Selamunaleykum...
Mehmed abi cennet ve cehennemin ebedi olmadığına dair ciddi görüşler ileri sürülüyor. Bu görüşlere mesned olarak Ragıp el İsfehani'nin Müfredat'ında 'halidun' kelimesine 'uzun bir müddet' denilmesi gösteriliyor. Bu kelimenin 'sonsuzluk' anlamına gelmediği söyleniyor ve sonsuzluğun sadece Allah'a ait olduğu belirtiliyor.
Sizin bu konudaki görüşünüzü bilmek isterim.
Cennet ve cehennem sonsuz yani ebedi değil mi?
Abdullah
Ve aleykümselam Abdullah kardeşim!
Bu konuları konuşacağımı, böylesi sorulara cevap vermek zorunda kalacağımı hiç düşünmezdim. Fakat senin de belirttiğin gibi böylesi görüşler ciddiye alınıyorsa, çok kısa da olsa bir cevap vermemiz gerekli gözükmektedir.
Dünya hayatında hiçbir şey sonsuz ve ebedi olmadığı için arap lisanındaki beşeri konuşmalarda 'Halidun' veya 'Halidin' ifadeleri çok uzun müddet anlamına da gelebilir. Fakat bizler için önemli olan bu kelimenin Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde hangi anlamda kullanıldığıdır. Ragıp el İsfehani 'Halidun' kelimesiyle ilgili olarak beşeri konuşmaların ötesinde Kur'an-ı Kerim'deki cennet ve cehennemle ilgili ayetlerde de uzun müddet anlamında kullanılıyor demişse (ki bilmiyorum), bu güzel müslümanın güncel beşeri konuşmalarla İlahi kelamı birbirine karıştırdığını ve bu konuda ciddi bir hata yaptığını söyleyebiliriz. Çünkü cennet ve cehennemle ilgili ayetlerde 'Halidun' veya 'Halidin' ifadeleri sonsuz yani ebedi anlamında kullanılmaktadır. İlahi kelamdaki İlahi anlatıma dikkat eden her müslüman, Kur'an-ı Kerim'de bu açık gerçeklikle ilgili birçok delille karşılaşabilir. Mesela aşağıda kısaca zikredeceğimiz ayetler, bu delillerden sadece birkaç tanesidir;
Derler ki "Sayılı günlerin dışında ateş bize değmeyecektir." De ki "Allah katından bir söz mü aldınız? -ki Allah asla sözünden dönmez- yoksa Allah'a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?" Hayır. Kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa (artık) onlar ateş ashabıdır-halkıdır. Orada ebedi (sayısız günler) kalıcıdırlar. İman edip de salih amellerde bulunanlar, onlar da cennet ashabıdır-halkıdır. Orada ebedi kalıcıdırlar. (2-Bakara 80-82)
Cennet ve cehennemle ilgili son iki ayette 'Halidun' kelimesi çok uzun müddet anlamına gelseydi, yahudilerin "Sayılı (ma'dud, belli, hesabedilebilen) günlerin dışında ateş bize değmeyecektir" sözü çok doğru bir söz olurdu. Çünkü cehennem azabı katrilyon üzeri katrilyon asır da olsa, bütün bunlar ma'dud, belli yani sayılabilir günler olurdu. Oysa şanı yüce Rabbimiz bu batıl zanna itiraz ederken 'Halidun' kelimesini sayısız günler yani ebedi anlamında kullanmaktadır;
Onda (bu lanet ve azabda) ebedi kalıcıdırlar, onlardan azab hafifletilmez ve onlar gözetilmezler de. (2-Bakara 162)
Bu ve benzer ayetlerdeki 'halidin' kelimesine uzun bir müddet anlamını verenler, Rabbimizin "Hafifletilmez" buyurduğu bir azabı hafifletilmek bir yana bir müddet sonra ortadan kaldırmış olmuyorlar mı?
