summe | : sonra |
ersel-nâ | : biz gönderdik |
rusule-nâ | : resûllerimiz |
tetrâ | : birbirinin arkasından, ardından, ardarda |
kullemâ | : her defasında |
câe | : geldi |
ummeten | : ümmet |
resûlu-hâ | : onun (kendi) resûlü |
kezzebû-hu | : onu yalanladılar |
fe | : artık, böylece, bundan sonra |
etbâ'nâ | : biz tâbî kıldık, takip ettirdik |
ba'dahum ba'dan | : onların bir kısmını bir kısmına, birbirine |
ve cealnâ-hum | : ve onları kıldık |
ehâdîse | : efsane, nakledilen olaylar |
fe | : artık, böylece |
bu'den | : uzak olsun |
li kavmin | : kavim için, kavim |
lâ yu'minûne | : mü'min olmayanlar |