e | : mı |
ve | : ve |
lem yesîrû | : dolaşmıyorlar |
fî el ardı | : yeryüzünde |
fe | : artık |
yenzurû | : baksınlar |
keyfe | : nasıl |
kâne | : oldu |
âkıbetu | : akıbet, sonuç |
ellezîne | : onlar |
min kabli-him | : onlardan önce |
kânû | : oldular |
eşedde | : daha kuvvetli, daha güçlü |
min-hum | : onlardan |
kuvveten | : kuvvet bakımından |
ve esârû | : ve alt üst ettiler |
el arda | : arz, yer, toprak |
ve amerû-hâ | : ve onu imar ettiler |
eksera | : daha çok |
mimmâ (min mâ) | : onlardan, şeyden |
amerû-hâ | : onu imar ettiler |
ve câet-hum | : ve onlara geldi |
rusulu-hum | : onların resûlleri |
bi | : ile |
el beyyinâti | : beyyineler, ispat vasıtaları, deliller |
fe | : artık, o taktirde |
mâ kâne | : olmadı |
allâhu | : Allah |
li | : için |
yazlime-hum | : onlara zulmediyor |
ve lâkin | : ve lâkin, fakat |
kânû | : oldular |
enfuse-hum | : kendi nefsleri |
yazlimûne | : zulmediyorlar |