Allah dedi ki "Bu (gün,) doğrulara doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür. Onlara içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı-hoşnut oldu, onlar da O'ndan razı-hoşnut olmuşlardır. İşte en büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur." (5-Maide 119)
Onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Hiç şüphesiz ki en büyük mükafat Allah katındadır. (9-Tevbe 22)
Bu ayetlerdeki 'halidin' kelimesine uzun bir müddet anlamı verildiği zaman "hâlidîne fîhâ ebedâ" ifadesinden hareketle ebedi olmayan bir cennette, nasıl ebedi olarak kalınacaktır ki? Biraz düşünmemiz ve akletmemiz gerekmez mi?
"Biraz insaf" diyerek bu örnekleri şimdilik yeterli görüyoruz. Cennet ve cehennemin ebedi olması, cennetteki müslümanların ebedi yani sonsuz bir hayat yaşamaları, sonsuzluğun sadece Allah'a ait olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği gibi bu gerçeği teyid eden bir olaydır. Çünkü sadece ve sadece sonsuzluğun yegane sahibi olan bir Yaratıcı, yarattığı kullarına böyle bir nimet verebilir.
Allah'a emanet olalım..
21 Aralık 2013
Mehmed ALAGAŞ
Misafir Kullanıcı 16-07-2023 10:40 #5712 | Teknik Problem Ben yanlışlıkla Ferda Yamanoğlu'nun yorumunda parmak butonuna bastım ama geriye alamıyorum. Yardımcı olur musunuz? insandergisi.com : Değerli Kardeşimiz, Sitemizdeki beğeni butonları, geri almanın mümkün olamayacağı şekilde tasarlandığı için maalesef bu isteğinizi yerine getiremiyoruz. Selametle.. |
Mehmed Alagaş 02-03-2020 13:09 #4401 | Selamunaleyküm Metin kardeşim bu başlıkta cennet veya cehennemliklerin istisnasız bir şekilde girdikleri yerde ebedi kalıp-kalmayacaklarını değil, cennet veya cehennemin ebedi olup-olmadığını değerlendiriyoruz. Şimdi bu soru ile aşağıdaki ayetleri tekrar tefekkür etmelisin., "Bedbaht-mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada bir başka (kahırla ağlayışlı-acıyla inleyişli) nefes alıp vermeler vardır. Onlar Rabbinin dilemesi dışında, (yeniden yaratılan) gökler ve yer durdukça orada ebedi kalacaklardır. Rabbin dilediğini yapandır. Mutlu-bahtiyar olanlar da cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında (yeniden yaratılan) gökler ve yer durdukça orada ebedi kalacaklardır. (Bu sürekli) kesintisi olmayan bir ihsandır. (11-Hud 106..108)" Dikkat edersen ayetlerde Allah’ın dilemesine bağlı olan istisna cennet veya cehennemin ebediliği konusunda değil, oraya girmiş olanlarla ilgilidir. Peki Rabbimizin dilemesine bağlı olan bu istisnai kesim cennetliklerle mi yoksa cehennemliklerle mi ilgilidir? Bu sorunun cevabı da Kur’an-ı Kerim’deki cennet ve cehennemliklerle ilgili diğer ayetlerde verilmekte, cennetlikler istisnasız bir şekilde cennetten çıkarılma endişesi yaşamazlarken cehennem tarafında bulunan bazı kimselerde cehennemden çıkabilme beklentisi vardır. Zaten cennet ve cehennem arasına çekilen surda bırakılan kapı da, bazı cennetliklerin cehenneme geçmesi için değil Allah’ın dilediği bazı kimselerin yine Allah’ın dilediği zamanda cennete geçmesi içindir., “O gün münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere "(Ne olur biraz yavaşlayın) bizi bekleyin-bize bakın da sizin nurunuzdan bir parça (ışık) alıp-faydalanalım" derler. Onlara "Arkanıza dönün de (işlediğiniz amellerde) bir nur arayın" denilir. Derken aralarına (dışta kalanlar için umud) kapısı olan bir sur çekilir ki onun iç kısmında rahmet, dış kısmında da azab vardır. (57-Hadid 13)” Evet Metin kardeşim, rahmeti gazabını geçmiş olan Rabbimizin surdaki bu kapıyı neden bıraktığını anlamanı isteriz. Bu kapı cehennemdeki bazı istisnai kimseler için bir umud vesilesi iken cennetlikler için kesinlikle ve kesinlikle bir korku vesilesi değildir. Çünkü Rahman olan Rabbimiz yukarıdaki ayetlerde de gördüğümüz gibi cennetliklerle ilgili olarak “(Bu sürekli) kesintisi olmayan bir ihsandır” buyurmaktadır. |
Metin Özgür 01-03-2020 02:37 #4400 | ebedi mi Allah'ın dilemesi hariç demek.Allah dilerse.yani ALLAH DİLERSE EBEDİ HAYAT BİTEBİLİR.ALLAH İSTEDİĞİNİ YAPAR. |
Betil Çokgezen 14-10-2018 22:55 #3362 | Merhaba Mehmet Bey Sitenizi kurandaki bazı ayetler sonucunda “yok olacağımız” düşüncesi ile interneti didik didik karıştırırken buldum. Diğer yorumlardan kaynaklanan kafamdaki soruların büyük kısmı cevaplanmış oldu ve Allah sizden binlerce kez razı olsun... 3 gündür yok olacağımız korkusu ile yemek yiyemedim, uykusuz kaldım.. her kafadan bu konuda farklı düşünceler çıkıyor ama en güzel cevabı vermişsiniz. ALLAH RAZI OLSUN TÜM DUALARINIZ KABUL OLUR İNŞALLAH.. size olan sevgimi anlatamıcam o kadar çok şuanda.. iyi ki şans eseri sayfanıza denk geldim ! İçim ferahladı gerçekten.. insanlar öyle yorumlar yapıyorlar ki aklınınız durur. |
Mehmed Alagaş 22-05-2016 16:49 #1757 | Ve aleykümselam Ahmed kardeşim Senin şahsında bütün kardeşlerime sitedeki son yorumları değil, daha önce değerlendirilmiş önemli konuları da fırsat buldukça okuyup-düşünmelerini tavsiye ederim. Senin de gündeme getirdiğin ve asırlardır tartışılan bu önemli soruyu “Rahmetim gazabımı geçti” meselesinde değerlendirmiş ve kısaca şöyle açıklamıştık., “…. Sorunla ilgili olarak son yorumumda “Ceza suçun mahiyetine göredir. Dünya hayatıyla sınırlı olan bir suça, sınırsız bir ceza verilmeyebilir” yaklaşımından hareketle “Cehennem azabı ebedi olmayabilir” diyen kardeşlerimizden bahsetmiştim. Bu görüşte olan kardeşlerimize Kur’an-ı Kerim’i esas alarak üç ayrı boyuttan cevap verilebilir. Birinci olarak bu kardeşlerimize sormak isteriz ki kendilerine göre sınırlı bir suç işleyen kafirler ve müşrikler tekrar dünya hayatına döndürülecek olsalardı aynı suçu yine işlerler miydi? Bu sorunun cevabını fazla düşünmeye gerek yoktur. Çünkü sorumuzun cevabını her şeyi hakkıyle bilen Rabbimiz açıkça bildirmektedir., ”Onların ateşin üzerinde durduruldukları zaman "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık" dediklerini bir görsen. Hayır, önceden saklı tuttukları (gizledikleri inkar nedenleri) kendilerine açıklandı. Eğer geri çevrilselerdi, kendilerine yasaklanan şeylere (bu nedenlerle) yine döneceklerdir. Çünkü onlar gerçekten