summe | : sonra |
yevme el kıyâmeti | : kıyâmet günü |
yuhzî-him | : onları zelil edecek, rezil rüsva edecek, alçaltacak |
ve yekûlu | : ve diyecek |
eyne | : nerede |
şurekâiye | : ortaklarım |
ellezîne | : ki onlar |
kuntum | : siz idiniz |
tuşâkkûne | : ayrılıyorsunuz, muhalefet ediyorsunuz |
fî-him | : onlar için, onlar hakkında, onlar uğruna |
kâle | : dedi |
ellezîne | : onlar, o kimseler |
ûtu el ilme | : ilim verilen |
inne | : muhakkak |
el hızye | : alçaklık, rezillik |
el yevme | : bugün, o gün |
ve es sûe | : ve kötülük |
alâ el kâfirîne | : kâfirlerin üzerine |