ve kâlû | : ve dediler |
in | : eğer |
nettebiı | : tâbî olursak, uyarsak |
el hudâ | : hidayet |
mea-ke | : seninle beraber |
nutehattaf | : atılırız |
min ardı-nâ | : ülkemizden, memleketimizden |
e | : mı, mi |
ve lem numekkin | : ve yerleşik kılmadık, sabit kılmadık |
lehum | : onları |
haremen | : harem olan, hürmet edilen |
âminen | : emin olan |
yucbâ | : toplanır |
ileyhi | : onlara |
semerâtu | : ürünler |
kulli şey'in | : herşey |
rızkan | : rızık olarak |
min ledun-nâ | : katımızdan |
ve lâkinne | : ve ancak |
eksere-hum | : onların çoğu |
lâ ya'lemûne | : bilmiyorlar, bilmezler |