yalancıdırlar. (6-En'am 27.28)” Peki bu kimseler bir değil binlerce kez geri döndürülseydi durum değişecek miydi? Elbetteki hayır. Çünkü bu kimseler İslam fıtratı üzere yaratılmalarına rağmen şirk ve küfre dayalı tercihlerini hiç değiştirmeyecek, sürekli işleyecek olan böylesi kimselerdir. O halde yaşadıkları tek dünya hayatına bakarak “Bu kimseler sürekli olmayacak sınırlı bir suç işlemiştir” diyemeyiz. İkinci olarak şunu bilmeliyiz ki kafirlere ve müşriklere verilen ebedi ceza, suç işlendikten sonra belirlenen, suç işlendikten sonra tebliğ edilen bir ceza değildir. Cezanın yani cehennem azabının ebedi olduğu bu kimseler daha dünya hayatındayken bildirilmiş ve bunun değişmeyeceği açıkça tebliğ edilmiştir. Üçüncü olarak ise Kur’an-ı Kerim’deki hesap günü konuşmalarında hiçbir cehennemlik “Ya Rabbi bizler sınırlı bir suç işledik, bize sınırsız bir ceza niye veriyorsun?” dememektedir. Çünkü bu itiraz, ahirette her şeyi ayan beyan gören bu kimseler için hak bir itiraz olsaydı, onlar bu haklarını dile getirir veya kendileri bilmeseler bile Rabbimiz onların hakkını gizlemez ve meselenin bu boyutunu gündeme getirirdi. Dolayısıyle perdelerin kalktığı, herşeyin açıklık kazandığı ahirette böyle bir görüş gündeme gelmiyorsa, bunun çok açık nedeni söz konusu görüş batıl olduğu içindir….” Dua ile.. |
Ahmed Yalçın 22-05-2016 15:01 #1756 | Selamun aleyküm hocam, Yaşanan kısa hayata karşılık ebedi cehennem adalet midir? Sınırlı bir hayatın sonunda sonsuz bir azap söz konusu. "İnkârcıları, zâlimleri Allah asla affetmez, onları içinde ebedî kalacakları Cehennem yoluna iletir." [Nisa 168] Bunu nasıl anlamalıyız? Teşekkürler, Allah ecrinizi artırsın. insandergisi.com : Sayın Ahmed YALÇIN! Değerli kardeşimiz, kısa sorular aracılığıyla iletmiş olduğunuz sorunuz bu makale ile ilintili olduğundan yorum olarak bu bölüme aktarılmıştır. Bilgilerinize sunar, saygıyla selamlarız. |
Mehmed Alagaş 26-12-2015 14:57 #1472 | Ve aleykümselam Abdullah kardeşim.. Bir müslümanın Rabbimizin övdüğü cenneti amaç edinmesi yadırganmaması gereken makul bir yaklaşım olsa da, bu konudaki makbul yaklaşım amacın Allah rızası olması ve Allah’ı hoşnut etmiş kullar olarak cennete girmesidir. “İnsan bir yerden sonra yok olacak olsa…” sorusu ise yok iken var edilen ve tekrar ebedi hayata diriltileceği bildirilen biz insanlar için düşünülmeye gerek olmayan muhal bir sorudur. |
Abdullah 26-12-2015 11:39 #1470 | Mehmet abi selamunaleykum Üzerinde düşündüğüm bir konuda sizin düşüncenizi ve kuranın bize bu konu hakkında cevabını öğrenmek istedim. Bizim bu dünyadaki sıkıntılara katlanma ve kulluk etmedeki amacımız cennet mi olmalıdır? Cennet bir ödül müdür yoksa bizim ulaşmak istediğimiz ana amacımız mıdır? İnsan biyerden sonra yok olacak olsa yinede kulluk yapabilir miydi? Saygılarımla |
Ferda Yamanoğlu 29-11-2015 19:42 #1416 | Cehennem ve cennet ebedidir. Hud suresindeki(107-108) ''Rabbinin dilemesi dışındakiler cehennemde ebedi kalırlar'' , ayetinde Rabbinin dilemesi dışındakiler cümlesi, cennetlikleri tanımlıyor. Cehenneme giren bir daha çıkamaz ve günahına göre cehennemin 7 katından birinde ebedi kalır. |
