inne | : muhakkak ki |
fî halkı | : yaratılışta |
es semâvâti | : semalar, gökler |
ve el ardı | : ve arz, yeryüzü |
ve ihtilâfi | : ve ihtilâflı (karşılıklı) olması, birbiri ardınca gelmesi |
el leyli | : gece |
ve en nehâri | : ve gündüz |
ve el fulki | : ve gemiler |
elletî | : o ki, ki o |
tecrî | : akar, gider, yüzer |
fî el bahri | : denizde |
bimâ | : dolayısıyla, sebebiyle, ..... yaparak |
yenfeu | : fayda verir |
en nâse | : insanlar |
ve mâ | : ve şeyi |
enzele allâhu | : Allah indirdi |
min es semâi | : semadan, gökten |
min mâin | : sudan, suyu |
fe ahyâ bi-hi | : böylece onunla hayat verdı, diriltti |
el arda | : arz, yeryüzü, toprak |
ba'de | : sonra |
mevti-hâ | : onun ölümü |
ve besse | : ve yaydı |
fî-hâ | : orada |
min kulli | : hepsinden |
dâbbetin | : (yürüyen) hayvanlar |
ve tasrîfi | : ve esmesi |
er riyâhı | : rüzgâr(lar) |
ve es sehâbi | : ve bulutlar |
el musahhari | : emre amade kılınmış olan |
beyne | : arasında |
es semâi | : sema, gökyüzü |
ve el ardı | : ve yeryüzü |
le âyâtin | : elbette âyetler, kanıtlar, deliller |
li kavmin | : bir kavim için |
ya'kılûne | : akıl ederler |