30. Cüz (78-Nebe 1 İle 114-Nâs 6 Arası)
78-Nebe Suresi
78/1عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ
Birbirlerine neyi sorup-duruyorlar?
78-Nebe 1
78/2عَنِ النَّبَأِ الْعَظ۪يمِۙ
O büyük haberi mi?
78-Nebe 2
78/3اَلَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ مُخْتَلِفُونَۜ
Ki kendileri onun hakkında ihtilafa düşmektedirler.
78-Nebe 3
78/4كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ
Hayır, yakında bileceklerdir.
78-Nebe 4
78/5ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Yine hayır, yakında bileceklerdir.
78-Nebe 5
78/6اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ
Biz yeri bir döşek kılmadık mı?
78-Nebe 6
78/7وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ
Dağları da birer kazık?
78-Nebe 7
78/8وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجاًۙ
Sizi (dişi ve erkek olarak) çift çift yarattık.
78-Nebe 8
78/9وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاًۙ
Uykunuzu bir dinlenme yaptık.
78-Nebe 9
78/10وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاساًۙ
Geceyi bir örtü kıldık.
78-Nebe 10
78/11وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ
Gündüzü maişet-geçim vakti kıldık.
78-Nebe 11
78/12وَبَنَيْنَا فَوْقَـكُمْ سَبْعاً شِدَاداًۙ
Sizin üstünüze yedi sağlamı (yedi kat göğü) bina ettik.
78-Nebe 12
78/13وَجَعَلْنَا سِرَاجاً وَهَّاجاًۖ
Parıldadıkça parıldayan bir çerağ (güneş) yarattık.
78-Nebe 13
78/14وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجاًۙ
Yoğunlaşıp-sıkışanlardan (bulutlardan) şarıl şarıl boşalan su indirdik.
78-Nebe 14
78/15لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ
Ki onunla (sizin için) taneler ve bitkiler bitirip-çıkaralım.
78-Nebe 15
78/16وَجَنَّاتٍ اَلْفَافاًۜ
Ve birbirlerine sarmaş-dolaş bahçeler.
78-Nebe 16
78/17اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ
Muhakkak ki o ayırma günü, belirlenmiş bir vakittir.
78-Nebe 17
78/18يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجاًۙ
Sur'a üfürüldüğü gün artık siz fevc fevc (bölük bölük) geleceksiniz.
78-Nebe 18
78/19وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَـكَانَتْ اَبْوَاباًۙ
Gök açılmış, kapı kapı olmuştur.
78-Nebe 19
78/20وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَـكَانَتْ سَرَاباًۜ
Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.
78-Nebe 20
78/21اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَاداًۙ
Şüphesiz ki cehennem 'görünen bir gözleme' yeridir.
78-Nebe 21
78/22لِلطَّاغ۪ينَ مَاٰباًۙ
Haddi aşıp-azanlar için son bir varış yeridir.
78-Nebe 22
78/23لَابِث۪ينَ ف۪يهَٓا اَحْقَاباًۚ
Bütün zamanlar-asırlar boyunca içinde kalacaklardır.
78-Nebe 23
78/24لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْداً وَلَا شَرَاباًۙ
Orada ne serinlik (görecekler), ne de (soğuk) bir içecek tadacaklar.
78-Nebe 24
78/25اِلَّا حَم۪يماً وَغَسَّاقاًۙ
Kaynar sudan ve irinden başka.
78-Nebe 25
78/26جَزَٓاءً وِفَاقاً
(İşlediklerine) uygun bir ceza-karşılık olarak.
78-Nebe 26
78/27اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَاباًۙ
Doğrusu onlar hesaba çekileceklerini ummuyorlardı.
78-Nebe 27
78/28وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّاباًۜ
Bizim ayetlerimizi de yalanladıkça yalanlıyorlardı.
78-Nebe 28
78/29وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَاباً
Biz ise her şeyi (bir kitabda) sayıp yazmışızdır.
78-Nebe 29
78/30فَذُوقُوا فَلَنْ نَز۪يدَكُمْ اِلَّا عَذَاباً۟
Şimdi tadın. Size artık azabdan başkasını artırmayacağız.
78-Nebe 30
78/31اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازاًۙ
Elbette ki muttakiler (korkup-sakınanlar) için 'bir kurtuluş ve mutluluk' vardır.
78-Nebe 31
78/32حَدَٓائِقَ وَاَعْنَاباًۙ
Nice bahçeler ve üzüm bağları.
78-Nebe 32
78/33وَكَوَاعِبَ اَتْرَاباًۙ
Genç-göz alıcı yaşıt (eşler).
78-Nebe 33
78/34وَكَأْساً دِهَاقاًۜ
Ve dolu kadehler.
78-Nebe 34
78/35لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا كِذَّاباًۚ
Orada boş ve yalan söz işitmezler.
78-Nebe 35
78/36جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَاباًۙ
Rabbinden yeterli-kat kat bir lütuf-bağış olmak üzere.
78-Nebe 36
78/37رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَاباًۙ
(Allah) göklerin, yerin ve her ikisi arasında bulunanların Rabbidir. (O izin vermeden hiç kimse) Rahman'a hitab etmeye güç yetiremez.
78-Nebe 37
78/38يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفاًّۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَاباً
Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün, Rahman'ın izin verdiklerinden başkaları konuşamazlar. (Konuşacak olan da ancak) doğru söyler.
78-Nebe 38
78/39 ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰباً
İşte bu (gelmesi) hak olan gündür. Artık dileyen Rabbine doğru bir yol edinsin.
78-Nebe 39
78/40اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَاباً قَر۪يباًۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْـكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَاباً
Biz sizi yakın bir azab ile uyarıp-korkuttuk. O gün kişi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacak ve kafir olan "Ah, keşke toprak olsaydım" diyecek.
78-Nebe 4079-Nâziât Suresi
79/1وَالنَّازِعَاتِ غَرْقاًۙ
Daldırıp çekip çıkaranlara andolsun.
79-Nâziât 1
79/2وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطاًۙ
Yumuşaklıkla çekip alanlara
79-Nâziât 2
79/3وَالسَّابِحَاتِ سَبْحاًۙ
Yüzerek akıp gidenlere
79-Nâziât 3
79/4فَالسَّابِقَاتِ سَبْقاًۙ
(Hayırlarda) yarışarak öne geçenlere
79-Nâziât 4
79/5فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْراًۢ
Derken işi bir düzen içinde yönetip-çevirenlere (andolsun).
79-Nâziât 5
79/6يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ
O gün bir sarsıntı sarsar.
79-Nâziât 6
79/7تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ
Arkasından onu diğer bir sarsıntı takib eder.
79-Nâziât 7
79/8قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ
O gün kalbler (dehşet içinde) çarpıp-titreyecek.
79-Nâziât 8
79/9اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ
Gözler de dehşetten öne eğilmiş-zillete düşmüştür.
79-Nâziât 9
79/10يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ
Diyorlar ki "Biz yeniden (diriltilip) eski halimize mi döndürüleceğiz?"
79-Nâziât 10
79/11ءَاِذَا كُنَّا عِظَاماً نَخِرَةًۜ
Biz çürüyüp-dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?
79-Nâziât 11
79/12قَالُوا تِلْكَ اِذاً كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ
Dediler ki "Öyleyse bu zararına bir dönüştür."
79-Nâziât 12
79/13فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ
O sadece bir tek sayhadır-sestir.
79-Nâziât 13
79/14فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ
İşte o zaman onlar yerin üstündedirler.
79-Nâziât 14
79/15هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ
Musa'nın haberi sana geldi mi?
79-Nâziât 15
79/16اِذْ نَادٰيهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۚ
Hani Rabbi ona kutsal vadi Tuva'da (şöyle) seslenmişti.
79-Nâziât 16
79/17اِذْهَبْ اِلٰى فِرْعَوْنَ اِنَّهُ طَغٰىۘ
Firavun'a git çünkü o azdı.
79-Nâziât 17
79/18فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ
Ona de ki, arınıp-temizlenme isteğin var mı?
79-Nâziât 18
79/19وَاَهْدِيَكَ اِلٰى رَبِّكَ فَتَخْشٰىۚ
Seni Rabbine yönelteyim de (O'na karşı) huşu (saygı dolu korku) duyasın.
79-Nâziât 19
79/20فَاَرٰيهُ الْاٰيَةَ الْـكُبْرٰىۘ
(Musa) ona büyük mucizeyi gösterdi.
79-Nâziât 20
79/21فَـكَذَّبَ وَعَصٰىۘ
Fakat o yalanladı ve isyan etti.
79-Nâziât 21
79/22ثُمَّ اَدْبَرَ يَسْعٰىۘ
Sonra da (inkarda) çaba harcayıp sırtını döndü.
79-Nâziât 22
79/23فَحَشَرَ فَنَادٰىۘ
Derken (yandaşlarını) toplayıp seslendi.
79-Nâziât 23
79/24فَقَالَ اَنَا۬ رَبُّكُمُ الْاَعْلٰىۘ
Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi.
79-Nâziât 24
79/25فَاَخَذَهُ اللّٰهُ نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْاُو۫لٰىۜ
Allah da onu ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
79-Nâziât 25
79/26اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۜ۟
Muhakkak ki bunda huşu (saygı dolu korku) duyan kimse için elbette ibret (ders) vardır.
79-Nâziât 26
79/27ءَاَنْتُمْ اَشَدُّ خَلْقاً اَمِ السَّمَٓاءُۜ بَنٰيهَا۠
Yaratma bakımından siz mi daha zorsunuz yoksa gök mü? (Ki Allah) Onu bina etti.
79-Nâziât 27
79/28رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوّٰيهَاۙ
Onun tavanını yükseltti, ona bir nizam-düzen verdi.
79-Nâziât 28
79/29وَاَغْطَشَ لَيْلَهَا وَاَخْرَجَ ضُحٰيهَاۖ
Gecesini kararttı, kuşluk vaktini (açığa-aydınlığa) çıkardı.
79-Nâziât 29
79/30وَالْاَرْضَ بَعْدَ ذٰلِكَ دَحٰيهَاۜ
Ve arzı-yeri yayıp döşedi.
79-Nâziât 30
79/31اَخْرَجَ مِنْهَا مَٓاءَهَا وَمَرْعٰيهَاۖ
Ondan suyunu ve otlağını çıkardı.
79-Nâziât 31
79/32وَالْجِبَالَ اَرْسٰيهَاۙ
Dağlarını dikip-yerleştirdi.
79-Nâziât 32
79/33مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Size ve hayvanlarınıza bir meta (yarar) olmak üzere.
79-Nâziât 33
79/34فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ
Fakat o (her şeyi batırıp-gömen) büyük felaket geldiği zaman.
79-Nâziât 34
79/35يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ
O gün insan neye çalışıp-çaba harcadığını (hemen) düşünüp-hatırlar.
