kezâlike | : böyle, böylece, öyle |
erselnâ-ke | : seni gönderdik |
fî ummetin | : bir ümmetin içine |
kad | : oldu |
halet | : gelip geçti |
min kabli-hâ | : ondan önce |
umemun | : ümmetler |
li tetluve | : okuman için |
aleyhim | : onlara |
ellezî | : ki onu |
evhaynâ | : biz vahyettik |
ileyke | : sana |
ve hum yekfurûne | : ve onlar inkâr ederler |
bir rahmâni | : Rahmân'ı |
kul | : de |
huve | : o |
rabbî | : benim Rabbim |
lâ ilâhe | : ilâh yoktur |
illâ hûve | : ondan başka |
aleyhi | : ona |
tevekkeltu | : ben tevekkül ettim |
ve ileyhi | : ve ona |
metâbi | : benim tövbem, dönüşüm (tövbesi kabul edilmiş olarak dönüşüm) |