Eski Masaüstü Görünüm

Vesveselere Karşı Duruşumuz


Mehmet abi Selamunaleykum
Uzun zamandır Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu yani OKKB hastasıyım. Bilinçli bir müslüman olmaya çalışsamda şeytan vesvese verdiği zaman benim için onu gidermek ve onu aşmak çok zor oluyor. Bu durumuma üzülen etrafımdaki bazı insanlar ısrarla bunun cinlerden olduğunu ve hocaya gitmem gerektiğini söylüyorlar. Gerçekten ne yapacağımı bilmiyorum. Bu vesveselerle sapmaktan korkuyorum ve dinimi yaşamak istiyorum ama vesveselerle boğuşuyorum. Sizin bana yardımcı olmanızı istiyorum.

Abdullah

Ve aleykümselam Abdullah kardeşim
Obsesif kompulsif kişilik bozukluğu konusunda internette şunlar yazıyor.,

"Hastanın kendisini sürekli olarak duygulara kaptırmaktan, belli düşünceleri aklına getirmekten, belli davranışları bir tören (ritüel) havasında yinelemekten bir türlü yakasını kurtaramadığı, genç erişkinlik döneminde başlayan ve değişik koşullar altında ortaya çıkan esneklik, açıklık ve verimlilik pahasına düzenlilik, mükemmeliyetçilik zihinsel ve kişilerarası kontrol koyma üzerine aşırı kafa yormanın olduğu sürekli bir örüntü. Obsesif-kompulsif bozukluk diğer adıyla saplantı-zorlantı bozukluğudur. Hastalığa yol açan etkenin beyindeki sinir iletimine katkıda bulunan serotonin maddesinin salınımının dengesizliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Obsesif-kompulsif bozuklukta kişi aslında davranışının/davranışlarının anlamsız, gereksiz ya da saçma olduğunun farkındadır ancak kendini bu davranışı sergilemekten alıkoyamaz."

Öncelikle geçmiş olsun diyorum güzel kardeşim. Hastalığınla ilgili tanımı dikkate aldıktan sonra hastalık denilen bu yaklaşımların belli seviyelerde hepimizde olabileceğini düşünüyorum. Tabi ki sende bu seviyenin yüksek olduğu görülüyor. Bende de son aylarda depresyon rahatsızlığı var. Ben depresyonun zihinsel çözümsüzlükler neticesinde meydana geldiğini sanırdım. Hiç de öyle değilmiş. 25-30 yıldır gece uykusu almadan aynı tempodaki, aynı ortamdaki, aynı çalışma düzeni, bende hayattan zevk alma salgılarını yani serotonini tüketmiş. Hap kullanmaya başladım ve açık faydasını gördüm.

Sana hocaya gitme tavsiyesinde bulunulmasına şaşırmadım. Aynı tavsiye bana da yapıldı. Bak sana bu konuda yaşanmış bir hadiseden hareketle bir nasihatte bulunayım. Yurt dışında bir üniversitede profesör öğrencilerine herkes bir hayalini yazsın demiş. Yazılanlar değerlendirilirken bir öğrenci hayalini şöyle anlatmış;

"Ben kendimi güzel bir kuş olarak hayal ettim. Havada süzülüyor, mutluluk içinde bir taraftan diğer tarafa uçuyordum. Sonra bir atmaca gelip beni yakaladı ve parçaladı."

Bunu dinleyen profesörün cevabı ise çok anlamlı;

"Oğlum bu senin hayalindi. Kendi hayaline atmacayı niye sokuyorsun ki!."

İşte bu cevaptan hareketle ben de sana ve bütün kardeşlerime diyorum ki "Alemlerin Rabbi olan Rabbimiz biz insanlarla cinlerin dünyasını ayırmış, izni olmadıkça cinlerin bizim dünyamıza müdahalede bulunmalarını engellemiştir. Rabbimiz bunu engellediğine göre bizler kendi dünyamıza kendi elimizle cinleri neden sokalım ki?"

