fe lemmâ | : böylece, olduğu zaman |
dehalû | : girdiler |
aleyhi | : ona (onun yanına, huzuruna) |
kâlû | : dediler |
yâ eyyuhâ el azîzu | : ey vezir, ey azîz |
messenâ | : bize dokundu |
ve ehlenâ | : ve ailemize |
ed durru | : şiddetli darlık |
ve ci'nâ | : ve geldik |
bi | : ile |
bidâatin | : sermaye |
muzcâtin | : önemsiz, az |
fe evfi | : tam ver |
lenâ | : bize |
el keyle | : ölçek |
ve tesaddak | : sadaka ver, bağışta bulun |
aleynâ | : bize |
innallâhe (inne allâhe) | : muhakkak Allah |
yeczî | : karşılığını öder, mükâfatını verir |
el mutesaddikîne | : sadaka verenler, tasaddukta bulunanlar |