ve nûhan | : ve Nuh |
iz | : olduğu zaman |
nâdâ | : nida etti, çağırdı, dua etti |
min kablu | : önceden, daha önce |
festeceb-nâ (fe istecebnâ) | : böylece, bunun üzerine icabet ettik |
lehu | : ona |
fe | : o zaman, böylece |
necceynâ-hu | : biz onu kurtardık |
ve ehle-hu | : ve onun ehlini (ailesini) |
min el kerbi | : şiddetli üzüntüden |
el azîmi | : büyük, azîm |