Mehmed Alagaş 05-01-2015 20:25 #824 | Ve aleykümselam Buhara "Halidine fiha" ifadesinin ahiret anlatımında tek başına ebedi olarak anlaşılması, birçok ayette "Halidine fiha ebeda" açıklamasından kaynaklanan doğru bir anlayıştır. Kur'an-ı Kerim'de "Halidine fiha" ifadesine "Halidine fiha ebeda" işaretiyle doğru bir açılım getirilmeseydi, "Halidin" kelimesinin sadece dünyevi konuşmalardaki sözlük anlamını dikkate alanlar, bu kelimenin ahiretle ilgili geniş manasına ulaşamazlar ve bu konudaki tartışmaları sonuçlandıramazlardı. Ayrıca dikkat edilmesi gerekir ki "Halidine fiha ebeda" ifadesinin kullanıldığı ayetler, (cennet veya cehennem olsun) içinde kalınacak yere ve içinde kalacak olanlara ayrı ayrı fakat aynı anlamda işaret eden ayetlerdir. Aynı anlamda dememizin nedeni, birbiriyle zorunlu bir anlam birliği olması nedeniyledir. Mesela cennetlik bir mü'minin cennette ebedi kalacak olması demek, zorunlu olarak cennete de ebedilik vasfını kazandırır. "Cennetlikler için 'ebeda' cehennemlikler için bir yer hariç 'halidine' geçiyor" derken, neyi kastettiğinizi açıklamamanız tedbir açısından güzel bir yaklaşım. Çünkü cehennemlikler için bir yerde bile (ki bir değil birkaç yerdedir) 'ebeda' ifadesinin kullanılması açık delil olarak yeterlidir. Dua ile.. |
Buhara 04-01-2015 23:02 #822 | neden ebeda Selamun aleykum. Hocam kurani kerimde Allahü teala kuranı arapça indirmiş ve en güzel bir dil ile indirmiştir. Kuranın hiçbir kelimesi anlamsız veya boşuna inmemiştir. Bir kelimenin karşılığında mutlaka ona ait bir anlamı vardır. Burada ayetler karşılaştırıldığında neden "halidine fiha" kelimesinin anlamı ebedi olarak anlaşılıyor da "halidine fiha ebeda" kelimesinin de anlamı ebedi olarak anlaşılıyor? Veya meallerde boyle çevriliyor? Neden kuranda ayrı ayrı geçiyor? Anlamları aynıysa bir tarafta "halidine fiha" diğer tarafta sonuna "ebeda" geliyor buna nasıl aynı diyebiliyoruz? Ve siz de biliyorsunuz cennetlikler için "ebeda" cehennemlikler için bir yer hariç tüm yerlerde "halidine" diye geçiyor. Kafamdaki bu soruya bir cevap verebilirsiniz sevinirim derdimi anlatmakta zorlaniyorum. |
Mehmed Alagaş 24-12-2013 01:06 #200 | Aleykümselam Bekir kardeşim! Sözünü ettiğin ayetler Hud suresinde şöyle zikredilmektedir; "Bedbaht-mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada bir başka (kahırla ağlayışlı-acıyla inleyişli) nefes alıp vermeler vardır. Onlar Rabbinin dilemesi dışında, (yeniden yaratılan) gökler ve yer durdukça orada ebedi kalacaklardır. Rabbin dilediğini yapandır. Mutlu-bahtiyar olanlar da cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında (yeniden yaratılan) gökler ve yer durdukça orada ebedi kalacaklardır. (Bu sürekli) kesintisi olmayan bir ihsandır. (11-Hud 106..108)" Şanı yüce Rabbimiz bu ayetlerde "Rabbinin dilemesi dışında" buyurarak mahiyetini bilmediğimiz bir istisnadan, gerçekleşip-gerçekleşmeyeceği Kendisinin dilemesine bağlı bir olasılıktan bahsetmektedir. Ayetteki