Bu konuda bazı endişeler hissedersek bu endişeler karşısında Felak ve Nas surelerini okumamız, bu surelerin ne anlama geldiğini biliyorsak ve bu anlama kuşku duymadan iman ediyorsak bizler için yeterlidir. Öyle sanıyorum ki rahatsızlığın konusunda doktora gittin ve rahatsızlığın fiziki boyutuyla ilgili ilaçlarını kullanıyorsundur. Şikayet ettiğin husus anladığım kadarıyla vesveseleri gidermekle ilgili. Önce şunu kabul etmeliyiz ki şeytani vesveseler hayatımızın sonuna kadar bize gelmeye devam edecek. Zaten şeytan aleyhillaneye, Allah'a tevekkül eden mü'minlere karşı vesvese vermesinin dışında başka ne fırsat, ne güç verilmiştir ki?

Gerçek şu ki iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun hiçbir sultanı-nüfuzu (yaptırım gücü) yoktur. Onun sultanı-nüfuzu (yaptırım gücü) ancak onu veli (dost) edinenler ile onunla Allah'a ortak koşanlar üzerindedir. (16-Nahl 99-100)

Vesvese asıl itibariyle şeytanın içi boş olan bir temennisidir. Şeytan bu içi boş temennisinin insanlar tarafından dikkate alınmasını, yaşanmasını ve böylelikle içinin onlar tarafından doldurulmasını umud eder. Dolayısıyle bizler için önemli olan hiçbir hayır vesilesi amaçlamayan bu vesveselere haketmediği bir değeri vermemektir. Çünkü bu vesveselere değer verir ve bu vesveseleri yaşarsak, bu vesveseler iç dünyamızda tedavüle girer ve vesveselerden kaynaklanan duygular büyümeye ve büyüdükçe bizi rahatsız etmeye başlar. Oysa büyümesini istemediğimiz hiçbir duyguyu fazla önemsemememiz ve yaşamamamız gerekir. Bunun gerçekleşmesi için ise dikkatimizi pozitif yönlerimize, olumlu duygularımıza yöneltmek ve yaşadığımız bu olumlu duyguların iç dünyamızda daha bir büyümesini sağlamaktır.

Vesveselerle boğuştuğunu ve bu vesveseleri aşmakta zorlandığını söylüyorsun. Bunun önemli bir nedeni, söz konusu vesveseyi aklen makul ve mantıklı görerek fikri olarak yalanlayamaman olabilir. Mesela şeytan aleyhillane "Senin gibi bir müslümanın şunu şunu yapmaması, şunları yapması gerekir" şeklindeki vesveselerle, seni fikri olarak kabul edebileceğin ancak güç yetiremeyeceğin amellere davet edebilir. Bunu yapmasındaki maksat, seni kulluk düzleminde yılgınlığa düşürmek ve bu yılgınlık ile kulluk şevkini azaltarak yapabileceğin amellerden de engellemektir.

Aramızda kalsın benzer vesveseler bana da gelmesine rağmen hiç umursamıyorum. Umursamamanın bendeki fikri temeli ise Allah'a kulluk düzleminde iddialı bir konumda olmamam ve ne yaparsam yapayım Allah'a hakkıyle kulluk yapamayacağımı peşinen kabul etmemdir. Bu kabulu gösterdiğim zaman benzer vesveselerden hiç etkilenmiyor ve "Ben onları yapacak bir adam olsaydım zaten yapardım" diyerek ve acizliğimi kabul ederek vesveseyi iç dünyamdan def ediyorum. Zaten önemli olan samimi bir şekilde yapabileceklerimizi yapmak ve sonra boynumuzu bükerek "Ya Rabbi ben bu kadarcık bir kulum" demek değil mi?

Sen güzel kardeşime "Allah yardımcın olsun" diyor ve bu duaya bütün kardeşlerimizin amin demesini umuyorum. Unutma ki Allah mü'minlere yeter.

Hangi konuda yeter?

Elhamdülillah ki her konuda...

29 Kasım 2015
Mehmed ALAGAŞ



Yorum Yap


Yorumlar yeniden eskiye doğru sıralanmıştır.
Sıralamayı çevirmek için tıklayınız.

