Kur'an İçerisinde Arama
Sayfayı Yenile
Arapça Metin Arama (Harekeli)
Aranan Kelime : ze
Aranan Yer : Arapça Kelime Meali (Latin Harfleriyle)
Bulunan Sonuç : 1044
-
10-Yunus 3
lâ tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
-
10-Yunus 11
fe nezeru : böylece bırakırız
-
10-Yunus 17
kezzebe : yalanladı
-
10-Yunus 24
enzel-nâ-hu : onu biz indirdik
-
10-Yunus 24
ehazet el ardu : yeryüzü aldı
-
10-Yunus 24
vezzeyyenet : ve süslendi, güzelleşti
-
10-Yunus 28
fe zeyyel-nâ : böylece biz ayırdık
-
10-Yunus 39
kezzebû : yalanladılar
-
10-Yunus 39
kezzebe : yalanladılar
-
10-Yunus 41
ve in kezzebû-ke : ve eğer seni yalanlarlarsa
-
10-Yunus 45
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
10-Yunus 52
tuczevne : cezalandırılacaksınız
-
10-Yunus 59
mâ enzele âllâhu : Allah'ın indirdiği şey
-
10-Yunus 61
zerretin : bir zerre
-
10-Yunus 62
yahzenûne : mahzun
-
10-Yunus 65
inne el izzete : muhakkak ki izzet
-
10-Yunus 68
kâlû ittehaze allâhu : dediler, Allah edindi
-
10-Yunus 73
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
10-Yunus 73
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
10-Yunus 73
âkıbetu el munzerîne : uyarılanların sonu (akıbeti)
-
10-Yunus 74
bi mâ kezzebû : yalanladıklarından dolayı
-
10-Yunus 94
mim mâ (min mâ) enzel-nâ : indirdiğimiz şeyden
-
10-Yunus 95
kezzebû : yalanladılar
-
10-Yunus 106
izen : bu durumda, öyle olursa (öyle yaparsan)
-
104-Hümeze 1
humezetin : arkadan çekiştirmeyi alışkanlık haline getirme
-
104-Hümeze 1
lumezetin : kaş-göz hareketleriyle alay etme
-
104-Hümeze 4
le yunbezenne : mutlaka atılacak
-
11-Hûd 10
zehebe es seyyiâtu : kötülükler gitti
-
11-Hûd 18
ellezîne kezebû : yalan söyleyen kimseler
-
11-Hûd 24
e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
11-Hûd 30
e fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
11-Hûd 31
izen : o taktirde, öyleyse
-
11-Hûd 40
zevceynisneyni : iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift
-
11-Hûd 64
fe zerû-hâ : onu serbest bırakın
-
11-Hûd 64
fe ye'huze-kum : aksi halde, o taktirde sizi alır (olur)
-
11-Hûd 67
ve ehaze : ve aldı, helâk etti
-
11-Hûd 74
zehebe : gitti
-
11-Hûd 77
ve dâka bi-him zer'an : ve onlardan dolayı içi daralıp, telâşlandı
-
11-Hûd 88
ve rezeka-nî : ve beni rızıklandırdı
-
11-Hûd 94
ve ehazet : ve helâk etti, aldı
-
11-Hûd 102
ehaze : aldı, yakaladı
-
11-Hûd 102
ahze-hu : onun yakalaması, cezası
-
11-Hûd 106
zefîrun : sesli nefes verme, inilti, hızlı soluk soluğa nefes almak
-
12-Yusuf 2
enzelnâ-hu : onu indirdik
-
12-Yusuf 3
hâze el kur'âne : bu Kur'ân'ı
-
12-Yusuf 14
izen : o taktirde, öyleyse
-
12-Yusuf 15
zehebû bi-hî : onu götürdüler (onunla gittiler)
-
12-Yusuf 17
zehebnâ : biz gittik
-
12-Yusuf 21
ev nettehize-hu : veya onu ediniriz
-
12-Yusuf 27
fe kezebet : bu durumda o (kadın) yalan söyledi
-
12-Yusuf 29
li zenbi-ki : senin suçun, günahın için (kadın için)
-
12-Yusuf 36
hubzen : ekmek
-
12-Yusuf 37
turzekâni-hi : onunla rızıklandırılacağınız
-
12-Yusuf 40
mâ enzele allâhu : Allah indirmedi
-
12-Yusuf 47
fe zerû-hu : sonra onu (onları) bırakın
-
12-Yusuf 59
cehheze-hum : onlara hazırladı
-
12-Yusuf 62
izenkalebû (izâ inkalebû) : geri döndükleri zaman
-
12-Yusuf 64
hâfizen : koruyucu, koruyan
-
12-Yusuf 70
cehheze-hum : onları hazırladı
-
12-Yusuf 70
ezzene : seslendi (ilân etti)
-
12-Yusuf 76
li ye'huze : alıkoyması, tutması
-
12-Yusuf 79
maâzâ allâhi \n(âze) : Allah'a sığınırım \n: (sığındı)
-
12-Yusuf 79
en ne'huze : alıkoymamız, onu almamız, tutmamız, alıkoymamız
-
12-Yusuf 79
izen : o zaman
-
12-Yusuf 80
ehaze : aldı
-
12-Yusuf 80
ye'zene : izin verir
-
12-Yusuf 100
en nezega : arasını açmak
-
12-Yusuf 110
izestey'eser rusulu : resûller umutlarını kestikleri zaman
-
13-Ra'd 3
zevceynisneyni \n(zevceyni) \n(isneyni) : ikili (zıt cinsten eşler) bir çift \n: (zıt cinsli bir çift (dişi+erkek)) \n: (iki, ikili)
-
13-Ra'd 4
ve zer'un : ve ekin
-
13-Ra'd 17
enzele : indirdi
-
13-Ra'd 17
zebeden : köpük
-
13-Ra'd 17
zebedun : köpük
-
13-Ra'd 17
ez zebedu : köpük
-
13-Ra'd 19
yetezekkeru : tezekkür eder
-
13-Ra'd 37
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
14-İbrahim 1
enzelnâ-hu : onu indirdik
-
14-İbrahim 5
ve zekkir-hum : ve onlara hatırlat, onları zikrettir
-
14-İbrahim 6
ve yuzebbihûne : ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar)
-
14-İbrahim 7
ve iz te'ezzene : ve bildirmişti, duyurmuştu
-
14-İbrahim 12
âzeytumû-nâ : bize sizin yaptığınız eziyetler
-
14-İbrahim 25
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
14-İbrahim 32
ve enzele : ve indirdi
-
14-İbrahim 35
hâze el belede : bu şehir, bu belde
-
14-İbrahim 37
zî zer'ın : ekine sahip
-
14-İbrahim 44
min zevâlin : bir zeval, zail olma, gitme (yer değiştirme: bir yerden bir yere gitme, dünya yurdundan ahiret yurduna intikal etme)
-
14-İbrahim 52
ve li yunzerû : ve uyarılsınlar diye
-
14-İbrahim 52
ve li yezzekkere : ve tezekkür etsinler diye
-
15-Hicr 3
zer-hum : onları bırak, terket
-
15-Hicr 8
izen : o taktirde, o zaman
-
15-Hicr 9
nezzelnâ : indirdik
-
15-Hicr 16
ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
-
15-Hicr 22
fe enzelnâ : böylece indirdik
-
15-Hicr 39
le uzeyyinenne : mutlaka güzelleştireceğim, süsleyeceğim (ziynetlendireceğim)
-
15-Hicr 73
ehazethum : onları aldı, yakaladı
-
15-Hicr 80
kezzebe : yalanladı
-
15-Hicr 83
ehazet-hum : onları aldı (yakaladı)
-
15-Hicr 88
ve lâ tahzen : ve üzülme, hüzünlenme, mahzun olma
-
15-Hicr 90
mâ enzel-nâ : indirdiğimiz şey
-
16-Nahl 10
enzele : indirdi
-
16-Nahl 11
bihi ez zer'a : onunla ekin
-
16-Nahl 11
ve ez zeytûne : ve zeytinler
-
16-Nahl 13
zerae : yoktan varedip, çoğalttı
-
16-Nahl 13
yezzekkerûne : zikrederler
-
16-Nahl 17
e fe lâ tezekkerûne : tezekkür etmez misiniz
-
16-Nahl 24
enzele : indirdi
-
16-Nahl 30
enzele : indirdi
-
16-Nahl 44
ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplarla (Davut'a ait semavî kitap)
-
16-Nahl 44
ve enzelnâ : ve biz indirdik
-
16-Nahl 46
ye'huze-hum : onları alır, yakalar
-
16-Nahl 47
ye'huze-hum : onları alır, yakalar
-
16-Nahl 63
fe zeyyene : fakat süslü gösterdi, süsledi
-
16-Nahl 64
ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
-
16-Nahl 65
enzele : indirdi
-
16-Nahl 70
ilâ erzeli : en rezil hale, en aşağı hale
-
16-Nahl 84
lâ yu'zenu \n(ezine) : izin verilmez \n: (izin verdi)
-
16-Nahl 89
ve nezzel-nâ : ve biz indirdik
-
16-Nahl 90
tezekkerûne : tezekkür edersiniz
-
16-Nahl 97
min zekerin : erkek(ler)den
-
16-Nahl 102