79-Nâziât 35
79/36وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى
Bakıp-gören (her) kimse için cehennem bariz olmuş-açığa çıkmıştır.
79-Nâziât 36
79/37فَاَمَّا مَنْ طَغٰىۙ
Artık kim taşkınlık edip-azmışsa
79-Nâziât 37
79/38وَاٰثَرَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۙ
Ve dünya hayatını tercih edip-seçmişse
79-Nâziât 38
79/39فَاِنَّ الْجَح۪يمَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Hiç şüphesiz cehennem (onun için) barınma yeridir.
79-Nâziât 39
79/40وَاَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوٰىۙ
Kim de Rabbinin makamından korkup, nefsini hevadan (boş ve kötü heveslerden) sakındırmışsa
79-Nâziât 40
79/41فَاِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوٰىۜ
Hiç şüphesiz cennet (onun için) bir barınma yeridir.
79-Nâziât 41
79/42يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ
"O ne zaman gelip-çatacak?" diye sana (kıyamet) saatini soruyorlar.
79-Nâziât 42
79/43ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ
Sen onu nasıl-nereden bilip-bildireceksin ki?
79-Nâziât 43
79/44اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ
Onun sonu (nihai ilmi) Rabbine aittir.
79-Nâziât 44
79/45اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ
Sen sadece ondan huşu duyanlar (içi titreyerek korkanlar) için bir uyarıp-korkutansın.
79-Nâziât 45
79/46كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا
Onlar onu gördükleri gün, sanki (dünyada) bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibi olurlar.
79-Nâziât 4680-Abese Suresi
80/1عَبَسَ وَتَوَلّٰىۙ
Yüzünü ekşitip çevirdi
80-Abese 1
80/2اَنْ جَٓاءَهُ الْاَعْمٰىۜ
(Diğerine anlatırken yanına) o kör geldi diye.
80-Abese 2
80/3وَمَا يُدْر۪يكَ لَعَلَّهُ يَزَّكّٰىۙ
Nerden biliyorsun, belki o temizlenip-arınacak?
80-Abese 3
80/4اَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرٰىۜ
Veya hatırlayıp-öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.
80-Abese 4
80/5اَمَّا مَنِ اسْتَغْنٰىۙ
Fakat kendisini müstağni gören (öğüte ihtiyaç duymayan)
80-Abese 5
80/6فَاَنْتَ لَهُ تَصَدّٰىۜ
İşte sen (ısrarla) ona yöneliyorsun.
80-Abese 6
80/7وَمَا عَلَيْكَ اَلَّا يَزَّكّٰىۜ
Oysa onun temizlenip-arınmamasından sana ne?
80-Abese 7
80/8وَاَمَّا مَنْ جَٓاءَكَ يَسْعٰىۙ
Ama koşarak sana gelen
80-Abese 8
80/9وَهُوَ يَخْشٰىۙ
Ki o huşu (saygı dolu korku) duymaktadır.
80-Abese 9
80/10فَاَنْتَ عَنْهُ تَلَهّٰىۚ
Fakat sen onunla ilgilenmiyorsun.
80-Abese 10
80/11كَلَّٓا اِنَّهَا تَذْكِرَةٌۚ
Hayır (bundan sakın). Gerçekten o (Kur'an) bir öğüttür.
80-Abese 11
80/12فَمَنْ شَٓاءَ ذَكَرَهُۢ
Artık dileyen onu zikredip-öğüt alır.
80-Abese 12
80/13ف۪ي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍۙ
O (Kur'an) şerefli-üstün sahifelerdedir.
80-Abese 13
80/14مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍۙ
Yüceltilmiş, mutahhar (tertemiz) kılınmıştır.
80-Abese 14
80/15بِاَيْد۪ي سَفَرَةٍۙ
Katiplerin ellerinde
80-Abese 15
80/16كِرَامٍ بَرَرَةٍۜ
(Ki onlar) üstün-şerefli, birr (iyilik) sahipleridir.
80-Abese 16
80/17قُتِلَ الْاِنْسَانُ مَٓا اَكْفَرَهُۜ
Canı çıkası-kahrolası insan, o ne kadar da nankördür.
80-Abese 17
80/18مِنْ اَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُۜ
(Allah) onu hangi şeyden yarattı?
80-Abese 18
80/19مِنْ نُطْفَةٍۜ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُۙ
Onu bir nutfeden-damladan yaratıp onu (şekil ve gelişimini) takdir etti.
80-Abese 19
80/20ثُمَّ السَّب۪يلَ يَسَّرَهُۙ
Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
80-Abese 20
80/21ثُمَّ اَمَاتَهُ فَاَقْبَرَهُۙ
Sonra onu öldürdü, kabire koydurdu.
80-Abese 21
80/22ثُمَّ اِذَا شَٓاءَ اَنْشَرَهُۜ
Sonra dilediği zaman onu (yeniden) diriltti.
80-Abese 22
80/23كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَٓا اَمَرَهُۜ
Hayır, (o, Allah'ın) ona emrettiğini yerine getirmedi.
80-Abese 23
80/24فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ اِلٰى طَعَامِه۪ۙ
Bir de o insan yiyeceğine-yediğine bir baksın?
80-Abese 24
80/25اَنَّا صَبَبْنَا الْمَٓاءَ صَباًّۙ
Biz suyu nasıl da akıttıkça akıttık.
80-Abese 25
80/26ثُمَّ شَقَقْنَا الْاَرْضَ شَقاًّۙ
Sonra yeri de yardıkça yardık.
80-Abese 26
80/27فَاَنْبَتْنَا ف۪يهَا حَباًّۙ
Böylece orada taneler bitirdik.
80-Abese 27
80/28وَعِنَباً وَقَضْباًۙ
Üzümler, yoncalar.
80-Abese 28
80/29وَزَيْتُوناً وَنَخْلاًۙ
Zeytinler, hurmalar.
80-Abese 29
80/30وَحَدَٓائِقَ غُلْباًۙ
İri ve (dalları birbirine girmiş) sık ağaçlı bahçeler.
80-Abese 30
80/31وَفَاكِهَةً وَاَباًّۙ
Meyveler ve otlaklar.
80-Abese 31
80/32مَتَاعاً لَكُمْ وَلِاَنْعَامِكُمْۜ
Size ve hayvanlarınıza bir meta (yarar) olmak üzere.
80-Abese 32
80/33فَاِذَا جَٓاءَتِ الصَّٓاخَّةُۘ
Fakat 'kulakları sağır eden o gürleme' geldiği zaman
80-Abese 33
80/34يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ اَخ۪يهِۙ
Kişi o gün kendi kardeşinden kaçar.
80-Abese 34
80/35وَاُمِّه۪ وَاَب۪يهِۙ
Annesinden ve babasından.
80-Abese 35
80/36وَصَاحِبَتِه۪ وَبَن۪يهِۜ
Eşinden ve oğullarından.
80-Abese 36
80/37لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْن۪يهِۜ
O gün onlardan herbirisinin, kendine yetecek bir işi (acil meşguliyeti) vardır.
80-Abese 37
80/38وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌۙ
O gün öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır.
80-Abese 38
80/39ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌۚ
Güler ve müjdeli sevinç içindedir.
80-Abese 39
80/40وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌۙ
Ve o gün öyle yüzler de vardır ki, üzerini toz bürümüştür.
80-Abese 40
80/41تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌۜ
Onu karanlık sarıp-kaplamıştır.
80-Abese 41
80/42اُو۬لٰٓئِكَ هُـمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
İşte onlar kafir, facir (günahkar) olanlardır.
80-Abese 4281-Tekvir Suresi
81/1اِذَا الشَّمْسُ كُـوِّرَتْۙۖ
Güneş dürülüp-köreltildiği zaman
81-Tekvir 1
81/2وَاِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْۙۖ
Yıldızlar bulanıklaşıp-döküldüğü zaman
81-Tekvir 2
81/3وَاِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْۙۖ
Dağlar yürütüldüğü zaman
81-Tekvir 3
81/4وَاِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْۙۖ
Yüklü develer (yükleriyle beraber) salınıp-terkedildiği zaman
81-Tekvir 4
81/5وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙۖ
Vahşi hayvanlar bir araya toplandığı zaman
81-Tekvir 5
81/6وَاِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْۙۖ
Denizler kaynayıp-karıştığı zaman
81-Tekvir 6
81/7وَاِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْۙۖ
Nefisler birleştiği (eşlendiği) zaman
81-Tekvir 7
81/8وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ
Ve 'diri olarak toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman
81-Tekvir 8
81/9بِاَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْۚ
Hangi suçtan-günahtan dolayı öldürüldü?
81-Tekvir 9
81/10وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْۙۖ
Sahifeler (amel defterleri) açıldığı zaman
81-Tekvir 10
81/11وَاِذَا السَّمَٓاءُ كُشِطَتْۙۖ
Gök (kendisini kuşatıp-tutan kudretten) sıyrılıp-ayrıldığı zaman
81-Tekvir 11
81/12وَاِذَا الْجَح۪يمُ سُعِّرَتْۙۖ
Cehennem kızıştırıldığı zaman
81-Tekvir 12
81/13وَاِذَا الْجَنَّةُ اُزْلِفَتْۙۖ
Ve cennet yakınlaştırıldığı zaman
81-Tekvir 13
81/14عَلِمَتْ نَفْسٌ مَٓا اَحْضَرَتْۜ
(Artık her) nefis (kendisi için) ne hazırladığını bilecektir.
81-Tekvir 14
81/15فَلَٓا اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِۙ
Hayır, andolsun dönüp-sinenlere
81-Tekvir 15
81/16اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِۙ
Bir akış içinde yerini alanlara
81-Tekvir 16
81/17وَالَّيْلِ اِذَا عَسْعَسَۙ
Kararmağa başladığı zaman geceye
81-Tekvir 17
81/18وَالصُّبْحِ اِذَا تَنَفَّسَۙ
Ve nefes almağa başladığı zaman sabaha
81-Tekvir 18
81/19اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۙ
O (Kur'an) gerçekten kerim (şerefli-üstün) bir elçinin sözüdür.
81-Tekvir 19
81/20ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ
(Bu elçi) güç sahibidir. Arş'ın Sahibi katında şereflidir.
81-Tekvir 20
81/21مُطَاعٍ ثَمَّ اَم۪ينٍۜ
Orada ona itaat edilir, emindir-güvenilirdir.
81-Tekvir 21
81/22وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍۚ
Sizin sahibiniz-arkadaşınız asla bir deli değildir.
81-Tekvir 22
81/23وَلَقَدْ رَاٰهُ بِالْاُفُقِ الْمُب۪ينِۚ
Andolsun ki onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
81-Tekvir 23
81/24وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَن۪ينٍۚ
O (kendisine gösterilen) gaybe karşı cimri-saklayıcı değildir.
