ve in-nî | : ve muhakkak ki ben |
hıftu | : korktum |
el mevâliye | : yakınlar (velâyet sahibi olanlar, benim soyumdan gelenler) |
min verâî | : benim arkamdan, benden sonra |
ve kânet | : ve oldu |
imreetî | : benim kadınım |
âkıran \n(akere) | : akir oldu, yaşlandı (yaşlılık sebebiyle çocuğu olma özelliği kesildi) \n: (kesti, sonuna geldi) |
fe | : artık, bundan sonra, bu sebeple |
heb lî | : bana bağışla |
min ledun-ke | : senin katından |
veliyyen | : bir dost, yardımcı |