fe lemmâ | : böylece, bundan sonra, olduğu zaman |
zehebû bi-hî | : onu götürdüler (onunla gittiler) |
ve ecmeû | : ve topluca, toplu olarak, hep beraber |
en yec'alû-hu | : onu kılmak için (bırakmak için) |
fî | : içinde, içine |
gayâbet | : dip, derinlik |
el cubbi | : kuyu |
ve evhaynâ | : ve biz vahyettik |
ileyhi | : ona |
le tunebbienne-hum | : mutlaka onlara haber vereceksin |
bi emri-him | : onların yaptıklarını, onların işini |
hâzâ | : bu |
ve hum | : ve onlar |
lâ yeş'urûne | : farkında değiller |