ve iz | : ve olmuştu |
ceal-nâ | : biz kıldık |
el beyte | : ev, yer |
mesâbeten | : sevap yeri |
li en nâsi | : insanlar için |
ve emnen | : ve emniyetli |
ve ittehizû | : ve edinin |
min makâmı | : (makamdan) bir makam |
ibrâhîme | : İbrâhîm |
musallen | : namaz yeri |
ve ahidnâ | : ve ahd ettik |
ilâ ibrâhîme | : İbrâhîm'e |
ve ismâîle | : ve İsmail'e |
en tahhirâ | : temizlemek |
beytiye | : evim |
li et tâifîne | : tavaf edenler için |
ve el âkifîne | : ve devamlı ibadet edenler, itikâfta |
ve er rukkai | : ve rükû edenler |
es sucûdi | : secde edenler |