em | : yoksa, veya |
men | : kim, kimse |
halaka | : yarattı |
es semâvâti | : semalar, gökler |
ve el arda | : ve arz, yeryüzü |
ve enzele | : ve indirdi |
lekum | : sizin için, size |
min es semâi | : semadan, gökten |
mâen | : su |
fe | : böylece, öyle ki |
enbetnâ | : bitirdik, yetiştirdik |
bihî | : onunla |
hadâika | : bahçeler |
zâte | : sahip |
behcetin | : güzel olan, güzel |
mâ kâne | : olmadı |
lekum | : sizin için |
en tunbitû | : sizin yetiştirmeniz |
şecere-hâ | : onun ağacı |
e | : mı |
ilâhun | : bir ilâh |
meallâhi (mea allâhi) | : Allah'la beraber |
bel hum | : hayır onlar |
kavmun | : bir kavimdir |
ya'dilûne | : denk, eşit tutarlar |