hâ entum ulâi | : işte siz busunuz, böylesiniz |
tuhıbbûne-hum | : onları seversiniz |
ve lâ yuhıbbûne-kum | : ve onlar sizi sevmezler |
ve tû'minûne | : ve siz îmân edersiniz |
bi el kitâbi | : kitaba |
kulli-hi | : onun tamamına |
ve izâ | : ve ...olduğu zaman |
lekû-kum | : sizinle karşılaştılar |
kâlû | : dediler |
âmennâ | : biz îmân ettik |
ve izâ halev | : ve yalnız kaldıkları zaman |
addû | : ısırdılar |
aleykum | : size (karşı olan) |
el enâmile | : parmak uçları |
min el gayzi | : öfkelerinden, kinlerinden |
kul | : de, söyle |
mûtû | : ölün |
bi gayzi-kum | : öfkeniz ile (öfkenizden) |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
alîmun | : en iyi bilen |
bi zâti es sudûri | : sinelerin sahip olduğu, sinelerde olan |