nezzele-hu : onu indirdi
-
16-Nahl 113
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
16-Nahl 113
fe ehaze-hum : bundan sonra, böylece onları yakaladı, aldı
-
16-Nahl 127
ve lâ tahzen : ve üzülme, mahzun olma
-
17-İsrâ 13
elzemnâ-hu : onu bağladık, astık
-
17-İsrâ 26
ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
-
17-İsrâ 40
vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi
-
17-İsrâ 41
li yezzekkerû : tezekkür etsinler diye
-
17-İsrâ 42
izen : bu durumda, öyle olursa
-
17-İsrâ 46
ve izâ zekerte : ve sen zikrettiğin zaman
-
17-İsrâ 53
yenzegu : arasını bozar, fesat çıkarır
-
17-İsrâ 55
zebûren : Zebur'u
-
17-İsrâ 56
zeamtum : zanda bulundunuz
-
17-İsrâ 59
en kezzebe : yalanlamak
-
17-İsrâ 73
ve izen : ve o taktirde, o zaman
-
17-İsrâ 75
izen : o taktirde, o zaman
-
17-İsrâ 76
ve izen : ve o taktirde, artık, bundan sonra
-
17-İsrâ 81
ve zeheka : ve yok oldu, zail oldu, ortadan kalktı
-
17-İsrâ 81
zehûkan : yok olan, ortadan kalkan
-
17-İsrâ 92
zeamte : söylediğin, zanda bulunduğun
-
17-İsrâ 95
le nezzelnâ : elbette indirirdik
-
17-İsrâ 100
izen : olduğu zaman, öyle olursa
-
17-İsrâ 102
mâ enzele : indirmedi
-
17-İsrâ 103
en yestefizze-hum : onları tedirgin etmek (yerinden oynatmak, çıkarmak)
-
17-İsrâ 105
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
17-İsrâ 105
nezele : indi
-
17-İsrâ 106
ve nezzelnâ-hu : ve onu indirdik
-
18-Kehf 1
enzele : indirdi
-
18-Kehf 4
ittehaze allâhu : Allah edindi
-
18-Kehf 8
curuzen : üzerinde nebat bulunmayan çorak, kuru toprak
-
18-Kehf 14
izen : öyleyse, öyle olursa, bu taktirde
-
18-Kehf 16
ve izi'tezeltumû-hum \n(i'tezele) : ve onlardan ayrıldığınız zaman \n: (ayrıldı)
-
18-Kehf 19
ezkâ \n(zekâ) : daha temiz \n: (temiz)
-
18-Kehf 20
izen ebeden : o zaman ebediyyen
-
18-Kehf 21
yetenâzeûne : çekişiyorlar, niza ediyorlar
-
18-Kehf 21
le nettehızenne : mutlaka edinelim, yapalım
-
18-Kehf 31
zehebin : altın
-
18-Kehf 32
zer'an : ekinler
-
18-Kehf 40
zelekan : kaygan olan
-
18-Kehf 45
enzelnâ-hu : onu indirdik
-
18-Kehf 47
bârizeten : bariz olarak, açık ve net olarak
-
18-Kehf 48
zeamtum \n(zeame) : zanda bulundunuz \n: (zanda bulunup bir şey söyledi)
-
18-Kehf 51
muttehıze : edinen
-
18-Kehf 52
zeamtum : zanda bulundunuz
-
18-Kehf 57
izen : öyleyse, o zaman
-
18-Kehf 61
fettehaze (fe ittehaze) : o zaman edindi
-
18-Kehf 63
vettehaze (ve ittehaze) : ve edindi (tuttu)
-
18-Kehf 74
zekiyyeten : temiz, masum
-
18-Kehf 77
lettehazte (le ittehaze) : elbette buna karşılık
-
18-Kehf 81
zekâten : temiz
-
18-Kehf 82
kenze-humâ : ikisinin definesi
-
18-Kehf 86
yâ ze el karneyni : ey Zülkarneyn
-
18-Kehf 86
en tettehıze : senin edinmen, ittihaz etmen
-
18-Kehf 94
yâ ze el karneyni : ey Zülkarneyn
-
19-Meryem 2
zekeriyyâ : Zekeriya
-
19-Meryem 7
yâ zekeriyyâ : ey Zekeriya
-
19-Meryem 13
ve zekâten : ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
-
19-Meryem 16
izintebezet (iz intebezet) : çekilmişti, uzaklaşmıştı
-
19-Meryem 17
fettehazet (fe ittehazet) : sonra da edindi, yaptı
-
19-Meryem 19
zekiyyen : temiz, temiz olan
-
19-Meryem 22
fentebezet (fe intebezet) : sonra çekildi
-
19-Meryem 24
tahzenî : üzülme, mahzun
-
19-Meryem 26
nezertu : adadım, nezrettim
-
19-Meryem 31
ve ez zekâti : ve zekât
-
19-Meryem 35
en yettehıze : (onun) edinmesi
-
19-Meryem 49
lemmâ'tezelehum : onlardan ayrıldığı zaman
-
19-Meryem 55
ve ez zekâti : ve zekât
-
19-Meryem 64
ve mâ netenezzelu : ve biz inmeyiz
-
19-Meryem 72
ve nezeru : ve bırakacağız
-
19-Meryem 78
emittehaze (em ittehaze) : veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
-
19-Meryem 81
ızzen : üstünlük, şeref, izzet
-
19-Meryem 83
ezzen : tahrik ederek
-
19-Meryem 87
ittehaze : edindi, yaptı
-
19-Meryem 88
kâlu ittehaze : 'edindi' dediler
-
19-Meryem 92
en yettehıze : edinmek, yapmak
-
19-Meryem 98
rikzen : gizli ses, fısıltı, ufacık ses
-
2-Bakara 6
enzerte-hum : onları uyardın
-
2-Bakara 17
zehebe : giderdi
-
2-Bakara 20
le zehebe : elbette giderdi
-
2-Bakara 22
ve enzele : ve indirdi
-
2-Bakara 23
nezzelnâ : biz indirdik
-
2-Bakara 25
hâzellezî (hâzâ ellezî) : bu ki (o şey)
-
2-Bakara 35
ve zevcu-ke : ve senin eşin
-
2-Bakara 36
ezelle-humâ : onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
-
2-Bakara 38
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 39
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
2-Bakara 41
enzeltu : ben indirdim
-
2-Bakara 43
ez zekâte : zekât
-
2-Bakara 49
yuzebbihûne : boğazlıyorlar, öldürüyorlar
-
2-Bakara 55
ehazet-kum(u) : sizi aldı, yakaladı
-
2-Bakara 57
enzel-nâ : biz indirdik
-
2-Bakara 59
enzelnâ : biz indirdik
-
2-Bakara 59
riczen : korkunç azap, habis azap (taun
-
2-Bakara 62
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 71
lâ zelûlun : zelil değil, boyunduruk altına
-
2-Bakara 71
zebehû-hâ : onu boğazladılar, kestiler
-
2-Bakara 83
ve âtû ez zekâte : ve zekât verin
-
2-Bakara 87
kezzebtum : yalanladınız
-
2-Bakara 90
bimâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şeyle
-
2-Bakara 91
enzele allâhu : Allah indirdi
-
2-Bakara 97
nezzele-hu : onu indirdi
-
2-Bakara 99
enzelnâ : biz indirdik
-
2-Bakara 100
nebeze-hu : onu attı, bozdu
-
2-Bakara 101
nebeze : attı
-
2-Bakara 102
ve zevci-hî : ve onun eşi
-
2-Bakara 105
en yunezzele : indirilmek, indirilmesi
-
2-Bakara 110
ez zekâte : zekât
-
2-Bakara 112
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 116
ittehaze : edindi
-
2-Bakara 129
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini temiz- ler, tasfiye eder
-
2-Bakara 145
izen : o zaman, o taktirde
-
2-Bakara 151
ve yuzekkî-kum : ve sizi tezkiye eder
-
2-Bakara 159
enzelnâ : biz indirdik
-
2-Bakara 164
enzele allâhu : Allah indirdi
-
2-Bakara 170
mâ enzele : indirdiği şey, indirdiğine
-
2-Bakara 174
enzele : indirdi
-
2-Bakara 174
ve lâ yuzekkî-him : ve onları tezkiye etmez, temize çıkarmaz, temizlemez
-
2-Bakara 176
nezzele : indirdi
-
2-Bakara 177
zevî el kurbâ : yakınlık sahipleri, akrabalar
-
2-Bakara 177
ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
-
2-Bakara 196
ezen : eza, ağrı
-
2-Bakara 197
ve tezevvedû : ve azıklanın, azık hazırlayın
-
2-Bakara 206
ehazet-hu : onu alır, tutar (mani olur)
-
2-Bakara 206
el izzetu : izzet, üstünlük
-
2-Bakara 209
in zelel-tum : eğer ayağınızı kaydırırsanız, saparsanız
-
2-Bakara 213
ve enzele : ve indirdi
-
2-Bakara 221
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
2-Bakara 222
ezen : eza, ıstırap
-
2-Bakara 227
ve in azemû : ve eğer azmederlerse
