fe lemmâ | : artık, böylece, olduğu zaman |
cehheze-hum | : onları hazırladı |
bi cehâzi-him | : onların yüklerini |
ceale | : kıldı, yaptı (koydu) |
es sikâyete | : su kabı |
fî rahli | : yükün içine |
ahî-hi, | : onun kardeşi (kendi kardeşi) |
summe | : sonra |
ezzene | : seslendi (ilân etti) |
muezzinun | : müezzin, seslenen kişi, seslenmekle görevli kişi |
eyyetu-hâ | : ey |
el îru | : kafile |
inne-kum | : muhakkak ki siz(ler) |
le | : gerçekten |
sârikûne | : hırsızlar |