kad kâne | : olmuştu |
lekum | : sizin için |
âyetun | : âyet, ibret |
fî fieteyni | : iki topluluk hakkında, toplulukta |
el tekatâ | : çarpıştı |
fietun | : bir topluluk |
tukâtilu | : savaşıyor |
fî sebîli allâhi | : Allah'ın yolunda (Allah yolunda) |
ve uhrâ | : ve diğeri |
kâfiratun | : kâfir, inkârcı |
yeravne-hum | : onları görüyor |
misley-him | : onların (kendilerinin) iki misli |
ra'ye el ayni | : gözleri ile görüyor |
ve allâhu | : ve Allah |
yûeyyidu | : destekler, kuvvetlendirir |
bi nasri-hî | : kendi yardımı ile |
men yeşâu | : dilediği kimse |
inne | : muhakkak ki |
fî zâlike | : bunda vardır |
le ibreten | : elbette, mutlaka ibret |
li ulî el ebsâri | : basiret sahipleri için |