81-Tekvir 24
81/25وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَج۪يمٍۚ
O (Kur'an) kovulmuş şeytanın sözü değildir.
81-Tekvir 25
81/26فَاَيْنَ تَذْهَبُونَۜ
O halde siz nereye gidiyorsunuz?
81-Tekvir 26
81/27اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَۙ
O (Kur'an) alemler için ancak bir zikirdir-hatırlatmadır.
81-Tekvir 27
81/28لِمَنْ شَٓاءَ مِنْكُمْ اَنْ يَسْتَق۪يمَ
Sizden dosdoğru bir yön (istikamet) tutturmak isteyenler için.
81-Tekvir 28
81/29وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ
Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz.
81-Tekvir 2982-İnfitâr Suresi
82/1اِذَا السَّمَٓاءُ انْفَطَرَتْۙ
Gök çatlayıp-yarıldığı zaman
82-İnfitâr 1
82/2وَاِذَا الْـكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْۙ
Gezegenler dağılıp-döküldüğü zaman
82-İnfitâr 2
82/3وَاِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْۙ
Denizler kabarıp-karıştırıldığı zaman
82-İnfitâr 3
82/4وَاِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْۙ
Ve kabirlerin içi dışına çıkarıldığı zaman
82-İnfitâr 4
82/5عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَاَخَّرَتْۜ
(Artık her) nefis önceden (neleri yapıp) takdim ettiklerini ve (neleri yapmayıp) ertelediklerini bilmiştir.
82-İnfitâr 5
82/6يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْـكَر۪يمِۙ
Ey insan, 'üstün kerem sahibi' Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?
82-İnfitâr 6
82/7اَلَّذ۪ي خَلَقَكَ فَسَوّٰيكَ فَعَدَلَكَۙ
O seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal-denge üzere kıldı.
82-İnfitâr 7
82/8ف۪ٓي اَيِّ صُورَةٍ مَا شَٓاءَ رَكَّبَكَۜ
Seni dilediği bir surette (biçim-şekil-özellikte) terkib etti (bir araya getirdi).
82-İnfitâr 8
82/9كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدّ۪ينِۙ
Hayır (bunların aksine) siz dini yalanlıyorsunuz.
82-İnfitâr 9
82/10وَاِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظ۪ينَۙ
Gerçekten sizin üzerinizde muhafızlar-koruyucular var.
82-İnfitâr 10
82/11كِرَاماً كَاتِب۪ينَۙ
'Şerefli-üstün' yazıcılar.
82-İnfitâr 11
82/12يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
(Her an) ne yaptığınızı bilirler.
82-İnfitâr 12
82/13اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۚ
Muhakkak ki ebrar (iyi) olanlar nimetler içindedirler.
82-İnfitâr 13
82/14وَاِنَّ الْفُجَّارَ لَف۪ي جَح۪يمٍۚ
Ve facir (kötü) olanlar da elbette ki alevli ateşin-cehennemin içindedirler.
82-İnfitâr 14
82/15يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدّ۪ينِ
Din günü oraya yollanırlar.
82-İnfitâr 15
82/16وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَٓائِب۪ينَۜ
Ve kendileri ondan asla ayrılıp-kaybolamazlar.
82-İnfitâr 16
82/17وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۙ
Ve bildin mi nedir din günü?
82-İnfitâr 17
82/18ثُمَّ مَٓا اَدْرٰيكَ مَا يَوْمُ الدّ۪ينِۜ
Yine bildin mi nedir din günü?
82-İnfitâr 18
82/19يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْـٔاًۜ وَالْاَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلّٰهِ
O gün hiçbir nefis, bir başka nefse herhangi bir şeyle güç yetiremez (fayda veya zarar veremez). O gün emir yalnızca Allah'ındır.
82-İnfitâr 1983-Mutaffifin Suresi
83/1وَيْلٌ لِلْمُطَفِّف۪ينَۙ
Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline.
83-Mutaffifin 1
83/2اَلَّذ۪ينَ اِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَۘ
Ki onlar insanlardan ölçerek aldıklarında tam (noksansız) alırlar.
83-Mutaffifin 2
83/3وَاِذَا كَالُوهُمْ اَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَۜ
Onlara (vermek için) ölçtüklerinde veya tarttıklarında ise eksiltirler.
83-Mutaffifin 3
83/4اَلَا يَظُنُّ اُو۬لٰٓئِكَ اَنَّهُمْ مَبْعُوثُونَۙ
Yoksa onlar (yeniden) diriltileceklerini sanmıyorlar mı?
83-Mutaffifin 4
83/5لِيَوْمٍ عَظ۪يمٍۙ
Azim-büyük bir gün için.
83-Mutaffifin 5
83/6يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَم۪ينَۜ
İnsanların, alemlerin Rabbi için kalkacağı gün.
83-Mutaffifin 6
83/7كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْفُجَّارِ لَف۪ي سِجّ۪ينٍۜ
Hayır, facir (kötü) olanların kitabı şüphesiz Siccin'dedir.
83-Mutaffifin 7
83/8وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا سِجّ۪ينٌۜ
Siccin'in ne olduğunu sana bildiren nedir?
83-Mutaffifin 8
83/9كِتَابٌ مَرْقُومٌۜ
Yazılmış (işaretlenip-mühürlenmiş) bir kitabdır.
83-Mutaffifin 9
83/10وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّب۪ينَۙ
O gün, yalanlayanların vay haline.
83-Mutaffifin 10
83/11اَلَّذ۪ينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۜ
Ki onlar din gününü yalanlıyorlar.
83-Mutaffifin 11
83/12وَمَا يُكَذِّبُ بِه۪ٓ اِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ اَث۪يمٍۙ
Onu haddi aşan-azgın günahkardan başkası yalanlamaz.
83-Mutaffifin 12
83/13اِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِ اٰيَاتُنَا قَالَ اَسَاط۪يرُ الْاَوَّل۪ينَۜ
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Evvelkilerin masallarıdır" der.
83-Mutaffifin 13
83/14كَلَّا بَلْ۔ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Hayır (söylediklerinin aksine), kazanmakta oldukları (günahlar) onların kalpleri üzerini (pasla) kaplayıp-örtmüştür.
83-Mutaffifin 14
83/15كَلَّٓا اِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَۜ
Hayır. Şüphesiz onlar, o gün Rablerinden (O'nu görmekten ve O'nun rahmetinden) mutlaka (perdelenmiş) mahrum kalmışlardır.
83-Mutaffifin 15
83/16ثُمَّ اِنَّهُمْ لَصَالُوا الْجَح۪يمِۜ
Sonra muhakkak ki onlar cehenneme atılacaklardır.
83-Mutaffifin 16
83/17ثُمَّ يُقَالُ هٰذَا الَّذ۪ي كُنْتُمْ بِه۪ تُكَذِّبُونَۜ
Sonra onlara "İşte sizin (evvelkilerin masalı diyerek) yalanlamakta olduğunuz (cehennem) budur" denir.
83-Mutaffifin 17
83/18كَلَّٓا اِنَّ كِتَابَ الْاَبْرَارِ لَف۪ي عِلِّيّ۪ينَۜ
Hayır, ebrar (iyi) olanların kitabı İlliyyin'dedir.
83-Mutaffifin 18
83/19وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا عِلِّيُّونَۜ
İlliyyin'in ne olduğunu sana bildiren nedir?
83-Mutaffifin 19
83/20كِتَابٌ مَرْقُومٌۙ
Yazılmış (işaretlenip-mühürlenmiş) bir kitabdır.
83-Mutaffifin 20
83/21يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَۜ
Ona mukarreb (yakınlaştırılmış) olanlar şahid olurlar.
83-Mutaffifin 21
83/22اِنَّ الْاَبْرَارَ لَف۪ي نَع۪يمٍۙ
Muhakkak ki ebrar (iyi) olanlar nimetler içindedir.
83-Mutaffifin 22
83/23عَلَى الْاَرَٓائِكِ يَنْظُرُونَۙ
Tahtlar üzerinde bakıp-seyrederler.
83-Mutaffifin 23
83/24تَعْرِفُ ف۪ي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّع۪يمِۚ
Nimetlerin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde görüp-tanırsın.
83-Mutaffifin 24
83/25يُسْقَوْنَ مِنْ رَح۪يقٍ مَخْتُومٍۙ
Onlara mühürlü halis bir içkiden sunulur.
83-Mutaffifin 25
83/26خِتَامُهُ مِسْكٌۜ وَف۪ي ذٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَۜ
Ki onun sonu (içimin son kokusu) misktir. O halde yarışanlar bunun için yarışsınlar.
83-Mutaffifin 26
83/27وَمِزَاجُهُ مِنْ تَسْن۪يمٍۙ
Onun terkibi-karışımı Tesnim'dendir.
83-Mutaffifin 27
83/28عَيْناً يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَۜ
Bir kaynak ki mukarreb (yakınlaştırılmış) olanlar ondan içer.
83-Mutaffifin 28
83/29اِنَّ الَّذ۪ينَ اَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا يَضْحَكُونَۘ
Doğrusu 'suç ve günah işleyenler' (dünya hayatında) iman edenlere gülerlerdi.
83-Mutaffifin 29
83/30وَاِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَۘ
Yanlarından gelip-geçtikleri zaman birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
83-Mutaffifin 30
83/31وَاِذَا انْقَلَـبُٓوا اِلٰٓى اَهْلِهِمُ انْقَلَبُوا فَكِه۪ينَۘ
Ailelerinin yanına döndükleri zaman da (yaptıklarıyla) sevinip-neşelenirlerdi.
83-Mutaffifin 31
83/32وَاِذَا رَاَوْهُمْ قَالُٓوا اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ لَضَٓالُّونَۙ
Onları (mü'minleri) gördükleri zaman "Bunlar gerçekten şaşkın-sapıklardır" derlerdi.
83-Mutaffifin 32
83/33وَمَٓا اُرْسِلُوا عَلَيْهِمْ حَافِظ۪ينَۜ
Oysa kendileri onların üzerine gözcü-koruyucu olarak gönderilmemişlerdi.
83-Mutaffifin 33
83/34فَالْيَوْمَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنَ الْكُفَّارِ يَضْحَكُونَۙ
İşte bugün de iman edenler o kafirlere gülerler.
83-Mutaffifin 34
83/35عَلَى الْاَرَٓائِكِۙ يَنْظُرُونَۜ
Tahtlar üzerinde bakıp-seyrederek.
83-Mutaffifin 35
83/36هَلْ ثُوِّبَ الْكُفَّارُ مَا كَانُوا يَفْعَلُونَ
Nasıl, kafirler yaptıklarının karşılığını buldular mı?