-
2-Bakara 230
zevcen : eş, zevce
-
2-Bakara 231
ve mâ enzele : ve indirdiği şey
-
2-Bakara 234
ve yezerûne : ve geriye bırakırlar
-
2-Bakara 235
ahzerû-hu : ondan sakının
-
2-Bakara 240
ve yezerûne : ve geriye bırakılır
-
2-Bakara 245
zellezî (zâ ellezî) : o kimse ki sahip, o ki sahip, yapan
-
2-Bakara 249
câveze-hu : onu(karşıdan karşıya) geçtiler
-
2-Bakara 251
hezemû-hum : onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
-
2-Bakara 262
ve lâ ezen : ve eza etmeyerek
-
2-Bakara 262
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 263
ezen : eza ederek, eziyet vererek
-
2-Bakara 269
ve mâ yezzekkeru : ve tezekkür edemez, düşünemez
-
2-Bakara 270
nezertum : nezrettiniz, adadınız
-
2-Bakara 274
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 277
ez zekâte : zekât
-
2-Bakara 277
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
2-Bakara 278
zerû : bırakın, terkedin
-
2-Bakara 279
fe'zenû (fe izenû) : o taktirde bilin
-
2-Bakara 282
tuzekkire : hatırlatır
-
20-Tâ-Hâ 2
mâ enzel-nâ : biz indirmedik
-
20-Tâ-Hâ 39
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu)
-
20-Tâ-Hâ 40
ve lâ tahzene : ve kederlenmesin, mahzun olmasın
-
20-Tâ-Hâ 44
yetezekkeru : tezekkür eder (anlar)
-
20-Tâ-Hâ 48
men kezzebe \n(kezzebe) : yalanlayan kimse, inkâr eden \n: (yalanladı)
-
20-Tâ-Hâ 53
ve enzele : ve indirdi
-
20-Tâ-Hâ 56
kezzebe : yalanladı
-
20-Tâ-Hâ 62
tenâzeû : tartıştılar, istişare yaptılar, görüştüler
-
20-Tâ-Hâ 71
en âzene : (benim) izin vermem
-
20-Tâ-Hâ 76
men tezekkâ : nefs tezkiyesi yapan kimse
-
20-Tâ-Hâ 80
ve nezzelnâ : ve biz indirdik
-
20-Tâ-Hâ 87
kazefnâ-hâ : biz onu (onları) attık
-
20-Tâ-Hâ 106
yezeru-hâ : onu bırakacak
-
20-Tâ-Hâ 113
enzelnâ-hu : biz onu indirdik
-
20-Tâ-Hâ 117
ve li zevci-ke : ve zevcine, zevcin (eşin) için
-
20-Tâ-Hâ 131
zehrete : süs, ziynet
-
21-Enbiyâ 10
enzel-nâ : biz indirdik
-
21-Enbiyâ 17
en nettehıze : bizim edinmemiz
-
21-Enbiyâ 26
ve kâlûttehaze (kâlû ittehaze) : ve edindi dediler
-
21-Enbiyâ 32
mahfûzen : korunmuş, muhafaza edilmiş
-
21-Enbiyâ 45
mâ yunzerûne : uyarıldıkları şey
-
21-Enbiyâ 50
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
21-Enbiyâ 58
cuzâzen : cüz cüz, parça parça
-
21-Enbiyâ 73
ve îtâe ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
-
21-Enbiyâ 77
kezzebû : yalanladılar
-
21-Enbiyâ 85
ve zel kifli (za el kifli) : ve Zelkifli (Zulkifli)
-
21-Enbiyâ 87
ve zennûni (za en nuni) : ve Zennun (Yunus
-
21-Enbiyâ 87
iz zehebe : gitmişti
-
21-Enbiyâ 89
ve zekeriyyâ : ve Zekeriya
-
21-Enbiyâ 89
lâ tezer-nî : beni bırakma
-
21-Enbiyâ 90
zevce-hu : onun zevcesi, eşi
-
21-Enbiyâ 100
zefîrun : ızdıraplı inilti
-
21-Enbiyâ 103
el feze : korku, dehşet
-
21-Enbiyâ 105
fî ez zebûri : Zebur'da
-
21-Enbiyâ 109
âzentu-kum : size ilân ettim, bildirdim
-
22-Hac 1
zelzelete : sarsılma, şiddetli sarsıntı
-
22-Hac 5
ilâ erzeli el umuri : ömrünün en rezil çağına, ihtiyarlık çağına
-
22-Hac 5
enzelnâ : indirdik
-
22-Hac 5
ihtezzet : hareketlendi
-
22-Hac 5
zevcin : çift
-
22-Hac 16
enzelnâ-hu : onu indirdik
-
22-Hac 23
min zehebin : altından
-
22-Hac 41
ve âtevu ez zekâte : ve zekâtı verdiler (verirler)
-
22-Hac 42
kezzebet : yalanladı
-
22-Hac 57
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
22-Hac 63
enzele : indirdi
-
22-Hac 78
ve âtu ez zekâte : ve zekâtı verin
-
23-Mü'minûn 4
li ez zekâti : zekâtı
-
23-Mü'minûn 18
ve enzel-nâ : ve biz indirdik
-
23-Mü'minûn 18
zehâbin : giderme
-
23-Mü'minûn 24
le enzele : mutlaka indirirdi
-
23-Mü'minûn 26
kezzebû-ni : beni yalanladılar
-
23-Mü'minûn 27
zevceynisneyni : her çiften ikişer
-
23-Mü'minûn 28
fe izesteveyte : bindiğin zaman
-
23-Mü'minûn 29
munzelen : indirişle, inişle
-
23-Mü'minûn 33
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
23-Mü'minûn 34
izen : o taktirde, o zaman
-
23-Mü'minûn 39
kezzebû-ni : beni yalanladılar
-
23-Mü'minûn 41
fe ehazet-hum : Böylece onları aldı (yakaladı)
-
23-Mü'minûn 44
kezzebû-hu : onu yalanladılar
-
23-Mü'minûn 48
kezzebû-humâ : ikisini yalanladılar
-
23-Mü'minûn 54
zer-hum : onları bırak, terket
-
23-Mü'minûn 79
zeree-kum : sizi yaratıp çoğalttı, yaydı
-
23-Mü'minûn 85
fe lâ tezekkerûne : hâlâ tezekkür etmezsiniz
-
23-Mü'minûn 91
izen : öyle olsaydı, o taktirde
-
23-Mü'minûn 91
zehebe : gitti, giderdi
-
23-Mü'minûn 111
cezeytu-hum : onların mükâfatları, karşılığı
-
24-Nûr 1
enzelnâ-hâ : onu biz indirdik
-
24-Nûr 1
ve enzelnâ : ve biz indirdik
-
24-Nûr 1
tezekkerûne : tezekkür edersiniz
-
24-Nûr 21
mâ zekâ : tezkiye olmaz
-
24-Nûr 21
yuzekkî : temizler, tezkiye eder
-
24-Nûr 27
tezekkerûne : tezekkür edersiniz
-
24-Nûr 28
yu'zene : izin verilir
-
24-Nûr 34
enzelnâ : indirdik
-
24-Nûr 35
zeytûnetin : yağ (zeytin ağacı)
-
24-Nûr 35
zeytu-hâ : onun yağı
-
24-Nûr 37
ve îtâi ez zekâti : ve zekâtın verilmesi
-
24-Nûr 46
enzelnâ : indirdik
-
24-Nûr 56
ez zekâte : zekât
-
24-Nûr 62
izeste'zenû-ke (iza iste'zenû-ke) : senden izin istedikleri zaman
-
24-Nûr 62
fe'zen (fe izen) : o zaman izin ver
-
24-Nûr 63
livâzen : bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
-
24-Nûr 63
fel yahzeri (fe li yahzeri) : o zaman sakınsınlar, çekinsinler
-
25-Furkan 1
nezzele : indirdi
-
25-Furkan 6
enzele-hu : onu indirdi
-
25-Furkan 11
kezzebû : uydurdular, yalanladılar
-
25-Furkan 11
men kezzebe : tekzip eden kimseler, yalanlayanlar
-
25-Furkan 12
ve zefîran : ve uğultulu (olan)
-
25-Furkan 18
en nettehıze : edinmemiz
-
25-Furkan 19
kezzebû-kum : sizi yalanladılar
-
25-Furkan 36
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, yalanlayan kimseler
-
25-Furkan 37
kezzebû : yalanladılar
-
25-Furkan 43
men ittehaze : edinen kimse
-
25-Furkan 48
ve enzelnâ : ve indirdik
-
25-Furkan 50
li yezzekkerû : tezekkür etmeleri için
-
25-Furkan 53
berzehan : berzah, engel
-
25-Furkan 57
en yettehıze : edinmek
-
25-Furkan 62
en yezzekkere : tezekkür etmek
-
25-Furkan 75
yuczevne : mükâfatlandırılır
-
25-Furkan 77
kezzebtum : siz yalanladınız
-
26-Şuarâ 6
kezzebû : yalanladılar
-
26-Şuarâ 7
zevcin : çift
-
26-Şuarâ 14
zenbun : suç, günah
-
26-Şuarâ 20
izen : o zaman
-
26-Şuarâ 33
ve nezea : ve çıkardı
-
26-Şuarâ 42
izen : öyleyse, o zaman
-
26-Şuarâ 44
izzeti : izzet, üstünlük
-
26-Şuarâ 49
en âzene : benim izin vermem
-
26-Şuarâ 91
ve burrizeti : ve bariz olarak gösterildi
-
26-Şuarâ 105
kezzebet : tekzip etti, yalanladı
-
26-Şuarâ 111
el erzelûne : en basit insanlar, rezil insanlar
-
26-Şuarâ 117
kezzebû-ni : beni yalanladı
-
26-Şuarâ 123
