em hasibtum | : yoksa zan mı ettiniz |
en tedhulû | : girmeniz |
el cennete | : cennet |
ve lemmâ | : ve olmadıkça |
ye'ti-kum | : size gelir |
mesele | : durum, haller |
ellezîne | : o kimseler, onlar |
halev | : gelip geçti |
min kabli-kum | : sizden önce |
messet-hum | : onlara dokundu, isabet etti, başına geldi |
el be'sâu | : şiddetli belâ |
ve ed darrâu | : ve darlık, zarar, sıkıntı, felâket |
ve zulzilû | : ve sarsıldılar |
hattâ | : olacak kadar |
yekûle | : söyleyecek, diyecek |
er resûlu | : resûl |
ve ellezîne | : ve o kimseler, onlar |
âmenû | : âmenû oldular, îmân ettiler |
mea-hu | : onun yanında |
metâ | : ne zaman |
nasrullâhi (nasru allâhi) | : Allah'ın yardımı |
e lâ | : değil mi, (öyle) değil mi |
inne nasrallâhi (nasra allâhi) | : muhakkak ki, mutlaka Allah'ın yardımı |
karîbun | : yakın |