Mehmed Alagaş
04-08-2019 12:35
#4235
Ve aleykümselam

Şifa bulmana sevindik, Şafi'ye hamdolsun Abdullah kardeşimiz. Bir psikolog olmasına rağmen insani duygulardaki dalgalanmaları bir hastalık gibi gösterip insanları müşteri durumuna düşüren modern psikolojiyi doğru verilerle eleştiren İzzet Güllü kardeşimize biz de teşekkür ediyor ve benzer sıkıntıları yaşayan insanlara bu videoların önerilmesini tavsiye ediyoruz..

Abdullah
04-08-2019 12:35
#4234
Teşekkür

Selamunaleyküm
Mehmet abi 2015 yılında okb rahatsızlığı yaşadığımı size bildirmiştim sitede bunu paylaşmış ve değerli yorumlarınızla bana yol göstermiştiniz. Allah'a hamdolsunki rahatsızlığımı yendim, bunun başlangıcında da sitede yazdıklarınız motive kaynağım olmuştu. 
Sizde daha evvel depresyon yaşadığınızı belirtmiştiniz. Hem teşekkür hem de bir nebze olsun yardım anlamında YouTube da İzzet Güllü diye bir psikolog var onun videolarına bir göz atın derim. Sizin Kur'an merkezli açıklamalarınıza paralel izahlarda bulunuyor. 
Saygılarımla değerli ağabeyim
Mehmed Alagaş
27-04-2018 01:32
#3052
Ve aleykümselam

Öncelikle yaşadığı sıkıntılı veya sıra dışı durumu cinlerden veya büyüden bilerek arayışa geçilmeden önce vakanın fiziki, dünyevi ve tıbbi nedenlerinin olup-olmadığı araştırılmalı. Bu nedenler araştırılırken gözle görülür bir neden olmasa dahi depresyonun nedensiz sıkıntılara sebeb olduğu da dikkate alınmalı. Bir müslüman için kendisine büyü yapılsın veya yapılmasın Felak ve Nas surelerini anlamını bilerek ve nereye sığındığını idrak ederek imanla okuması elbetteki yeterli olacaktır. Cinlere bulaşan veya geçmişte yaptıklarıyla müstehaklık bölgesine giren kardeşlerimizin ise önce samimi tevbelerde bulunması sonra da Felak ve Nas sureleriyle Allah’a sığınması gerekir.

Bu söylediklerimiz biz müslümanlar için yeterli olan şeylerdir. kendi durumumuzu bu şekilde açıkladıktan sonra bu bilinçte ve imanda olmayıp gerçekten büyü altına alınmış kimselerin, kendilerine salih denilen yani büyü yapmayan sadece büyü bozan hocalara başvurarak kendilerine yapılan büyüyü bozdurmaya çalışmalarını da onlar açısından makbul olmasa da makul karşılıyoruz.
Dua ile..
Salih Can
27-04-2018 01:21
#3051
Selamunaleyküm

mehmet amca kuranda büyü yapmanın hükmü ve sonucu belli.peki büyü yapılan bir insanın bu sıkıntıdan kurtulmak için yapacağı eylem ne olmalı.kişi rabbine güvenip sığınırsa büyünün tesiri olurmu.(böyle bır soruyla karsılastım nacızane arastırıyorum bana bu konuda yardımcı olursan sevınırım)


Kemal Sallabaş
26-12-2015 17:18
#1473
Allah razı olsun... sorandanda,cevaplayandanda

Şu dünya hayatında yada çiftliklerimizin, köşklerimizin olduğu o kutlu mekana yapılan bu yolculukta bedenlerimizle olduğu gibi zihinlerimiz ilede imtihan oluyoruz; Allah kitabında zikrimden yüz çevirenlere şeytanı musallat ederiz derken başka ayetlerindede kuran ı hayatına düstur edinen müminlerede Furkan ı vereceğini söylüyor.bazen furkan vesilesiyle alacağımız basiret ile bazen hekimleri tercih ederken bazende daha farklı vesileler ile çözülebiliyor bu tür sıkıntılar...

