ve asbeha | : ve sabahladı, oldu |
ellezîne | : onlar |
temennev | : temenni ettiler, dilediler |
mekâne-hu | : onun yeri |
bi el emsi | : dün |
yekûlûne | : derler |
vey | : vay, hayret |
keenne | : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse |
allâhe | : Allah |
yebsutu | : genişletir |
er rizka | : rızık |
li | : için, ...e |
men | : kim, kimse |
yesâu | : diler |
min | : dan |
ibâdi-hi | : (onun) kulları |
ve yakdiru | : ve takdir eder, daraltır |
lev lâ | : olmasaydı |
en menne allâhu | : Allah'ın ni'metlendirmesi |
aleynâ | : bize |
le | : elbette, mutlaka |
hasefe | : yere geçirdi |
binâ | : bizi |
vey | : vay, hayret |
keennehu | : sanki, demek ki, öyle ki, öyleyse |
lâ yuflihu | : felâha ermez |
el kâfirûne | : kâfirler |