ve izâ tutlâ | : ve okunduğu zaman |
aleyhim | : onlara |
âyâtu-nâ | : âyetlerimiz |
beyyinâtin | : açıklanmış, apaçık |
ta'rifu | : tanırsın |
fî vucûhi | : yüzlerinde |
ellezîne keferû | : inkâr edenler |
el munkere | : münker, sıkıntı |
yekâdûne | : neredeyse, az kalsın |
yestûne | : saldırırlar |
billezîne | : o kimseleri |
yetlûne | : okuyorlar |
aleyhim | : onlara |
âyâti-nâ | : âyetlerimiz |
kul | : de |
e fe unebbiu-kum | : o zaman size haber vereyim mi |
bi şerrin | : daha kötüsünü, şerr olanı |
min zâlikum | : bundan |
en nâru | : ateş |
vaadehallâhu (vaade-hâ allâhu) | : Allah onu vaadetti |
ellezîne keferû | : inkâr edenler |
ve bi'se | : ve ne kötü |
el masîru | : dönüş, dönüş yeri |