ve iz kâle | : ve demişti |
ibrâhîmu | : İbrâhîm |
rabbi ic'al | : Rabbim kıl, yap |
hâze el belede | : bu şehir, bu belde |
âminen | : emniyetli, emin |
vecnubnî (ve ucnub-nî) | : ve beni uzaklaştır, içtinab ettir |
ve beniyye | : ve oğullarımı |
en na'bude | : bizim tapmamız |
el asnâme | : putlara |