ve len terdâ | : ve asla razı olmaz |
an-ke | : senden |
el yahûdu | : yahudi |
ve lâ en nasârâ | : ve hristiyanlar da değil, olmazlar |
hattâ | : oluncaya kadar, olmadıkça |
tettebia | : sen tâbî olursun |
millete-hum | : onların dîni |
kul | : de, söyle |
inne | : muhakkak ki, hiç şüphesiz |
hudâllâhi (hudâ allâhi) | : Allah'ın hidayeti, Allah'a ulaşmak |
huve | : o |
el hudâ | : hidayettir |
ve le in | : ve eğer gerçekten olursa |
itteba'te | : sen tâbî oldun |
ehvâe-hum | : onların nefslerinin istekleri, hevaları |
ba'de | : sonra |
ellezî | : ki o |
câe-ke | : sana geldi |
min el ilmi | : (ilimden) bir ilim |
mâ leke | : senin için yoktur |
min allâhi | : Allah'tan |
min veliyyin | : (dostlardan) bir dost |
ve lâ nasîrin | : ve yardımcı yoktur, olmaz |