bu istisna müfessirler tarafından "Rabbinin dilediği müddet veya Rabbinin dilediği kimseler" şeklinde anlaşılmaya çalışılsa da, ayet metnindeki 'Ma şae' ifadesi Allah'ın dilediği şey demektir. Bizler bu Şey'in müddet veya kimseler dışında yer ve göklerin yapısıyla ilgili olduğunu düşünsek de, bunu kesin olarak bilmediğimiz için "Rabbimiz mahiyetini bilmediğimiz bir istisnadan, dilemesine bağlı bir olasılıktan bahsetmektedir" diyoruz. Bunun ne olduğunu bilmememiz, hiç kuşkusuz ki söz ve vaadlerinden dönmeyecek olan Allah'ın cennet ve cehennemle ilgili bildirdiklerine şüpheyle yaklaşmamızı gerektirmez. Mahiyetini bilmediğimiz bir istisna (Rabbimizin dilemesine bağlı olarak bir değişiklik) gerçekleşecekse, bu istisnai değişiklik hiç şüphesiz konuyla ilgili yüzlerce ayetle çelişen bir değişiklik olmayacağı gibi bunun müminlere yansıması da elbetteki rahmet üstüne rahmet olarak gerçekleşecektir. Meseleyi örneklendirmek gerekirse, cömert ve sözünden dönmeyen bir insan herhangi bir yoksula "Ben sana her gün bir lira vereceğim" vaadinde bulunduktan sonra bu yoksula "Önümüzdeki aylarda bu bir lira durumu değişebilir" diyorsa, bu söz sahibine göre değerlendirilerek "Demek ki bir liradan fazla verecek" hüsnüzannında bulunulur. Vaadde bulunan kişi bir yaratılmış değil Kerim bir Yaratıcı ise meseleye hüsnüzannın ötesinde kalbi bir iman ve mutmainlikle yaklaşılıp "Demek ki vaadedilenin üzerinde bilmediğimiz nimetlerle karşılaşmamız söz konusu" denilir. Hiç kuşku duymadan iman etmeliyiz ki Rahman ve Rahim olan Rabbimizin mü'minlere yönelik ihsanı (eksilen değil) artan bir ihsan olduğu gibi, bu ihsanın ebedi cennet hayatında asla kesintiye uğramayacağı ayetin sonunda açıkça zikredilmektedir; "(Bu sürekli) kesintisi olmayan bir ihsandır." |
Bekir Ziya 23-12-2013 00:20 #197 | Küçük bir Ekleme Mehmed Abi, (özür dileyerek) şimdi hangi surede olduğu aklıma gelmeyen bir ayette Rabbimiz, hem cennet ve hem de cehennem ehli için ', , , orada ebedi olarak kalacaklar; Allah'ın dilediği hariç.' buyuruyor. Son ifadede bir kısım cennet ve bir kısım cehennem ehlinin orada sonsuzca kalmayacağı anlamı çıkmıyor mu? Cennet ve cehennem sonsuz ama bazı cennetlik ve cehennemlikler için sonludur. Yanlış düşünüyorsam düzeltmenizi rica ederim. Selam ve saygılarımla. |
Murat Türkmen 22-12-2013 12:07 #195 | ADALET Eyvallah sevgili (hocam) abim, Bende bir kaç meal de bu çeviriyi görmüş ve bu sebepten önemsemesemde ara ara aklıma gelen bir şeydi. Ama ebedi olamayanın muhakkak bir sayıya tekabül edeceğini, bakara suresindeki ilgili ayetle birlikte düşünmemiştim. selam ve dua ile |
insandergisi.com 22-12-2013 00:05 #194 | Sorular İle İlgili Genel Bilgilendirme! Bazı kardeşlerimizden önemli sorular gelmesine ve tarafımızca ciddiye alınmasına rağmen yoğunluk ve çalışmalar nedeniyle hemen cevap verilmese de bu gibi ciddi soruların "Cevaplanacak Sorular" dosyasına konulduğunu ve en kısa zamanda -ziyaretçi seviyesinin dikkate alındığı- önem ve öncelik sırasına göre cevaplanacağını bildirmek isteriz… |