ve vudıa | : ve kondu |
el kitâbu | : kitap |
fe tere | : o zaman görürsün |
el mucrimîne | : mücrimler |
muşfikîne | : korkanlar |
mimmâ (min mâ) | : şeylerden |
fî-hi | : içinde |
ve yekûlûne | : ve derler |
yâ veylete-nâ | : yazıklar olsun bize |
mâli | : nasıl |
hâzâ el kitâbi | : bu kitap |
lâ yugâdiru | : ihmal etmez, bırakmaz, bırakmıyor |
sagîreten | : küçük |
ve lâ | : ve olmadı, olmaz |
kebîreten | : büyük |
illâ | : den başka |
ahsâ-hâ | : onu sayıyor, hesap ediyor |
ve vecedû | : ve buldular |
mâ amilû | : yaptıkları, amel ettikleri şeyler |
hâdıren | : hazır olarak |
ve lâ yazlimu | : ve zulmetmez |
rabbu-ke | : senin Rabbin |
ehaden | : bir kimse |