fe | : böylece |
lemmâ | : olduğu zaman |
câe-hum | : onlara geldi |
mûsâ | : Musa |
bi | : ile |
ayâti-nâ | : âyetlerimiz |
beyyinâtin | : beyyineler |
kâlû | : dediler ki |
mâ | : değildir |
hâzâ | : bu |
illâ | : den başka |
sihrun | : sihir, büyü |
mufteren | : uydurulmuş |
ve mâ semi'nâ | : ve biz işitmedik |
bi hâzâ fî | : bunun hakkında, bunu |
âbâina | : babalarımız, atalarımız |
el evvelîne | : evvelki |