fe | : o zaman, bunun üzerine |
lemmâ | : olduğu zaman |
câe | : geldi |
suleymâne | : Süleyman |
kâle | : dedi |
e | : mı |
tumiddûne-ni | : bana yardım ediyorsunuz |
bi | : ile |
mâlin | : mal |
fe | : böylece, artık |
mâ | : şey |
âtâniyallâhu | : Allah bana verdi |
hayrun | : daha hayırlı |
mimmâ (min mâ) | : şeyden |
âtâ-kum | : size verdi |
bel | : hayır |
entum | : sizler |
bi | : ile |
hediyyeti-kum | : hediyeleriniz |
tefrahûne | : seviniyorsunuz, övünüyorsunuz |