kezzebet : tekzip etti, yalanladı
-
26-Şuarâ 138
muazzebîne : azaplandırılanlar
-
26-Şuarâ 139
kezzebû-hu : onu tekzip ettiler, yalanladılar
-
26-Şuarâ 141
kezzebet : tekzip etti, yalanladı
-
26-Şuarâ 156
ye'huze-kum : sizi alır (yakalar)
-
26-Şuarâ 158
ehaze-hum : onları aldı (yakaladı)
-
26-Şuarâ 160
kezzebet : yalanladı
-
26-Şuarâ 166
ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
-
26-Şuarâ 171
acûzen : ihtiyar kadın
-
26-Şuarâ 173
el munzerîne : uyarılanların
-
26-Şuarâ 176
kezzebe : yalanladı
-
26-Şuarâ 189
kezzebû-hu : onu yalanladılar
-
26-Şuarâ 189
ehaze-hum : onları aldı, yakaladı
-
26-Şuarâ 193
nezele : indirdi
-
26-Şuarâ 198
nezzelnâ-hu : ona indirdik
-
26-Şuarâ 210
ve mâ tenezzelet : ve indirmedi
-
26-Şuarâ 213
min el muazzebîne : azap edilenlerden
-
26-Şuarâ 221
tenezzelu : iner
-
26-Şuarâ 222
tenezzelu : iner
-
26-Şuarâ 227
ve zekerû : ve zikrettiler
-
27-Neml 3
ez zekâte : zekât
-
27-Neml 4
zeyyennâ : süsledik
-
27-Neml 17
yûzeûne : düzenlendi
-
27-Neml 24
ve zeyyene : ve süsledi
-
27-Neml 34
eizzete : izzetli olanlar, izzet sahibi olanlar
-
27-Neml 58
el munzerîne : uyarılanlar
-
27-Neml 60
ve enzele : ve indirdi
-
27-Neml 61
hâcizen : perde, engel
-
27-Neml 62
tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
-
27-Neml 70
ve lâ tahzen : ve mahzun olma, üzülme
-
27-Neml 76
hâze : bu
-
27-Neml 83
yûzeûne : toplanır, düzene konur (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilir
-
27-Neml 84
kezzebtum : siz yalanladınız
-
27-Neml 89
min fezeın : dehşetten (dehşete kapılmaktan)
-
27-Neml 90
tuczevne : karşılığı verilir, cezalandırılır
-
28-Kasas 4
yuzebbihu : boğazlatıyor
-
28-Kasas 6
yahzerûne : hazar ediyorlar, çekiniyorlar
-
28-Kasas 7
ve lâ tahzenî : ve üzülme
-
28-Kasas 8
ve hazenen : ve hüzün olarak, dert olarak
-
28-Kasas 9
nettehıze-hu : onu ediniriz
-
28-Kasas 13
ve lâ tahzene : ve üzülmesin, mahzun olmasın
-
28-Kasas 15
vekeze-hu : ona yumruk attı, onu yumrukladı
-
28-Kasas 24
enzelte : sen indirdin
-
28-Kasas 43
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
28-Kasas 46
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
28-Kasas 51
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
29-Ankebût 14
ehaze-hum : onları aldı, onları helâk etti
-
29-Ankebût 18
kezzebe : tekzip etti, yalanladı
-
29-Ankebût 33
zer'ân : telâşlandı
-
29-Ankebût 33
ve lâ tahzen : ve mahzun olma
-
29-Ankebût 34
riczen : azap
-
29-Ankebût 37
kezzebû-hu : onu yalanladılar
-
29-Ankebût 37
ehazet-hum : onları aldı, yakaladı
-
29-Ankebût 38
ve zeyyene : ve süsledi
-
29-Ankebût 40
zenbi-hi : onun günahı
-
29-Ankebût 40
ehazet-hu : onu aldı, yakaladı
-
29-Ankebût 41
ittehazet : edindi
-
29-Ankebût 47
enzelnâ : biz indirdik
-
29-Ankebût 48
izen : öyleyse, o zaman, öyle olsa
-
29-Ankebût 51
enzelnâ : biz indirdik
-
29-Ankebût 63
nezzele : indirdi
-
29-Ankebût 68
kezzebe : tekzip etti, yalanladı
-
3-Âl-i İmrân 3
nezzele : parça parça, kısım kısım indirdi
-
3-Âl-i İmrân 3
ve enzele : ve indirdi
-
3-Âl-i İmrân 4
ve enzele : ve indirdi
-
3-Âl-i İmrân 7
enzele : indirdi
-
3-Âl-i İmrân 7
zeygun : eğrilik, bâtıla meyil
-
3-Âl-i İmrân 7
ve mâ yezzekkeru : ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar
-
3-Âl-i İmrân 11
kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
-
3-Âl-i İmrân 11
fe ehaze-hum allâhu : bunun üzerine Allah onları yakaladı
-
3-Âl-i İmrân 14
min ez zehebi : altından, altın
-
3-Âl-i İmrân 35
nezertu leke : senin için adadım
-
3-Âl-i İmrân 36
ve leyse ez zekeru : ve erkek .... değildir
-
3-Âl-i İmrân 37
zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
-
3-Âl-i İmrân 37
zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S)
-
3-Âl-i İmrân 38
deâ zekeriyyâ : Zekeriyya (A.S) dua etti
-
3-Âl-i İmrân 53
enzelte : sen indirdin
-
3-Âl-i İmrân 64
ve lâ yettehize : ve edinmeyelim
-
3-Âl-i İmrân 77
ve lâ yuzekkî-him : ve onları temize çıkarmayacak
-
3-Âl-i İmrân 81
ve iz ehaze allâhu : ve Allah aldığı zaman
-
3-Âl-i İmrân 91
zeheben : altın
-
3-Âl-i İmrân 93
en tunezzele : indirilmesi
-
3-Âl-i İmrân 103
fe enkaze-kum : ...halde iken sizi kurtardı
-
3-Âl-i İmrân 111
illâ ezen : ezadan başka
-
3-Âl-i İmrân 124
munzelîne : indirilen
-
3-Âl-i İmrân 135
zekerû allâhe : Allah'ı zikrettiler
-
3-Âl-i İmrân 139
ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın, üzülmeyin
-
3-Âl-i İmrân 140
ve yettehize : ve edinir
-
3-Âl-i İmrân 153
tahzenû : mahzun oluyorsunuz, üzülüyorsunuz
-
3-Âl-i İmrân 154
enzele : indirdi
-
3-Âl-i İmrân 154
le bereze : elbette, mutlaka çıkardı
-
3-Âl-i İmrân 155
istezelle-hum : onları zillete düşürmek istedi
-
3-Âl-i İmrân 156
guzzen : gâzi olanlar (savaşa katılanlar)
-
3-Âl-i İmrân 164
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, arındırır
-
3-Âl-i İmrân 169
yurzekûne : rızıklandırılırlar
-
3-Âl-i İmrân 170
yahzenûne : mahzun olurlar
-
3-Âl-i İmrân 179
li yezere : bırakır, terkeder
-
3-Âl-i İmrân 179
yemîze : ayırt eder, ayırır
-
3-Âl-i İmrân 184
fe in kezzebûke : artık seni yalanlarlarsa
-
3-Âl-i İmrân 185
fe kad fâze : o zaman, o taktirde kurtulmuştur
-
3-Âl-i İmrân 186
ezen : eziyetli, incitici
-
3-Âl-i İmrân 187
ve iz ehaze allâhu : ve Allah ... almıştı
-
3-Âl-i İmrân 188
bi mefâzetin : kurtulacak yer
-
3-Âl-i İmrân 192
fe kad ahzeyte-hu : artık onu hakir ve rezil etmişsindir
-
3-Âl-i İmrân 195
min zekerin : erkeklerden
-
30-Rûm 10
en kezzebû : yalanlamak, tekzip etmek
-
30-Rûm 16
ve kezzebû : ve tekzip etti, yalanladı
-
30-Rûm 35
enzelnâ : biz indirdik
-
30-Rûm 39
min zekâtin : zekâttan
-
30-Rûm 40
rezeka-kum : size rızık verdi
-
30-Rûm 49
en yunezzele : indirilmesi
-
31-Lokman 4
ez zekâte : zekât
-
31-Lokman 6
ve yettehıze-hâ : ve onu edinirler
-
31-Lokman 10
ve enzelnâ : ve biz indirdik
-
31-Lokman 10
zevcin : eş, çift
-
31-Lokman 21
enzele : indirdi
-
32-Secde 4
lâ tetezekkerûne : tezekkür etmezsiniz
-
33-Ahzâb 7
galîzen : sağlam, ağır, çok kuvvetli
-
33-Ahzâb 16
ve izen : ve o zaman, o taktirde
-
33-Ahzâb 17
ze : sahip
-
33-Ahzâb 19
izâ zehebe : gittiği zaman
-
33-Ahzâb 21
ve zekerallâhe (zekere allâhe) : ve Allah'ı zikretti
-
33-Ahzâb 25
azîzen : azîz olan, yüce ve gâlip olan
-
33-Ahzâb 26
ve enzele : ve indirdi
-
33-Ahzâb 26
ve kazefe : ve düşürdü
-
33-Ahzâb 33
ve âtîne ez zekâte : ve zekâtı verin
-
33-Ahzâb 37
zevce-ke : senin zevcen
-
33-Ahzâb 37
zeydun : Zeyd
-
33-Ahzâb 37
zevvecnâ-ke-hâ : seni onunla evlendirdik
-
33-Ahzâb 51
azelte : sen azlettin, bıraktın
-
33-Ahzâb 51
