ve lâ tu'minû | : inanmayın, îmân etmeyin |
illâ li men | : o kimseden başka |
tebia dîne-kum | : sizin dîninize tâbî oldu, uydu |
kul | : de, söyle |
inne el hudâ | : muhakkak ki hidayet (Allah'a ulaşmak) |
hudâ allâhi | : Allah'ın hidayetidir (Allah'ın Kendisine ulaştırmasıdır) |
en yu'tâ | : verilmesi |
ehadun | : bir kimse, bir başkası |
misle | : benzer |
mâ ûtîtum | : size verilen şey |
ev yuhâccû-kum | : yoksa onlar sizinle çekişiyorlar mı |
inde rabbi-kum | : Rabbiniz'in huzurunda |
kul | : de, söyle |
inne el fadla | : muhakkak ki fazilet |
bi yedi allâhi | : Allah'ın elinde |
yu'tî-hi | : onu verir |
men yeşâu | : dilediği kimseye, dilediğine |
ve allâhu vâsiun | : ve Allah Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar) |
alîmun | : en iyi bilendir |