ve evhaynâ | : ve vahyettik |
ilâ ummi | : annesine |
mûsâ | : Musa |
en erdıî-hi | : onu emzirmesi |
fe | : artık, böylece |
izâ hıfti | : korktuğun zaman |
aleyhi | : onun üzerine, onun için |
fe | : artık, böylece |
elkî-hi | : onu bırak, at |
fî el yemmi | : denize, nehire |
ve lâ tehâfî | : ve korkma |
ve lâ tahzenî | : ve üzülme |
innâ | : muhakkak biz |
râddû-hu | : onu geri vereceğiz, döndüreceğiz |
ileyki | : sana |
ve câılû-hu | : ve onu kılacağız |
min el murselîne | : mürselinden, resûllerden |