inne | : muhakkak ki |
el muslimîne | : İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler |
ve el muslimâti | : ve İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman kadınlar |
ve el mu'minîne | : ve mü'min erkekler |
ve el mu'minâti | : ve mü'min kadınlar |
ve el kânitîne | : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan erkekler |
ve el kânitâti | : ve kanitin olan, huşû ile bağlanan kadınlar |
ve es sâdikîne | : ve sadık olan erkekler |
ve es sâdikâti | : ve sadık olan kadınlar |
ve es sâbirîne | : ve sabreden erkekler |
ve es sâbirâti | : ve sabreden kadınlar |
ve el hâşiîne | : ve huşû duyan erkekler |
ve el hâşiâti | : ve huşû duyan kadınlar |
ve el mutesaddikîne | : ve sadaka veren erkekler |
ve el mutesaddikâti | : ve sadaka veren kadınlar |
ve es sâimîne | : ve oruç tutan erkekler |
ve es sâimâti | : ve oruç tutan kadınlar |
ve el hâfızîne | : ve muhafaza eden, koruyan erkekler |
furûce-hum | : onların ırzları, ırzları, namusları |
ve el hâfızâti | : ve muhafaza eden, koruyan kadınlar |
ve ez zâkirîne allâhe | : ve Allah'ı zikreden erkekler |
kesîren | : çok |
ve ez zâkirâti | : ve zikreden kadınlar |
eadde | : hazırladı |
allâhu | : Allah |
lehum | : onlar için, onlara |
magfireten | : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) |
ve ecren | : ve ecir, mükâfat |
azîmen | : azîm, büyük |