kâlû | : dediler |
subhâne-ke | : sen sübhansın, münezzehsin |
mâ kâne | : olmadı, olmaz |
yenbegî | : yakışmaz, uygun olmaz |
lenâ | : bize |
en nettehıze | : edinmemiz |
min dûni-ke | : senden başka |
min evliyâe | : dostlar |
ve lâkin | : ve lâkin, fakat |
metta'te-hum | : onları metalandırdın, yararlandırdın |
ve âbâe-hum | : ve onların babaları |
hattâ | : oluncaya kadar, öyle ki |
nesû | : unuttular |
ez zikra | : zikir |
ve kânû | : ve oldular |
kavmen | : bir kavim |
bûren | : helâk olan |