summe | : sonra |
beas-nâ | : biz gönderdik |
min ba'di-him | : onlardan sonra |
mûsâ ve hârûne | : Musa ve Harun |
ilâ fir'avne | : firavuna |
ve melâi-hî | : ve onun ileri gelenlerine |
bi âyâti-nâ | : âyetlerimizle |
festekberû (fe istekberû) | : fakat kibirlendiler |
ve kânû | : ve oldular |
kavmen | : bir kavim |
mucrimîne | : mücrim (suçlu) |