
-
22-Hac 28
menâfia : menfaat, fayda, yarar
-
22-Hac 30
ve men yuazzım : ve kim hürmet ederse, yüceltirse
-
22-Hac 31
ve men yuşrik : ve kim şirk koşarsa
-
22-Hac 32
ve men yuazzım : ve kim yüceltir, hürmet eder
-
22-Hac 33
menâfiu : menfaatler, yararlar, faydalar
-
22-Hac 33
musemmen : belirlenmiş, belirli
-
22-Hac 34
menseken : mensek, usul
-
22-Hac 38
âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
22-Hac 40
men : kişi, kimse
-
22-Hac 47
yevmen : bir gün
-
22-Hac 50
âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
-
22-Hac 52
izâ temennâ : temenni ettiği zaman, dilediği zaman
-
22-Hac 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
22-Hac 56
ellezîne âmenû : âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
22-Hac 60
ve men : ve kim
-
22-Hac 67
menseken : mensek, şeriat
-
22-Hac 77
âmenûrkeû (âmenû irkeû) : âmenû olanlar, rükû edin
-
23-Mü'minûn 7
fe menibtegâ (men ibtegâ) : artık kim isterse
-
23-Mü'minûn 14
izâmen : kemik
-
23-Mü'minûn 14
lahmen : et
-
23-Mü'minûn 21
menâfiu : menfaatler, faydalar
-
23-Mü'minûn 27
men : kimse, kim
-
23-Mü'minûn 28
ve men : ve kimseler
-
23-Mü'minûn 35
ve ızâmen : ve kemik
-
23-Mü'minûn 46
kavmen : bir kavim
-
23-Mü'minûn 71
ve men fî hinne : ve onların içinde olanlar
-
23-Mü'minûn 82
ve izâmen : ve kemik
-
23-Mü'minûn 84
li men : kimin
-
23-Mü'minûn 84
ve men : ve kimseler
-
23-Mü'minûn 86
men : kim
-
23-Mü'minûn 88
men : kim
-
23-Mü'minûn 102
men : kim
-
23-Mü'minûn 103
ve men : ve kim
-
23-Mü'minûn 106
kavmen : kavim
-
23-Mü'minûn 109
âmennâ : îmân ettik, âmenû olduk
-
23-Mü'minûn 113
yevmen : gün
-
23-Mü'minûn 117
ve men : ve kim
-
24-Nûr 19
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
24-Nûr 21
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 21
ve men yettebi' : ve kim tâbî olursa
-
24-Nûr 21
men yeşâu : dilediği kimse, dilediği
-
24-Nûr 27
yâ eyyuhâ ellezîne âmenû : ey âmenû olanlar
-
24-Nûr 33
ve men yukrıhhunne : ve kim onları zorlarsa
-
24-Nûr 35
men yeşâu : dilediği kimse
-
24-Nûr 37
yevmen : gün
-
24-Nûr 38
men : kişi, kimse
-
24-Nûr 40
ve men : ve kimse
-
24-Nûr 41
men : kimse(ler)
-
24-Nûr 43
rukâmen : küme küme, küme hali
-
24-Nûr 43
men : kimse
-
24-Nûr 43
an men : o kimseden
-
24-Nûr 45
men yemşî : kimi yürür
-
24-Nûr 45
men yemşî : kimi yürür
-
24-Nûr 45
men yemşî : kimi yürür
-
24-Nûr 46
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
24-Nûr 47
âmennâ : îmân ettik
-
24-Nûr 52
ve men : ve kim
-
24-Nûr 55
ellezîne amenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 55
ve men : ve kim
-
24-Nûr 58
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
-
24-Nûr 62
ellezîne âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen, îmân eden kimseler
-
24-Nûr 62
li men : o kimseye
-
25-Furkan 4
zulmen : zulümle
-
25-Furkan 6
rahîmen : rahîm olan,
-
25-Furkan 11
men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
-
25-Furkan 18
kavmen : bir kavim
-
25-Furkan 19
ve men : ve kim
-
25-Furkan 23
mensûran : savrulmuş, dağınık
-
25-Furkan 26
yevmen : bir gün
-
25-Furkan 37
elîmen : acı
-
25-Furkan 42
men : kim
-
25-Furkan 43
men ittehaze : edinen kimse
-
25-Furkan 49
en'âmen : hayvanlar
-
25-Furkan 57
men : kimse
-
25-Furkan 62
li men : o kişi için
-
25-Furkan 63
selâmen : selâm
-
25-Furkan 64
ve kıyâmen : ve kıyam ederek, ayakta durarak
-
25-Furkan 65
garâmen : daimî helâk edici
-
25-Furkan 66
ve mukâmen : ve ikâmet edilen yer (ikâmet yeri)
-
25-Furkan 67
kavâmen : ikame eden
-
25-Furkan 68
ve men : ve kim
-
25-Furkan 68
esâmen : günah, ceza, azap
-
25-Furkan 70
men : kim
-
25-Furkan 70
ve âmene : ve mü'min oldu
-
25-Furkan 70
rahîmen : rahîm olan,
-
25-Furkan 71
ve men : ve kim
-
25-Furkan 72
kirâmen : kerim olarak, vakarla
-
25-Furkan 73
summen : sağır
-
25-Furkan 74
imâmen : imam
-
25-Furkan 75
ve selâmen : ve selâm
-
25-Furkan 76
ve mukâmen : ve ikâmet yeri
-
25-Furkan 77
lizâmen : elzem olan, kaçınılmaz olan
-
26-Şuarâ 21
hukmen : hüküm, hikmet
-
26-Şuarâ 25
li men : kimselere
-
26-Şuarâ 47
âmennâ : biz îmân ettik
-
26-Şuarâ 49
âmentum : siz îmân ettiniz
-
26-Şuarâ 65
ve men : ve kimseler
-
26-Şuarâ 71
asnâmen : putlar
-
26-Şuarâ 83
hukmen : hüküm, hikmet
-
26-Şuarâ 89
men : kim, kimse, kişi
-
26-Şuarâ 118
ve men : ve kimseler, kişiler
-
26-Şuarâ 119
ve men : ve kimseleri
-
26-Şuarâ 215
li men : kimselere
-
26-Şuarâ 221
alâ men : kimse(ler)e, kişilere
-
26-Şuarâ 227
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
27-Neml 8
men : kimse(ler)
-
27-Neml 8
men : kimse(ler)
-
27-Neml 11
men : kim
-
27-Neml 12
kavmen : bir kavim
-
27-Neml 14
zulmen : zulmederek
-
27-Neml 15
ilmen : ilim
-
27-Neml 16
mentıka : nutuk, dil, lisan
-
27-Neml 18
lâ yahtımenne-kum : sakın sizi ezmesin
-
27-Neml 40
ve men : ve kim
-
27-Neml 40
ve men : ve kim
-
27-Neml 47
men : kim, kimse
-
27-Neml 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
27-Neml 60
men : kim, kimse
-
27-Neml 61
men : kim, kimse
-
27-Neml 62
men : kim, kimse
-
27-Neml 63
men : kim, kimse
-
27-Neml 63
ve men : ve kimse
-
27-Neml 64
men : kim, kimse
-
27-Neml 64
ve men : ve kim
-
27-Neml 65
men : kim, kimse
-
27-Neml 81
men : kimse
-
27-Neml 83
mimmen (min men) : kimselerden
-
27-Neml 84
ilmen : ilim olarak, ilmen
-
27-Neml 87
men : kim, kimse
-
27-Neml 87
ve men : ve kimse
-
27-Neml 87
men : kimse
-
27-Neml 89
men : kim, kimse
-
27-Neml 90
ve men : ve kim
-
27-Neml 92
men ihtedâ : kim hidayete ererse
-
27-Neml 92
ve men : ve kim
-
28-Kasas 14
hukmen : hüküm
-
28-Kasas 14
ve ilmen : ve ilim
-
28-Kasas 26
men iste'certe : senin ücretle çalıştırdığın kimse(ler)
-
28-Kasas 30
el eymeni : sağ taraf
-
28-Kasas 32
kavmen : kavim
-
28-Kasas 35
ve men : ve kim
-
28-Kasas 37
bi men : kimin
-
28-Kasas 37
ve men : ve kim
-
28-Kasas 46
kavmen : bir kavim
-
28-Kasas 50
ve men : ve kim
-
28-Kasas 50
mimmenittebea : tâbî olan kimseden
-
28-Kasas 53
âmennâ : biz îmân ettik
-
28-Kasas 56
men ahbebte : sevdiğin kişi
-
28-Kasas 56
men : kişi
-
28-Kasas 57
haremen : harem olan, hürmet edilen
-
28-Kasas 61
men : kimse
-
28-Kasas 61
men : kimse
-
28-Kasas 67
men : kim
-
28-Kasas 67
ve âmene : ve îmân etti, âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
-
28-Kasas 71
men : kim
-
28-Kasas 72
men : kim
-
28-Kasas 78
men : kim
-
28-Kasas 80
men : kim, kimse, kişi
-
28-Kasas 80
âmene : îmân etti
-
28-Kasas 82
temennev : temenni ettiler, dilediler
-
28-Kasas 82
men : kim, kimse
-
28-Kasas 82
en menne allâhu : Allah'ın ni'metlendirmesi
-
28-Kasas 84
men : kim
-
28-Kasas 84
ve men : ve kim
-
28-Kasas 85
men câe : gelen kimseyi
-
28-Kasas 85
ve men : ve kimseyi
-
29-Ankebût 2
âmennâ : biz îmân ettik
-
29-Ankebût 3
ya'lemene : ve muhakkak ki bilmektedir
-
29-Ankebût 5
men : kim
-
29-Ankebût 6
ve men : ve kim
-
29-Ankebût 7
âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
29-Ankebût 9
âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
29-Ankebût 10
