yevme | : gün |
teravne-hâ | : onu görürsünüz |
tezhelu | : unutup bırakır, ilgilenemez |
kullu | : bütün, hepsi |
murdıatin | : emziren kadın |
ammâ (an mâ) | : şeylerden |
erdaat | : emzirdi |
ve tedau | : ve bırakır, doğurur |
kullu | : bütün, hepsi |
zâti | : sahip oldu |
hamlin | : yük |
hamle-hâ | : onu taşıdı (taşıdığı) |
ve terâ | : ve görürsün |
en nâse | : insanlar |
sukârâ | : sarhoş |
ve mâ hum bi | : ve onlar değiller |
sukârâ | : sarhoş |
ve lâkinne | : ve lâkin, fakat |
azâballâhi (azâbe allâhi) | : Allah'ın azabı |
şedîdun | : (çok) şiddetli |