Allah bizleri zikri ile hem hal olup ahvalinin hocası olarak kelimetullah'ı seçenlerden eylesin...
Mehmed Alagaş
04-12-2015 12:45
#1430
Ve aleykümselam

Kardeşlerinin derdiyle dertlenen, yorum ve dualarıyla bu derdi paylaşmaya çalışan kardeşlerime teşekkür ediyorum. Başkalarının derdiyle dertlenen müslümanlara, şanı yüce Rabbimizin “Bu kulum zaten o dertlerle dertleniyor” buyurarak söz konusu dertleri o müslümanlara vermeyeceğini umuyorum.

İnşirah kardeşimin “………… şeytani birer vesvese midir yoksa hak değerlendirmeler midir?” sorusuna “Yine şeytani vesveselerdir” cevabını vermek istiyorum. Çünkü boşa kürek çekmeyi hiçbir zaman tercih etmeyen şeytan aleyhillane, bizlere kolaylıkla farkedeceğimiz ve hemen kendisinden bilerek uzaklaşacağımız vesveseler vermez. Zaten ayette de belirtildiği gibi takva sahibi müslümanlar bile söz konusu vesvesenin (iç dünyasında kendisine ait sandığı bir düşüncenin) şeytandan olup-olmadığını ayetler ışığında sakince durup düşündükten sonra fark edebilmektedirler.

Şeytan aleyhillanede hiç kuşkusuz ki hepimizi tepe taklak edecek ve Kur’ani anlayışımız ışığında ondan olup-olamayacağını fark edemeyeceğimiz vesveseler vardır. Fakat hamd ve şükürler olsun ki Rahman olan Rabbimiz bu gibi vesveselerle bizleri sorumlu tutmamakta ve bizleri üstesinden gelemeyeceğimiz bu gibi vesveselerin şerrinden korumaktadır. “Allah hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemez” hükmü gereğince bizlerin sorumluluğu gücümüz nisbetince olup, iç dünyamızda kendimize ait düşünceler sandığımız bu vesveseleri aceleyle pratiğe geçirmeden önce durup düşünmemiz ve bildiğimiz İlahi gerçekler ışığında değerlendirerek doğru bir karar vermemizdir. Bu süreci en kolay bir şekilde geçirmenin yolu ise bu süreci her yerde ve her zaman Rabbimizle birlikte yaşamamıza, bizlere şah damarımızdan daha yakın olan Rahman’a dua ve tevekküllerle sığınmamıza bağlıdır.

Unutmayın ve unutmayalım ki Allah ile herşey kolay..

İnşirah Melal
04-12-2015 00:52
#1429
Selamaleykum

Öncelikle ben de Abdullah kardeşimizin vesilesiyle bu sıkıntılı süreci yaşayan tüm kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun diyor, Şafi olan Rabbimizden şifa diliyorum.

Mesele vesvese olduğunda aklıma ilk gelen şu ayetleri paylaşmak istedim;

Eğer sana şeytandan bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse hemen Allah'a sığın. Çünkü O Semi'dir (herşeyi işitendir), Alim'dir (hakkıyle bilendir).Takvaya erenlere (korkup-sakınanlara) şeytandan bir vesvese eriştiğinde, (bunu ayetlere göre) iyice durup-düşünürler ve bakarsın ki (gerçeği hemen) görüp bilmişlerdir. (Şeytanın) kardeşlerine gelince (şeytanlar) onları sapıklığa sürüklerler. Sonra da (yakalarını) bırakmazlar. (7-A'’râf 200...202)

Bu ayetlerden hareketle de durup-düşünmek ve mümkünse gerçeği görüp-bilmek için bir de sorum var;

"Şayet ben vesveselerle baş edemiyorsam demek ki yeterince Allah'a sığınmıyorum... Gerçeği hemen görüp bilemiyorsam demek ki ben takva sahibi değilim.. Bu vesveseler yakamı bırakmadığına göre ben kimin kardeşiyim? " gibi soru ve düşünceler de şeytani birer vesvese midir yoksa hak değerlendirmeler midir?

