e lem tera ilâ | : ... a bakmadın mı, görmedin mi |
ellezî | : o kimse, o |
hâcce | : tartıştı |
ibrâhîme | : İbrâhîm |
fî rabbi-hi | : onun Rabbi hakkında |
en âtâ-hu | : ona vermesi |
allâhu | : Allah |
el mulke | : mülk, meliklik, hükümdarlık |
iz kâle | : demişti |
ibrâhîmu | : İbrâhîm |
rabbiye | : benim Rabbim |
ellezî | : ki o, o ki |
yuhyî | : diriltir |
ve yumîtu | : ve öldürür |
kâle | : dedi |
ene | : ben |
uhyî | : diriltirim |
ve umîtu | : ve öldürürüm |
kâle | : dedi |
ibrâhîmu | : İbrâhîm |
fe | : öyleyse, işte |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
ye'tî | : getirir |
bi eş şemsi | : güneşi |
min el maşrıkı | : şarktan, doğudan |
fe'ti bi-hâ | : o zaman, öyleyse, haydi onu getir |
min el magribi | : garbtan, batıdan |
fe | : o zaman |
buhite | : şaşırdı kaldı, afalladı |
ellezî | : o kimse, o |
kefere | : inkâr etti |
vallâhu | : ve Allah |
lâ yehdi | : hidayete erdirmez |
el kavme | : kavim, topluluk |
ez zâlimîne | : zalimler |