huve | : o ki |
ellezî ceale | : ki o kıldı (yarattı) |
eş şemse | : güneş |
dıyâen | : bir ziya, bir ışık (olarak) |
ve el kamere | : ve ay (kamer) |
nûren | : bir nur |
ve kaddere-hu | : ve ona takdir etti |
menâzile | : menziller, yörüngeler |
li ta'lemû | : bilmeniz için |
adede es sinîne | : senelerin adedini, sayısını |
ve el hisâbe | : ve hesabını |
mâ halaka allâhu | : Allah'ın yarattığı şeyler (Allah ne yarattı ise) |
zâlike | : işte bu, böylece |
illâ | : ancak |
bi el hakkı | : hak ile |
yufassılu el âyâti | : âyetleri tafsilatlı açıklar |
li kavmin | : bir kavim için |
ya'lemûne | : biliyorlar |