ve lâ yahzenne : ve mahzun olmazlar, hüzünlenmezler
-
33-Ahzâb 53
en yu'zene : izin verilmek
-
33-Ahzâb 59
lâ yu'zeyne : eziyet görmezler, eziyet görmemeleri
-
33-Ahzâb 69
âzev : eziyet ettiler
-
33-Ahzâb 71
fâze : kurtuldu
-
33-Ahzâb 71
fevzen : fevz, mükâfat
-
34-Sebe 3
zerretin : zerre, en küçük parça
-
34-Sebe 7
mumezzekın : parça parça, darmadağınık
-
34-Sebe 16
zevâtey : sahip
-
34-Sebe 17
cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
-
34-Sebe 22
zeamtum : zeam ettiniz, değer verdiniz, ilâh saydınız
-
34-Sebe 22
zerretin : zerre, en küçük miktar
-
34-Sebe 33
yuczevne : cezalandırılırlar
-
34-Sebe 35
bi muazzebîne : azap edilecek olanlar
-
34-Sebe 45
ve kezzebe : ve tekzip etti, yalanladı
-
34-Sebe 45
kezzebû : tekzip ettiler, yalanladılar
-
35-Fâtır 10
el izzete : izzet
-
35-Fâtır 10
el izzetu : izzet
-
35-Fâtır 18
tezekkâ : tezkiye oldu
-
35-Fâtır 18
yetezekkâ : tezkiye olur
-
35-Fâtır 25
kezzebe : yalanladı
-
35-Fâtır 27
enzele : indirdi
-
35-Fâtır 33
min zehebin : altın'dan
-
35-Fâtır 34
el hazene : hüzün, gam
-
35-Fâtır 37
mâ yetezekkeru : tezekkür edebileceğiniz şey
-
35-Fâtır 37
men tezekkere : tezekkür edecek kimse
-
35-Fâtır 44
lî yu'cize-hu : onu aciz bırakacak
-
36-Yâsin 10
enzerte-hum : onları uyardın
-
36-Yâsin 14
kezzebû-humâ : ikisini tekzip ettiler, yalanladılar
-
36-Yâsin 14
azzeznâ : azîz kıldık, güçlendirdik, destekledik
-
36-Yâsin 15
ve mâ enzele : ve indirmedi
-
36-Yâsin 24
izen : öyle olursa, bu taktirde, o zaman
-
36-Yâsin 28
ve mâ enzelnâ : ve biz indirmedik
-
36-Yâsin 54
ve lâ tuczevne : ve karşılık görmezsiniz, cezalandırılmazsınız
-
36-Yâsin 72
ve zellelnâ-hâ : ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik
-
37-Sâffât 2
zecran : toplayarak, sevkederek, koruyarak
-
37-Sâffât 6
zeyyennâ : süsledik
-
37-Sâffât 8
ve yukzefûne : ve atılırlar
-
37-Sâffât 19
zecretun : haykırış, çığlık
-
37-Sâffât 39
ve mâ tuczevne : ve cezalandırılmazsınız
-
37-Sâffât 46
lezzetin : lezzetli
-
37-Sâffât 47
yunzefûne : sarhoş olurlar
-
37-Sâffât 59
bi muazzebîne : azaba uğratılacak olanlar, azap edilenler, azap görecek olanlar
-
37-Sâffât 73
el munzerîne : uyarılanlar
-
37-Sâffât 125
ve tezerûne : ve bırakıyorsunuz
-
37-Sâffât 127
kezzebû-hu : onu yalanladılar
-
37-Sâffât 135
acûzen : acuze, yaşlı kadın
-
37-Sâffât 155
lâ tezekkerûne : tezekkür etmezsiniz, tezekkür etmeyeceksiniz
-
37-Sâffât 177
nezele : indi
-
37-Sâffât 177
el munzerîne : uyarılanlar
-
37-Sâffât 180
el izzeti : izzet
-
38-Sâd 2
izzetin : gurur, kibir
-
38-Sâd 12
kezzebet : yalanladı
-
38-Sâd 14
kezzebe : yalanladı
-
38-Sâd 23
ve azze-nî : ve bana üstün geldi, beni yendi
-
38-Sâd 29
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
38-Sâd 29
ve li yetezekkere : ve tezekkür etsinler diye
-
38-Sâd 48
ve zel kifli : ve Zülkifl
-
38-Sâd 82
bi izzeti-ke : senin izzetine, mutlak kudretine andolsun ki
-
39-Zümer 2
enzelnâ : biz indirdik
-
39-Zümer 4
en yettehıze : edinmek
-
39-Zümer 6
zevce-hâ : onun eşi
-
39-Zümer 6
ve enzele : ve indirdi
-
39-Zümer 9
yahzeru : sakınır, çekinir, korkar
-
39-Zümer 9
yetezekkeru : tezekkür ederler
-
39-Zümer 21
enzele : indirdi
-
39-Zümer 21
zer'an : ekin
-
39-Zümer 23
nezzele : indirdi
-
39-Zümer 25
kezzebe : yalanladı
-
39-Zümer 27
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
39-Zümer 32
kezzebe : yalan söyledi
-
39-Zümer 32
ve kezzebe : ve yalanladı
-
39-Zümer 41
enzelnâ : indirdik
-
39-Zümer 45
işmeezzet : tiksindi, nefretle ürperdi
-
39-Zümer 59
kezzebte : sen yalanladın
-
39-Zümer 60
kezebû : yalan söylediler
-
39-Zümer 61
bi mefâzetihim (bi mâ fâzeti-him) : onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
-
39-Zümer 61
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
39-Zümer 71
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
39-Zümer 73
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
4-Nisâ 1
zevce-hâ : onun eşini, hanımını (Havva anamızı)
-
4-Nisâ 11
li ez zekeri : erkek için
-
4-Nisâ 20
zevcin : eş, zevce
-
4-Nisâ 20
zevcin : eş, zevce
-
4-Nisâ 34
nuşûze-hunne : onların itaatsizliklerinden, baş kaldırmalarından
-
4-Nisâ 40
zerretin : bir zerre, en küçük miktar
-
4-Nisâ 47
nezzelnâ : biz indirdik
-
4-Nisâ 49
yuzekkûne : tezkiye ederler, temize çıkarırlar
-
4-Nisâ 49
yuzekkî : tezkiye eder
-
4-Nisâ 53
fe izen : öyle olsa
-
4-Nisâ 56
azîzen : aziz, üstün
-
4-Nisâ 61
enzele : indirdi
-
4-Nisâ 67
ve izen : ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
-
4-Nisâ 73
efûze : fevz (kurtuluş ve ganimet) kazanırım
-
4-Nisâ 73
fevzen : fevz, kurtuluş
-
4-Nisâ 77
ez zekâte : zekât
-
4-Nisâ 80
hafîzen : muhafız, gözetici, kontrol edici
-
4-Nisâ 90
ı'tezelû-kum : sizden uzak durdular
-
4-Nisâ 102
ezen : eziyet, güçlük
-
4-Nisâ 105
enzelnâ : biz indirdik
-
4-Nisâ 113
ve enzele : ve indirdi
-
4-Nisâ 118
le ettehizenne : mutlaka edineceğim
-
4-Nisâ 123
yucze : cezalandırılır
-
4-Nisâ 124
min zekerin : erkeklerden
-
4-Nisâ 128
nuşûzen : geçimsizlik, ilgisizlik
-
4-Nisâ 129
tezerû-hâ : onu terkedersiniz, bırakırsınız
-
4-Nisâ 136
nezzele : indirdi
-
4-Nisâ 136
enzele : indirdi
-
4-Nisâ 139
el izzete : izzet, şeref
-
4-Nisâ 139
el izzete : izzet, şeref
-
4-Nisâ 140
nezzele : indirdi
-
4-Nisâ 140
ve yustehzeu : ve alay eder
-
4-Nisâ 140
izen : öyle olunca, aksi halde
-
4-Nisâ 143
muzebzebîne : tereddüt edenler, bocalayanlar, bocalayıp duranlar
-
4-Nisâ 153
ehazet-hum : onları yakaladı, helâk etti
-
4-Nisâ 158
azîzen : aziz, yüce, üstün
-
4-Nisâ 162
ez zekâte : zekât
-
4-Nisâ 163
zebûran : Zebur
-
4-Nisâ 165
azîzen : aziz, yüce
-
4-Nisâ 166
enzele : indirdi
-
4-Nisâ 166
enzele-hu : onu indirdi
-
4-Nisâ 174
ve enzelnâ : ve biz indirdik
-
4-Nisâ 176
li ez zekeri : erkeğindir
-
40-Mü'min 3
ez zenbi : günah
-
40-Mü'min 5
kezzebet : yalanladı
-
40-Mü'min 13
ve mâ yetezekkeru : ve tezekkür etmez
-
40-Mü'min 21
ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
-
40-Mü'min 22
ehaze-hum allâhu : Allah onları aldı, yakaladı
-
40-Mü'min 26
zerû-nî : beni bırakın
-
40-Mü'min 40
zekerin : erkek
-
40-Mü'min 40
yurzekûne : rızıklandırılırlar
-
40-Mü'min 49
li hazeneti : bekçilere
-
40-Mü'min 55
zenbi-ke : senin günahın
-
40-Mü'min 58
tetezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
-
40-Mü'min 70
kezzebû : yalanladılar
-
41-Fussilet 7
ez zekâte : zekât
-
41-Fussilet 12
ve zeyyennâ : ve süsledik
-
41-Fussilet 12
ve hıfzen : ve muhafaza ederek, koruyarak
-
41-Fussilet 13
enzertu-kum : sizi uyardım
-
41-Fussilet 14
enzele : indirdi
-
41-Fussilet 17