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 10
âmennâ : biz îmân ettik (biz âmenû olduk)
-
29-Ankebût 11
ya'lemenne : muhakkak bilir
-
29-Ankebût 11
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
29-Ankebût 11
ya'lemenne : muhakkak bilir
-
29-Ankebût 12
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
29-Ankebût 14
âmen : yıllar
-
29-Ankebût 21
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 21
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 26
âmene : îmân etti
-
29-Ankebût 32
bi men : kimseyi
-
29-Ankebût 40
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 40
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 40
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 40
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 46
âmennâ : biz îmân ettik
-
29-Ankebût 47
men : kim, kimse, kişi
-
29-Ankebût 52
âmenû : inandılar
-
29-Ankebût 53
musemmen : belirlenmiş
-
29-Ankebût 56
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
29-Ankebût 58
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
29-Ankebût 61
men : kim, kimse
-
29-Ankebût 62
men yeşâu : dilediği kimse
-
29-Ankebût 63
men : kim
-
29-Ankebût 67
haramen : haram, hürmet edilip yasaklanan
-
29-Ankebût 68
ve men : ve kimdir
-
29-Ankebût 68
men : kim, kimse, kişi
-
3-Âl-i İmrân 7
âmennâ bihi : biz ona inandık, ona îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 13
men yeşâu : dilediği kimse
-
3-Âl-i İmrân 16
âmennâ : biz âmenû olduk
-
3-Âl-i İmrân 18
kâimen bi el kıstı : adalet ile yerine getirdi
-
3-Âl-i İmrân 19
ve men : ve kimse, kim
-
3-Âl-i İmrân 20
ve men ittebea-ni : ve, bana tâbî olan kimseler
-
3-Âl-i İmrân 24
eyyâmen ma'dûdâtin : sayılı günler
-
3-Âl-i İmrân 26
men teşâu : dilediğin kimseye
-
3-Âl-i İmrân 26
mimmen (min men) teşâu : dilediğin kimseden
-
3-Âl-i İmrân 26
men teşâu : dilediğin kimseyi
-
3-Âl-i İmrân 26
men teşâu : dilediğin kimseyi
-
3-Âl-i İmrân 27
men teşâu : dilediğin kimseyi
-
3-Âl-i İmrân 28
ve men yef'al : ve kim yaparsa
-
3-Âl-i İmrân 37
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
3-Âl-i İmrân 52
men ensârî : benim yardıcılarım kimlerdir
-
3-Âl-i İmrân 52
âmennâ bi allâhi : biz Allah'a âmenû olduk, îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 53
âmennâ : biz îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 57
âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen)
-
3-Âl-i İmrân 61
fe men : o zaman, artık kim
-
3-Âl-i İmrân 67
muslimen : Allah'a teslim olan, müslüman
-
3-Âl-i İmrân 68
âmenû : âmenû oldular
-
3-Âl-i İmrân 72
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
3-Âl-i İmrân 73
illâ li men : o kimseden başka
-
3-Âl-i İmrân 73
men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
-
3-Âl-i İmrân 74
men yeşâu : dilediği kimse, dilediğine
-
3-Âl-i İmrân 75
men : kimse, kimseler
-
3-Âl-i İmrân 75
in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
-
3-Âl-i İmrân 75
men : kimse, kimseler
-
3-Âl-i İmrân 75
in te'menhu : eğer onu, ona emanet etsen
-
3-Âl-i İmrân 75
aleyhi kâimen : onun üzerine, dikilici, ayakta durucu
-
3-Âl-i İmrân 76
men : kim
-
3-Âl-i İmrân 77
semenen kalîlen : az bir değer
-
3-Âl-i İmrân 82
men : kim
-
3-Âl-i İmrân 83
men : kim varsa
-
3-Âl-i İmrân 84
âmennâ : biz îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 85
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 86
kavmen : kavim, topluluk
-
3-Âl-i İmrân 94
fe men : artık, o taktirde kim
-
3-Âl-i İmrân 97
ve men : ve kim (...olursa)
-
3-Âl-i İmrân 97
men istetâa : gücü yeten kimse
-
3-Âl-i İmrân 97
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 99
men : kim
-
3-Âl-i İmrân 99
âmene : îmân etti
-
3-Âl-i İmrân 100
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 101
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 102
ellezîne âmenû : îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 108
zulmen : zulüm, zulüm olması, haksızlık
-
3-Âl-i İmrân 110
ve lev âmene : ve eğer îmân etselerdi
-
3-Âl-i İmrân 118
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 119
âmennâ : biz îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 126
ve men nasru (mâ en nasru) : ve yardım (başka bir şekilde) olmaz
-
3-Âl-i İmrân 129
li men yeşâu : dilediği kimseyi
-
3-Âl-i İmrân 129
men yeşâu : dilediği kimse
-
3-Âl-i İmrân 130
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
3-Âl-i İmrân 135
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 140
âmenû : âmenu, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 141
âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 143
temennevne : siz temenni ediyorsunuz
-
3-Âl-i İmrân 144
ve men : ve kim ... ise
-
3-Âl-i İmrân 145
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 145
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 149
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 152
men : kim, kimi
-
3-Âl-i İmrân 152
men : kim, kimi
-
3-Âl-i İmrân 153
gammen : gam, keder
-
3-Âl-i İmrân 154
emeneten : emniyet, güvenmek
-
3-Âl-i İmrân 156
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, îmân edenler
-
3-Âl-i İmrân 160
fe men zâ : o zaman kim sahip
-
3-Âl-i İmrân 161
ve men : ve kim
-
3-Âl-i İmrân 162
e fe men : artık o kimse ... midir
-
3-Âl-i İmrân 162
ke men : kimse gibi
-
3-Âl-i İmrân 164
menne allâhu : Allah ni'metlendirdi
-
3-Âl-i İmrân 178
ismen : günah
-
3-Âl-i İmrân 179
men : kimi
-
3-Âl-i İmrân 185
fe men : o zaman, o vakit kim ... ise
-
3-Âl-i İmrân 187
semenen kalîlen : az bir değere
-
3-Âl-i İmrân 191
kıyâmen : ayakta iken
-
3-Âl-i İmrân 192
men : kim, kimi
-
3-Âl-i İmrân 193
fe âmennâ : o zaman, böylece biz âmenû olduk îmân ettik
-
3-Âl-i İmrân 199
le men : elbette, mutlaka o kimseler
-
3-Âl-i İmrân 199
semenen kalîlen : az bir pahaya, değere, bedele
-
3-Âl-i İmrân 200
ellezîne âmenu : âmenû olanlar
-
30-Rûm 5
men yeşâu : dilediği kimseye
-
30-Rûm 8
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
30-Rûm 15
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
30-Rûm 23
menâmu-kum : sizin uyumanız
-
30-Rûm 26
men : kimse, kim
-
30-Rûm 29
men : kim, kimse
-
30-Rûm 29
men : kim
-
30-Rûm 37
li men : kimse için
-
30-Rûm 40
men : kim
-
30-Rûm 44
men : kim
-
30-Rûm 44
ve men : ve kim
-
30-Rûm 45
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
30-Rûm 48
men yeşâu : dilediği kimse
-
30-Rûm 53
men : kimse
-
31-Lokman 6
men : kimse
-
31-Lokman 8
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
31-Lokman 12
ve men : ve kim
-
31-Lokman 12
ve men : ve kim
-
31-Lokman 15
men : kim
-
31-Lokman 20
men : kim
-
31-Lokman 22
ve men : ve kim
-
31-Lokman 23
ve men : ve kim
-
31-Lokman 25
men : kim
-
31-Lokman 29
musemmen : belirli
-
31-Lokman 33
yevmen : gün
-
32-Secde 3
kavmen : bir kavim
-
32-Secde 18
men : kimse
-
32-Secde 18
ke men : kimse gibi
-
32-Secde 19
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
32-Secde 22
ve men : ve kim
-
32-Secde 22
