inne ellezîne | : muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar |
âmenû | : âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
ve ellezîne | : ve o kimseler, onlar |
hâdû | : yahudiler |
ve en nasârâ | : ve hristiyanlar |
ve es sâbiîne | : ve meleklere veya yıldızlara tapanlar |
men | : kim, kimse(ler) |
âmene | : âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı |
biallâhi (bi allâhi) | : Allah'a |
ve el yevmi el âhiri | : ve son gün, ve sonraki gün, ruhun Allah'a ulaşma günü |
ve amile sâlihan | : ve salih amel, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel yaptı |
fe | : artık, böylece |
lehum | : onlar için, onların |
ecru-hum | : ecirleri, mükâfatları |
inde | : yanında, katında |
rabbi-him | : onların Rabbi, Rab'leri |
ve lâ havfun | : ve korku yoktur |
aleyhim | : onlara |
ve lâ hum yahzenûne | : ve onlar mahzun olmazlar |