ehazet-hum : onları yakaladı
-
41-Fussilet 19
yûzeûne : (öncekiler ve sonrakiler) biraraya getirilirler
-
41-Fussilet 25
zeyyenû : süslediler
-
41-Fussilet 29
ellezeyni : onlar (ikisi)
-
41-Fussilet 30
tetenezzelu : iner
-
41-Fussilet 30
ve lâ tahzenû : ve mahzun olmayın
-
41-Fussilet 36
yenzeganne-ke : sana mutlaka vesvese verecek
-
41-Fussilet 39
enzelnâ : indirdik
-
41-Fussilet 39
ihtezzet : hareketlendi
-
41-Fussilet 47
âzennâ-ke \n(ezene) \n(âzene) : sana bildirdik, arz ettik \n: izin verdi \n: ilân etti, bildirdi
-
42-Şûrâ 15
bi mâ enzele : indirilen şeye
-
42-Şûrâ 17
enzele : indirdi
-
42-Şûrâ 21
lem ye'zen : izin vermedi
-
42-Şûrâ 50
yuzevvicu-hum : onları çift, ikili yapar
-
43-Zuhruf 11
nezzele : indirdi
-
43-Zuhruf 16
ittehaze : edindi
-
43-Zuhruf 32
li yettehize : edinmeleri için
-
43-Zuhruf 53
min zehebin : altından
-
43-Zuhruf 68
tahzenûn : mahzun olursunuz
-
43-Zuhruf 71
min zehebin : altından
-
43-Zuhruf 83
zer-hum : onları bırak
-
44-Duhân 3
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
44-Duhân 54
ve zevvecnâ-hum : ve onları evlendirdik
-
44-Duhân 58
yetezekkerûne : tezekkür ederler
-
45-Câsiye 5
ve mâ enzele : ve indirmedi
-
45-Câsiye 9
ittehaze-hâ : onu edindi
-
45-Câsiye 23
ittehaze : edindi
-
45-Câsiye 23
lâ tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
-
45-Câsiye 28
tuczevne : karşılığı (ceza veya mükâfat) verilir
-
46-Ahkaf 13
yahzenûne : mahzun olurlar
-
46-Ahkaf 20
tuczevne : cezalandırılacak
-
46-Ahkaf 21
iz enzere : uyardığı zaman
-
47-Muhammed 9
enzelallâhu : Allah'ın indirdiği
-
47-Muhammed 15
lezzetin : lezzetli
-
47-Muhammed 19
li zenbi-ke : kendi günahların için
-
47-Muhammed 21
azeme : azmedildi, kesinleşti
-
47-Muhammed 26
nezzele allâhu : Allah'ın indirdiği
-
48-Fetih 2
zenbi-ke : senin günahın
-
48-Fetih 3
azîzen : azîz, şerefli, güçlü
-
48-Fetih 4
enzele : indirdi
-
48-Fetih 5
fevzen : fevz
-
48-Fetih 7
azîzen : azîz, şerefli, güçlü
-
48-Fetih 15
zerû-nâ : bizi bırakın (bize izin verin)
-
48-Fetih 18
enzele : indirdi
-
48-Fetih 19
azîzen : azîz, üstün
-
48-Fetih 25
tezeyyelû : birbirinden ayrıldılar
-
48-Fetih 25
azzebnâ : azaplandırdık
-
48-Fetih 26
fe enzele : böylece indirdi
-
48-Fetih 26
ve elzeme-hum : ve onlara elzem oldu
-
48-Fetih 29
zer'in : ekin
-
48-Fetih 29
âzere-hu : onu kuvvetlendirdi
-
49-Hucurât 7
ve zeyyene-hu : ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
-
49-Hucurât 13
min zekerin : bir erkek
-
5-Mâide 3
ve el mevkûzetu : ve şiddetli bir darbeden dolayı (kesilmeksizin) ölen hayvan
-
5-Mâide 3
illâ mâ zekkeytum : ancak (yetişip) kesmeniz hariç
-
5-Mâide 10
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
5-Mâide 12
ehaze allâhu : Allâh (c.c.) aldı
-
5-Mâide 12
ez zekâte : zekât
-
5-Mâide 12
ve azzertumû-hum : ve onlara yardım ettiniz
-
5-Mâide 41
fahzerû (fe ıhzerû) : o zaman, o taktirde kaçının, sakının
-
5-Mâide 44
innâ enzelnâ : muhakkak ki biz indirdik
-
5-Mâide 44
bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
-
5-Mâide 45
bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (cc.) indirdiği şey ile
-
5-Mâide 46
ve mev'ızeten : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan
-
5-Mâide 47
bi mâ enzele : indirdiği şey ile
-
5-Mâide 47
bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
-
5-Mâide 48
ve enzelnâ ileyke : ve sana indirdik
-
5-Mâide 48
bimâ enzele allâhu : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile
-
5-Mâide 49
bi mâ enzele allâhu : Allâh'ın (c.c.) indirdiği ile
-
5-Mâide 49
ve ıhzer-hum : ve onlardan sakın
-
5-Mâide 49
mâ enzele allâhu ileyke : Allâh'ın (cc.) sana indirdiği şey
-
5-Mâide 54
eizzetin : daha izzetli, vakarlı, şerefli
-
5-Mâide 55
ez zekâte : zekat
-
5-Mâide 69
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmaz
-
5-Mâide 70
kezzebû : yalanladılar
-
5-Mâide 86
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
5-Mâide 92
vahzerû (ve ıhzerû) : ve hazer edin, sakının, çekinin
-
5-Mâide 95
zevâ adlin : adâlet sahibi (iki kişi)
-
5-Mâide 101
hîne yunezzelu : indirilirken
-
5-Mâide 104
ilâ mâ enzele : indirdiği şeye
-
5-Mâide 106
isnâni zevâ adlin : adâlet sahibi iki kişi
-
5-Mâide 106
izen : o zaman, o taktirde, aksi taktirde
-
5-Mâide 107
izen : o takdirde, aksi taktirde
-
50-Kaf 5
kezzebû : yalanladılar
-
50-Kaf 6
ve zeyyennâ-hâ : ve onu süsledik
-
50-Kaf 7
zevcin : çift
-
50-Kaf 9
ve nezzelnâ : ve biz indirdik
-
50-Kaf 12
kezzebet : yalanladı
-
50-Kaf 14
kezzebe : tekzip etti (yalanladı)
-
50-Kaf 45
zekkir : zikret, hatırlat, uyar
-
51-Zâriyât 1
zerven : uçuran, savuran, dağıtan
-
51-Zâriyât 42
mâ tezeru : bırakmıyor
-
51-Zâriyât 44
ehazet-hum : onları aldı
-
51-Zâriyât 49
zevceynî : ikili, çift
-
51-Zâriyât 49
tezekkerûne : tezekkür edersiniz, öğüt alır düşünürsünüz
-
51-Zâriyât 55
ve zekkir : ve sen öğüt verip hatırlat
-
51-Zâriyât 59
zenûben : günah, azap, nasip
-
51-Zâriyât 59
zenûbi : günah, azap, nasip
-
52-Tûr 16
tuczevne : cezalandırılırsınız
-
52-Tûr 20
ve zevvecnâ-hum : biz onları evlendirdik
-
52-Tûr 23
yetenâzeûne : karşılıklı alıp verirler, (kadeh) kaldırırlar
-
52-Tûr 29
zekkir : zikret, öğüt ver, hatırlat
-
52-Tûr 45
zer-hum : onları bırak, terket
-
53-Necm 11
mâ kezebe : tekzip etmedi, yalanlamadı, reddetmedi
-
53-Necm 21
ez zekeru : erkek
-
53-Necm 22
izen : o taktirde, eğer öyleyse
-
53-Necm 23
mâ enzele : indirmedi
-
53-Necm 26
en ye'zene : izin vermesi
-
53-Necm 32
lâ tuzekkû : temize çıkartmayın
-
53-Necm 45
ez zevceyni : çift
-
53-Necm 45
ez zekere : erkek
-
54-Kamer 3
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
54-Kamer 9
kezzebet : yalanladı
-
54-Kamer 9
kezzebu : yalanladılar
-
54-Kamer 18
kezzebet : yalanladı
-
54-Kamer 23
kezzebet : yalanladı
-
54-Kamer 24
izen : öyleyse, o taktirde
-
54-Kamer 33
kezzebet : yalanladı
-
54-Kamer 36
enzere-hum : onları uyardı
-
54-Kamer 42
kezzebû : yalanladılar
-
54-Kamer 42
ahze : yakalayışıyla
-
54-Kamer 45
se yuhzemu : hezimete uğratılacak
-
55-Rahmân 20
berzehun : berzah, engel
-
55-Rahmân 39
an zenbi-hî : günahından
-
55-Rahmân 48
zevâtâ : ikisi sahiptir
-
55-Rahmân 52
zevcâni : iki çift
-
56-Vâkıa 62
lâ tezekkerûne : tezekkür etmiyorsunuz
-
56-Vâkıa 69
enzeltumû-hu : onu siz indirdiniz
-
57-Hadid 8
ehaze : aldı
-
57-Hadid 16
nezele : indirdi
-
57-Hadid 19
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
57-Hadid 25
ve enzelnâ : ve indirdik
-
57-Hadid 25
ve enzelnâ : ve indirdik
-
58-Mücâdele 1
zevci-hâ : onun eşi, kocası
-
58-Mücâdele 5
enzelnâ : indirdik