mimmen (min men) : kimseden
-
33-Ahzâb 1
alîmen : en iyi bilen
-
33-Ahzâb 1
hakîmen : hakîm olan, hüküm ve hikmet sahibi
-
33-Ahzâb 5
rahîmen : rahîmdir (rahîm esmasıyla tecelli edendir)
-
33-Ahzâb 8
elîmen : acı, elîm
-
33-Ahzâb 9
âmenû : îmân edenler (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
33-Ahzâb 17
men : kim
-
33-Ahzâb 21
li men : kimseler için
-
33-Ahzâb 22
ve teslîmen : ve teslimiyetleri
-
33-Ahzâb 23
men : kim, kimse
-
33-Ahzâb 23
men : kim, kimse
-
33-Ahzâb 24
rahîmen : rahmet eden (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 29
azîmen : azîm, büyük
-
33-Ahzâb 30
men : kim
-
33-Ahzâb 31
ve men : ve kim
-
33-Ahzâb 31
kerîmen : üstün, bol, ikram edilmiş
-
33-Ahzâb 35
azîmen : azîm, büyük
-
33-Ahzâb 36
ve men : ve kim
-
33-Ahzâb 40
ve hâtemen : ve sonuncu
-
33-Ahzâb 40
alîmen : bilen
-
33-Ahzâb 41
âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
33-Ahzâb 43
rahîmen : rahîm olan (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 44
kerîmen : kerim, çok, üstün
-
33-Ahzâb 49
âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
33-Ahzâb 50
rahîmen : rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden)
-
33-Ahzâb 51
men : kim, kimse
-
33-Ahzâb 51
men : kim, kimse
-
33-Ahzâb 51
ve men : ve kim, kimse
-
33-Ahzâb 51
mimmen : (min men)
-
33-Ahzâb 51
men : kim, kimse
-
33-Ahzâb 51
alîmen : çok iyi bilen
-
33-Ahzâb 51
halîmen : halim
-
33-Ahzâb 53
âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
33-Ahzâb 53
azîmen : büyük
-
33-Ahzâb 54
alîmen : en iyi bilen
-
33-Ahzâb 56
âmenû : âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi
-
33-Ahzâb 56
teslîmen : teslim olarak, selâm ederek
-
33-Ahzâb 58
ve ismen : ve günah
-
33-Ahzâb 59
rahîmen : rahmet eden, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden
-
33-Ahzâb 69
âmenû : âmenû oldular
-
33-Ahzâb 70
âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce, Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
33-Ahzâb 71
ve men : ve kim
-
33-Ahzâb 71
azîmen : büyük
-
33-Ahzâb 72
zalûmen : çok zalim
-
33-Ahzâb 73
rahîmen : rahîmdir (Rahîm esması ile tecelli eden)
-
34-Sebe 4
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
34-Sebe 12
men : kim, kimse
-
34-Sebe 12
ve men : ve kim
-
34-Sebe 18
ve eyyâmen : ve günler, gündüzler
-
34-Sebe 21
men yû'minu : inanan, îmân eden, mü'min olan kişi
-
34-Sebe 21
mimmen (min men) : o kimseden
-
34-Sebe 23
men : kim, kimse(ler)
-
34-Sebe 24
men : kim
-
34-Sebe 36
li men : o kimseye
-
34-Sebe 37
men : kimse
-
34-Sebe 37
âmene : âmenû oldu, hayattayken Allah'a ulaşmayı diledi
-
34-Sebe 39
li men : o kimseye
-
34-Sebe 52
âmennâ : biz îmân ettik
-
35-Fâtır 7
âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
35-Fâtır 8
men : kim, kimse, kişi
-
35-Fâtır 8
men yeşâu : dilediği kimse, kişi
-
35-Fâtır 8
men yeşâu : dilediği kişi, dilediği kimse
-
35-Fâtır 10
men : kim, kimse
-
35-Fâtır 12
lahmen : et
-
35-Fâtır 13
musemmen : belirli, belirlenmiş
-
35-Fâtır 18
ve men : ve kim
-
35-Fâtır 22
men : kim, kimse, kişi
-
35-Fâtır 22
men : kim, kimse, kişi
-
35-Fâtır 37
men tezekkere : tezekkür edecek kimse
-
35-Fâtır 39
men : kim
-
35-Fâtır 41
halîmen : halîm
-
35-Fâtır 44
alîmen : en iyi bilen
-
35-Fâtır 45
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
36-Yâsin 6
kavmen : kavim
-
36-Yâsin 11
men : kim, kimse, kişi
-
36-Yâsin 21
men : kim, kişi(ler)
-
36-Yâsin 25
âmentu : ben âmenû oldum, îmân ettim
-
36-Yâsin 39
menâzile : menziller
-
36-Yâsin 47
âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar
-
36-Yâsin 47
men : kim, kimse, kişi
-
36-Yâsin 52
men : kim, kimse
-
36-Yâsin 68
ve men : ve kim, kimi
-
36-Yâsin 70
men : kim, kimse, kişi
-
36-Yâsin 71
en'âmen : hayvanlar
-
36-Yâsin 73
menâfiu : menfaatler, faydalar, yararlar
-
36-Yâsin 78
men : kim
-
37-Sâffât 10
men : kim, kimse
-
37-Sâffât 11
men : kimse
-
37-Sâffât 16
ve izâmen : ve kemik
-
37-Sâffât 30
kavmen : bir kavim
-
37-Sâffât 53
ve izâmen : ve kemik
-
37-Sâffât 102
fî el menâmi : uykuda
-
37-Sâffât 114
menennâ : ni'metlendirdik
-
37-Sâffât 148
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
37-Sâffât 163
men : kimse, kişi
-
37-Sâffât 172
el mensûrûne : yardım edilenler
-
38-Sâd 3
menâsın : kaçış, kurtuluş
-
38-Sâd 24
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
38-Sâd 28
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
38-Sâd 61
men : kim
-
38-Sâd 75
menea-ke : seni men etti
-
38-Sâd 85
ve mimmen (min men) : ve kimselerden
-
39-Zümer 3
men : kim, kimse
-
39-Zümer 5
musemmen : belirlenmiş
-
39-Zümer 9
men : kimse, kişi
-
39-Zümer 9
ve kâimen : ve kıyamda duran, ayakta duran
-
39-Zümer 10
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
39-Zümer 19
men : kimse, kişi
-
39-Zümer 19
men : kimse, kişi
-
39-Zümer 21
hutâmen : kuru ot, çer çöp
-
39-Zümer 22
men : kim, kimse
-
39-Zümer 23
men : kim, kimse, kişi
-
39-Zümer 23
ve men : ve kim, kimse, kişi
-
39-Zümer 24
men : kim, kimse
-
39-Zümer 29
selemen : teslim olan, bağlı olan
-
39-Zümer 32
men : kim, kimse
-
39-Zümer 32
mimmen (min men) : o kimseden, ondan
-
39-Zümer 36
ve men : ve kim, kimse
-
39-Zümer 37
ve men : ve kim, kimse
-
39-Zümer 38
men : kim
-
39-Zümer 40
men : kim, kişi
-
39-Zümer 41
men : kim, kimse
-
39-Zümer 41
ve men : ve kim
-
39-Zümer 42
menâmi-hâ : onun uykusu
-
39-Zümer 42
musemmen : belirlenmiş, tayin edilmiş
-
39-Zümer 52
men : kimse
-
39-Zümer 68
men : kimse, kişi
-
39-Zümer 68
ve men : ve kimse
-
39-Zümer 68
men : kimse, kişi
-
4-Nisâ 5
kıyâmen : idaresinde (nizam ve emniyetini sağlamakta) vekil olarak
-
4-Nisâ 6
ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
-
4-Nisâ 6
ve men kâne : ve kim ... oldu, ...ise
-
4-Nisâ 10
zulmen : zulüm ile, haksızlıkla
-
4-Nisâ 11
alîmen : alim, en iyi bilen
-
4-Nisâ 11
hakîmen : hakim, hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 13
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 14
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 16
rahîmen : Rahîm olan
-
4-Nisâ 17
alîmen : alim, en iyi bilen
-
4-Nisâ 17
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 18
elîmen : elîm, acı
-
4-Nisâ 19
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
-
4-Nisâ 20
ve ismen : ve günah işleyerek
-
4-Nisâ 23
rahîmen : rahim olan
-
4-Nisâ 24
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 24
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 25
ve men : ve kim, kimin
-
4-Nisâ 25
li men haşiye : korkan kimse için
-
4-Nisâ 27
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 29
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 29
rahîmen : rahim
-
4-Nisâ 30
ve men : ve kim ... ise
-
4-Nisâ 30
ve zulmen : ve zulüm, haksızlık
-
4-Nisâ 31
kerîmen : güzel, güzel olan, ikram olunan, şerefli
-
4-Nisâ 32
ve lâ tetemennev : ve temenni etmeyin
-
4-Nisâ 32
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 35
hakemen : bir hakem
-
4-Nisâ 35
ve hakemen : ve bir hakem