83-Mutaffifin 3684-İnşikak Suresi
84/1اِذَا السَّمَٓاءُ انْشَقَّتْۙ
Gök yarıldığı
84-İnşikak 1
84/2وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۙ
Ve Rabbini dinleyip 'yaratılışına uygun olarak' boyun eğdiği zaman.
84-İnşikak 2
84/3وَاِذَا الْاَرْضُ مُدَّتْۙ
Yer uzatılıp-düzlendiği
84-İnşikak 3
84/4وَاَلْقَتْ مَا ف۪يهَا وَتَخَلَّتْۙ
İçinde olanları dışa atıp boşaldığı
84-İnşikak 4
84/5وَاَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْۜ
Ve Rabbini dinleyip 'yaratılışına uygun olarak' boyun eğdiği zaman.
84-İnşikak 5
84/6يَٓا اَيُّهَا الْاِنْسَانُ اِنَّكَ كَادِحٌ اِلٰى رَبِّكَ كَدْحاً فَمُلَاق۪يهِۚ
Ey insan. Muhakkak ki sen Rabbine (dönmemek için) çaba üstüne çaba harcamaktasın. Oysa sonunda O'na varacaksın.
84-İnşikak 6
84/7فَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ۙ
O zaman kimin kitabı sağ yanından verilirse
84-İnşikak 7
84/8فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَاباً يَس۪يراًۙ
Kolay bir hesap (sorgu) ile hesaba çekilecek
84-İnşikak 8
84/9وَيَنْقَلِبُ اِلٰٓى اَهْلِه۪ مَسْرُوراًۜ
Ve kendi ailesine-yakınlarına sevinç içinde dönecektir.
84-İnşikak 9
84/10وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ وَرَٓاءَ ظَهْرِه۪ۙ
Kimin de kitabı arkasından verilirse
84-İnşikak 10
84/11فَسَوْفَ يَدْعُوا ثُبُوراًۙ
O da hemen helakı (yok olmayı) isteyip-çağıracak.
84-İnşikak 11
84/12وَيَصْلٰى سَع۪يراًۜ
Ve çılgın alevli ateşe girecek.
84-İnşikak 12
84/13اِنَّهُ كَانَ ف۪ٓي اَهْلِه۪ مَسْرُوراً
Oysa o (dünyada) kendi ailesi-yakınları arasında pek sevinçliydi.
84-İnşikak 13
84/14اِنَّهُ ظَنَّ اَنْ لَنْ يَحُورَۚۛ
Doğrusu o (Rabbine) asla dönmeyeceğini sanmıştı.
84-İnşikak 14
84/15بَلٰىۚۛ اِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِه۪ بَص۪يراًۜ
Hayır. Muhakkak ki onun Rabbi onu (daima) görmekteydi.
84-İnşikak 15
84/16فَلَٓا اُقْسِمُ بِالشَّفَقِۙ
Yemin ederim şafağa
84-İnşikak 16
84/17وَالَّيْلِ وَمَا وَسَقَۙ
Geceye ve içinde toplayıp-barındırdığı şeylere
84-İnşikak 17
84/18وَالْقَمَرِ اِذَا اتَّسَقَۙ
Ve toplu (dolunay) hale geldiği zaman aya
84-İnşikak 18
84/19لَتَرْكَبُنَّ طَبَقاً عَنْ طَبَقٍۜ
Siz mutlaka tabakadan tabakaya (bir kattan diğer kata) binip-geçeceksiniz.
84-İnşikak 19
84/20فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَۙ
O halde onlara ne oluyor ki (yine) iman etmiyorlar?
84-İnşikak 20
84/21
وَاِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْاٰنُ لَا يَسْجُدُونَۜ
Kendilerine Kur'an okunduğunda secde etmiyorlar.
84-İnşikak 21
84/22بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُكَذِّبُونَۘ
Hayır (bunların aksine) küfretmekte olanlar (ayetlerimizi) yalanlıyorlar.
84-İnşikak 22
84/23وَاللّٰهُ اَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَۘ
Allah onların içlerinde gizledikleri şeyleri hakkıyle bilendir.
84-İnşikak 23
84/24فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَل۪يمٍۙ
Artık sen onları elim-acıklı bir azabla müjdele.
84-İnşikak 24
84/25اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar müstesna. Onlar için kesintisiz bir ecir-mükafat vardır.
84-İnşikak 2585-Bürûc Suresi
85/1وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِۙ
Burçları olan göğe and olsun
85-Bürûc 1
85/2وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِۙ
Ve vaadedilen güne
85-Bürûc 2
85/3وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍۜ
Şahid olana ve şahid olunana
85-Bürûc 3
85/4قُتِلَ اَصْحَابُ الْاُخْدُودِۙ
Canı çıksın-kahrolsun ashab-ı uhdud (hendek sahipleri).
85-Bürûc 4
85/5اَلنَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِۙ
(Kahrolsun hendeklerin) içini tutuşturucu ateşle (dolduranlar)
85-Bürûc 5
85/6اِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌۙ
Hani onlar onun (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
85-Bürûc 6
85/7وَهُمْ عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِن۪ينَ شُهُودٌۜ
Ve mü'minlere yaptıkları şeyi seyrediyorlardı.
85-Bürûc 7
85/8وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ اِلَّٓا اَنْ يُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِۙ
Onlardan yalnızca Aziz (üstün ve güçlü) ve Hamid (övgüye ve övülmeye layık) olan Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.
85-Bürûc 8
85/9اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌۜ
O (Allah) ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Allah her şeyin üzerinde şahid olandır.
85-Bürûc 9
85/10اِنَّ الَّذ۪ينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَر۪يقِۜ
Gerçek şu ki mü'min erkeklerle mü'min kadınları fitneye-belaya uğratanlar sonra da tevbe etmeyenler, işte onlar için cehennem azabı vardır ve yakıcı azab onlar içindir.
85-Bürûc 10
85/11اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ ذٰلِكَ الْفَوْزُ الْـكَب۪يرُۜ
İman edip salih amellerde bulunanlar ise onlar için de altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.
85-Bürûc 11
85/12اِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَد۪يدٌۜ
Muhakkak ki Rabbinin yakalayışı çok şiddetlidir.
85-Bürûc 12
85/13اِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُع۪يدُۚ
Şüphesiz ki O, ilkin (yoktan) var eder ve (sonra yokluğa) iade eder.
85-Bürûc 13
85/14وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُۙ
O Gafur'dur (çok bağışlayandır), Vedud'dur (çok seven ve çok sevilendir).
85-Bürûc 14
85/15ذُوالْعَرْشِ الْمَج۪يدُۙ
Arşın sahibidir, Mecid'dir (şanı yücedir ve iyiliği boldur)
85-Bürûc 15
85/16فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُۜ
Dilediği her şeyi yapıp-gerçekleştirendir.
85-Bürûc 16
85/17هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْجُنُودِۙ
Orduların haberi sana geldi mi?
85-Bürûc 17
85/18فِرْعَوْنَ وَثَمُودَۜ
Firavun ve Semud'un?
85-Bürûc 18
85/19بَلِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا ف۪ي تَكْذ۪يبٍۙ
Hayır, küfredenler (onların haberini) yalanlama içindedirler.
85-Bürûc 19
85/20وَاللّٰهُ مِنْ وَرَٓائِهِمْ مُح۪يطٌۚ
Allah ise onları arkalarından (geçmişlerinden) sarıp kuşatmıştır.
85-Bürûc 20
85/21بَلْ هُوَ قُرْاٰنٌ مَج۪يدٌۙ
Hayır, o mecid (şerefli-üstün) olan Kur'an'dır.
85-Bürûc 21
85/22ف۪ي لَوْحٍ مَحْفُوظٍ
Levh-i Mahfuz'dadır.
85-Bürûc 2286-Târık Suresi
86/1وَالسَّمَٓاءِ وَالطَّارِقِۙ
Göğe ve Tarık'a andolsun,
86-Târık 1
86/2وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الطَّارِقُۙ
Tarık'ın ne olduğunu sana bildiren nedir?
86-Târık 2
86/3اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ
(O) delen yıldızdır.
86-Târık 3
86/4اِنْ كُلُّ نَفْسٍ لَمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۜ
Hiçbir nefis yoktur ki üzerinde gözetici-koruyucu bulunmasın.
86-Târık 4
86/5فَلْيَنْظُرِ الْاِنْسَانُ مِمَّ خُلِقَۜ
İnsan bir baksın, neden-hangi şeyden yaratıldı?
86-Târık 5
86/6خُلِقَ مِنْ مَٓاءٍ دَافِقٍۙ
(O) dökülüp atılan bir sudan yaratıldı.
86-Târık 6
86/7يَخْرُجُ مِنْ بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَٓائِبِۜ
(Bu su) bel-sırt kemiği ile göğüs kemiği-kafesi arasından çıkmaktadır.
86-Târık 7
86/8اِنَّهُ عَلٰى رَجْعِه۪ لَقَادِرٌۜ
Hiç şüphesiz ki (Allah), onu (tekrar aslına) döndürmeye kadirdir.
86-Târık 8
86/9يَوْمَ تُبْلَى السَّرَٓائِرُۙ
Sırların ortaya dökülüp-çıkarılacağı gün
86-Târık 9
86/10فَمَا لَهُ مِنْ قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍۜ
Artık onun ne gücü vardır, ne de bir yardımcısı.
86-Târık 10
86/11وَالسَّمَٓاءِ ذَاتِ الرَّجْعِۙ
Dönen-dönüşlü olan göğe andolsun
86-Târık 11
86/12وَالْاَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِۙ
Ve yarılan yere
86-Târık 12
86/13اِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌۙ
Hiç şüphesiz o (Kur'an, hak ile batılı) ayıran bir sözdür.
86-Târık 13
86/14وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِۜ
O asla bir hezl-şaka değildir.
86-Târık 14
86/15اِنَّهُمْ يَك۪يدُونَ كَيْداًۙ
Doğrusu onlar (kendilerince) hileli bir düzen-tuzak kuruyorlar.
86-Târık 15
86/16وَاَك۪يدُ كَيْداًۚ
Ben de bir düzen kurmaktayım.
86-Târık 16
86/17فَمَهِّلِ الْـكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْداً
Artık sen küfredenlere bir mühlet ver, onlara az bir süre tanı.
86-Târık 1787-A'lâ Suresi
87/1سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْاَعْلٰىۙ
Rabbinin yüce ismini tesbih et.
87-A'lâ 1
87/2اَلَّذ۪ي خَلَقَ فَسَوّٰىۙۖ
Ki O (herşeyi) yarattı, düzenleyip-biçimlendirdi.
87-A'lâ 2
87/3وَالَّذ۪ي قَدَّرَ فَهَدٰىۙۖ
Takdir edip yolunu gösterdi.