-
58-Mücâdele 13
ez zekâte : zekât
-
58-Mücâdele 19
istahveze : istilâ etti, kuşattı
-
58-Mücâdele 20
el ezellîne : zillet
-
59-Haşr 2
ve kazefe : ve attı, verdi
-
59-Haşr 3
azzebe-hum : onları azaplandırırdı, azap ederdi
-
59-Haşr 21
enzelnâ : biz indirdik
-
6-En'âm 5
fe kad kezzebû : böylece yalanlamışlardı
-
6-En'âm 7
ve lev nezzelnâ : ve eğer indirseydik
-
6-En'âm 8
ve lev enzelnâ : ve şâyet biz indirseydik
-
6-En'âm 21
ev kezzebe : veya yalanladı
-
6-En'âm 24
kezebû : yalan söylediler
-
6-En'âm 31
kezzebû : yalanladılar
-
6-En'âm 39
kezzebû : yalanladılar
-
6-En'âm 43
ve zeyyene : ve süsledi, güzel gösterdi
-
6-En'âm 46
in ehaze : eğer alsa
-
6-En'âm 48
yahzenûne : mahzun olurlar
-
6-En'âm 49
kezzebû : yalanladılar
-
6-En'âm 56
izen : öyle olursa, o taktirde, o zaman
-
6-En'âm 57
ve kezzebtum : ve siz yalanladınız
-
6-En'âm 66
ve kezzebe : ve yalanladı
-
6-En'âm 70
ve zere : ve bırak, terket
-
6-En'âm 70
ve zekkir : ve hatırlat
-
6-En'âm 74
âzere : Azer
-
6-En'âm 80
e fe lâ tetezekkerûne : hâlâ tezekkür etmez misiniz
-
6-En'âm 85
ve zekeriyyâ : ve Zekeriya (A.S)
-
6-En'âm 91
mâ enzele allâhu : Allah indirmedi
-
6-En'âm 91
enzele : indirdi
-
6-En'âm 91
zer-hum : onları bırak
-
6-En'âm 92
enzelnâ-hu : onu indirdik
-
6-En'âm 93
mâ enzele allâhu : Allah'ın indirdiği şey
-
6-En'âm 93
tuczevne : karşılık (ceza) göreceksiniz
-
6-En'âm 94
zeamtum : siz zannettiniz
-
6-En'âm 99
enzele : indirdi
-
6-En'âm 99
ve ez zeytûne : ve zeytinler
-
6-En'âm 108
zeyyennâ : süsledik
-
6-En'âm 110
ve nezeru-hum : ve onları terkederiz
-
6-En'âm 111
nezzelnâ : indirdik
-
6-En'âm 112
fe zer-hum : öyleyse onları terket (bırak)
-
6-En'âm 114
enzele : indirdi
-
6-En'âm 114
munezzelun : indirilmiş
-
6-En'âm 120
ve zerû : ve terkedin
-
6-En'âm 120
se-yuczevne : yakında karşılık görecekler (cezalandırılacaklar)
-
6-En'âm 126
yezzekkerûne : tezekkür ediyorlar
-
6-En'âm 136
zeree : yarattı, var etti, çoğalttı
-
6-En'âm 137
zeyyene : güzel gösterdi, süsledi
-
6-En'âm 137
fe zer-hum : artık onları bırak, terket
-
6-En'âm 141
ve ez zer'a : ve ekinler
-
6-En'âm 141
ve ez zeytûne : ve zeytin(ler)
-
6-En'âm 143
âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
-
6-En'âm 144
âz zekereyni (e ez zekereyni) : iki erkek mi
-
6-En'âm 146
cezeynâ-hum : onları cezalandırdık
-
6-En'âm 147
kezzebû-ke : seni yalanladılar
-
6-En'âm 148
kezzebe : yalanladı
-
6-En'âm 150
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler
-
6-En'âm 152
tezekkerûne : siz tezekkür edersiniz
-
6-En'âm 155
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
6-En'âm 157
kezzebe : yalanladı
-
60-Mümtehine 11
ellezîne zehebet : giden kimselere, gidenlere
-
62-Cum'a 2
ve yuzekkî-him : ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
-
62-Cum'a 5
kezzebû : yalanladılar
-
62-Cum'a 6
zeamtum : siz zannettiniz
-
62-Cum'a 9
ve zerû : ve bırakın
-
63-Münâfikûn 4
fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
-
63-Münâfikûn 8
el ezelle : daha zelil, daha güçsüz olan
-
63-Münâfikûn 8
el izzetu : izzet, güç
-
64-Teğabün 7
zeame : zanda bulundular
-
64-Teğabün 8
enzelnâ : biz indirdik
-
64-Teğabün 10
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
64-Teğabün 14
fe ahzerû-hum : artık onlardan sakının
-
65-Talâk 2
zevey : sahip
-
65-Talâk 5
enzele-hû : onu indirdi
-
65-Talâk 8
ve azzebnâ-hâ : ve ona azap ettik, onu (beldeyi, beldede olanları) azaplandırdık
-
65-Talâk 10
enzele : indirdi
-
65-Talâk 12
yetenezzelu : durmadan iner
-
66-Tahrim 7
tuczevne : cezalandırılırsınız, cezalandırılacaksınız
-
67-Mülk 5
zeyyennâ : süsledik
-
67-Mülk 8
hazenetu-hâ : onun bekçileri
-
67-Mülk 9
fe kezzebnâ : fakat biz yalanladık
-
67-Mülk 9
mâ nezzele : indirmedi
-
67-Mülk 11
bi zenbi-him : kendi günahlarını
-
67-Mülk 15
zelûlen : zelil, boynu eğik, emre amade
-
67-Mülk 18
kezzebe : yalanladı
-
67-Mülk 24
zeree-kum : sizi çoğaltıp yaydı
-
68-Kalem 13
zenîmin : soysuz, faiz yiyen, günahkâr
-
68-Kalem 40
zeîmun : garanti verir, savunur, savunucusudur
-
68-Kalem 44
zer-nî : bana bırak, ilgilenme
-
68-Kalem 49
le nubize : mutlaka atılır
-
69-Hâkka 4
kezzebet : inkâr etti, yalanladı
-
69-Hâkka 10
ehaze-hum : onları yakaladı
-
69-Hâkka 10
ahzeten : alış, yakalayış, yakalama
-
69-Hâkka 32
zer'u-hâ : onun uzunluğu
-
69-Hâkka 42
tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
-
7-A'râf 3
tezekkerûne : tezekkür ediyorsunuz
-
7-A'râf 19
ve zevcu-ke : ve senin zevcen
-
7-A'râf 26
kad enzel-nâ : indirdik
-
7-A'râf 26
yezzekkerûne : tezekkür ederler
-
7-A'râf 35
ve lâ hum yahzenûne : ve onlar mahzun olmazlar
-
7-A'râf 36
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 37
kezzebe : yalanladı
-
7-A'râf 40
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 44
fe ezzene : o zaman açıkça bildirdi, ilân etti, seslendi
-
7-A'râf 49
ve lâ entum tahzenûne : ve siz mahzun olmayacaksınız
-
7-A'râf 57
fe enzel-nâ : bu şekilde, böylece indirdik
-
7-A'râf 57
tezekkerûne : tezekkür edersiniz
-
7-A'râf 64
fe kezzebû-hu : fakat onu yalanladılar
-
7-A'râf 64
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 70
ve nezere : ve bırakalım, terkedelim
-
7-A'râf 71
mâ nezzele Allâhu : Allah indirmedi
-
7-A'râf 72
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 73
fe zerû-ha : artık onu bırakın, salın
-
7-A'râf 73
fe ye'huze-kum : o zaman, yoksa sizi alır
-
7-A'râf 78
ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
-
7-A'râf 90
izen : o taktirde, o zaman
-
7-A'râf 91
fe ehazet-hum : bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayanlar, onlar ki yalanladılar
-
7-A'râf 92
ellezîne kezzebû : yalanlayan kimseler, yalanlayanlar
-
7-A'râf 96
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 101
bi mâ kezzebû : yalanladıkları şey sebebiyle
-
7-A'râf 108
ve neze'a : ve çekip çıkardı
-
7-A'râf 123
âzene (eezene) : ben izin veririm
-
7-A'râf 127
e tezeru : bırakacak mısın, terkedecek misin
-
7-A'râf 127
ve yezere-ke : ve seni terkederler
-
7-A'râf 130
yezzekkerûne : tezekkür ederler
-
7-A'râf 134
an-nâ er ricze : bizden azabı
-
7-A'râf 135
an-hum er ricze : onlardan azabı
-
7-A'râf 136
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 146
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 147
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 147
hel yuczevne : onlar cezalandırılır mı
-
7-A'râf 148
vettehaze (ve ittehaze) : ve edindiler
-
7-A'râf 150
ve ehaze : ve aldı, tuttu
-
7-A'râf 154
ehaze el elvâhe : levhaları tuttu, aldı
-
7-A'râf 155