NOT: Sorumu ve konunun genel durumunu ne kadar değiştirir bilemem ama Kur'anın farklı ayetlerinde "vesvese" ifadesi Rabbimiz tarafından kullanılmış olmasına rağmen bu ayettlerde geçen "nezgun ve tâifun" ifadelerinin "kışkırtma ve vesvese" olarak çevrilmesinin doğruluğunu ya da yeterliliğini de bilmiyorum.
Selami Özcan
01-12-2015 22:33
#1423
Selam ve dua ile,

Alagaş ismini taşımanın haklı, farkı ve avantajı bu olsa gerek, :)

Gülsüm yengemiz, "doğru sorular bizi doğru adreslere götürür."diyerek konu hakkında verdiği somut örneklemelerle konunun anlaşılmasına çok güzel katkıda bulunmuş.

Ben gerçekten çok istifade ettim, Allah razı olsun..
Gülsüm Alagaş
01-12-2015 13:38
#1420
Selamun Aleykum

Mehmed hocamıza kısa ve öz açıklaması için ben de teşekkür ediyorum. Öyle tahmin ediyorum ki çevrenizdeki birçok insan “Bu sizin sınavınızdır, yapacak bir şey yok sabredeceksiniz. Ne diyelim Allah sabır versin. Ee artık bu dünyada herkesin bir sınavı var, seninki de buymuş ne yaparsın? Allah’tan gelene amenna diyecek ve yüküne yatacaksın. Bununla yaşamayı öğrenecek ve durumunu kabulleneceksin” diyebilecektir. Bunlar bizim toplumun dikkate değer bir çoğunluğunun kendinden emin bir bilirkişi edasıyla, gerçekten samimiyetle, doğruluğuna ve gerekliliğine inanarak yaptığı, bir hakkı ve sabrı tavsiye anlayışıdır.

Ben böyle demiyeceğim!
Çünkü ben böyle bir anlayışa kesinlikle katılmıyor hatta karşısında duruyorum. Başınıza gelen elbette ki bir sınavdır ve siz elbette ki sabredeceksiniz. Fakat sabretmek demek sineye çekip yüküne yatmak değildir, olmamalıdır da. Mükemmeliyetçilik sizin bir zaafınız gibi gözükebilir. Bilinmelidir ki zaaflarımıza doğru yaklaşamadığımız ve yönetemediğimiz zaman bizler için zayıflıklarımız oluyor. Oysa yönetilen zaaf meziyete dönüşür. İyinin en büyük düşmanı kötü değil en iyidir. Çünkü kötü iyinin kıymetini ortaya çıkarır. Fakat en iyiye odaklandığınızda iyiyi gözden kaçırırsınız. Bu Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya benzer.

Rabbimiz bizlerden kusursuz olmamızı istemiyor. Hatalarımızda ısrar etmememizi istiyor o kadar. Kusursuz kul, hatasız insan olmaz. Kusursuzluk, hatasızlık yani mükemmellik sadece Allah’a ait bir vasıftır. Bizler ise ancak kamil bir mü’min olmak için çabalayacağız. Kamil olmaya çalışmak devam eden bir süreci ifade ederken, mükemmellik tamamlanmışı ifade eder.

Yani her bir mü’min son nefese kadar daha iyi olabilmek için azmedecek, çabalayıp bu yolda sebat edecek ve bilecek ki Rahman ve Rahim olan Rabb’imiz bizleri sonuçtan değil süreçten sorumlu tutacaktır. Önemli olan da daha iyi bir kul olabilmenin samimi çabası içerisinde sırat-ı müstakim üzere yaşayıp son nefesimizi bu yolda verebilmek değil mi?

Bu olay başınıza gelen bir imtihandır da bu imtihana karşı doğru yaklaşım nedir? Bakınız ancak doğru sorular bizi doğru adreslere götürür. İnanıyorum ki Rabbimiz herbir kuluna farklı alanlarda özel yetenekler vermiş ve bizleri bu sahalarda istihdam etmek istemiştir.

