meselu-hum | : onların misali, onların durumu |
ke | : gibi |
meseli | : misal, durum |
ellezi | : ki o |
istevkade | : ateş yaktı, tutuşturdu |
nâren | : ateş |
fe | : böylece |
lemmâ | : olduğu zaman |
edâet | : aydınlattı |
mâ | : şey(ler) |
havle-hu | : onun etrafı, çevresi |
zehebe | : giderdi |
allâhu | : Allah |
bi | : ... i |
nûri-him | : onların nuru, nurları, aydınlığı, ışığı |
ve | : ve |
tereke-hum | : ve onları terketti, bıraktı |
fî | : içine, içinde |
zulumâtin | : zulmet, karanlıklar |
lâ yubsirûne | : onlar görmüyorlar, görmezler, |