87-A'lâ 3
87/4وَالَّـذ۪ٓي اَخْرَجَ الْمَرْعٰىۙۖ
'Yemyeşil-otlağı' çıkardı.
87-A'lâ 4
87/5فَجَعَلَهُ غُثَٓاءً اَحْوٰىۜ
Ardından onu kara bir çöpe çevirdi.
87-A'lâ 5
87/6سَنُقْرِئُكَ فَلَا تَنْسٰىۙ
Sana (vahyettiğimizi) okutacağız, sen de unutmayacaksın.
87-A'lâ 6
87/7اِلَّا مَا شَٓاءَ اللّٰهُۜ اِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفٰىۜ
Ancak Allah'ın dilediği başka. Elbette ki O, açıkta olanı ve saklı olanı bilir.
87-A'lâ 7
87/8وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰىۚ
Ve seni kolay olana muvaffak (başarılı) kılacağız.
87-A'lâ 8
87/9فَذَكِّرْ اِنْ نَفَعَتِ الذِّكْرٰىۜ
O halde zikir (öğüt ve hatırlatma) bir yarar sağlayacaksa, 'öğüt verip hatırlat'.
87-A'lâ 9
87/10سَيَذَّكَّرُ مَنْ يَخْشٰىۙ
(Allah'tan) huşu (saygı dolu korku) duyan hatırlayıp-öğüt alacaktır.
87-A'lâ 10
87/11وَيَتَجَنَّبُهَا الْاَشْقٰىۙ
İsyankar-bedbaht olan da ondan kaçınır.
87-A'lâ 11
87/12اَلَّذ۪ي يَصْلَى النَّارَ الْـكُبْرٰىۚ
Ki o, büyük ateşe atılacaktır.
87-A'lâ 12
87/13ثُمَّ لَا يَمُوتُ ف۪يهَا وَلَا يَحْيٰىۜ
(Atıldıktan) sonra onun içinde ne ölür, ne de yaşar.
87-A'lâ 13
87/14قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ
(Doğrusu kötülüklerden) temizlenip-arınan felaha (kurtuluşa) ermiştir.
87-A'lâ 14
87/15وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّه۪ فَصَلّٰىۜ
Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan da.
87-A'lâ 15
87/16بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَاۘ
Hayır, siz dünya hayatını tercih edip-üstün tutuyorsunuz.
87-A'lâ 16
87/17وَالْاٰخِرَةُ خَيْرٌ وَاَبْـقٰىۜ
Ahiret ise daha hayırlı ve süreklidir.
87-A'lâ 17
87/18اِنَّ هٰذَا لَفِي الصُّحُفِ الْاُو۫لٰىۙ
Şüphesiz bu (gerçekler) önceki sahifelerde vardır.
87-A'lâ 18
87/19صُحُفِ اِبْرٰه۪يمَ وَمُوسٰى
İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde.
87-A'lâ 1988-Ğâşiye Suresi
88/1هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ
Ğaşiye'nin (dehşeti her yanı kuşatıp-kaplayacak olan kıyametin) haberi sana geldi mi?
88-Ğâşiye 1
88/2وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ
O gün öyle yüzler vardır ki, dehşetten zillete düşmüştür.
88-Ğâşiye 2
88/3عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ
(Dünya için çok) çalışmış (ama boşuna) yorulmuştur.
88-Ğâşiye 3
88/4تَصْلٰى نَاراً حَامِيَةًۙ
Kızgın bir ateşe yollanırlar.
88-Ğâşiye 4
88/5تُسْقٰى مِنْ عَيْنٍ اٰنِيَةٍۜ
Kaynar bir kaynaktan içirilirler.
88-Ğâşiye 5
88/6لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ
Onlar için (acı-kötü kokulu) dari dikeninden başka bir yiyecek yoktur.
88-Ğâşiye 6
88/7لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ
Ne doyurup-semirtir, ne de açlığı giderir.
88-Ğâşiye 7
88/8وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ
O gün öyle yüzler de vardır ki 'nimet içinde aydınlanıp-parıldamıştır'.
88-Ğâşiye 8
88/9لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ
(Dünyadaki) çabalarından-çalışmalarından hoşnuttur.
88-Ğâşiye 9
88/10ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ
Yüksek bir cennettedir.
88-Ğâşiye 10
88/11لَا تَسْمَعُ ف۪يهَا لَاغِيَةًۜ
Orada 'boş ve gereksiz' bir söz işitmez.
88-Ğâşiye 11
88/12ف۪يهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌۢ
Orada 'durmaksızın akan' bir pınar vardır.
88-Ğâşiye 12
88/13ف۪يهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌۙ
Orada yükseltilmiş tahtlar da vardır.
88-Ğâşiye 13
88/14وَاَكْوَابٌ مَوْضُوعَةٌۙ
(Önlerine) konulmuş kadehler.
88-Ğâşiye 14
88/15وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌۙ
Dizilmiş yastıklar.
88-Ğâşiye 15
88/16وَزَرَابِيُّ مَبْثُوثَةٌۜ
Ve serilmiş yaygılar.
88-Ğâşiye 16
88/17اَفَلَا يَنْظُرُونَ اِلَى الْاِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ۠
Onlar deveye bakmazlar mı, nasıl yaratıldı?
88-Ğâşiye 17
88/18وَاِلَى السَّمَٓاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ۠
Göğe, nasıl yükseltildi?
88-Ğâşiye 18
88/19وَاِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ۠
Dağlara, nasıl dikildi?
88-Ğâşiye 19
88/20وَاِلَى الْاَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ۠
Yere, nasıl düzleştirildi (düz satıh yapıldı)?
88-Ğâşiye 20
88/21فَذَكِّرْ اِنَّـمَٓا اَنْتَ مُذَكِّرٌۜ
Artık sen öğüt verip-hatırlat. Sen yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.
88-Ğâşiye 21
88/22لَسْتَ عَلَيْهِمْ بِمُصَيْطِرٍۙ
(Doğru yola girmeleri için) onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
88-Ğâşiye 22
88/23اِلَّا مَنْ تَوَلّٰى وَكَفَرَۙ
Ancak (bilip-gördüğü haktan) kim yüz çevirir ve küfre saparsa
88-Ğâşiye 23
88/24فَيُعَذِّبُهُ اللّٰهُ الْعَذَابَ الْاَكْبَرَۜ
Allah onu en büyük azab ile azablandırır.
88-Ğâşiye 24
88/25اِنَّ اِلَيْنَٓا اِيَابَهُمْۙ
Hiç şüphesiz onların dönüşleri Bizedir.
88-Ğâşiye 25
88/26ثُمَّ اِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُمْ
Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir.
88-Ğâşiye 2689-Fecr Suresi
89/1وَالْفَجْرِۙ
Fecre andolsun
89-Fecr 1
89/2وَلَيَالٍ عَشْرٍۙ
Ve on geceye
89-Fecr 2
89/3وَالشَّفْعِ وَالْوَتْرِۙ
Çifte ve teke
89-Fecr 3
89/4وَالَّيْلِ اِذَا يَسْرِۚ
Akıp-gittiği zaman geceye.
89-Fecr 4
89/5هَلْ ف۪ي ذٰلِكَ قَسَمٌ لِذ۪ي حِجْرٍۜ
Akıl sahibi olan için bunlarda bir yemin (değeri) var, değil mi?
89-Fecr 5
89/6اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍۙۖ
Rabbinin Ad'a (Ad kavmine) ne yaptığını görmedin mi?
89-Fecr 6
89/7اِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِۙۖ
'Yüksek sütunlar' sahibi İrem'e?
89-Fecr 7
89/8اَلَّت۪ي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِۙۖ
Ki şehirler arasında onun bir benzeri yaratılmış değildi.
89-Fecr 8
89/9وَثَمُودَ الَّذ۪ينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِۙۖ
Ve vadilerde kayaları oyup-biçen Semud'a?
89-Fecr 9
89/10وَفِرْعَوْنَ ذِي الْاَوْتَادِۙۖ
Ve kazıklar sahibi Firavun'a?
89-Fecr 10
89/11اَلَّذ۪ينَ طَغَوْا فِي الْبِلَادِۙۖ
Ki onlar şehirlerde azgınlaşmışlardı.
89-Fecr 11
89/12فَاَكْثَرُوا ف۪يهَا الْفَسَادَۙۖ
Oralarda fesadı-kötülüğü arttırmışlardı.
89-Fecr 12
89/13فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍۙۖ
Bundan dolayı Rabbin, onların üzerlerine azab kamçısı indirip-çarpıverdi.
89-Fecr 13
89/14اِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِۜ
Muhakkak ki Rabbin (daima) gözlemektedir.
89-Fecr 14
89/15فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَكْرَمَنِۜ
Fakat insan, ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirip ona ikramda bulunsa ve onu nimetlendirse "Rabbim bana ikram etti" der.
89-Fecr 15
89/16وَاَمَّٓا اِذَا مَا ابْتَلٰيهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّ۪ٓي اَهَانَنِۚ
Ama ne zaman onu deneyerek rızkını daraltsa "Rabbim bana ihanet etti (hakkım olanı vermedi)" der.
89-Fecr 16
89/17كَلَّا بَلْ لَا تُكْرِمُونَ الْيَت۪يمَۙ
Hayır (ihanet eden sizsiniz), (çünkü size verdiklerimizden) siz yetime ikramda bulunmuyorsunuz.
89-Fecr 17
89/18وَلَا تَحَٓاضُّونَ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۙ
Yoksula yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
89-Fecr 18
89/19وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ اَكْلاً لَماًّۙ
Mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.
89-Fecr 19
89/20وَتُحِبُّونَ الْمَالَ حُباًّ جَماًّۜ
Malı da (yığma hırsıyla) pek çok seviyorsunuz.
89-Fecr 20
89/21كَلَّٓا اِذَا دُكَّتِ الْاَرْضُ دَكاًّ دَكاًّۙ
Hayır, yer parça parça ayrılıp-dağıldığında
89-Fecr 21
89/22وَجَٓاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفاًّ صَفاًّۚ
Rabbin (hükmüyle) geldiği ve melekler saf saf dizildiğinde
89-Fecr 22
89/23وَج۪ٓيءَ يَوْمَئِذٍ بِجَهَنَّمَ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ وَاَنّٰى لَهُ الذِّكْرٰىۜ
O gün cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün hatırlayıp-anlar ancak (bu) hatırlamadan ona ne (fayda) olur ki?
89-Fecr 23
89/24يَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي قَدَّمْتُ لِحَيَات۪يۚ
Der ki "Keşke (bu ebedi) hayatım için (önceden iyi şeyler) takdim edebilseydim."
89-Fecr 24
89/25فَيَوْمَئِذٍ لَا يُعَذِّبُ عَذَابَهُٓ اَحَدٌۙ
Artık o gün hiç kimse O'nun azabı gibi (bir azabla) azablandıramaz.