-
4-Nisâ 35
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 36
men : kimse, kişi
-
4-Nisâ 38
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 39
âmenû : îmân ettiler
-
4-Nisâ 39
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 40
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 43
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
4-Nisâ 48
li men : kimi, kimse için
-
4-Nisâ 48
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 48
ismen : günah işleyerek
-
4-Nisâ 48
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 49
men : kişi, kimse
-
4-Nisâ 50
ismen : günah
-
4-Nisâ 51
âmenû : âmenu oldular,îmân ettiler
-
4-Nisâ 52
ve men : ve kim, kimi
-
4-Nisâ 54
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 55
men : kim, kimi
-
4-Nisâ 55
âmene : îmân etti
-
4-Nisâ 55
men : kim, kimi
-
4-Nisâ 56
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 57
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 59
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
4-Nisâ 60
âmenû : îmân ettiler
-
4-Nisâ 64
rahîmen : rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 65
teslîmen : tam bir teslimiyetle
-
4-Nisâ 67
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 68
sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola
-
4-Nisâ 69
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 70
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 71
âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 72
le men : mutlaka o kimse
-
4-Nisâ 73
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 74
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 74
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 76
âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 77
li men : o kimse için
-
4-Nisâ 80
men : kim
-
4-Nisâ 80
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 85
men : kim, kimse, kişi
-
4-Nisâ 85
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 87
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 88
men : kim, kimse
-
4-Nisâ 88
ve men : ve kim, kimi, kimse
-
4-Nisâ 91
ye'menû-kum : sizden emin olmayı
-
4-Nisâ 91
ve ye'menû : emin olmayı
-
4-Nisâ 92
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 92
fe men : fakat kim
-
4-Nisâ 92
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 92
hakîmen : en iyi hüküm veren
-
4-Nisâ 93
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 93
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 94
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 94
li men : kimseye
-
4-Nisâ 94
menne : nimet verdi
-
4-Nisâ 95
azîmen : azim, büyük
-
4-Nisâ 96
rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 100
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 100
murâgamen : hicret yerleri, göç edilecek yerler
-
4-Nisâ 100
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 100
rahîmen : rahim olan, Rahim esması ile tecelli den
-
4-Nisâ 103
kıyâmen : ayakta iken
-
4-Nisâ 104
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 104
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 105
hasîmen : taraftar, savunucu
-
4-Nisâ 106
rahîmen : rahmet sahibi, rahmet edici
-
4-Nisâ 107
men : kim, kimse, kimseleri
-
4-Nisâ 107
esîmen : günahkâr
-
4-Nisâ 109
men : kim
-
4-Nisâ 109
men : kim
-
4-Nisâ 110
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 110
rahîmen : Rahmet eden, Rahim esması ile tecelli eden
-
4-Nisâ 111
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 111
ismen : günah
-
4-Nisâ 111
alîmen : alîm, en iyi bilen
-
4-Nisâ 111
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 112
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 112
ismen : günah
-
4-Nisâ 112
ve ismen : ve günah
-
4-Nisâ 113
azîmen : büyük, çok büyük
-
4-Nisâ 114
men : kim, kimse
-
4-Nisâ 114
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 114
azîmen : büyük
-
4-Nisâ 115
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 116
li men : kimse için, kimseyi
-
4-Nisâ 116
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 119
ve le umenniyenne-hum : ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
-
4-Nisâ 119
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 120
ve yumennî-him : onlara emaniyyeye, kuruntuya düşürür
-
4-Nisâ 122
âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 122
ve men : ve kim (vardır)
-
4-Nisâ 123
men : kim
-
4-Nisâ 124
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 125
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 125
mimmen (min men) : o kimseden
-
4-Nisâ 127
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 129
rahîmen : Rahim, merhamet eden, Rahim esması ile tacelli eden, rahmet nuru gönderen
-
4-Nisâ 130
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi sahibi
-
4-Nisâ 134
men : kim, kimse, kişi ...ise
-
4-Nisâ 135
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 136
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
4-Nisâ 136
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 137
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
4-Nisâ 137
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
4-Nisâ 138
elîmen : elîm, acıklı
-
4-Nisâ 143
ve men : ve kim, kimi
-
4-Nisâ 144
âmenû : amenu oldular, îmân ettiler, ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dilediler
-
4-Nisâ 146
azîmen : azîm, büyük
-
4-Nisâ 147
ve âmentum : ve îmân ettiniz, âmenû oldunuz, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediniz
-
4-Nisâ 147
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 148
men : kim, kişi
-
4-Nisâ 148
alîmen : en iyi bilen
-
4-Nisâ 152
âmenû : îmân ettiler, amenu oldular
-
4-Nisâ 152
rahîmen : rahim olan, merhamet eden,
-
4-Nisâ 158
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 161
elîmen : elim, acıklı
-
4-Nisâ 162
azîmen : azim, büyük, çok büyük
-
4-Nisâ 164
teklîmen : kelimelerle, konuşarak, hitap ederek
-
4-Nisâ 165
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 170
alîmen : alîm, en iyi bilen
-
4-Nisâ 170
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
4-Nisâ 172
ve men : ve kim
-
4-Nisâ 173
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 173
elîmen : elim, acı
-
4-Nisâ 175
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken Allaha ulaşmayı dilediler
-
4-Nisâ 175
sırâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yol
-
40-Mü'min 7
ve men havle-hu : ve onun etrafındaki kişi
-
40-Mü'min 7
âmenû : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
40-Mü'min 7
ve ilmen : ve ilim
-
40-Mü'min 8
ve men salaha : ve o kimse salâh makamına ulaştı
-
40-Mü'min 9
ve men : ve kim
-
40-Mü'min 13
men : kimse, kişi
-
40-Mü'min 15
alâ men : kimseye
-
40-Mü'min 16
li men : kim için, kimin
-
40-Mü'min 25
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
40-Mü'min 28
men : kimse
-
40-Mü'min 29
men : kim
-
40-Mü'min 30
âmene : âmenû oldu, îmân etti
-
40-Mü'min 31
zulmen : zulüm
