fe | : artık, böylece |
lemmâ | : olduğu zaman |
câe-hum | : onlara geldi |
el hakku | : hak |
min indi-nâ | : katımızdan |
kâlû | : dediler |
lev lâ | : olmasaydı |
ûtiye | : verilen |
misle | : gibi |
mâ ûtıye | : verilen şey |
mûsâ, | : Musa |
e | : mı, mi |
ve lem | : ve değil, olmadı |
yekfurû | : inkâr ediyorlar |
bi mâ | : şeyi |
ûtiye | : verilen |
mûsâ | : Musa |
min kablu | : önceden |
kâlû | : dediler |
sihrâni | : iki büyü, iki sihir |
tezâhera | : yardımlaştı, arka çıktı, destekledi |
ve kâlû | : ve dediler |
innâ | : muhakkak biz |
bi kullin | : hepsini |
kâfirûne | : kâfirler, inkâr edenler |