ve | : ve |
le | : elbette, mutlaka |
in | : eğer |
seelte-hum | : onlara sordun |
men | : kim |
nezzele | : indirdi |
min | : den |
es semai (mines semai) | : sema, gök (semadan, gökten) |
mâen | : su |
fe | : artık, böylece |
ahyâ | : hayat verdi |
bihi | : onunla |
el arda | : arz, yeryüzü |
min | : dan |
ba'di | : sonra |
mevti-hâ | : onun ölümü |
le | : elbette, mutlaka |
yekûlunne | : mutlaka diyecek, der |
allahu | : Allah |
kuli | : de |
el hamdu | : hamd |
lillâhi (li allâhi) | : Allah'a ait |
bel | : hayır |
ekseru-hum | : onların çoğu |
lâ ya'kılûne | : akıl etmezler |