tilke | : bunlar |
min enbâi | : haberlerden |
el gaybi | : gayb (bilinmeyen) |
nûhî-hâ | : onu vahyediyoruz |
ileyke | : sana |
mâ kunte | : sen değildin |
ta'lemu-hâ | : onu biliyorsun |
ente | : sen |
ve lâ | : ve değil |
kavmu-ke | : senin kavmin |
min kabli | : daha önce |
hâzâ | : bu |
fasbır (fe isbır) | : artık sabret |
inne | : muhakkak ki |
el âkıbete | : akıbet, sonuç, |
li el muttekîne | : takva sahiplerinin |