innemâ | : sadece, fakat |
ta'budûne | : tapıyorsunuz |
min dûnillâhi (min duni allâhi) | : Allah'tan başka |
evsânen | : putlar |
ve tahlukûne | : ve halkediyorsunuz, yapıyorsunuz |
ifken | : yalan, iftira |
inne | : muhakkak |
ellezîne | : onlar |
ta'budûne | : tapıyorsunuz |
min dûnillâhi (min duni allâhi) | : Allah'tan başka |
lâ yemlikûne | : malik değiller |
lekum | : sizin için |
rızkân | : rızık |
fe | : o zaman, böylece, artık, öyleyse |
ibtegû | : isteyin |
indallâhi (inde allâhi) | : Allah'ın katında |
er rızka | : rızık |
va'budûhu (ve u'budû-hu) | : ve ona kul olun |
veşkurû | : ve şükredin |
lehu | : ona |
ileyhi | : ona |
turceûne | : döndürüleceksiniz |