-
40-Mü'min 33
ve men : ve kim, kimi
-
40-Mü'min 34
men : kimse, kişi
-
40-Mü'min 35
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
40-Mü'min 38
ellezî âmene : âmenû olan, îmân eden kimse
-
40-Mü'min 40
men : kim
-
40-Mü'min 40
men amile : kim yapar, kim işler
-
40-Mü'min 49
yevmen : bir gün
-
40-Mü'min 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
40-Mü'min 58
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
40-Mü'min 67
men : kim, kimse
-
40-Mü'min 67
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
40-Mü'min 78
men : kim, kimse
-
40-Mü'min 78
men : kim, kimse
-
40-Mü'min 80
menâfiu : faydalar, yararlar
-
40-Mü'min 84
âmennâ : îmân ettik
-
41-Fussilet 8
âmenû : âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
41-Fussilet 15
men : kim
-
41-Fussilet 18
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
41-Fussilet 33
ve men : ve kim, kimse, kişi
-
41-Fussilet 33
mimmen (min men) : kimseden, kişiden
-
41-Fussilet 40
men : kim, kimse
-
41-Fussilet 40
men : kim, kimse
-
41-Fussilet 44
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
41-Fussilet 44
amen : körlüktür
-
41-Fussilet 46
men : kim
-
41-Fussilet 46
ve men : ve kim
-
41-Fussilet 52
men : kim, kimse, kişi
-
41-Fussilet 52
mimmen (min men) : o kimseden
-
42-Şûrâ 5
li men : o kimse için
-
42-Şûrâ 7
ve men : ve kimse(ler)
-
42-Şûrâ 8
men : kim, kimse
-
42-Şûrâ 12
li men : o kimse için
-
42-Şûrâ 13
men : kimse, kişi
-
42-Şûrâ 13
men : kimse, kişi
-
42-Şûrâ 14
musemmen : belirlenmiş
-
42-Şûrâ 15
âmentu : ben îmân ettim
-
42-Şûrâ 18
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
42-Şûrâ 19
men : kimse, kişi
-
42-Şûrâ 20
men : kim, kimse
-
42-Şûrâ 20
ve men : ve kim, kimse
-
42-Şûrâ 22
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
42-Şûrâ 23
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
42-Şûrâ 23
ve men : ve kim
-
42-Şûrâ 26
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
42-Şûrâ 36
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
42-Şûrâ 40
men : kim
-
42-Şûrâ 41
men : kim, kimse
-
42-Şûrâ 43
men : kim, kimse
-
42-Şûrâ 44
ve men : ve kim, kimse
-
42-Şûrâ 45
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
42-Şûrâ 46
ve men : ve kim, kimse
-
42-Şûrâ 49
li men : kimseye
-
42-Şûrâ 49
li men : kimseye
-
42-Şûrâ 50
men : kimse
-
42-Şûrâ 50
akîmen : kısır
-
42-Şûrâ 52
men : kimse, kişi
-
43-Zuhruf 5
kavmen : bir kavim
-
43-Zuhruf 9
men : kim
-
43-Zuhruf 18
ve men : ve kimse
-
43-Zuhruf 33
li men : o kimse için, o kimseye
-
43-Zuhruf 36
ve men : ve kim
-
43-Zuhruf 40
ve men : ve o kimse
-
43-Zuhruf 45
men : kim, kimse
-
43-Zuhruf 54
kavmen : bir kavim
-
43-Zuhruf 69
âmenû : âmenû oldular, hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler
-
43-Zuhruf 86
men : kimse
-
43-Zuhruf 87
men : kim
-
44-Duhân 28
kavmen : kavim
-
44-Duhân 42
men : kimse
-
45-Câsiye 14
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
45-Câsiye 14
kavmen : bir kavim
-
45-Câsiye 15
men : kim
-
45-Câsiye 15
ve men : ve kim
-
45-Câsiye 21
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
45-Câsiye 23
men : kim, kimse, kişi
-
45-Câsiye 23
men : kim, kimse, kişi
-
45-Câsiye 30
âmenû : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
45-Câsiye 31
kavmen : bir kavim, topluluk
-
46-Ahkaf 3
musemmen : belirlenmiş, tespit edilmiş, bilinen
-
46-Ahkaf 5
ve men : ve kim
-
46-Ahkaf 5
mimmen (min men) : kimseden
-
46-Ahkaf 5
men : kim, kimse, kişi
-
46-Ahkaf 10
âmene : îmân etti
-
46-Ahkaf 11
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
-
46-Ahkaf 12
imâmen : imam (önder, rehber) olarak
-
46-Ahkaf 23
kavmen : bir kavim
-
46-Ahkaf 32
ve men : ve kim
-
47-Muhammed 2
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
47-Muhammed 2
ve âmenû : ve îmân ettiler, inandılar
-
47-Muhammed 3
âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
-
47-Muhammed 4
mennen : ni'metlendirerek, lütfederek (bedelsiz)
-
47-Muhammed 7
âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler
-
47-Muhammed 11
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyen
-
47-Muhammed 12
âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
-
47-Muhammed 14
men : kim, kimse
-
47-Muhammed 14
men : kimse, kişi
-
47-Muhammed 15
men : kimse, kişi
-
47-Muhammed 15
hamîmen : kaynar halde
-
47-Muhammed 16
men : kimse, kişi
-
47-Muhammed 20
âmenû : Allah'a ulaşmayı dilediler, âmenû oldular
-
47-Muhammed 33
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
47-Muhammed 38
min-kum men : sizden bir kısmınız
-
47-Muhammed 38
ve men : ve kim ... ise
-
47-Muhammed 38
el kavmen : bir kavim
-
48-Fetih 2
sirâtan mustekîmen : Sıratı Mustakîm, Allah'a götüren yol
-
48-Fetih 4
alîmen : alîm, en iyi bilen
-
48-Fetih 4
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
48-Fetih 5
azîmen : en büyük
-
48-Fetih 7
hakîmen : hakîm, hüküm ve hikmet sahibi
-
48-Fetih 10
fe men : bundan sonra kim
-
48-Fetih 10
ve men : ve kim
-
48-Fetih 10
azîmen : en büyük
-
48-Fetih 11
men : kim
-
48-Fetih 12
kavmen : bir kavim
-
48-Fetih 13
ve men : ve kim
-
48-Fetih 14
li men : kimseyi
-
48-Fetih 14
men : kimse
-
48-Fetih 14
rahîmen : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
-
48-Fetih 16
elîmen : elîm, acı
-
48-Fetih 17
ve men : ve kim
-
48-Fetih 17
men : kim
-
48-Fetih 17
elîmen : elîm, acı
-
48-Fetih 19
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
48-Fetih 20
sırâtan mustekîmen : Sıratı Müstakîm (Allah'a ulaştıran yol)
-
48-Fetih 25
men : kimse
-
48-Fetih 25
elîmen : elîm, acı
-
48-Fetih 26
alîmen : en iyi bilen
-
48-Fetih 29
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
48-Fetih 29
azîmen : büyük
-
49-Hucurât 1
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
49-Hucurât 2
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
49-Hucurât 6
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
49-Hucurât 6
kavmen : bir kavim
-
49-Hucurât 11
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
49-Hucurât 11
ve men : ve kim
-
49-Hucurât 12
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
49-Hucurât 14
amennâ : biz îmân ettik, âmenû olduk
-
49-Hucurât 15
âmenû : âmenû oldular, inandılar
-
5-Mâide 1
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 2
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 2
ve lâ yecrîmenne-kum : ve sakın size curum yaptırmasın, sakın sizi suça sevk etmesin
-
5-Mâide 3
fe men(i) idturra : artık kim darda kalırsa
-
5-Mâide 5
ve men yekfur : ve kim inkar eder
-
5-Mâide 6
ellezîne âmenû : yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 8
ve lâ yecrimenne-kum : ve sizi sevk etmesin
-
5-Mâide 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 12
ve âmentum : ve iman ettiniz
-
5-Mâide 12
fe men kefere : artık kim inkar eder
-
5-Mâide 16
men(i) ittebea : tâbî olan kişi, kim tâbî olursa
-
5-Mâide 17
fe men yemliku : o halde, öyleyse kim maliktir, kimin gücü yeter, kim mani olur?
