Selamun Aleykum Muhterem Hocam,
Öncelikle hizmetlerinizden dolayı Allah razı olsun. Kıymetli zamanınızı alacağım hakkınızı helal edin sevgili Hocam, Kur'an'ın bütününe baktığımızda İslam'da Fetih Savaşı olmadığını, Savunma Savaşı olduğunu görüyoruz.! Fakat bu noktada Neml süresi 37.ayet bana müşkül geldi.. Aydınlatırsanız sevinirim;
"Onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, karşı koymaları mümkün değil ve biz onları ordan horlanmış-aşağılanmış ve küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız." (27-Neml 37)
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun
Halil HAKSEVER
Ve aleykümselam Halil kardeşim
İslam'ın ilk gelişim dönemlerinde savunma savaşı varken, saldırı tehlikelerinin geçtiği ve İslam devletinin güçlendiği dönemlerde de fetih savaşları vardır. Bu fetih savaşlarının amacı, en yakın coğrafyadan başlamak üzere zulüm yönetimlerini ortadan kaldırmak ve bu coğrafyadaki insanları batılın hakimiyetinden kurtararak serbest tercihlerde bulunabilecekleri adil bir ortama kavuşturmaktır. Zaten İslam'ın amacı toplumları batılın yoğun baskı ve propagandasından kurtararak hak ve batıla açıklık kazandırılması ve insanların dinde zorlama olmadığı böyle bir ortamda özgür tercihlerde bulunabilmelerini sağlamaktır.
Batılın insanlar üzerindeki baskısına karşı çıkan ve bunu engellemeye çalışan İslam, hak konusunda bile baskı yapmayan bir rahmet dinidir. Dolayısıyle yukarıdaki gerekçelerle yapılan bu fetih savaşlarının insanları İslam'a zorlamakla ve hakkı kabul etmeleri için baskı yapmakla hiçbir alakası yoktur. İnsanların güç ve kuvvetle İslam'a ve Allah'a kulluğa zorlanması caiz olsaydı, Süleyman (a.s.) sahip olduğu güç ve kuvvet ile bu işi hiç zorlanmadan yapabilirdi. Ancak Allah'a kulluk konusunda kişilere serbest tercih hakkı tanıyan İslam'da böyle bir şey caiz değildir.
Bunu bizlerden çok daha iyi bilen Süleyman (a.s.)'ın Neml suresindeki Sebe'nin önde gelenlerine yönelik tehdidi, Allah'a değil kendisine teslim olmaları hususundadır. Çünkü Allah'ın bütün insanlara tanıdığı serbest tercih hakkını, bu insanların elinden seçkin bir peygamber olan Süleyman (a.s.) bile geri alamazdı. Nitekim Süleyman (a.s.)'a gelen Sebe melikesi "Bizler gönderdiğin haberden sonra müslim olduk" derken, Allah'a değil Süleyman (a.s.)'a teslim olduklarını ifade ediyorlardı.
Soruya tekrar dönecek olursak İslam'da fetih savaşlarının olup-olmadığı konusunda aşağıdaki iki ayet-i kerimeyi tefekkür etmemiz yeterli olacaktır;
Mü'minlerin (fetih seferlerine) hepsinin birden (topyekün) çıkmaları uygun değildir. Her kavimden-topluluktan bir grup dinde derin bir kavrayış edinmek ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarıp-korkutmak için (geride kalmalıdır). Böylece sakınırlar. (9-Tevbe 122)
Ey iman edenler, kafirlerden size en yakın (yerde) olanlarla savaşın. Onlar sizde bir sertlik (güç ve caydırıcılık) görsünler. Ve bilin ki Allah muttakilerle (takva sahibleriyle) beraberdir. (9-Tevbe 123)
122. ayetteki ilim tahsil etmek için savaştan geri kalma tavsiyesi, saldırı durumunda yapılan savunma savaşları için geçerli değildir. Çünkü savunma savaşında eli silah tutan herkesin savaşması gerekmektedir. Buradaki geride kalsınlar tavsiyesi sadece ve sadece fetih savaşları için söz konusudur. 123. ayette ise dikkat edilirse saldırıda bulunan kafirlerle değil, saldırıda bulunmamalarına rağmen batıl hakimiyetleriyle hem kendi insanlarına zulmeden, hem de yarınlar için müslümanları tehdit edebilecek olan en yakın coğrafyadaki kafirlerle savaşılması emredilmektedir ki bu savaş yukarıda belirttiğimiz gerekçelerle yapılan fetih savaşıdır.
Dua ile..
18 Kasım 2016
Mehmed ALAGAŞ
Bekir Ziya 19-11-2016 23:04 #1996 | Selamun Aleykum Kur'an'daki cihad anlayisini ben de asagi yukari Hocamin ifade ettigi sekilde anlamistim. Fakat Hocam kisa ve oz bir sekilde oyle guzel ifade etmis ki soylenecek soz kalmamis. En azindan benim acimdan. |