Öyle örnek insanlar var ki zihinsel engelli bir çocuğa sahip olunca o gün benim hayatım değişti deyip sonrasında o alanda kitaplar okuyup, seminerlere giden, araştırmalar yapan ve bu alanda neler yapılınabilir ve ben neler yapabilirim sorularıyla engelli kardeşlerimizin hayatlarını kolaylaştıracak bir çok yeniliğe imza atan. Nitekim Thomas Edison’un annesi öğretmeni tarafından ¨Oğlunuz zihinsel engelli ve bizim onun için yapabileceğimiz bir şey yok.¨ şeklinde bir mektup aldığında, bu mektubu oğluna gözyaşları içersinde ¨Oğlunuz bir dahi, o çok özel bir çocuk ve bizim ona uygun bir sistemimiz yok. Lütfen onun özel olarak eğitim almasını sağlayın.¨ şeklinde okur. O günden itibaren oğluna hep özel olduğu vurgusuyla muamele ederek onun tüm dünyanın tanıdığı bir bilim adamına dönüşmesinin temellerini atar.

Önemli olan Allah’ın bizlere bir hikmet gereği neleri eksik, neleri fazla verdiğini dikkate almamız ve eksikliklerden şikayet etmeyi bir kenara bırakarak bizdeki fazlalıkların meyvelerini yetiştirmeye çalışmamızdır. Mehmed hocamızın belirttiği gibi vesveseler hayatımızın olmazsa olmazı. İnsan vesvesesiz olmaz, müslüman hiç olmaz. Şeytan en çok da biz müslümanlara vesvese verir. Neden? Diğerleri zaten sapmış amaç doğru yolda olanı saptırmak da ondan.

Biz müslümanlar vesveselere doğru bir biçimde yaklaşacak, öncelikle hayrı amaçlamayan hiçbir vesveseyi dikkate almayacağız. Ne demiş büyüklerimiz “Dönen her taşa başını dönersen o baştan hayır gelmez.” Her vesveseyi dikkate alırsak Maazallah kendimizi ipleri şeytanın elinde bir kuklaya döndürürüz. Ayrıca hakka iman ettiğinizin bir işareti olan bu vesveseleri sizi bir üst basamağa atlatacak bir sırık olarak da kullanabilirsiniz. Bazıları rüzgara karşı duvar örerken bazıları da yel değirmenleri yapar.

Sizin ve sizin durumunuzda olan bütün kardeşlerim için Allah’a dua ediyor, bir ablanız olarak zorluğu değil zorluğun yanındaki kolaylığı yaşamanızı tavsiye ediyorum.
Mehmed Can
01-12-2015 10:50
#1419
Selamunaleykum

Abdullah kardeşimize geçmiş olsun ve benzeri rahatsızlık içinde olan kardeşlerimize Allah şifa versin diyorum.

Şahin kardeşimin güzel dualarına yürekten amin diyerek, kendisine teşekkür ediyorum.

Mehmed abimizin nasihatlerini bende mühimsiyor, tüm vesveselerden Rahman olan rabbime sığınıyorum.

Mehmed abimizden Allah razı olsun inşaallah..
Şahin Yetik
30-11-2015 11:13
#1417
selam ile...

Mehmet ağabeyimizin vesveseleri dikkate almamamız gerektiği konusundaki tavsiyelerini ve hayal örneğini önemsiyorum. Vermiş olduğu tüm müslümanlara örnek olabilecek cevabı için teşekkür ediyorum. Kardeşimize Rabbimizin şafi ismi ile tecelli etmesini niyaz ederken aynı durumda olan yada olabilecek bütün güzel insanlara Allah'tan yardımını, rahmetini ve şifa yağmurlarını müminlerinin üzerlerine arttırarak yağdırması için dua ediyorum.


Güvenlik Kodu (*)
İşlemin sonucunu aşağıya yazınız : 28 çarpı 2 = ?


(*) Zorunlu

LÜTFEN DİKKAT:
IP numaranız kaydedilmektedir. Yorumlarınız sebebiyle ilgili kişi ve kurumların yasal işlemler başlatabileceğini unutmayınız. Aşağıdaki sebeplerle yorumlarınız onaylanmayacaktır.
  • Küfür, hakaret, tehdit, rencide edici ifadeler
  • İnançlara saldırı
  • Büyük harflerle yazılmış cümleler