ve iz ehaznâ | : ve biz almıştık |
mîsâka | : misak, yemin, kesin söz |
benî isrâîle | : İsrailoğulları |
lâ ta'budûne | : kul olmayın |
illâ allâhe | : Allah'tan başka |
ve bi el vâlideyni | : ve ana-babaya |
ihsânen | : ihsanda bulunmak, iyi davranmak |
ve zî | : ve sahip |
el kurbâ | : yakınlar, akrabalar, hısımlar |
ve el yetâmâ | : ve yetimler |
ve el mesâkîni | : ve miskinler, çalışamaz durumdaki ihtiyarlar |
ve kûlû | : ve söyleyin, deyin |
li en nâsi | : insanlar için, insanlara |
husnen | : güzel, iyi |
ve ekîmû es salâte | : ve namazı ikame edin, gereği üzere kılın |
ve âtû ez zekâte | : ve zekât verin |
summe | : sonra |
tevelleytum | : siz yüz çevirdiniz |
illâ | : ancak, hariç, den başka |
kalîlen | : az |
min-kum | : sizden |
ve entum | : ve siz |
mu'ridûne | : yüz çevirenler |