ehazet-hum er recfetu : onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı
-
7-A'râf 156
ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
-
7-A'râf 157
ve azzerû-hu : ona saygı gösterdiler
-
7-A'râf 160
ve enzelnâ : ve indirdik
-
7-A'râf 162
riczen : bir azap
-
7-A'râf 167
ve iz teezzene : ve bildirmişti
-
7-A'râf 169
hâze el ednâ : bu değersiz
-
7-A'râf 172
ve iz ehaze : ve çıkardığı, aldığı zaman
-
7-A'râf 176
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 177
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 179
zere'nâ : yarattık, hazırladık
-
7-A'râf 180
ve zerû ellezîne : ve o kimseleri terket
-
7-A'râf 180
se yuczevne : yakında cezalandırılacaklar
-
7-A'râf 182
kezzebû : yalanladılar
-
7-A'râf 186
ve yezeru-hum : ve onları bırakır, terkeder
-
7-A'râf 189
zevce-hâ : onun eşini
-
7-A'râf 196
nezzele el kitâbe : kitabı indirdi
-
7-A'râf 200
yenzeganne-ke : sana bir vesvese gelir
-
7-A'râf 201
tezekkerû : Allah'ı tezekkür ederler
-
70-Meâric 42
fe zer-hum : artık onları terket
-
71-Nuh 23
lâ tezerunne(tezeru-enne) : sakın bırakmayın, terketmeyin
-
71-Nuh 23
ve lâ tezerunne(tezeru-enne) : ve sakın bırakmayın, terketmeyin
-
71-Nuh 26
lâ tezer : bırakma
-
71-Nuh 27
in tezer-hum : eğer onları bırakırsan
-
72-Cin 3
mâ ittehaze : edinmedi
-
72-Cin 12
en len nu'cize : asla aciz bırakamayacağımızı
-
72-Cin 12
ve len nu'cize-hu : ve asla onu aciz bırakamayız
-
73-Müzzemmil 1
el muzzemmilu \n(zemmele) : örtünen, örtünüp gizlenen \n: (gizlendi)
-
73-Müzzemmil 11
ve zer-nî : ve bana bırak
-
73-Müzzemmil 16
ahzen : yakalayışla
-
73-Müzzemmil 19
ittehaze : ittihaz eder, edinir
-
73-Müzzemmil 20
ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verin
-
74-Müddessir 5
ve er rucze : ve azap
-
74-Müddessir 11
zer-nî : bana bırak
-
74-Müddessir 28
ve lâ tezeru : ve terketmez, bırakmaz
-
74-Müddessir 55
zekere-hu : onu zikretti
-
75-Kıyamet 11
vezere : sığınacak bir yer, sığınak
-
75-Kıyamet 21
ve tezerûne : ve terkediyorsunuz
-
75-Kıyamet 32
kezzebe : yalanladı
-
75-Kıyamet 33
zehebe : gitti
-
75-Kıyamet 39
ez zevceyni : iki eş, çift
-
75-Kıyamet 39
ez zekere : erkek
-
76-İnsan 13
zemherîren : şiddetli dondurucu soğuk
-
76-İnsan 17
zencebîlen : zencefil
-
76-İnsan 23
nezzelnâ : indirdik
-
76-İnsan 27
ve yezerûne : ve bırakıyorlar, terkediyorlar (atıyorlar)
-
76-İnsan 29
ittehaze : edindi
-
77-Mürselât 36
ve lâ yu'zenu : ve izin verilmez
-
78-Nebe 14
ve enzelnâ : ve indirdik
-
78-Nebe 28
ve kezzebû : ve yalanladılar
-
78-Nebe 31
mefâzen : bir kurtuluş, kazanç, mutluluk
-
78-Nebe 39
ittehaze : ittihaz eder, edinir
-
78-Nebe 40
enzernâ-kum : biz sizi uyardık
-
79-Nâziât 12
izen : o zaman
-
79-Nâziât 13
zecretun : sayha
-
79-Nâziât 18
en tezekkâ : tezkiye olmak, nefsini temizlemek
-
79-Nâziât 21
kezzebe : o yalanladı
-
79-Nâziât 25
ehaze-hu allâhu : Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti
-
79-Nâziât 35
yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
-
79-Nâziât 36
ve burrizeti : ve sergilenmiştir, bariz olmuştur, açıkça gösterilmiştir
-
8-Enfâl 11
ricze eş şeytâni : şeytanın murdarlığı, vesvesesi
-
8-Enfâl 16
mutehayyizen : dahil olan, katılan, katılmak üzere olan
-
8-Enfâl 37
li yemîze allâhu el habîse : Allah'ın murdarı, pisi ayırt etmesi için
-
8-Enfâl 41
enzel-nâ : indirdik
-
8-Enfâl 46
ve lâ tenâzeû : ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
-
8-Enfâl 48
zeyyene : süsledi, güzel gösterdi
-
8-Enfâl 52
fe ehaze-hum allâhu : o zaman, böylece Allah onları aldı (yakaladı)
-
8-Enfâl 54
kezzebû : yalanladılar
-
8-Enfâl 57
yezzekkerûne : tezekkür ederler (etsinler)
-
8-Enfâl 70
uhıze : alınan
-
80-Abese 3
yezzekkâ : tezkiye olur, şirk ve günahlardan temizlenir
-
80-Abese 4
yezzekkeru : tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
-
80-Abese 7
ellâ yezzekkâ : onun tezkiye olmamasında
-
80-Abese 12
zekera-hu : onu zikretti, öğüt aldı
-
80-Abese 29
ve zeytûnen : ve zeytin ağaçları, zeytinler
-
81-Tekvir 9
zenbin : günah
-
83-Mutaffifin 3
vezenû-hum : onlara tarttılar
-
87-A'lâ 9
zekkir : zikret, hatırlat, öğüt ver
-
87-A'lâ 10
se-yezzekkeru : zikir yapacaktır, tezekkür edecektir
-
87-A'lâ 14
tezekkâ : tezkiye oldu, nefsi afetlerden temizlendi
-
87-A'lâ 15
ve zekere isme : ve ismini zikretti
-
88-Ğâşiye 16
ve zerâbiyyu : ve süslü, kıymetli yaygılar, halılar
-
88-Ğâşiye 21
zekkir : zikret, hatırlat
-
88-Ğâşiye 21
muzekkirun : müzekkir, hatırlatıcı
-
89-Fecr 23
yetezekkeru : tezekkür eder, düşünür
-
9-Tevbe 5
ve âtû ez zekâte : ve zekâtı verdiler
-
9-Tevbe 11
ve âtuz zekâte : ve zekâtı verdiler
-
9-Tevbe 18
ve âte ez zekâte : ve zekât verdi
-
9-Tevbe 26
enzele allâhu : Allah indirdi
-
9-Tevbe 26
ve enzele : ve indirdi
-
9-Tevbe 26
ve azzebe : ve azaplandırdı
-
9-Tevbe 30
uzeyrun ibnu allâhi : Üzeyir Allah'ın oğlu
-
9-Tevbe 34
ez zehebe : altın
-
9-Tevbe 40
lâ tahzen : mahzun olma, üzülme
-
9-Tevbe 40
fe enzele allâhu : o zaman Allah indirdi
-
9-Tevbe 49
yekûlu'zen lî (yekûlu ezen lî) : bana izin ver der
-
9-Tevbe 64
yahzeru el munâfikûne : münafıklar korkuyorlar, çekiniyorlar
-
9-Tevbe 64
en tunezzele : indirilmesinden
-
9-Tevbe 64
mâ tahzerûne : çekindiğiniz şey
-
9-Tevbe 71
ve yu'tûne ez zekâte : ve zekâtı verirler
-
9-Tevbe 83
fe iste'zenû-ke : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler
-
9-Tevbe 86
iste'zene-ke : senden izin istedi
-
9-Tevbe 86
zer-nâ : bizi bırak
-
9-Tevbe 90
lî yu'zene : izin verilmesi için
-
9-Tevbe 90
ellezîne kezebû allâhe : Allah'a yalan söyleyenler
-
9-Tevbe 92
hazenen : hüzünlenerek
-
9-Tevbe 97
enzele allâhu : Allah'ın indirdiği
-
9-Tevbe 103
ve tuzekkî-him : ve onları tezkiye et
-
9-Tevbe 122
yahzerûne : hazer ederler, çekinirler
-
9-Tevbe 126
yezzekkerûne : zikir yapıyorlar (Allah'ın ismini ardarda tekrar ediyorlar), tezekkur ediyorlar
-
91-Şems 9
zekkâ-hâ : onu tezkiye etti
-
91-Şems 11
kezzebet : yalanladı
-
91-Şems 14
kezzebû-hu : onu yalanladılar
-
91-Şems 14
zenbi-him : onların günahları
-
92-Leyl 3
ez zekere : erkek
-
92-Leyl 9
ve kezzebe : ve yalanladı
-
92-Leyl 14
enzertu-kum : ben sizi uyardım
-
92-Leyl 16
kezzebe : yalanladı
-
92-Leyl 18
yetezekkâ : temizlenir
-
95-Tin 1
ez zeytûni : zeytin
-
96-Alak 13
kezzebe : yalanladı
-
96-Alak 18
ez zebâniyete : zebanileri
-
97-Kadir 1
enzelnâ-hu : onu biz indirdik
-
97-Kadir 4
tenezzelu : inerler
-
98-Beyyine 5
ve yu'tû ez zekâte : ve zekâtı vermek
-
99-Zilzâl 7
zerretin : zerre, en küçük miktar
-
99-Zilzâl 8
zerretin : zerre, en küçük miktar