-
5-Mâide 17
ve men fî el ardı : ve yeryüzünde bulunan kimseleri
-
5-Mâide 18
mimmen (min men) halaka : yarattığı kişilerden, yarattıklarından
-
5-Mâide 18
li men yeşâu : dilediği kimseyi
-
5-Mâide 18
men yeşâu : dilediği kimseyi
-
5-Mâide 22
inne fî-hâ kavmen : şüphesiz orada (onun içersinde) bir topluluk, bir kavim var
-
5-Mâide 32
ennehu men : kim ... olduğu
-
5-Mâide 32
ve men ahyâ-hâ : ve kim onu yaşatırsa
-
5-Mâide 35
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 39
fe men tâbe : artık kim tövbe ederse
-
5-Mâide 40
men yeşâu : dilediği kişi, dilediği
-
5-Mâide 40
li men yeşâu : dilediği kişiyi, dilediğini
-
5-Mâide 41
kâlû âmennâ : iman ettik, âmenû olduk (Allâh'a teslim olmayı diledik) dediler
-
5-Mâide 41
ve men yuridi : ve kimi isterse
-
5-Mâide 44
semenen kalîlen : az bir pahaya, değere
-
5-Mâide 44
ve men : ve kim
-
5-Mâide 45
fe men : artık kim
-
5-Mâide 45
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 47
ve men lem yahkum : ve kim hükmetmezse
-
5-Mâide 50
ve men ahsenu : ve kim en güzel, daha güzel
-
5-Mâide 50
hukmen : hüküm
-
5-Mâide 51
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)
-
5-Mâide 51
ve men : ve kim
-
5-Mâide 53
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 54
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (Allâh'a ulaşmayı yaşarken dileyenler)
-
5-Mâide 54
men yertedde : kim geri dönerse
-
5-Mâide 54
yu'tîhi men yeşâu : onu dilediğine verir
-
5-Mâide 55
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 56
ve men yetevelle : ve kim dönerse, ve dönen kimseler
-
5-Mâide 56
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler, Allâh'a ulaşmayı ve teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 57
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 59
en âmennâ : âmenû olmamız (iman etmemiz)
-
5-Mâide 60
men leane-hu allâhu : Allâh'ın (cc.) onu lanetlediği kimse
-
5-Mâide 61
kâlû âmennâ : iman ettik dediler
-
5-Mâide 65
âmenû : âmenû oldular, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dilediler
-
5-Mâide 69
ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler (yaşarken)
-
5-Mâide 69
men âmene : kim iman etti, (Allâh'a) teslim olmayı diledi
-
5-Mâide 72
men yuşrik : kim ortak koşarsa
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, yaşarken (Allâh'a (c.c.)
-
5-Mâide 82
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, (yaşarken Allâh'a (cc) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlere)
-
5-Mâide 83
âmennâ fe uktub-nâ : biz âmenû olduk artık bizi yaz
-
5-Mâide 87
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 89
fe men : artık kim
-
5-Mâide 90
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a (c.c.) ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
-
5-Mâide 93
alâ ellezîne âmenû : Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenlerin üzerine
-
5-Mâide 93
ve âmenû : ve âmenû olun! yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyin
-
5-Mâide 93
ve âmenû : ve âmenû olun!
-
5-Mâide 94
ellezîne âmenû : yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 94
men : kim
-
5-Mâide 94
fe men i'tedâ : artık kim haddi aşarsa
-
5-Mâide 95
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 95
ve men katele-hu : ve kim onu öldürürse
-
5-Mâide 95
siyâmen : oruç
-
5-Mâide 95
ve men âde : ve kim dönerse
-
5-Mâide 96
hurumen : ihramda olarak
-
5-Mâide 97
kıyâmen li en nâsi : insanları ayakta tutmak için
-
5-Mâide 101
ellezîne âmenû : âmenu olanlar, yaşarken Allâh'a (cc.) teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 105
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 105
men dalle : dalâlette olan kimse
-
5-Mâide 106
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
-
5-Mâide 106
semenen : baha, bedel
-
5-Mâide 107
istehakkâ ismen : bir günaha müstehak oldu
-
5-Mâide 111
âmennâ : biz iman ettik, âmenû olduk, Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı diledik
-
5-Mâide 115
fe men : fakat, ama, artık kim
-
50-Kaf 25
mennâın : engel olan
-
50-Kaf 33
men : kimse, kim, kişi, kişiler
-
50-Kaf 37
li men : kimse için
-
50-Kaf 45
men yehâfu : korkanlara
-
51-Zâriyât 9
men : kim, kimse
-
51-Zâriyât 25
selâmen : selâm, selâm olsun
-
51-Zâriyât 35
men kâne : kim varsa
-
51-Zâriyât 46
kavmen : kavim
-
52-Tûr 3
menşûrin : yayılmış
-
52-Tûr 21
âmenû : âmenû olanlar (hayattayken, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
52-Tûr 27
fe menne : şimdi, oysa, lütufta bulundu
-
52-Tûr 30
el menûni \n(reybe el menûni) : zaman \n: (zamanın musîbetinin ansızın gelmesi)
-
53-Necm 20
ve menâte : ve Menat
-
53-Necm 24
temennâ : dilekte bulundu
-
53-Necm 26
li men : bir kimse için
-
53-Necm 29
an men : kimseden
-
53-Necm 30
bi men : kimseyi
-
53-Necm 30
bi men : kimseyi de
-
53-Necm 32
bi men : kimseyi
-
54-Kamer 14
li men : o kimse
-
54-Kamer 26
men(i) : kim
-
54-Kamer 35
men şekere : şükreden kimseyi
-
55-Rahmân 26
kullu men : bütün kişiler, bütün bilinçli varlıklar, bütün insanlar ve bütün cinler, herkes
-
55-Rahmân 29
men : kimseler
-
55-Rahmân 46
ve li men : ve kimse için vardır
-
56-Vâkıa 8
el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
-
56-Vâkıa 8
el meymeneti : meymene, hayırlı, uğurlu
-
56-Vâkıa 25
ve lâ te'sîmen : ve günaha girmek olmaz
-
56-Vâkıa 26
selâmen : selâm
-
56-Vâkıa 26
selâmen : selâm
-
56-Vâkıa 29
mendûdin : meyveleri kat kat dizili
-
56-Vâkıa 47
ve izâmen : ve kemik
-
56-Vâkıa 65
hutâmen : ot kırıntısı, kuru ot
-
57-Hadid 7
âmenû : îmân ettiler, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
57-Hadid 10
men : kim
-
57-Hadid 11
men zâ ellezî : kim sahiptir, kim yapar
-
57-Hadid 13
amenû : îmân ettiler, amenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
57-Hadid 16
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular
-
57-Hadid 19
âmenû : îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
57-Hadid 20
hutâmen : çer çöp, kırpıntı
-
57-Hadid 21
âmenû : âmenû oldu, îmân etti
-
57-Hadid 21
men : kimse
-
57-Hadid 24
ve men : ve kim
-
57-Hadid 25
ve menâfiu : ve pekçok menfaatler, faydalar
-
57-Hadid 25
men : kim, kimse(ler)
-
57-Hadid 26
men : kim, kimse
-
57-Hadid 27
âmenû : âmenû oldular (yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
57-Hadid 28
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
57-Hadid 29
men yeşâu : dilediği kimseye, dilediğine
-
58-Mücâdele 4
men : kim
-
58-Mücâdele 4
men : kim
-
58-Mücâdele 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
58-Mücâdele 10
âmenû : ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 11
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
58-Mücâdele 12
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
58-Mücâdele 14
kavmen : kavm
-
58-Mücâdele 22
kavmen : kavmi
-
58-Mücâdele 22
men : kimse
-
59-Haşr 4
ve men : ve kim
-
59-Haşr 6
men : kimse(ler)
-
59-Haşr 9
men : kimse(ler)
-
59-Haşr 9
ve men : ve kim
-
59-Haşr 10
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
59-Haşr 18
âmenû : Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
6-En'âm 2
musemmen : isimlendirilmiş, belirlenmiş
-
6-En'âm 12
li men : kimin
-
6-En'âm 14
men esleme : teslim olan kimse
-
6-En'âm 16
men : kim
-
6-En'âm 19
ve men belaga : ve kim erişti, ulaştı
-
6-En'âm 21
ve men : ve kim (ler)
-
6-En'âm 21
mimmen (min men) : kimse(ler)den
-
6-En'âm 25
men : kim(ler)
-
6-En'âm 35
ev sullemen : veya bir merdiven
-
6-En'âm 39
men yeşâi : kim(i) dilerse
-
6-En'âm 39
ve men : ve kim(i)
-
6-En'âm 46
men : kim, hangi
-
6-En'âm 48
fe men âmene : artık kim îmân etti, âmenû oldu (resulün Allah'a davetine uydu)
-
6-En'âm 53
menne allâhu : Allah ni'metlendirdi, ni'met verdi
-
6-En'âm 54
men amile : kim yapar
-
6-En'âm 63
men : kim
-
6-En'âm 74
esnâmen : putlar
-
6-En'âm 80
ilmen : ilim olarak, ilim ile
-
6-En'âm 82
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
6-En'âm 83
men neşâu : dilediğimiz kimse(ler)
-
6-En'âm 88
men yeşâu : kimi dilerse, dilediğini
-
6-En'âm 89
kavmen : bir kavim
-
6-En'âm 91
men : kim
-
6-En'âm 92
ve men havle-hâ : ve onun etrafındakiler
-
6-En'âm 93
ve men : ve kim
-
6-En'âm 93
mim men ifterâ : iftira eden kimseden
-
6-En'âm 93
ve men : ve kim
-
6-En'âm 104
fe men : artık kim
-
6-En'âm 104
ve men : ve kim
-
6-En'âm 114
hakemen : bir hakem, hüküm veren
-
6-En'âm 116
men fî el ardı : yeryüzünde bulunan kimseler
-
6-En'âm 117
men yadıllu : sapan kimseyi
-
6-En'âm 122
e ve men : ve o kişi, kimse... mi?
