ve iz kâlet | : ve demişti |
tâifetun | : bir bölük, bir grup |
min-hum | : onlardan |
yâ | : ey |
ehle | : halk |
yesribe | : Yesrib (Medine) |
lâ mukâme | : yer yok |
lekum | : sizin için |
ferciû (fe ırciû) | : artık dönün |
ve yeste'zinu | : ve izin istiyor |
ferîkun | : bir grup, bir topluluk |
min-hum | : onlardan |
en nebiyye | : nebî, peygamber |
yekûlûne | : derler, diyorlar |
inne | : muhakkak, gerçekten |
buyûte-nâ | : evlerimiz |
avretun | : açık, muhafazasız, korumasız |
ve mâ | : ve değil |
hiye | : o |
bi avretin | : açık |
in | : ise, eğer, ancak |
yurîdûne | : istiyorlar |
illâ | : sadece |
firâren | : firar, kaçış |