89-Fecr 25
89/26وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُٓ اَحَدٌۜ
O'nun vuracağı bağı da hiç kimse vuramaz.
89-Fecr 26
89/27يَٓا اَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُۗ
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis
89-Fecr 27
89/28اِرْجِع۪ٓي اِلٰى رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةًۚ
Rabbine hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön.
89-Fecr 28
89/29فَادْخُل۪ي ف۪ي عِبَاد۪يۙ
(İkramda bulunulacak) kullarımın arasına katıl.
89-Fecr 29
89/30وَادْخُل۪ي جَنَّت۪ي
Ve cennetime gir.
89-Fecr 3090-Beled Suresi
90/1لَٓا اُقْسِمُ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
Hayır, bu beldeye yemin ederim
90-Beled 1
90/2وَاَنْتَ حِلٌّ بِهٰذَا الْبَلَدِۙ
Ki sen bu beldede oturmaktasın
90-Beled 2
90/3وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَۙ
Babaya ve doğan çocuğa da (yemin ederim).
90-Beled 3
90/4لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ي كَبَدٍۜ
Andolsun ki Biz insanı (dünyada) bir meşakkat-zorluk içinde yarattık.
90-Beled 4
90/5اَيَحْسَبُ اَنْ لَنْ يَقْدِرَ عَلَيْهِ اَحَدٌۢ
O, hiç kimsenin kendisine asla güç yetiremiyeceğini mi sanıyor?
90-Beled 5
90/6يَقُولُ اَهْلَكْتُ مَالاً لُبَداًۜ
Yığınla mal tüketip-yok ettim diyor.
90-Beled 6
90/7اَيَحْسَبُ اَنْ لَمْ يَرَهُٓ اَحَدٌۜ
Kendisini hiç kimsenin görmediğini mi sanıyor?
90-Beled 7
90/8اَلَمْ نَجْعَلْ لَهُ عَيْنَيْنِۙ
Biz ona iki göz vermedik mi?
90-Beled 8
90/9وَلِسَاناً وَشَفَتَيْنِۙ
Bir dil ve iki dudak?
90-Beled 9
90/10وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِۚ
Biz ona iki (farklı) yol gösterdik.
90-Beled 10
90/11فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ
Fakat o (nefsine zor gelen) sarp yokuşu aşmaya hiç katlanmadı.
90-Beled 11
90/12وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ
(Bu) sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?
90-Beled 12
90/13فَكُّ رَقَبَةٍۙ
Bir boynu çözmektir (köleye özgürlük vermektir).
90-Beled 13
90/14اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ
Ya da açlık-kıtlık gününde doyurmaktır.
90-Beled 14
90/15يَت۪يماً ذَا مَقْرَبَةٍۙ
Yakın olan bir yetimi
90-Beled 15
90/16اَوْ مِسْك۪يناً ذَا مَتْرَبَةٍۜ
Veya toprak üstündeki bir yoksulu.
90-Beled 16
90/17ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ
Sonra da iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden, birbirlerine merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.
90-Beled 17
90/18اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِۜ
İşte bunlar (bunları yapanlar) ashab-ı meymenedir (amel defterleri sağdan verilenlerdir).
90-Beled 18
90/19وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا هُمْ اَصْحَابُ الْمَشْـَٔمَةِۜ
(Bunları yapmayıp) ayetlerimize küfredenler ise onlar da ashab-ı meş'emedir (amel defterleri soldan verilenlerdir).
90-Beled 19
90/20عَلَيْهِمْ نَارٌ مُؤْصَدَةٌ
Onların üzerine örtülüp-kapatılmış ateş vardır.
90-Beled 2091-Şems Suresi
91/1وَالشَّمْسِ وَضُحٰيهَاۙۖ
Güneşe ve onun kuşluk vaktindeki aydınlığına
91-Şems 1
91/2وَالْقَمَرِ اِذَا تَلٰيهَاۙۖ
Ona tabi olduğu (onu takip ettiği) zaman aya
91-Şems 2
91/3وَالنَّهَارِ اِذَا جَلّٰيهَاۙۖ
Onu açığa çıkardığı zaman gündüze
91-Şems 3
91/4وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰيهَاۙۖ
Onu sarıp-örttüğü zaman geceye
91-Şems 4
91/5وَالسَّمَٓاءِ وَمَا بَنٰيهَاۙۖ
Göğe ve onu bina edene
91-Şems 5
91/6وَالْاَرْضِ وَمَا طَحٰيهَاۙۖ
Yere ve onu düzleyene
91-Şems 6
91/7وَنَفْسٍ وَمَا سَوّٰيهَاۙۖ
Nefse ve onu düzenleyip-biçimlendirene
91-Şems 7
91/8فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ
Sonra ona fücrunu (günah ve kötülüğünü) ve takvasını (ondan sakınmasını) ilham edene (andolsun ki)
91-Şems 8
91/9قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙۖ
Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah (kurtuluş) bulmuştur.
91-Şems 9
91/10وَقَدْ خَابَ مَنْ دَسّٰيهَاۜ
Ve onu (kötülükle ve haksız savunuyla) örtüp-saran da ziyana-yıkıma uğramıştır.
91-Şems 10
91/11كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوٰيهَاۙۖ
Semud (kavmi) azgınlığı dolayısıyla yalanladı.
91-Şems 11
91/12اِذِ انْبَعَثَ اَشْقٰيهَاۙۖ
En azgınları (deveyi kesmek için) ayaklandığında
91-Şems 12
91/13فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللّٰهِ نَاقَةَ اللّٰهِ وَسُقْيٰيهَا۠
Allah'ın resulü-elçisi onlara "Allah'ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın" dedi.
91-Şems 13
91/14فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَاۙۖ فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوّٰيهَاۙۖ
Fakat onu yalanladılar ve deveyi yere yıkıp-öldürdüler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onları (azabla) sarıverdi ve orasını yerle bir etti.
91-Şems 14
91/15وَلَا يَخَافُ عُقْبٰيهَا
(Allah elbette ki) bunun sonucundan korkmaz.
91-Şems 1592-Leyl Suresi
92/1وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰىۙ
Sarıp-örttüğü zaman geceye
92-Leyl 1
92/2وَالنَّهَارِ اِذَا تَجَلّٰىۙ
Açılıp-aydınlandığı zaman gündüze
92-Leyl 2
92/3وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ
Erkeği ve dişiyi yaratana (andolsun ki)
92-Leyl 3
92/4اِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتّٰىۜ
Gerçekten sizin çalışmalarınız dağınık-çeşit çeşittir.
92-Leyl 4
92/5فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰىۙ
Fakat kim verir ve korkup-sakınırsa
92-Leyl 5
92/6وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰىۙ
Ve en güzel olanı doğrularsa
92-Leyl 6
92/7فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰىۜ
Biz onu kolay olana (yöneltip-iyilikte) başarılı kılacağız.
92-Leyl 7
92/8وَاَمَّا مَنْ بَخِلَ وَاسْتَغْنٰىۙ
Kim de cimrilik edip-vermez, kendini müstağni (ihtiyaçtan uzak) görürse
92-Leyl 8
92/9وَكَذَّبَ بِالْحُسْنٰىۙ
Ve en güzel olanı yalanlarsa
92-Leyl 9
92/10فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْعُسْرٰىۜ
Biz de onu en zor olana (yöneltip-azaba uğramasını) kolaylaştıracağız.
92-Leyl 10
92/11وَمَا يُغْن۪ي عَنْهُ مَالُـهُٓ اِذَا تَرَدّٰىۜ
(Cehenneme) yuvarlanıp-düştüğü zaman malı ona hiç yarar sağlamaz.
92-Leyl 11
92/12اِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدٰىۘ
Şüphesiz ki hidayeti (doğru yolu) göstermek Bize aittir.
92-Leyl 12
92/13وَاِنَّ لَنَا لَلْاٰخِرَةَ وَالْاُو۫لٰى
Hiç şüphesiz ahiret ve önceki de (dünya da) Bizimdir.
92-Leyl 13
92/14فَاَنْذَرْتُكُمْ نَاراً تَلَظّٰىۚ
Artık sizi 'alevleri kabardıkça kabaran' bir ateşle uyardım.
92-Leyl 14
92/15لَا يَصْلٰيهَٓا اِلَّا الْاَشْقٰىۙ
Ona (yaptıklarıyla) isyankar-bedbaht olandan başkası atılmaz.
92-Leyl 15
92/16اَلَّذ۪ي كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ
Ki o yalanlamış ve yüz çevirmişti.
92-Leyl 16
92/17وَسَيُجَنَّبُهَا الْاَتْقٰىۙ
Korkup-sakınan ise ondan uzak tutulacaktır.
92-Leyl 17
92/18اَلَّذ۪ي يُؤْت۪ي مَالَهُ يَتَزَكّٰىۚ
O ki malını vererek temizlenip-arınır.
92-Leyl 18
92/19وَمَا لِاَحَدٍ عِنْدَهُ مِنْ نِعْمَةٍ تُجْزٰىۙ
Onun yanında bir kimsenin (aldığına) karşılık olarak verdiği-vereceği bir nimet yoktur.
92-Leyl 19
92/20اِلَّا ابْتِغَٓاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْاَعْلٰىۚ
(O) ancak yüce Rabbinin vechini (cemalini-rızasını) dileyerek (verir).
92-Leyl 20
92/21وَلَسَوْفَ يَرْضٰى
Elbette yakında kendisi de razı-hoşnut olacaktır.
92-Leyl 2193-Duhâ Suresi
93/1وَالضُّحٰىۙ
Kuşluk vaktine andolsun
93-Duhâ 1
93/2وَالَّيْلِ اِذَا سَجٰىۙ
Ve (karanlığı iyice çöküp) sükuna erdiğinde geceye.
93-Duhâ 2
93/3مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلٰىۜ
Rabbin seni terketmedi ve (sana) darılmadı.
93-Duhâ 3
93/4وَلَلْاٰخِرَةُ خَيْرٌ لَكَ مِنَ الْاُو۫لٰىۜ
Elbetteki ahiret senin için ilk olandan (dünyadan) daha hayırlıdır.
93-Duhâ 4
93/5وَلَسَوْفَ يُعْط۪يكَ رَبُّكَ فَتَـرْضٰىۜ
Şüphesiz Rabbin sana verecek, sen de hoşnut olacaksın.
93-Duhâ 5
93/6اَلَمْ يَجِدْكَ يَت۪ـيـماً فَاٰوٰىۖ
(O) seni yetim bulup da barındırmadı mı?
93-Duhâ 6
93/7وَوَجَدَكَ ضَٓالاًّ فَهَدٰىۖ
Ve seni şaşırmış-yol bilmez bulup da doğru yola iletmedi mi?
93-Duhâ 7
93/8وَوَجَدَكَ عَٓائِلاً فَاَغْنٰىۜ
Seni fakir-yoksul bulup da zengin etmedi mi?