-
6-En'âm 122
ke men : o kimse gibi
-
6-En'âm 125
fe men : artık kim(i)
-
6-En'âm 125
ve men : ve kimi
-
6-En'âm 126
mustekîmen : istikametlenmiş, yönlendirilmiş (Allah'a götüren)
-
6-En'âm 135
men tekûnu : kim(in) olacak
-
6-En'âm 138
men neşâu : bizim dilediğimiz kişi
-
6-En'âm 144
fe men : o halde kimdir
-
6-En'âm 144
mimmenifterâ \n(min men ifterâ) : iftira eden kimseden
-
6-En'âm 145
muharremen : haram kılınmış
-
6-En'âm 145
demen : kan
-
6-En'âm 145
fe men : artık kim
-
6-En'âm 153
sırâtî mustekîmen : benim mustakîm olan (Allah'a götüren) yolum
-
6-En'âm 154
tamâmen : tamamlayıcı olarak
-
6-En'âm 157
fe men : öyleyse kim
-
6-En'âm 157
mimmen (min men) : o kimseden
-
6-En'âm 158
âmenet : îmân etti, âmenû oldu
-
6-En'âm 160
men : kim
-
6-En'âm 160
ve men : ve kim
-
6-En'âm 161
kıyamen : ayakta kalan, kalacak olan
-
60-Mümtehine 1
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
60-Mümtehine 1
ve men : ve kim
-
60-Mümtehine 6
men : kim, kimse
-
60-Mümtehine 6
ve men : ve kim ise
-
60-Mümtehine 9
ve men : ve kim
-
60-Mümtehine 10
ellezîne âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
60-Mümtehine 13
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
60-Mümtehine 13
kavmen : kavim
-
61-Saf 2
ellezîne âmenû : âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenler)
-
61-Saf 7
ve men : ve kim
-
61-Saf 7
mimmen (min men) : kişiden, kimseden
-
61-Saf 10
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a inananlar
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
61-Saf 14
men : kim
-
61-Saf 14
âmenet : îmân etti
-
61-Saf 14
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
62-Cum'a 4
men : kişi, kimse
-
62-Cum'a 6
temennevû : temenni edin
-
62-Cum'a 7
ve lâ yetemennevne-hû : ve onu temenni edemezler
-
62-Cum'a 9
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
-
62-Cum'a 11
kâimen : ayakta
-
63-Münâfikûn 3
âmenû : âmenû olmaları, îmân etmeleri
-
63-Münâfikûn 7
alâ men : kimselere
-
63-Münâfikûn 9
âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
63-Münâfikûn 9
ve men : ve kim ise
-
64-Teğabün 9
ve men : ve kim
-
64-Teğabün 11
ve men : ve kim
-
64-Teğabün 14
âmenû : îmân edenler, âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
64-Teğabün 16
ve men yûka : ve kim korursa, sakındırırsa
-
65-Talâk 1
ve men : ve kim
-
65-Talâk 2
men : kimse(ler)
-
65-Talâk 2
ve men : ve kim
-
65-Talâk 3
ve men : ve kim
-
65-Talâk 4
ve men : ve kim
-
65-Talâk 5
ve men : ve kim
-
65-Talâk 7
ve men : ve kim
-
65-Talâk 10
âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
65-Talâk 11
âmenû : âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler)
-
65-Talâk 11
ve men : ve kim
-
65-Talâk 12
ilmen : ilim olarak, ilim ile
-
66-Tahrim 3
men : kim
-
66-Tahrim 6
âmenû : îmân ettiler, âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
66-Tahrim 8
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
66-Tahrim 8
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar
-
66-Tahrim 11
li ellezîne âmenû : âmenû olanlara, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenlere
-
67-Mülk 5
rucûmen : taşlar
-
67-Mülk 14
men halaka : yaratan kimse
-
67-Mülk 15
fî menâkibi- hâ : onun omuzlarında, üzerinde (dağlarda, kıyılarda)
-
67-Mülk 16
men : kim, kimse, kişi
-
67-Mülk 17
men : kimse
-
67-Mülk 20
men : kim, kimler
-
67-Mülk 21
men : kişi, kimse, kim(ler)
-
67-Mülk 22
men : kimse
-
67-Mülk 22
em men : yoksa kim
-
67-Mülk 28
ve men : ve kimse
-
67-Mülk 28
men : kim
-
67-Mülk 29
âmennâ : biz îmân ettik
-
67-Mülk 29
men : kim
-
67-Mülk 30
men : kim
-
68-Kalem 7
bi men : kim, kimi, kimin
-
68-Kalem 12
mennâın : devamlı men eden
-
68-Kalem 44
ve men : ve kimse
-
69-Hâkka 7
husûmen : peşpeşe, ara vermeden, ardarda
-
69-Hâkka 9
ve men kable-hu : ve ondan önceki kimseler
-
69-Hâkka 19
men : kişi, kimse
-
69-Hâkka 25
men : kişi, kimse
-
7-A'râf 8
men : kim
-
7-A'râf 9
ve men : ve kim
-
7-A'râf 12
menea-ke : seni men eden
-
7-A'râf 18
mez'ûmen : hor görülmüş, kınanmış
-
7-A'râf 18
men : kim
-
7-A'râf 32
men : kim
-
7-A'râf 32
ellezîne âmenû : îmân edenler, âmenû olan kimseler
-
7-A'râf 35
men ittekâ : kim takva sahibi olursa
-
7-A'râf 37
men azlemu : kim daha zalim
-
7-A'râf 37
mimmen ifterâ : iftira eden kimseden
-
7-A'râf 42
ellezîne âmenû : âmenû olan, îmân eden kimseler (hayatta iken Allah'a ulaşmayı dileyenler)
-
7-A'râf 64
kavmen : bir kavim
-
7-A'râf 75
li men : kimseye, kişiye, kimselere
-
7-A'râf 75
âmene : îmân etti, inandı
-
7-A'râf 76
âmen-tum : siz îmân ettiniz, inandınız
-
7-A'râf 86
men : kim, kimse
-
7-A'râf 86
âmene : inandı, amenu oldu
-
7-A'râf 87
âmenû : âmenû oldular
-
7-A'râf 88
âmenû : âmenû oldular
-
7-A'râf 89
ilmen : ilimle
-
7-A'râf 96
âmenû : inandılar, âmenû oldular
-
7-A'râf 99
fe lâ ye'menu : artık emin olamaz
-
7-A'râf 121
âmen-nâ : biz îmân ettik
-
7-A'râf 123
âmentum : siz îmân ettiniz
-
7-A'râf 126
en âmen-nâ : bizim inanmamız
-
7-A'râf 128
men yeşâu : dilediği kimse, kimi dilerse
-
7-A'râf 131
ve men mea-hu : ve onunla beraber olan kimseler, beraberindekiler
-
7-A'râf 133
kavmen : bir kavim
-
7-A'râf 153
ve âmenû : ve âmenû oldular
-
7-A'râf 155
men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
-
7-A'râf 155
men teşâu : dilediğin kimse, dilediğini
-
7-A'râf 156
men eşâu : dilediğim kimseye
-
7-A'râf 157
âmenû bi-hi : ona inandılar, iman ettiler
-
7-A'râf 160
umemen : topluluk, ümmet
-
7-A'râf 160
aleyhim el menne : onlara kudret helvası
-
7-A'râf 164
kavmen : bir kavme
-
7-A'râf 167
men : kim, kimse, kişi, kişiler
-
7-A'râf 178
men : kim, kimi
-
7-A'râf 178
ve men : ve kim, kimi
-
7-A'râf 181
ve mim-men (min men) : ve o kimselerden
-
7-A'râf 186
men : kimse, kim, kimi
-
70-Meâric 10
hamîmen : yakın, şefkatli dostu
-
70-Meâric 14
ve men : ve kim
-
70-Meâric 17
men edbera : arkasını dönen kimse
-
70-Meâric 21
menûan : hayırdan men eden, cimrilik eden
-
70-Meâric 31
men : kimse, kim
-
71-Nuh 4
musemmen : muayyen, belirli
-
71-Nuh 21
men : kimse, kimseler
