atû-nî | : bana verin, getirin |
zubere el hadîdi | : demir parçaları |
hattâ izâ | : oluncaya kadar, olunca |
sâvâ | : müsavi, aynı seviye |
beyne es sadafeyni | : iki dağın arası |
kâle infuhû | : körükleyin dedi |
hattâ | : e kadar, oluncaya kadar |
izâ ceale-hu | : onu yaptığı zaman |
nâren | : ateş (hali) |
kâle | : dedi |
âtû-nî | : bana verin, getirin |
ufrig | : boşaltacağım, dökeceğim |
aleyhi | : onun üzerine |
kıtren | : erimiş bakır |