93-Duhâ 8
93/9فَاَمَّا الْيَت۪يمَ فَلَا تَقْهَرْۜ
O halde sakın yetimi üzüp-kahretme.
93-Duhâ 9
93/10وَاَمَّا السَّٓائِلَ فَلَا تَنْهَرْۜ
(Bir şey) isteyeni de azarlama.
93-Duhâ 10
93/11وَاَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
Rabbinin nimetini (şükrederek) anlat.
93-Duhâ 1194-İnşirâh Suresi
94/1اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ
Biz senin göğsünü açıp-genişletmedik mi?
94-İnşirâh 1
94/2وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ
Ve yükünü senden indirmedik mi?
94-İnşirâh 2
94/3اَلَّـذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ
Ki o (yük-o sorumluluk) senin belini bükmüştü.
94-İnşirâh 3
94/4وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ
Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?
94-İnşirâh 4
94/5فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ
Muhakkak ki zorlukla beraber kolaylık da vardır.
94-İnşirâh 5
94/6اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ
Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.
94-İnşirâh 6
94/7فَاِذَا فَرَغْتَ فَانْصَبْۙ
O halde boş kaldığın zaman hemen (hayırlı bir işe ve ibadete) yönel-tabi ol.
94-İnşirâh 7
94/8وَاِلٰى رَبِّكَ فَارْغَبْ
Ve yalnızca Rabbine rağbet et.
94-İnşirâh 895-Tin Suresi
95/1وَالتّ۪ينِ وَالزَّيْتُونِۙ
İncire ve zeytine
95-Tin 1
95/2وَطُورِ س۪ين۪ينَۙ
Ve Sina dağına
95-Tin 2
95/3وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَم۪ينِۙ
Ve şu emin beldeye
95-Tin 3
95/4لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓي اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ
Andolsun ki, Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık.
95-Tin 4
95/5ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِل۪ينَۙ
Sonra da aşağıların aşağısına çevirdik.
95-Tin 5
95/6اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍۜ
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar müstesna. Onlar için kesintisiz bir ecir-mükafat vardır.
95-Tin 6
95/7فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِالدّ۪ينِۜ
(Ey insan) bundan sonra artık sana dini yalanlatan nedir?
95-Tin 7
95/8اَلَيْسَ اللّٰهُ بِاَحْكَمِ الْحَاكِم۪ينَ
Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?
95-Tin 896-Alak Suresi
96/1اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذ۪ي خَلَقَۚ
Yaratan Rabbinin adıyla oku.
96-Alak 1
96/2خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ
O, insanı bir alaktan (rahime tutunup-bağlanan kan pıhtısından) yarattı.
96-Alak 2
96/3اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ
Oku, Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
96-Alak 3
96/4اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ
Ki O kalemle (kalemin yazdıklarıyla) öğretendir.
96-Alak 4
96/5عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْۜ
İnsana bilmediğini öğretti.
96-Alak 5
96/6كَلَّٓا اِنَّ الْاِنْسَانَ لَيَطْغٰىۙ
Hayır. Gerçekten insan azgınlık eder.
96-Alak 6
96/7اَنْ رَاٰهُ اسْتَغْنٰىۜ
Kendini müstağni (ihtiyaç duymayan-muhtaç olmayan) gördüğünden.
96-Alak 7
96/8اِنَّ اِلٰى رَبِّكَ الرُّجْعٰىۜ
Muhakkak ki dönüş Rabbinedir.
96-Alak 8
96/9اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يَنْهٰىۙ
Engelleyeni gördün mü?
96-Alak 9
96/10عَبْداً اِذَا صَلّٰىۜ
Namaz kıldığı zaman bir kulu.
96-Alak 10
96/11اَرَاَيْتَ اِنْ كَانَ عَلَى الْهُدٰىۙ
Gördün mü? Ya o (kul) doğru yol üzerinde ise
96-Alak 11
96/12اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰىۜ
Ya da takvayı (kötülüklerden sakınmayı) emrettiyse.
96-Alak 12
96/13اَرَاَيْتَ اِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۜ
Gördün mü ? Ya (bu engelleyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyorsa.
96-Alak 13
96/14اَلَمْ يَعْلَمْ بِاَنَّ اللّٰهَ يَرٰىۜ
O, Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?
96-Alak 14
96/15كَلَّا لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ۬ لَنَسْفَعاً بِالنَّاصِيَةِۙ
Hayır. Eğer (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun ki onu alnından tutup-sürükleriz.
96-Alak 15
96/16نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍۚ
Yalancı, günahkar alnından.
96-Alak 16
96/17فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۙ
O zaman meclisini (yakın çevresini ve taraftarlarını) çağırsın.
96-Alak 17
96/18سَنَدْعُ الزَّبَانِيَةَۙ
Biz de zebanileri çağıracağız.
96-Alak 18
96/19
كَلَّاۜ لَا تُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ
Hayır, ona boyun eğme. Secde et ve yaklaş.
96-Alak 1997-Kadir Suresi
97/1اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ي لَيْلَةِ الْقَدْرِۚ
Gerçek şu ki Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik.
97-Kadir 1
97/2وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا لَيْلَةُ الْقَدْرِۜ
Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir?
97-Kadir 2
97/3لَيْلَةُ الْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ
Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
97-Kadir 3
97/4تَنَزَّلُ الْمَلٰٓئِكَةُ وَالرُّوحُ ف۪يهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْۚ مِنْ كُلِّ اَمْرٍۙۛ
Melekler ve ruh, onda (o gecede) Rabbinin izniyle herbir emir-iş için inerler.
97-Kadir 4
97/5سَلَامٌ۠ۛ هِيَ حَتّٰى مَطْلَعِ الْفَجْرِ
O (gece, tanyerinin ağarmasına) fecrin çıkışına kadar selamdır-esenliktir.
97-Kadir 598-Beyyine Suresi
98/1لَمْ يَكُنِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْـكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ مُنْفَكّ۪ينَ حَتّٰى تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُۙ
Kitab ehlinden ve müşriklerden küfre sapanlar, kendilerine beyyine (beyan-apaçık delil-belge) gelinceye kadar (bulundukları durumdan ve birbirlerinden) ayrılacak değillerdi.
98-Beyyine 1
98/2رَسُولٌ مِنَ اللّٰهِ يَتْلُوا صُحُفاً مُطَهَّرَةًۙ
(Oysa) Allah tarafından gönderilmiş-bir resul (kendilerine) tertemiz sahifeleri okumaktadır.
98-Beyyine 2
98/3ف۪يهَا كُتُبٌ قَيِّمَةٌۜ
Onların içinde (isteyip-beklemekte oldukları) kayyum (tek başına yeterli dosdoğru) yazılı deliller-ayetler vardır.
98-Beyyine 3
98/4وَمَا تَفَرَّقَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْـكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُۜ
Kitab ehlinden olanlar ancak kendilerine beyyineler (apaçık deliller-belgeler) geldikten sonra ayrılığa düştüler.
98-Beyyine 4
98/5وَمَٓا اُمِرُٓوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَ حُنَفَٓاءَ وَيُق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُوا الزَّكٰوةَ وَذٰلِكَ د۪ينُ الْقَيِّمَةِۜ
Oysa onlar (kendilerine apaçık deliller geldikten sonra) dini yalnızca O'na halis kılmak, hanifler (Allah'ı birleyenler) olarak sadece Allah'a kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekten başkasıyla emrolunmadılar. İşte kayyum (doğru-kalıcı) olan din budur.
98-Beyyine 5
98/6اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ اَهْلِ الْـكِتَابِ وَالْمُشْرِك۪ينَ ف۪ي نَارِ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ شَرُّ الْبَرِيَّةِۜ
Hiç şüphesiz Kitab ehlinden ve müşriklerden (kendilerine apaçık deliller geldikten sonra) küfre sapanlar, içinde sürekli kalıcılar olmak üzere cehennem ateşindedirler. İşte onlar yaratılmışların en kötüleridir.
98-Beyyine 6
98/7اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِۜ
(Apaçık deliller geldikten sonra) iman edip salih amellerde bulunanlar ise işte onlar da yaratılmışların en hayırlılarıdır.
98-Beyyine 7
98/8جَزَٓاؤُ۬هُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَداًۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Rableri katında onların mükafatı, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razı-hoşnut olmuştur, kendileri de O'ndan razı-hoşnut olmuşlardır. İşte bu (güzel akibet) Rabbinden huşu (saygı dolu korku) duyan kimse içindir.
98-Beyyine 899-Zilzâl Suresi
99/1اِذَا زُلْزِلَتِ الْاَرْضُ زِلْزَالَهَاۙ
Yer şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı
99-Zilzâl 1
99/2وَاَخْرَجَتِ الْاَرْضُ اَثْقَالَهَاۙ
Yer ağırlıklarını dışarı çıkardığı
99-Zilzâl 2
99/3وَقَالَ الْاِنْسَانُ مَا لَهَاۚ
Ve insan "Buna ne oluyor?" dediği zaman
99-Zilzâl 3
99/4يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ اَخْبَارَهَاۙ
(İşte) o gün haberlerini anlatacaktır.
99-Zilzâl 4
99/5بِاَنَّ رَبَّكَ اَوْحٰى لَهَاۜ
Rabbinin ona vahyetmesiyle (anlatacaktır).
99-Zilzâl 5
99/6يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ النَّاسُ اَشْتَاتاً لِيُرَوْا اَعْمَالَهُمْۜ
O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük çıkarlar.
99-Zilzâl 6
99/7فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْراً يَرَهُۜ
Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onu görür.
99-Zilzâl 7
99/8وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَراًّ يَرَهُ
Kim de zerre ağırlığınca bir şer-kötülük işlerse onu görür.
99-Zilzâl 8100-Âdiyât Suresi
100/1وَالْعَـادِيَاتِ ضَبْـحاًۙ
Nefes nefese koşanlara
100-Âdiyât 1
100/2فَالْمُـورِيَاتِ قَـدْحاًۙ
Kıvılcım-ateş saçanlara
100-Âdiyât 2
100/3فَالْمُغ۪يرَاتِ صُبْحاًۙ
Sabah vakti baskın yapanlara
100-Âdiyât 3
100/4فَاَثَرْنَ بِه۪ نَقْعاًۙ
Orada tozu dumana katanlara
100-Âdiyât 4
100/5فَوَسَطْنَ بِه۪ جَمْعاًۙ
Onunla (düşman) topluluğun ortasına dalanlara (andolsun ki)
100-Âdiyât 5
100/6اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّه۪ لَكَنُودٌۚ
Şüphesiz ki insan Rabbine karşı çok nankördür.
100-Âdiyât 6
100/7وَاِنَّهُ عَلٰى ذٰلِكَ لَشَه۪يدٌۚ
Ve gerçekten kendisi de buna şahiddir.