-
71-Nuh 28
men : kimse
-
72-Cin 2
fe âmennâ : artık biz îmân ettik
-
72-Cin 9
fe men : fakat kim
-
72-Cin 10
bi men : kimselere
-
72-Cin 13
âmennâ : biz îmân ettik
-
72-Cin 13
fe men : artık kim
-
72-Cin 14
men : kim
-
72-Cin 17
ve men : ve kim
-
72-Cin 23
ve men : ve kim
-
72-Cin 24
men : kim, kimin
-
72-Cin 27
men irtedâ : rızaya ulaşan kimse
-
73-Müzzemmil 12
ve cahîmen : ve alevli ateş
-
73-Müzzemmil 13
ve taâmen : ve yemek
-
73-Müzzemmil 13
elîmen : elîm, acı
-
73-Müzzemmil 17
yevmen : o gün
-
73-Müzzemmil 19
men : kim, kimse
-
74-Müddessir 11
ve men : ve kimse, kişi
-
74-Müddessir 31
âmenû : îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen
-
74-Müddessir 31
men : kimse, kişi
-
74-Müddessir 31
men : kimse, kişi
-
74-Müddessir 37
men : kimse
-
74-Müddessir 55
men : kim
-
75-Kıyamet 27
men : kim
-
75-Kıyamet 37
min meniyyin : meniden
-
76-İnsan 7
yevmen : gün
-
76-İnsan 8
ve yetîmen : ve yetimler
-
76-İnsan 10
yevmen : gün
-
76-İnsan 19
mensûren : saçılmış
-
76-İnsan 20
naîmen : ni'metler
-
76-İnsan 24
âsimen : günahkâr olanlar
-
76-İnsan 27
yevmen : gün
-
76-İnsan 29
men : kim
-
76-İnsan 30
alîmen : en iyi bilen
-
76-İnsan 30
hakîmen : hüküm ve hikmet sahibi
-
76-İnsan 31
men : kimse, kişi
-
76-İnsan 31
elîmen : elîm, acı
-
78-Nebe 25
hamîmen : hamim, kaynar su
-
78-Nebe 38
men : kimse
-
78-Nebe 39
fe men : artık kim
-
79-Nâziât 11
izâmen : kemik
-
79-Nâziât 26
men : kimse
-
79-Nâziât 36
men : kimse
-
79-Nâziât 37
men : kim
-
79-Nâziât 40
men : kim
-
79-Nâziât 45
men : kimse
-
8-Enfâl 11
emeneten : emin olarak
-
8-Enfâl 12
âmenû : inananlar, âmenû olanlar
-
8-Enfâl 13
ve men : ve kim
-
8-Enfâl 15
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 16
ve men : ve kim
-
8-Enfâl 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 24
ellezîne âmenû istecîbû : âmenû olanlar icabet edin
-
8-Enfâl 27
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 29
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
8-Enfâl 41
âmentum : îmân ettiniz, inandınız
-
8-Enfâl 42
men heleke : helâk olan kişi
-
8-Enfâl 42
men hayye : yaşayan kişi
-
8-Enfâl 43
fî menâmi-ke : senin uykunda
-
8-Enfâl 45
ellezîne âmenû : îmân eden, âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 49
ve men : ve kim
-
8-Enfâl 57
men : kimse(ler)
-
8-Enfâl 64
ve men ittebea-ke : ve sana tâbî olanlar
-
8-Enfâl 70
li men : o kimselere, onlara
-
8-Enfâl 72
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 72
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 74
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
8-Enfâl 75
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
80-Abese 5
men(i) : kimse
-
80-Abese 8
men : kimse
-
80-Abese 12
men : kimse
-
81-Tekvir 28
men : kimse
-
82-İnfitâr 11
kirâmen : şerefli, üstün
-
83-Mutaffifin 29
âmenû : âmenû oldular, îmân ettiler
-
83-Mutaffifin 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
84-İnşikak 7
men : kim, kimse
-
84-İnşikak 10
men : kim, kimse
-
84-İnşikak 25
âmenû : âmenû olan, Allah'a ulaşmayı dileyen
-
85-Bürûc 11
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
-
87-A'lâ 10
men : kimse
-
87-A'lâ 14
men : kimse
-
88-Ğâşiye 23
men : kim
-
89-Fecr 19
lemmen : şiddetle, hırsla
-
89-Fecr 20
cemmen : pekçok, aşırı
-
9-Tevbe 6
me'mene-hu (mâ emene-hu) : onu, emin olduğu yere (şeye)
-
9-Tevbe 9
semenen : bedel
-
9-Tevbe 13
kavmen : bir kavim
-
9-Tevbe 15
men yeşâu : dilediği kimse
-
9-Tevbe 18
men âmene : îmân eden kimse, âmenû olan kimse
-
9-Tevbe 19
ke men âmene : inanan, âmenû olan kimse gibi
-
9-Tevbe 20
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 23
ellezîne âmenû : inanan, âmenû olan kimseler
-
9-Tevbe 23
ve men : ve kim
-
9-Tevbe 27
alâ men yeşâu : dilediği kimseye
-
9-Tevbe 28
ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 34
ellezîne âmenû : âmenû olanlar
-
9-Tevbe 37
âmen : bir yıl
-
9-Tevbe 37
âmen : bir yıl
-
9-Tevbe 38
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
9-Tevbe 39
azâben elîmen : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 39
ve yestebdi el kavmen : ve bir kavimle değiştirecek
-
9-Tevbe 49
men : kim, bir kimse
-
9-Tevbe 53
kavmen fâsikîne : fasık bir kavim, topluluk
-
9-Tevbe 54
menea-hum : onları men eden
-
9-Tevbe 58
men : kim, kimseler
-
9-Tevbe 61
li ellezîne âmenû : âmenû olan kimseler için
-
9-Tevbe 63
men : kim, kişi
-
9-Tevbe 74
azâben elîmen : elîm (acı) azap
-
9-Tevbe 75
men âhede allâhe : Allah'a ahd veren kimse
-
9-Tevbe 88
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (Allah'a ölmeden önce ulaşacağına) inanan kimseler
-
9-Tevbe 98
men : kimseler
-
9-Tevbe 98
magramen : zarar, ziyan
-
9-Tevbe 99
men : kimse(ler)
-
9-Tevbe 101
ve mimmen (min men) : ve o kimselerden
-
9-Tevbe 107
li men hârabe allâhe : Allah'a karşı savaşan (harbeden) kişiyi
-
9-Tevbe 109
e fe men : o kimse mi?
-
9-Tevbe 109
em men : veya, yoksa o kimse (mi)
-
9-Tevbe 111
ve men : ve kimdir, kim vardır
-
9-Tevbe 113
ve ellezîne âmenû : ve âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler)
-
9-Tevbe 115
kavmen : bir kavmi
-
9-Tevbe 119
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
-
9-Tevbe 120
ve men : ve kimse (ler)
-
9-Tevbe 123
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
9-Tevbe 124
min-hum men : onlardan birisi
-
9-Tevbe 124
ellezîne âmenû : âmenû olan (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyen) kimseler
-
90-Beled 15
yetîmen : yetim
-
90-Beled 17
âmenû : âmenû oldular
-
90-Beled 18
el meymeneti : meymene, bereket, saadet, amel defteri (hayat filmi) sağından verilenler
-
91-Şems 9
men : kim, kimse
-
91-Şems 10
men : kim, kimse
-
92-Leyl 5
men : kim
-
92-Leyl 8
men : kim
-
93-Duhâ 6
yetîmen : yetim
-
95-Tin 6
âmenû : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dilediler
-
98-Beyyine 7
ellezîne âmenû : âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
-
98-Beyyine 8
men : kim, kimse
-
99-Zilzâl 7
fe men : artık kim
-
99-Zilzâl 8
ve men : ve kim