ve lekad | : ve andolsun |
beasnâ | : biz gönderdik, beas ettik |
fî kulli ummetin | : bütün ümmetlerin içinde |
resûlen | : bir resûl |
eni'budûllâhe (en i'budû allâhe) | : Allah'a kul olmak |
vectenibû (ve ictenibû) | : ve içtinap edin, sakının |
et tâgûte | : tagut, şeytan (insan ve cin şeytanlar) |
fe min-hum | : artık onlardan |
men | : kim, kimi |
hedallâhu (hedâ allâhu) | : Allah hidayete erdirdi |
ve min-hum | : ve onlardan |
men | : kim, kimi |
hakkat | : hak oldu, gerçekleşti |
aleyhi | : onların üzerine |
ed dalâletu | : dalâlet |
fe sîrû | : bundan sonra dolaşın, gezin |
fî el ardı | : yeryüzünde |
fanzurû (fe unzurû) | : böylece bakın |
keyfe | : nasıl |
kâne | : oldu |
âkıbetu | : akibet, son |
el mukezzibîne | : yalanlayanlar, tekzib edenler |