100-Âdiyât 7
100/8وَاِنَّهُ لِحُبِّ الْخَيْرِ لَشَد۪يدٌۜ
Şüphesiz ki o, hayır (gördüğü mal) sevgisinde pek şiddetlidir.
100-Âdiyât 8
100/9اَفَلَا يَعْلَمُ اِذَا بُعْثِرَ مَا فِي الْقُبُورِۙ
Bilmez mi ki, o zaman kabirlerde olanlar dışarı çıkarılacak.
100-Âdiyât 9
100/10وَحُصِّلَ مَا فِي الصُّدُورِۙ
Göğüslerde olanlar derlenip-ortaya konulacak.
100-Âdiyât 10
100/11اِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَب۪يرٌ
Muhakkak ki Rableri o gün kendilerinden hakkıyla haberdardır.
100-Âdiyât 11101-Kâria Suresi
101/1اَلْقَارِعَةُۙ
Karia (gelip çatan)
101-Kâria 1
101/2مَا الْقَارِعَةُۚ
Nedir o Karia?
101-Kâria 2
101/3وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْقَارِعَةُۜ
Sana Karia'yı bildiren nedir?
101-Kâria 3
101/4يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِۙ
(Karia, gelip çatan) o gündür ki, (o gün) insanlar yayılıp-dağılmış pervaneler gibidir.
101-Kâria 4
101/5وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنْفُوشِۜ
Ve dağlar da atılmış renkli yünler gibi olurlar.
101-Kâria 5
101/6فَاَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
Artık kimin (hayr ve iyilik) tartıları ağır basarsa
101-Kâria 6
101/7فَهُوَ ف۪ي ع۪يشَةٍ رَاضِيَةٍۜ
O razı-hoşnut olacağı bir hayat içindedir.
101-Kâria 7
101/8وَاَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَاز۪ينُهُۙ
Kimin de (hayr ve iyilik) tartıları hafif gelirse
101-Kâria 8
101/9فَاُمُّهُ هَاوِيَةٌۜ
Artık onun da anası (kucağına sığınacağı) Haviye'dir.
101-Kâria 9
101/10وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا هِيَهْۜ
Sana onu (Haviye'yi) bildiren nedir?
101-Kâria 10
101/11نَارٌ حَامِيَةٌ
O kızgın bir ateştir.
101-Kâria 11102-Tekâsür Suresi
102/1اَلْهٰيكُمُ التَّكَاثُرُۙ
Çoklukla övünmek sizi (öylesine) oyaladı ki
102-Tekâsür 1
102/2حَتّٰى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَۜ
Kabirleri bile ziyaret ettiniz.
102-Tekâsür 2
102/3كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۙ
Hayır, yakında bileceksiniz.
102-Tekâsür 3
102/4ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَۜ
Yine hayır, yakında bileceksiniz.
102-Tekâsür 4
102/5كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَق۪ينِۜ
Hayır, eğer siz ilm'el yakin (kesin bir bilgiyle) bilmiş olsaydınız.
102-Tekâsür 5
102/6لَتَرَوُنَّ الْجَح۪يمَۙ
Elbette alevli ateşi (ilm'el yakin) görürsünüz.
102-Tekâsür 6
102/7ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَق۪ينِۙ
Sonra onu hiç tartışmasız ayne'l yakin (gözünüzle-somut olarak) göreceksiniz.
102-Tekâsür 7
102/8ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّع۪يمِ
Sonra o gün (size verilen) nimetlerden sorguya çekileceksiniz.
102-Tekâsür 8103-Asr Suresi
103/1وَالْعَصْرِۙ
Asra (gelip-geçen zamana) andolsun ki
103-Asr 1
103/2اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ
İnsan mutlaka hüsrandadır (kaybediş içindedir).
103-Asr 2
103/3اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Ancak iman edip salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna.
103-Asr 3104-Hümeze Suresi
104/1وَيْلٌ لِكُلِّ هُمَزَةٍ لُمَزَةٍۨۙ
Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden herkesin vay haline.
104-Hümeze 1
104/2اَلَّذ۪ي جَمَعَ مَالاً وَعَدَّدَهُۙ
Ki o, mal yığıp-biriktiren ve onu tekrar tekrar sayandır.
104-Hümeze 2
104/3يَحْسَبُ اَنَّ مَالَهُٓ اَخْلَدَهُۚ
Malının kendisini ebedi kılacağını sanmaktadır.
104-Hümeze 3
104/4كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِۘ
Hayır, o mutlaka Hutame'ye atılacaktır.
104-Hümeze 4
104/5وَمَٓا اَدْرٰيكَ مَا الْحُطَمَةُۜ
Hutame'nin ne olduğunu sana ne bildirdi?
104-Hümeze 5
104/6نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُۙ
Allah'ın tutuşturulmuş bir ateşidir.
104-Hümeze 6
104/7اَلَّت۪ي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْـِٔدَةِۜ
Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp-çıkmaktadır.
104-Hümeze 7
104/8اِنَّهَا عَلَيْهِمْ مُؤْصَدَةٌۙ
O (ateş) onların üzerine kapatılıp-kilitlenecektir.
104-Hümeze 8
104/9ف۪ي عَمَدٍ مُمَدَّدَةٍ
(Kendileri de) dikilip-yükseltmiş sütunlarda.
104-Hümeze 9105-Fil Suresi
105/1اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ
Rabbinin fil sahiblerine ne yaptığını görmedin mi?
105-Fil 1
105/2اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ
Onların tuzaklarını-düzenlerini boşa çıkarmadı mı?
105-Fil 2
105/3وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ
Onların üzerine ebabil kuşları gönderdi.
105-Fil 3
105/4تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖۙ
Onlara 'pişkin tuğladan' taşlar atıyorlardı.
105-Fil 4
105/5فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ
Böylece onları yenik ekin yaprağı gibi yaptı.
105-Fil 5106-Kureyş Suresi
106/1لِا۪يلَافِ قُرَيْشٍۙ
Kureyş'i 'yakınlaştırıp-anlaştırdığı'
106-Kureyş 1
106/2ا۪يلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَٓاءِ وَالصَّيْفِۚ
Kış ve yaz yolculuğunda onları 'kolaylığa-güvenliğe kavuşturduğu' (için)
106-Kureyş 2
106/3فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِۙ
Bu Evin (Ka'be'nin) Rabbine kulluk etsinler.
106-Kureyş 3
106/4اَلَّذ۪ٓي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ
Ki O (böylece) kendilerini açlıktan doyuran ve onları korkudan güvenliğe kavuşturandır.
106-Kureyş 4107-Mâ'ûn Suresi
107/1اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ
Dini yalanlamakta olanı gördün mü?
107-Mâ'ûn 1
107/2فَذٰلِكَ الَّذ۪ي يَدُعُّ الْيَت۪يمَۙ
İşte yetimi itip-kakan
107-Mâ'ûn 2
107/3وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ
Yoksulu doyurmaya teşvik etmeyen odur.
107-Mâ'ûn 3
107/4فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ
İşte (şu) namaz kılanların vay haline.
107-Mâ'ûn 4
107/5اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ
Ki onlar namazlarını ciddiye almazlar.
107-Mâ'ûn 5
107/6اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ
Onlar riya-gösteriş yapmaktadırlar.
107-Mâ'ûn 6
107/7وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ
Ve 'ufak bir yardıma' (bile) engel olurlar.
107-Mâ'ûn 7108-Kevser Suresi
108/1اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ
Muhakkak ki Biz sana Kevser'i verdik.
108-Kevser 1
108/2فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ
O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.
108-Kevser 2
108/3اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ
Gerçek şu ki asıl ebter (soyu kesik) olan, sana buğzeden-kin duyandır.
108-Kevser 3109-Kâfirûn Suresi
109/1قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْـكَافِرُونَۙ
De ki "Ey kafirler."
109-Kâfirûn 1
109/2لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ
Ben sizin taptıklarınıza tapmam.
109-Kâfirûn 2
109/3وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ
Benim taptığıma da siz tapacak değilsiniz.
109-Kâfirûn 3
109/4وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ
Ben (asla) sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
109-Kâfirûn 4
109/5وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ
Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
109-Kâfirûn 5
109/6لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ
Sizin dininiz size, benim dinim bana.
109-Kâfirûn 6110-Nasr Suresi
110/1اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ
Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman
110-Nasr 1
110/2وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجاًۙ
Ve insanların Allah'ın dinine fevc fevc (dalga dalga-bölük bölük) girdiklerini gördüğünde
110-Nasr 2
110/3فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَوَّاباً
Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret (bağışlanma) dile. Çünkü O Tevvab'dır (tevbeleri kabul edendir).
110-Nasr 3111-Tebbet Suresi
111/1تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ
Ebu Leheb'in iki eli kurusun, kurudu da.
111-Tebbet 1
111/2 مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ
Malı da, kazandıkları da kendisine bir yarar sağlamadı.
111-Tebbet 2
111/3سَيَصْلٰى نَاراً ذَاتَ لَهَبٍۚ
Alevi olan bir ateşe girecektir.
111-Tebbet 3
111/4وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ
Karısı da odun hamalı (olarak).
111-Tebbet 4
111/5ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ
Boynunda bükülmüş bir ip (bağlanmış halde).
111-Tebbet 5112-İhlâs Suresi
112/1قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ
De ki O Allah birdir.
112-İhlâs 1
112/2اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ
Allah Samed'dir (her şey O'na muhtaç, O hiçbir şeye muhtaç değildir).
112-İhlâs 2
112/3لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ
O doğurmamış ve doğurulmamıştır.
112-İhlâs 3
112/4وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ
Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.
112-İhlâs 4113-Felâk Suresi
113/1قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ
De ki (ağaran-aydınlanan) sabahın Rabbine sığınırım
113-Felâk 1
113/2مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ
Yarattığı şeylerin şerrinden-kötülüğünden
113-Felâk 2
113/3وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden-kötülüğünden
113-Felâk 3
113/4وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ
Düğümlere üfürenlerin şerrinden-kötülüğünden
113-Felâk 4
113/5وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ
Ve hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden-kötülüğünden.
113-Felâk 5114-Nâs Suresi
114/1قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ
De ki insanların Rabbine sığınırım
114-Nâs 1
114/2مَلِكِ النَّاسِۙ
İnsanların Melikine (yegane sahibine)
114-Nâs 2
114/3اِلٰهِ النَّاسِۙ
İnsanların (tek) ilahına.
114-Nâs 3
114/4مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ
'Sinsice vesvese veren' vesvesecinin şerrinden-kötülüğünden.
114-Nâs 4
114/5اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ
Ki o insanların göğüslerine vesvese verir.
114-Nâs 5
114/6مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
Cinlerden ve insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım).
114-Nâs 630. Cüz (78-Nebe 1 İle 114-Nâs 6 Arası)