ve mâ tekûnu | : ve olmazsınız (olmanız yoktur ki) |
fî şe'nin | : bir halde, iş üzerinde, bir durumda |
ve mâ tetlû | : ve okumazsınız (okumanız yoktur ki) |
min-hu | : ondan |
min kur'ânin | : Kur'ân'dan |
ve lâ ta'melûne | : ve yapmazsınız (yapmanız yoktur ki) |
min amelin | : amelden bir şey, bir amel, bir iş |
illâ | : ancak, ...den başka olmasın |
kunnâ | : biz olduk |
aleykum | : sizin üzerinize |
şuhûden | : şahitler |
iz tufîdûne | : daldığınız zaman |
fî-hi | : onda, ona |
ve mâ ya'zubu | : ve gizli kalmaz |
an rabbi-ke | : Rabbinden |
min miskâli | : ağırlığından |
zerretin | : bir zerre |
fî el ardı | : yeryüzünde |
ve lâ | : ve olmaz |
fî es semâi | : gökte, semada |
ve lâ asgare | : ve daha küçüğü yoktur (olmaz) |
min zâlike | : bundan |
ve lâ ekbere | : ve daha büyüğü yoktur (olmaz) |
illâ | : ancak, yalnız, hariç, ...den başka olmasın |
fî kitâbin mubînin | : kitab-ı mübînde |